X.3. Umumi Hizmetlere Ayrılan Yerlerde Yapılabilecek Muvakkat Yapı Ruhsatı
Geçici İnşaat veya Tesisat İzninin Kapsamı
Geçici inşaat veya tesisat izninin hangi özellikleri taşıyan bina, yapı, arsa ve arazileri kapsadığı 3194 sayılı İmar kanununun 33. maddesinde sayılmıştır. Bunların kısaca izah etmeye çalışalım.
-
Mevcut imar planına göre kapanması gereken yol ve çıkmaz sokak üzerinde bulunan parseller,
-
İmar Kanununun 18. maddesi hükümleri tatbik olunmadan normal şartlarda yapı izni verilmeyen parseller,
-
İmar Kanununun 13. maddesi uyarınca imar planlarında resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, Pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda yeralan parseller.
Yukarıda beilrtilen parsellerde esasen kullanılabilir binanın bulunmaması gerekir. Böyle bir bina var ise aynı parsele yeniden inşaat ve ilaveler yapılmasına izin verilemez.
Ancak parsel birden fazla inşaata yapılabilir nitelikte ise, izin verilen yapıların ölçüleri Yönetmelikte gösterilen miktardan fazla olmamalıdır.
3.1. Uygulama Nasıl Yapılacaktır
Belediye hudutları dahilinde bulunan, yukarıdaki özellik ve şartları taşıyan parsellerde geçici inşaat veya tesisata müsaade edildiğine dair belediye encümenince bir karar alınması gerekir.
Yukarıda bahsedilen belediye encümeni kararının tarih ve sayısı (10) yıllık süre için verilidği, ölçü ve şartları tapu siiline şerh ettirilir. Encümen kararı ve tapu şerhinden sonra belediye imar müdürlüğünce ilgili parsel için yapı izni verilir.
3.2. Mükteseb (Kazanılmış) Hak mıdır?
Yapı izninin (10) yıl süre ile verilmesi bir mükteseb hak değildir. Bu izin esasında imar planı tatbikatına kadar verilmiş olmaktadır.
Çünkü 3194 sayılı İmar Kanununun 33. maddesinin son fıkrasında plan uygulanırken muvakkat (geçici) inşaat ve tesisler yıktırılır. Muvakkat bina ve tesisler on yıllık muvakkatlık (geçicilik) süresi dolduktan sonra veya dolmadan yıktırılır yahut kamulaştırılırsa muvakkat (geçici) bina ve tesislerin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre takdir olunacak bedelleri maliklerine ödenir hükmü yeralmaktadır.
Burada malike tanınan hak, geçici ruhsat verilen inşaatın veya tesisatın yıktırılması veya kamulaştırılması halinde bedelinin ödenmesinin yasa ile taahhüt edilmiş olmasıdır.
XI.1. Ruhsat Müddeti Ve Müktesap Haklar
Ruhsat ile ilgili olarak İmar Kanunu’nun 29. maddesinde iki ayrı müddet belirlenmiştir.
1.1. Başlama Müddeti
Belediyeden alınan ruhsatın verildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde yapıya başlamak zorunluluğu vardır. Bu müddet içinde yapının yapılmasına başlanmaz ise, ruhsat hükümsüz sayılır.
1.2. Bitirme Müddeti
Yapının başlama müddeti ile birlikte 5 yıl içinde bitirilmemesi halinde yine ruhsat hükümsüz olur. Yani ruhsat tarihinden itibaren 1 yıl sonra başlanan bir yapının 4 yılda bitirilmesi zorunludur.
Kanunda, “Her ne sebeple olursa olsun”, tabiri geçmekte olup, gecikmenin mazereti veya “mucbir sebep” kabul edilmemektedir.
1.3. Başlanmış İnşaatlarda Müktesap Haklar
İnşaata başladıktan sonra, belli seviyede iken, imar planında değişiklik yapılması veya yasanın bir hükmünün yürürlükten kalkması halinde, inşaatın aynı ruhsat ile devamı mümkün olmayabilir. Ancak böyle bir durumun ortaya çıktığı tarihe kadar olan fiziki gerçekleşmeler müktesap hak olarak sayılabilir.
