KESİM - 11
KUARK ENFLASYONU VE RİŞONLAR ÖNERMESİ
Kuarklar en başta iki tane (u, d) öngörülmüştü ve gerçekten atomun çekirdeğini tanımlamaktaydı. Ama ikinci aile (Nuhas), üçüncü aile (Şuvaz) ve dördüncü aile (Şıhab) belki de aile olmaktan çıkıp "Kabile" olacak kuarkların uzay geometrisi ve başka etkenler, onların çift sayıda olmalarını gerektiriyor: 2-4-6-8 gibi...
1984 yılında kuark sayısı altıdır. Bunların anti-kuarklarıyla toplamı 12 etmektedir. (Apendix-11'de izleyeceğimiz üzere her biri üç ayrı renk sıfatını haiz olduklarından) toplam 36 tanedirler. Her biri diğerinden farklı, fakat 18 çift olarak eşleniktirler. (Bir düşünceye göre evrende de 36 temel parçacık bulunmalıdır.) Bu bile Kur'an'da "Çift-çift" diye bildirilen ilahi misalin yani SİMETRİNİN göstergesidir.
Ne var ki, kuarkların sadece "Çift sayıda olmaları gerektiğini" söyleyebiliyoruz. Ancak, kuarkların sayıca sınırlandırılmaları için bir kısıt getirmek yüreklilik ister.
Çünkü parçacık hızlandırıcıları (Akseleratör, ivmelendiriciler vb.) teknik yönden gelişip, enerji düzeyleri yükseldikçe, karşımıza yepyeni bilinmedik parçacıklar ve bunları açıklamak üzere yeni yeni kuarklar talebi olacaktır.
Sayıca sınırlandırmanın yöntemini resmi bilim teorisyenleri henüz akıl edemediklerinden (*) Yukawa'nın başına gelen mezon enflasyonunu kurtarmaya çalışan Zweig ve Gell-Mann da aynı enflasyondan etkilenecektir.
(*) Zig-Zag öğretisi mensupları, bunun sınırlandırılacağı sayıyı "Ta-Ha" ve "Ya-Sin" surelerine göre hesaplayabilmektedirler. Bu konuya da ileride birazdan değineceğiz.
Bu enflasyon, mezonlarınki gibi ürkütücüydü. Eğer çift sayıda bir sür-git kuark zinciri varsa, bu işimize gelmez, yeniden "Yalın ve sade, daha temel kuarklardan da asal" bir parçacık gerekmektedir. Öyle ki, "Kuarkların bile bileşenleri" olmalıdır. (Mi'rac 3'üncü ciltte de değindiğimiz) "Bileşenlerin bileşenleri zinciri" hiç sonuçlanmayacak biçimde maddeci bilim adamlarınca ele alınıyor. Bu yönde kuarkların altındaki "Bileşen" parçacığı, kuarkların sayıca azaltılması (Hem de birleşik alanlar teoremi gereği 1984'te) H. Harari öngördü. Rişon adını verdiği yeni bir kozmolojiyle, (Proton, nötron gibi) kuarkların da asal olmayıp, rişonlardan kurulmuş bir bileşen olduğunu varsaydı. Nasıl ki, proton içinde kuarklar üçlü sivri uçlu kombinezonlar ise, rişonlar da kuarklar içinde aynı durumdadır. Rişonlar bir çifttir (ve bir çift de "Anti-rişon" bulunmalıdır).
Rişonların bu iki türünden birincisi Tau-Rişonu olup e/3 yüklü (Antiparçaçığı ise ters yüklüdür); diğeri ise yüksüz olan Nü-rişonudur. Rişonlar, leptonlarla kuarkları birleştirmek üzere yine yerinde bir düşüncedir. (Yani elektronlar, nötrinolar denen) leptonlar ile kuarklar, rişonların bileşiğidir. Dolayısıyla bozonları ve fotonları birleştiren Z° parçacığıyla sımsıkı ilişkilidir. Çünkü rişonlar zayıf ve güçlü çekirdek kuvvetini (ikisine interaksiyon kuvvet denir) oluşturan bileşimin ürünü olduğundan Z° bozonu ile doğrudan muhataptır.
