üzüş- hep beraber kopramak, koparışmak.
üzüü, koparma, kesme.
V
vacip, a. terki caiz veya mümkün olmayan.
vagon, r. vagon.
vagonetka, vagonet.
valyuta, r. döviz.
variant, r. başka şekil, şık.
vassal, r. tâbi, vasal.
vassaldık, tâbilik.
vay! vah, vay!
vazelin, r. vazelin.
vedomost, r. (bu rusça sözün birçok manaları vardır, ki liste, sicil bordro, cetvel, gazete bunlar cümlesindedir; M.); Sovettik Sotsialistik Respuplikalar Soyuzunun Coğorku Sovetinin Vedemosttoru: Sovyetler Birliği Yüce Şûrasının gazetesi yahut zabıtları.
veksel, r. bono.
ventilyator, r. hava menfezi, ventilâtör.
viveska, r. tabelâ, lâvha.
vika, r. bir nevi burçak, Vicia.
vino, r. şarap.
vitamin, r. vitamin.
visit, r. vizita, ziyaret.
vojatıy, r. kılavuz.
vokzal, r. gar.
voloztnoy, r. : voloztnoy pravleniya tar: nahiye müdürlüğü.
vtulke, r. dingil kovanı, mil kovanı, yatak, bilezik.
vznos, r. yatırılan para, aidiye.
vzvod, r. as. takım.
Y
ya f. ya!; ya, allah! ya, Allah.
yaçeyka, sis. höcre.
yağni, a. yani.
yakor, r. çapa, demir (gemicilikte).
yanvar, r. ocak (ayı).
yubiley, r. yıldönümü, jubile.
yurist, r. hukukçu.
yustitsiya, r. adliye.
Z
zaada I, f. yahut cürök zaada: ürkmüş, korkak, ürkek; cürök zaada bolbo!: korkma!
zaada II, f. bek-zaada: beyzade; badışa zaada: şehzade; aram zaada = aramzaa.
zaar I, f. zehir; tekenin (yahut koçkordun) zaarı: iğdiş edilmemiş olan tekeden (koçtan) çıkan pis koku.
zaar II, orto zaar: ortaca. şöyle böyle, orta derecede.
zaar III, a. yahut tanğ zaar (daha doğrusu saar) şafak, seher; tanğ zaarınan turup: seher vaktında kalkarak.
zaara I, f.: zaarası ceddi yahut zaarası uçtu: ödü koptu (aşırı derecede korktu).
zaara II, = sara kalkarak
zaarduu, 1. zehirlenmiş,zehirli;2. fenalık taşıyan kimse,en fena adam; eldin zaarduu duşmanı: en fena halk düşmanı.
zaarkan-, nefret hissetmek.
zabar, f. üstün, fetha (Arap alfabesinde a nın yerinin tutardı).
zabastovka r. grev.
zabın = zobun.
zabır = cabır II, güçlük, ıztırap.
zabırka-, ıztırap çekmek.
zabırkat- zahmet vermek, azap vermek.
zaboy, r. tek. maden kuyusundaki işçinin açtığı oyuk.
zaboyçu, tek. maden kuyusunda oyuk açan işçi.
zabur, a. Zebûr Mezâmeri Davûd,
zaçot, r. ped. sömestr imtihanı.
zadaniye, r. verilen vazife.
zadetke, r. pey, kaparo.
zadi f. yahut zadinde. 1. büsbütün. aslâ; 2. bir zaman .
zağara, f. 1. buğday ile mısır yahut darı unlarının halitası; 2. bu gibi undan pişirilen ekmek.
zağır, a. (daha doğrusu sağır), yaşı daha çok küçük olan öksüz.
zagovorşik, r. Komplocu, suykastçı.
zags, r. (bu, Rusça daha doğruca Sovyetlerce<, ki bu uzun tabirde medenî durumu tescil dairesi demektir; M.).
zakaz, r. sipariş, ısmarlama.
zakelet, r. reyin, pey.
zakım I. serâp, hafifçe hava hareketi, hafif yel, esin; zakım bolup ketti: bir lahzada gözden kayboldu gitti.
zakım II. a. cerahetli yara, karha; çıban.
zakımda- 1. ışığı aksettirmek; zakımdap ırda-: ıssız, tenha bir yerde şarkı söylemek, başkalarına yalnız uzaktan bir ses duyulacak tarzda ırlamak; 2. hızlı koşmak; zakımdan ketti: koştu;<<çu!>>degende, Çalkuyruk, caaday uçup; zakımdap:<<çü!>> sesini duyar duymaz, Çalkuyruk (at) ok gibi uçarak koştu gitti.
zakımdan-, serapla örtülmek; ılgımsalgımla kaplanmak.
Dostları ilə paylaş: |