Müddeti biten ruhsatın yenilenmesinde ve planın tadili sırasında ayrıca harç alınmaz. Ancak yeni ruhsatta; inşaat sahasında artış, alan ve nitelikte değişme olursa, artış, oranına ve değişime göre yeniden harç alınır. Yeni durumda hesaplanan harç tutarında azalma olursa iade yapılmaz.
XI.2. Bir Parseldeki Birden Fazla Binada Birinin veya Bir Yapının Bağımsız Bölümlerinden Birinin Mevzuata Aykırı Olması
Birden fazla bina yapılması mümkün olan bir parseldeki binalardan birinin veya bir yapıda bağımsız bölümlerden birinin imar mevzuatına aykırı olması diğer parsel veya bağımsız bölümleri etkiler mi?
Bunları kısaca izah edelim:
a) Bir Parseldeki Birden Fazla Binadan Birinin Mevzuata Aykırı Olması
3194 sayılı Kanunun 3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler ve Tip İmar Yönetmeliği’nin 25, Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği’nin 17. maddesine göre bir parsel üzerinde birden fazal bina ve tesis yapılabilir.
Bir parsel içindeki birden fazla bina ve tesisten mevzuata aykırı yapılanların tespiti halinde, mevzuata uygun olarak yapılmış veya yapılacaklara bir işlem yapılmaz. Bu durumda sadece mevzuata aykırı olan bina veya tesis için işlem yapılır. Bu husus 3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği’nin 8, Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği’nin 10. maddesinde belirtilmiştir.
b) Bir Yapının Bağımsız Bölümlerinden Birinin Mevzuata Aykırı Olması
3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediye Tip İmar Yönetmeliği’nin 8. maddesine göre bir yapıdaki bağımsız bölümlerden herhangi birinin İmar Kanunu’na, İmar Planı veya Yönetmelik hükümlerine aykırı olması, bunlara aykırı olmayan diğer bağımsızbölümlerin tamir, tadil veya ilave işlemlerini durduramaz.
XII. YAPI KULLANMA İZNİ
Halk dilinde “İskan Ruhsatı” olarak kullanılan “Yapı Kullanma İzni” yapının kullanılabilmesi için verilen izindir.
“Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları bittiği takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren ilgili belediye veya valilikten izin alınması mecburidir” (İmar K. M.30, f.1).
Kullanma iznine, uygulamada “iskan müsadesi” de denilmektedir.
İnşaat bitiminde “mal sahibinin başvurusu üzerine;
-
Yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğunun,
-
Kullanılmasında fen bakımından sakınca görülmediğinin tespiti gerekir.”
Belediyeler veya valilikler “mal sahiplerinin başvurusunu en geç otuz gün içinde sonuçlandırmak zorundadır. Aksi halde, bu sürenin sonunda yapının tamamının veya biten kısmının kullanılmasına izin verilmiş sayılır.” İşte bu duruma zımnen kullanma izni denir. “Ancak bu maddeye göre verilen izin; yapı sahibini gerek kanuna gerekse ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğabilecek sorumluluktan kurtaramayacağı gibi, her türlü vergi resim ve harç ödeme yükümlülüğünden de kurtarmaz.” (İmar K. m.30).
“İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılar; bu izni alıncaya kadar, elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden yararlandırılabilirler” (İmar K. m.31).
XIII. FENNİ MESUL VE FEN ADAMLARI GÖREV VE SORUMLULUKLARI
1. Fenni Mesul (Teknik Uygulama Sorumlusu – TUS)
Fenni mesullerin görev, yetki ve sorumlulukları 3194 Sayılı Yasanın 28 ve 38. maddelerinde ve bu maksatla çıkarılan Yönetmeliklerde belirtilmiştir.
Önce Kanunda yeralan hükümleri belirterek incelememize başlayalım.
3194 Sayılı Kanun’un 38. maddesinde fenni mesullerle ilgili olarak; “Halihazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve bunların uygulanmasının fenni mesuliyetini; uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları deruhte ederler.