Rişon mekanizması ideolojik bir öneridir. Bu öneri aslında yaradılışı reddetmek amacıyla "Evrenin temel yapısının sonsuza kadar sür-git halinde sonlanamayacağını" savunan düşüncenin ürünü olup, kuarkların altında rişonlar, onların altında da daha trilyonlarca (ve daha doğrusu sonsuz sayıda) HİÇ BİTMEYEN bir bileşenler katarı vardır. Yani evrende hiçbir parçacığın temel olmadığını, evrenin TEMELSİZ BİR BİNA olduğunu savunurlar.
Oysa öğretimiz, bunun tersine, "Evrenin sınırlı bileşenlerden oluştuğunu" öngörmektedir. Bu sür-git varsa bile "Planck sabitinin altındaki "Hilbert-Feinberg uzayından" geride vardır ki, artık parçacık olamadan, kuantlaşamayan "NUR üzerine NUR" denen (Nur-35) sonsuz özenerji mekanıdır. Ama orada asla kuantlaşma olmadığından, o mekanın madde uyducularının "Tanecik" yapısıyla asla ilgisi yoktur. Tanecik (Kuantlaşma) limiti mutlaka Planck sabitinin tabanında biter, sür-git sonlanır.
ŞEKİL -14
ELEKTRO-ZAYİF KUVVET İLE ELEKTRO-GÜCLÜ KUVVET İLİŞKİSİ
Elektromagnetizma ile zayıf kuvvetin ortak ismi "Elektro-zayıf kuvvet" olup, ortak parçacığının adı da yuvarlak içinde görünen Z° Vektör bozonudur. Bu demektir ki, Z°, parçacık ailelerinde nötrinoları ve elektronları ortak yönetmekte, aynı zamanda (Zayıf kuvvet güçlü kuvvetin salınan bir bölümü olduğundan ve kuarkların da bir elektromagnetizması olduğundan) Z° bozonu, koyu yuvarlaklar olan kuark aileleriyle de kendiliğinden ilişkilidir. Bu ilişki yalnızca, kesikli, çizgiyle gösterilen t (Tepe) kuarkında net anlaşılmamıştır. En alttaki dörtlü grup hâlindeki dördüncü ailenin keşfi beklenmektedir. Çiftlerden soldaki sıra parçacıkları, diğeri antiparçacıkları göstermektedir.
ŞEKİL-15
KUARK KOZMOLOJİSİ KONFİGÜRASYONU
Çizenekte düşey olarak elektrik yükleri ve yatay olarak "Kuark-Lepton" aileleri gösterilmiştir. Bilinen 3 aileden başka ufukta görünen dördüncü aile, kuark sayısını sekize; nötrino ve elektron sayısını da dörde çıkaracaktır. Daha sonra enerji düzeyinin yükselmesi ile beşinci, altıncı aileler de bulunacaktır ki, bu durum aslında arzu edilmemektedir. Çünkü kuark sayısı da Yukawa mezonları gibi artınca, kuarkların da temel parçacık olma ihtimali azalmaktadır. Bu durumu önlemek için, aynı aileden (biri akraba diğeri hısım) kuarklar ve leptonları birleştirip LEPTO-KUARKLAR (Rişon) olarak düşünen önerme yerindedir. Şekilde antikuarklar ve antileptonlar kasten yer almamaktadır.
Şekildeki simetriden de anlaşılacağı üzere, kuarkların çift çift olması için haklı nedenler var (2, 4, 6, 8, 10 gibi). Her bir ailede (üstten alta) ikisi kuark, biri elektron, diğeri nötrino sırası yer almaktadır. Birinci aileden bütün atomlar oluşur, ikinci aileden ise Hyperonlar da denen kozmik sekonder ışınlar (Nuhas) ve üçüncü aileden tüm kozmik primer ışınlar olan rezonanslar (Şuvaz) oluşmaktadır. Keşfi beklenen dördüncü aile ise bunların en şiddetlisi olan ŞIHAB'lardır. Bunlar Kur'an'da bildirilen "Yaratılışın ilk anlarındaki sıcaklarda oluşan parçacıklar" baryonlar (Nükleonlar, hiperonlar ve rezonans sağanakları) sırayla "Şuvaz, Nuhas ve Şıhab" diye yazılmış. Ayrıca bunların "Sağanak" oluşturduğu bildirilmiştir. Şıhablar dördüncü aile olup, özellikle "Cinleri" hedef alan ölümcül atomaltı lepto-kuark mermileridir.
Öyle ki, bu evren bile oradan sonsuz küçük "TEK BİR PARÇACIK AKNOKTA" olarak fırlamış, en ağır kuant taneciği olarak patlamış, açılmış, genişlemektedir.
