şıba II, a. şek sözünün tekidir.
ştıba- III, sürmek, sıvamak.
şıbağa hisse, pay (herhangi bir şeyde).
şıbağaluu, hisseli, hisseye malik olan.
şıbak I, kır pelini (ot).
şıbak II, sıva; şıbak şıba_: sıva yapmak.
şıbakçı,sıvacı.
şıban-, sıvanılmak.
şıbat-, et. şıba-, III’ten.
şıbır, fısıltı, fısıldama, hışıltı; şıbır şıbırcel soğulat: ruzgâr hışıltı yapıyor; kulağınğa şıbır aytayın: senin kulağına fısıldayım; kübür-şıbır yahut şıbır-kübür: fısıldaşma, fiskos.
şıbıra-, 1. fısıldamak, kulaktan kulağa konuşmak; 2. hışıldamak.
şıbıraş-, 1. fısıldamak; 2. hışıldamak.
şıbırat-, et. şıbıra-‘dan.
şırçı 1. fis-kosu seven; 2. es. suflör (tiyatroda).
şıbırğa-, fısıldamak, kısık sesle konuşmak.
şıbırğak, 1. hışıldayan,: 2.sepeleyen (yağışlar, başlıca yağmur ve bulgur hakkında) ; şıbırğak öşörgö aylandı: sepeleyen yağmur sağanağa çevirdi.
şıbırğakta-, 1. hışıldamak; 2. sepelemek; kün şıbırğaktap caap turat: yağmur sepeliyor.
şıbırğaktat-, et. şıbırğakta-‘dan.
şıbırla- =şıbıra-.
şıbırlat = şıbırat-.
şıbırsız, gürültüsüz, hışırtısız, sessizce.
şıbırtta-, hışırdatmak. hışıldamak.
şıbış, fısıltı; şıbış ber-: fısildeyivermek; şırp etken şıbış cok: çıt yok, hiçbir ses-seda yok.
şıboo, ayaktan gelen ter kokusu.
şıdır, şıdıra-, doğruca; sağa-sola sapmadan; engelsz ve duraklamadan; şıdır ele ötüp kettim: engelsiz geçip gittim; şıdır oku-: duraklamak_ sızın okuma; şıdır col: doğru ve düz yol; kele sala şıdır kirip ketüügö batalbadı: gelince hemen hemen girmiye cesaret edemedi; burulbay şıdıra keldim: hiçbir yere sapmadan ve duraklamadan geldim.
şırğay: kara şırğay, sarı şığay: turp kömürü nevileri.
Dostları ilə paylaş: |