Yapıların, mimari statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek fen adamları deruhte ederler.” Hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun “Fenni Mesuller ve Mesuliyetleri” başlıklı 28. maddesinde; “Yapının fenni mesuliyetini üzerine alan meslek mensupları yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmaya, ruhsat ve eklerine aykırı yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ruhsatı veren Belediyeye ve Valiliklere bildirmeye mecburdurlar. Bu ihbar üzerine 32. maddeye göre işlem yapılır.
Yapının nev’ine, ehemmiyetine ve büyüklük derecesine göre proje ve eklerinin tanziminin ve inşaatın kontrolünün 38. maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir.
Yapının, fenni mesuliyetini üzerine almış olan meslek mensubu, bu vazifeden çekildiği takdirde, tatil günleri hariç, üç gün içinde, mucip sebepleriyle birlikte keyfiyeti yazılı olarak ilgili idareye bildirmekle mükelleftir, aksi takdirde kanuni mesuliyetten kurtulamaz.
Fenni mesulün herhangi bir sebeple istifası halinde istifa tarihinden önce yapılan işlerde sorumluluğu devam eder. Fenni mesuliyeti üzerine alınan istifa veya ölümü halinde başka bir meslek mensubu fenni mesuliyeti deruhte etmedikçe yapının devamına müsaade edilmez.
Belediye ve mücavir alan sınırları içinde özel inşaat yapan müteahhitlerin sicilleri Belediyelerce, bu hudutlar dışında özel inşaat yapanların sicilleri de valiliklerce tutulur.” hükmü yer almıştır. Aynı Kanun’un 42. maddesinde, yapıların fenni mesuliyetini deruhte eden fenni mesullere verilecek imar para cezalarıyla meslekten men cezaları tespit edilmiştir.
Kanunun 38. maddesinde geçen “Fen Adamları”, Kanunu 5. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre fen adamları; “Yapı, elektrik tesisatı, sıhhi tesisat ve ısıtma, makine, harita, kadastro ve benzeri alanlarda mesleki ve teknik öğrenim veren en az lise dengi okullardan mezun olmuş veya lise mezunu olup, bir öğretim yılı süreyle bakanlıkların açmış olduğu kursları başarıyla tamamlamış olanlar ile 3308 Sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’na göre ustalık belgesine sahip olan elemanlardır.
İmar Kanunu ve ilgili Yönetmeliklere göre, imar işlerinde (4) çeşit fenni mesul bulunur.
-
Halihazır harita ile Arsa ve Arazi Düzenlemesi Fenni Mesulleri, (müellifleri),
-
İmar ve parselasyon planlarının Fenni mesulleri (müellifleri),
-
Yapıların Fenni mesul ve proje müellifleri,
-
Fen Adamlarının Fenni Sorumluluğu,
-
Belediyelerde Teknik Eleman Olarak İstihdam Edilenlerin Sorumlulukları.
Yapıların Fenni Mesul ve Proje Müellifleri
İmar Kanunu’nun 38. maddesinin ikinci fıkrasına göre, yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulaması ile ilgili fenni mesuliyetleri uzmanlık konularına göre mühendisler, mimarlar ve fen adamları deruhte eder.
Burada yeri gelmişken iki hususu belirtmek gerekmektedir.
Bunlardan biri “Fen adamı” tabiri ile teknik eleman tabirinin birbirine karıştırılmamasına dikkat edilmesi geretiğidir. Teknik eleman tabiri mühendis ve mimarları da kapsar. Halbuki “Fen Adamı” tabiri mühendis ve mimarlar dışındaki teknik elemanları kapsar. İkinci husus ise, harita ve planlarda olduğu gibi yapıların fenni mesulü ile projelerin müellifi aynı teknik eleman olmayabilir.
Başka bir ifade ile yapı ruhsatiyesinin eki olan projeleri başka teknik elemanlar hazırladığı halde bina veya yapının fenni mesulü başka bir teknik eleman olabilir.