O cehennemi sıcaklıklarda daha başka parçacıklara bölünen evrenin dört temel kuvveti de bitişik tek kuvvetti. Daha sonra bu tek kuvvet ayrıştı. Evrenin AKNOKTASI denen tek kuant soğumayla ufalandıkça süper simetri parçacıkları türeyecekti. Önce çekim diğer üç (BİRLEŞİK) kuvvetten ayrıldı. (Diğer üç kuvveti temsil eden) (X) parçacığı da, ikinci soğuma döneminde alt ürünler verdi.
Ancak bu alt-ürünün "Rişon sür-giti" olmadığını reddetmenin tek bir yolu vardı. "Rişonların yandaşları" yaratılışa inanmıyorlardı. Bizler yaratılışa kesin inanç besleyenler olarak, rişonlar yerine "Başka bilimsel bir ÇIKIŞ" ya da doğru çözüm arıyorduk. Daha doğrusu ben hiç aramıyordum ama, K. M. Allein (Borges) mektupları bu görevi bana tevdi edince bu arapsaçı ya da kördüğümlü kördöğüşüne katıldım.
Zig-Zag öğretisinin bilimsel seviye olarak, resmi bilimden çok çok ileride olması avantajını kullanarak, rişonlardan başlayıp, onların "Bileşenlerinin bileşenleri" diye sonsuza kadar giden sür-gitin, Planck uzayının tabanında yer alan HİLBERT uzayına kadar sınırlandırılabileceğini ve kuantlaşma o ümitte biteceği için, orada soyut yaratılış (Takyonlar) söz konusu olduğuna göre, rişonlar Planck sabiti tabanında sonlanıp, kendi varlığını ortadan kaldırır. O halde rişonlar mantıken, daha bu aşamada iflas eder.
Bir yandan da büyük birleşik alanlar teoremleri ve süper simetriler denen hassas konularda doğanın dört kuvvetini birleştirmeye çabalamak angaryası ile parçacıkların spini (Dönüsü, dönmeli oluşu) ile ilgiliydim.
APENDİX - 8
LEPTO-KUARKLAR GÜNDEMDE
"Birleşik alanların ışığı altında" kuarkları incelemeye aldım. Tıpkı leptonlar gibi, tüm kuarkların da spinleri 1/2'dir. (Elektron, muon, tauon nötrinolardan oluşan) lepton ailesinin, bir üst sistemde kendileri gibi 1/2 spinli (dönmeli) olan kuarklarla "DOĞAL" birleşmesi gerekmektedir.
Çünkü aynı spin sayısına sahip olanlar, zaten, birbirinden ayrılmış olmalıdırlar. Yani, evrenin ilk sıcaklarında her ikisi de 1/2 spinli olan "LEPTON ve KUARKLARIN tek bir birleşik kuvvet" olması gerekmekteydi.
Şu farkla ki, nötrinolar hemen hemen kütlesizdirler. Elektronlar ise 0,511 MeV'lik bir enerji verildiğinde oluşurlar. Muonlar (Myonlar) elektrondan yaklaşık 200 kez ağırdır. Tauonlar ise en ağır elektronlardır.
Aynı mantıkla kuark oluşturmak için de elektronların yaklaşık 672 katı kadar dev bir enerji verilmesi yeterlidir. Çünkü u kuarkının oluşması için gerekli 336 MeV; d kuarkı için 338 MeV ve s kuarkı için de 540 MeV'lik enerji gerekmektedir.
Bunun anlamı şudur: Evrenin ilk dönemleri çok çok sıcaktı ve bu enerjiye sıcaklık nedeniyle sahipti. Dolayısıyla leptonlar ve kuarklar birleşik olmalıydı.
Yaptığım "Yüksek enerji fiziği" hesaplarına göre bu mümkündü ve rişonlar için asla mümkün değildi. Bu nedenle iki ismi birleştirip, LEPTO-KUARK adını alan tek parçalı olarak sunduğumda kabul gördüm. (*)
(*) Leptokuark ile birlikte süper-simetri (s-parçacıkları) ve çok ağır kütleli bozonları da birlikte buldum. "Yüksek enerji fiziği uzmanı" oluşum sayesinde matematik formülü bir bomba olarak patlatıp böylece bir tek taşla beş kuş vurmuş oldum.