Yapı Fenni Mesulünün Tanımı
Yapı fenni mesulü 02.09.1999 gün ve 23804 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesinin 28. fıkrasında tarif edilmiştir.
Buna göre;
“Fenni mesul (teknik uygulama sorumlusu-TUS) Proje müellifi kendileri olsun veya olmasın, yapının yürürlükteki kanun, imar planı, ilgili yönetmelik hükümleri, Türk Standartları, Teknik Şartnameler, 1.01.1974 tarihli ve 14765 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü ile fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak düzenlenen ruhsat eki projelerine göre gerçekleştirilmesinde ilgili idarelere karşı sorumlu olan ilgili meslek mensuplarıdır.” Aynı yönetmeliğin 35. maddesinde fenni mesuliyet hizmetlerinin nasıl yürütüleceği belirlenmiştir. “Fenni mesul, 57. maddede belirtilen esaslara göre düzenlenen ruhsat eki projelerin uygulanması için mal sahibi veya vekili tarafından ilgili idareye karşı görevlendirilir.
Proje ile ilgili sorumluluk proje müellifine ait olmak üzere yapının fenni mesuliyeti, konusuna ve ilgisine göre mimar, inşaat, elektrik ve makine mühendisleri tarafından ayrı ayrı yürütülür. Ayrıca, projenin parsele aplikasyonu ile temelden subasman seviyesine kadar yapının yatay ve düşey konumunun belirlenmesi ile ilgili fenni mesuliyet harita mühendislerince, peyzaj projesi içeren yapılarda, bu konudaki fenni mesuliyet peyzaj mimarlarınca üstlenilir. Ancak, İmar Kanunu’nun 38. maddesinde sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarının yetki, görev ve sorumlulukları saklıdır.
Fenni mesuliyet üstlenilebilmesi için; yapının kanuna, plana, mevzuata, fen ve sağlık kurallarına, projelerine uygun yaptırılacağına dair noter taahhütnamesi, noter tasdikli nüfus cüzdanı örneği, her yıl yenilenecek oda kayıt belgesi, fenni mesuliyet üstlenilen her konuda ayrı düzenlenen büro tescil belgesi, noter tasdikli imza sirküleri, diploma sureti, Bağ-Kur veya sigorta kaydı, her yıl yenilenecek vergi kayıt belgesinin ilgili idareye ibraz edilmesi zorunludur.
Fenni mesulün, yapının bulunduğu il sınırları içinde ikamet etmesi esastır. Farklı bir ilde fenni mesuliyet üstlenilebilmesi için ilgili idarenin uygun görmesi ve yapı yeri ile ikametgah arasındaki mesafenin en fazla 20 km olması gerekir. Aynı anda en fazla 10 adet yapı için fenni mesuliyet üstlenilebilir. Bunun kontrolü için, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni belgelerinin birer örneği ilgili meslek odalarına da gönderilir.
2. Fen Adamlarının Fenni Sorumlulukları
3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 28. maddesi ve “İmar Kanunu’nun 38. maddesinde Sayılan Mühendisler, Mimarlar ve Şehir Plancıları Dışında Kalan fen adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında yönetmelik”e “Elektrik ile İlgili Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik” ile, mühendis ve mimarlar dışında kalan teknik elemanlar “fen adamı” olarak belirlenmiştir.
Sürveyanların yürütecekleri hizmetler ile bunların sicillerinin nasıl, tutulacağı aynı yönetmeliğin 35. maddesinde belirtilmiştir.
Buna göre;
Sürveyanlık hizmetleri: Yapıların özelliğine ve büyüklük derecesine göre, uzmanlık ve çalışma konuları dikkate alınarak, maliyet bedeli (arsa bedeli hariç), 8 milyar T’ye kadar olan yapılarda en az ustalık belgesi olan fen adamı olmak üzere bir inşaat sürveyanı, 8 milyar TL ile 80 milyar TL arasında olan yapılarda en az birisi teknisyen olmak üzere bir inşaata, bir tesisat ve bir elektrik süreveyanı, 80 milyar TL’nin üzerinde olan yapılarda yapının özelliğine göre en az birisi teknik öğretmen veya yüksek tekniker olmak üzere birer adet inşaat, tesisat, elektrik ile ilgili tekniker unvanlı sürveyan bulundurulur. Maliyet bedeli 80 milyar TL’nin üzerinde olan yapılarda her ilave 80 milyar TL’lik kısım için yapının özelliğine göre, inşaat tesisat veya elektrikle ilgili en az teknisyen unvanlı bir sürveyanın görevlendirilmesi zorunludur.
Sürveyanların sicilleri, Belediye ve mücavir alan sınırları içinde, Belediyelerin ilgili birimlerince tutulur ve bu sicillerin birer kopyaları her yıl sonunda valiliğe (Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü) gönderilir. Belediye ve mücavir alan sınırları dışındaki yerlerde görev yapacak sürveyanların sicillerinin tutulması da Valiliğe (Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü) aittir.
XIV. ŞEHRİN GÖRÜNÜMÜ VE ESTETİĞİ İLE İLGİLİ PRENSİPLER
İmar mevzuatında şehrin güzelliği ve estetiği ile ilgili olarak bazı prensipler belirlenmiştir:
-
Mahzurlu Bina ve Arsaların Yola Bakan Yüzlerinin Kapatılması
İmar Kanunu’nun 41 ve İstanbul İmar Yönetmeliği’nin 3.06 ve 7.11 maddelerinde yapıların estetiği (güzelliği) ile ilgili bazı kurallar yeralmaktadır.
Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
Belirli yollar üzerinde “mahzurlu bina bulunan” veya binasız “arsaların” yola bakan yüzlerinin “tayin olunan tarzda” kapatılmasına Belediye karar verebilir.
Kanunda belirtilen bu kararın hangi organca verileceği açık değildir. Buna Yönetmeliğin 3.07 maddesi açıklamıştır. Buna göre Yönetmelikle Belediyelere bırakılmış olan takdir yetkisi ve sorumluluğu Belediye Başkanına aittir. Bu duruma göre “tarzı tayin” etme göreve Belediye Başkanlığı’na aittir.
Eski İstanbul İmar Yönetmeliği’nin 3.02. maddesine göre, pland ve Yönetmelikte yer almamış hususlarda uygulanacak şekli taktire İlçe Belediye Başkanlığı yetkilidir. Tereddüt edilen konularda Büyükşehir Belediyesi’nin görüşü sorulur denilirken, yeni yönetmeliğin 2.08 maddesinde ise “İlçe Belediyeleri sorumlu oldukları ilçe sınırları içerisinde binaların cepheleriyle ilgili şehircilik ve estetik yönünden kurallar getirebilirler hükmü gelmiştir.”
Kanunun 41. maddesinde belirtilen kapatma işleminin gayrimenkul sahiplerince yapılmaması halinde, belediyece gereği yapılarak masrafları arsa sahiplerinden tahsil edilir.
2. Dış Cephe Şeklinin, Boya ve Kaplamalarıyla, Çatının Malzeme ve Renginin Tayin Edilmesi
İstanbul İmar Yönetmeliği’nin Çatılar ve Dış Görünüm” başlıklı 6.15 maddesine göre belediyelerin, mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak ve güzel bir görünüm elde etmek amacı ile dış cephe şeklinin boya ve kaplamalarıyla çatının malzemesini ve rengini tayin etmeye yetkilidir. Aynı fıkraya göre evvelce yapılmış yapılar için de bu yetki kullanılabilir.
3. Cephe Hattından Önde Bina Yaptırılmaması
İmar Kanunu’nun, şehrin estetiği ve güzel görünümü için getirdiği ilkelerden biri de cephe hattı ilkesidir. Kanunun 12. maddesine göre, imar planlarında gösterilen cephe hattından önde bina yapılamaz.
Esasında imar planında cephe hattı belirtildiğine göre ayrıca bunun bir yasa hükmü haline getirilmesi önemine binaendir. Hakikaten şehirlerimizde, cephe hattından önde, her caddede birkaç tane bina bulabilirsiniz.