Bu kitabın üçüncü bölümünde izleyeceğimiz gibi, elektro-zayıf kuvvet ile güçlü kuvvetin birleştirilmesinin göstergesi LEPTOKUARKLAR'dır. Leptokuarklar "Büyük birleştirme" teoremleri kapsamındaki ANA parçacık olup, leptonlar ve kuarkların bir üst sistemde birleşmesinden sorumludurlar.
Bir önbilgi olarak, sunduğum LEPTOKUARKLARI, evrenin en erken ilk sıcak dönemlerinde süper simetri ilkesi gereği, maddi tanecikleri temsil eden fermionlar ve bozonlar birleşiktiler ve birbirlerine dönüşebiliyorlardı. (Şimdi ayrıştılar ve birbirine dönüşememektedirler.)
Leptokuarklar "fermion" denen maddecik özelliğini taşıdıklarından, kuvvet alanının temsilcisi bozonlardan ayrıldılar. Leptokuarklar, izleyen evren soğumasıyla "kuarklar ve leptonlar" olarak, kendi aralarında yeniden ikiye ayrıldılar. Kuarklar çekirdeği (proton, nötron), leptonlar ise elektronu oluşturunca ortaya ATOM çıkmış oluyordu. Evrenin erken dönemindeki o Cehennemden beter sıcaklıklardaki ortamı oluşturup, bunları laboratuvarda sınayamayız. Bu nedenle tüm önerilen parçacıklar hep hipotez olarak kalmaktadır.
LEPTOKUARKLAR, böylece sür-git üreten rişonlar yerine, doğanın dört temel kuvvetini birleştiren doğrultuda sonsuzu sınırlar. Rişonları reddetmek üzere önerdiğimiz leptokuarkları, kısaca hem elektronun bileşeni hem proton-nötronun ve nötrinonun bileşeni tek bir parçacık gibi düşünerek buldum. Oysa rişonlar, kuarkların altında olup, kendi altlarında da sonsuz sayıda altyapı içermektedir.
Rişonları esas alan görüş açmaza girmiş, fakat öğretimizin Leptokuark önermesi durumu kurtarmıştır. Böylece rişonlar yerine (kuarkların ve leptonların ayrıldığı) tek bir LEPTOKUARK, "Kuark teoremini" kurtarmıştır. Çünkü rişonların dipsiz, sonsuz bir uçurum olmasına karşılık, LEPTOKUARKLAR (Sonun başlangıcı ve/ya da başlangıcın sonu olarak) evrenin bileşenlerini sınırlar.
Leptokuarkların üzerinde ise üç kuvveti temsil eden (Örneğin X parçacığı) ve onun üzerinde dört kuvveti temsil eden temel bir parçacık ve en sonunda ise EVRENİN KENDİSİ OLAN AKNOKTA KUANTI vardır ve sürgit orada sınırlanmış ardından Süper Uzay'a geçilmiştir.
APENDIX - 9
KESİRLİ ELEKTRİK YÜKÜ SORUNU
Artık "Tanecik fiziği" olan kuantum, yani madde ve enerji bitmiş, yerine Nur ile soyut madde gelmiştir. Kuantum fiziği "Maddi parçacıklarla" ilgilidir. Bu bakımdan kuantlaşma ötesinin transfiziğinden ise "Takyon teoremleri" sorumludur (ikinci cildimiz konusu).
Böylece kuarklar ve altındaki sonsuz çevrimi önlemiş oluyoruz. Ama kurtardığımız kuarklar, bilimin alışılagelmiş determine yasalarına pek kabadayıdır. Kuarkların bilim tarihinde ilk kez görülen garabetlerinin ikincisi ise "Elektrik yükleri" sorunudur. Şimdiki başlığımız bu konuyu ele alacak.
Kuarklar tanımlanıncaya kadar, doğada hiçbir elektrik yüklü parçacığın kesirli yükü olmamıştı. Yani yükler, belirlenmiş bir tamsayıdır. Elektron tastamam (-1) ve proton tastamam (+1) diye gösterilen bakışık denk yüklere sahiptirler.
Bunun tamsayı katı bir yük de vardır: Örneğin ∆++ diye gösterilen rezonans parçacığı (+2) elektrik yüküne sahiptir.
Yüksek enerji fiziğinde böylece ±1, ±2, ±3, ±4 gibi tamsayı katlı yükler de mevcuttur. Katlı yükler bizleri zaten şaşırtmaktaydı. Fakat buna alışkındık. Çünkü katlı sayılar doğanın sıcak mazisindeki ortamda mümkündür. Örneğin spinleri ele alırsak; 0, 1, 2 gibi tamsayıları kanıksıyorduk. Ne var ki 1/2, 3/2, 5/2, 7/2, 9/2 gibi kesirli spinler benzerinde, kuarkların elektrik yükleri de kesirlidir.