Kanun maddesinin hükmüne göre, arsanın cephe hattının gerisinde kalan kısmı inşaata elverişli değilse ve 18. madde uygulaması ile de parsel inşaata uygun hale getirilemiyorsa, sahibinin talebine binaen Belediyece kamulaştırılır.
4. Tabii Zemin, Bahçe Duvarları ve Müştemilat ile ilgili Hususlar
Şehrin estetiği ve güzel görünümü için imar mevzuatının getirdiği prensiplerden bazıları da tabii zemin, bahçe duvarları ve müştemilatla ilgili kaidelerdir.
a) Kanunun 35. maddesine göre, binaların zemin seviyesi altında kat kazanmak maksadı ile bina ön cephe hattı ile yola kadar olan kısımda zeminin kazılarak, yaya kaldırımının seviyesinin altına düşürülemez.
Aynı maddeye göre, ön bahçeleri yaya kaldırımından 0.50 metreden aşağıda teşekkül etmiş bina ve arsaların sahipleri yol kenarlarına bahçe duvarı veya parmaklık yapmak ve gereken emniyet tedbirini olmakla mükelleftirler.
b) Eski İstanbul imar Yönetmeliği’nin 7.31, 7.29, 15.01 ve 15.02 maddelerinde yeni yönetmeliğin ise 6.34, 6.36 bahçe duvarlarının yapılması ve müştemilat ile ilgili düzenlemeler yer almıştır.
Tüm bu kaideler şehrin güzellik ve estetiğine yönelik hususlardır.
3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği’nin 10 ve 35. maddelerinde yapıların estetiği ve dış cephe boya ve kaplamaları ile çatının malzeme ve rengini tayin ile ilgili hükümler mevcuttur.
XV. ALINACAK TEDBİRLER
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 34, 39 ve 40. maddelerinde toplumun mal ve can güvenliği için bazı tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirleri almayanlar için de aynı Kanunun 42. maddesi ile para cezası öngörülmüştür.
Belirtilen tedbirlerin Belediyece aldırılmaması veya alınmaması sonucu ölümle sonuçlanan olaylarla karşılaşılabilmektedir.
Şimdi bunları kısaca açıklamaya çalışalım:
1. İnşaat ile İlgili Tedbirler ve Mükellefiyetler
İnşaat, tamirat ve bahçe tanzimi ile ilgili olarak alınması gerekli tedbirler –İmar Kanunu’nun- 34. maddesinde belirtilmiştir. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
a) Yol ve kaldırımlar ile, kamu ve komşulara ait yerler işgal edilmeyecektir.
b) Yeraltı ve yerüstü tesisler itahrip edilmeyecek, bunlara zarar verilmeyecektir.
c) Taşıt ve yayaların gidiş-gelişleri zorlaştırılmayacaktır.
d) Yol sınırına 3 metre mesafedeki yapıların önü tahta, perde veya münasip malzeme ile kapatılacak, geceleri de aydınlatılacaktır.
1580 sayılı Belediye Kanunu ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’na göre, Belediyeler işgal harcı karşılığında belediyelere ait yol ve meydanların geçici işgaline izin verebilirler. Bu konudaki takdir yetkisi, tamamen Belediye Başkanı’nca kullanılır. Buradaki inşaat nedeniyle işgale izin verip vermeme yetkisi Başkana aittir. Bu işgaller gelip geçene zarar vermeyen ve tehlike arzetmeyen işgallerdir. Bu kaidelere uymayan mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide 3194 sayılı Kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilir.
-
Kamunun Selameti için Alınacak Tedbirler
İmar Kanunu’nun 40. maddesinde, müsebbiplerince giderilmesi gereken mahzurlar sayılmıştır.
a- Mahzurlu görülen enkaz ve birikintiler
b- Gürültü ve duman tevlit eden tesisler
c- Lağım, çukur, kuyuların mahzurları
Yukarıda belirtilen mahzurlara meydan verilmemesi, meydana gelenlerin giderilmesi ilgililere tebliğ edilir. Tebliğde belirtilen müddet içinde mahzurların giderilmemesi halinde mahzur belediyece giderilir ve masrafı %20 fazlası ile arsa sahibinden alınır. Veya mahzur tevlit eden tesislerin faaliyeti durdurulur. Ayrıca bu maddeye riayet etmeyen yapı sahibi, müteahhit ve fenni mesule 42. madde uyarınca para cezası da uygulanır.
3- Mali İnhidam (Yıkılacak Derecede Tehlikeli) Yapılar için Tedbirler
imar Kanunu’nun 39. maddesine göre, yıkılacak derecede tehlikeli olduğu tespit edilen yapıların yıkılması ile ilgili görevler de Belediyeye aittir.
Bir yapının bu madde kapsamına alınması için durumun bir bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerekir. Tehlikeli yapı tespiti (10) gün içinde yapı sahiplerine tebliğ edilir. Yapı sahibi bulunamaz ise içindekilere tebliğ edilir. İçindekiler de bulunamaz ise, tebligat varakası yapıya asılır. Muhtarla birlikte tutanak tutulur.
Tebligatı müteakip yapı sahibi yapıyı onararak veya yıktırarak tehlikeyi ortadan kaldırması gerekir.
Aksi taktirde bu işler belediyece yapılır ve masrafın %20 fazlası ile yapı sahibinden alınır. Yapı alakalısının fakir olduğu tespit edilirse masraf Belediyece karşılanır.
Tehlike durumu o yapı ve civarın boşaltılmasını icap ettiriyorsa mahkeme kararına lüzum kalmaksızın zabıta marfeti ile derhal tahliye edilir. Bu maddede sayılan tedbirlere riayet etmeyen yapı sahibine müteahhide ve fenni mesule ayrıca 42. maddeye göre para cezası uygulanır.
XVI. YIKILMASI GEREKEN YAPI VE BİNALAR
İmar mevzuatına göre, “kaçak inşaatlar”, “projesine aykırı inşaat” ve “gecekondular”ın yıkılması gerekmektedir. Bunların tümüne birden “imar mevzuatına aykırı yapı” diyebiliriz. Bu imar mevzuatına aykırı binaların birbirinden ayırt edilmesi için kısaca tanımlarını yapmada fayda vardır.
a) Gecekondu; imar ve yapı işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere uyulmadan, kendisine ait olmayan arazi veya arsala üzerinde, arsa sahibinin rızası alınmadan yapılan ruhsatsız yapılara denir.
b) Kaçak inşaat; kendi arsası veya başkasının arsasına (arsa sahibinden inşaat yapmak için muvafakat alarak) belediyesinden usulüne uygun inşaat ruhsatı almadan yapılan yapılardır.
c) Projesine aykırı inşaat; kendi arsası üzerine belediyesinden usulüne uygun inşaat ruhsatı alarak başlanılan, ancak tasdikli projesine uymadan değiştirilerek yapılan inşaatlara denir.
İmar mevzuatına aykırı yapılar genellikle ruhsatsız yapılar, ruhsat ve eklerine, fen ve sağlık kurallarına, kat nizamına, taban alanına, komşu mesafelerine, imar yoluna, ön cephe hattına, bina derinliğine, imar planı bölgeleme esaslarına aykırı olan komşu parsele veya imar planlarında yol, yeşil alan, otopark gibi kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış alanlara tecavüz eden, başkasının mülküne veya kesin inşaat yasağı olan yerlere inşa edilen yapılardır.
İmar mevzuatına aykırı yapıların yıkılmasında iki ayrı yöntem uygulanır. Birinci yöntem, kaçak ve projesine aykırı inşaatlarda uygulanır ki, bu yöntem 3194 sayılı Yasa ile belirlenen yıkım yöntemidir.
İkinci yöntem gecekonduların yıkımında uygulanır ki, bu da 775 sayılı Gecekondu Kanunu ile belirlenen yöntemdir.
Şimdi bu iki yöntemi izaha çalışalım:
Dostları ilə paylaş: |