Tamsayı cinsinden katlı yük anormalliğinden de beteri olan "KESİRLİ" yük, bilim tarihinde ilk kez gözlenmektedir; u kuarkının (+2/3) ve d kuarkının (-1/3) gibi kesirli elektrik yükleri olmak zorundadır.
Oysa tamsayı elektrik yükleri bir doğa sabitidir. (*)
(*) 1,621x10^-19 Coulon olarak belirlenmiş bu sabit, baryon sayıları ve yüklerin sakınımı bir yasadır. (Ne kadar pozitif yük varsa, o kadar da negatif yük vardır.)
Kuarklar niçin kesirli yüklüdür? Rezonansların bazıları niçin tamsayı katlı yüklere sahiptir?
En önemlisi de "Niçin elektrik yükler vardır?"
Bütün bu soruların cevabı bilim için hep meçhuldür. Fakat öğretimiz için bazı meçhuller Kur'an'a danıştıkça meçhul olmaktan çıkıyor ve Resulullah'ın "Hiç bilimsiz Kur'an olur mu?" hadisi daha anlamlı oluyor.
Yukarıdaki üç sorunun cevabına yaklaşım olması bakımından "Üstün yük" teoremine değineceğim: Kuantumcuların Y simgesiyle benimsediği bu teoreme Y harfini Türkçe "Yük"ün baş harfi olarak vermiştim. Kısaca "Üstün yük teoremi, bütün etkileşmelerde toplam elektrik yükünün korunduğunu bildiren yük teoremidir". Farklı tipteki kuvvetli ve elektromagnetik etkileşimlerde her parçacığa tamsayı cinsinden bir "Üstün yük" kuantum sayısı bağlayabiliriz. denklemine doğa izin verir, ancak ile tepkimeleri yasaklanmıştır. (Tek istisna zayıf etkileşimle bozunan tepkimesi olup (0 → q+1) üstün yük teoremine karşı sayılmaz.)
Bu nedenle rezonanslarda katlı yükler oluşmaktadır: N 3/2 ya da ∆ 1238 parçacığı (++) çift yüklüdür. Daha büyük bir perspektifle bunun altındaki "On katlı yol bakışım" parçacığı (+3) yüklü olarak beklenmektedir. Bu piramidin ucu tamsayı bir Ω parçacığında da bitmekle beraber yük kesirlenmekte olduğundan; kuarklara e/3, 2e/3 gibi yansır. Proton uud kombinezonu 2e/3 + 2e/3 - e/3 = 4e/3 - e/3 = 3e/3 = (P+) biçiminde soyut üstün yüke sahiptir. Yük birimi en küçük olarak e/3 = 1,621 x 10^-19 coulon çıkar.
Kuarklar niçin kesirli elektrik yüklerine sahiptir? İşte bu sorunun cevabı yine Hilbert-Feinberg uzayının sonsuz özünlü enerjisi olan Nur'un TAKYON DİNAMİĞİ formüllerine bağlıdır. Dizi kitaplarımızdan hatırlanırsa, takyonlar, enerji verildiğinde (örneğin bir kayayı ittiğinizde) hızlanacağına yavaşlayan, (evrenimizle eşlenik) eksi'li (-) formüllere dayanan yasalarla yönetilir. Takyo-dinamik (Nur) enerjisi bizim enerji ile antiparalel ve negatiftir. Bizim enerjimiz (En-narengiye = Enerji/Energie) yani NAR olup, diğerine de (öğretimizin önerisiyle EN-NURENCİYE = Enurji = Enoorgie) NUR demekteyim.
Kuarklar öyle bir sınırdadırlar ki, üçte-ikisi ya da üçte-biri "Nar"dan, kalanı "Nur"dan ise elektrik yükleri için de bu kesirlilik geçerlidir. Çünkü takyonların fizik evrene olan etkileri vardır. (*)
(*) Yazarımız denel olarak "Takyon" izini dolaylı olarak kozmik ışın fotoğraflarında göstermiş, takyonların Cerenkov ışımasını yakalamıştır. Bu konu "Arz'dan Arş'a Sonsuzluk Kulesi" bandının 2. cildinden hatırlanabilir.
Ruh-bilinç olaylarını yöneten takyonların fizik evren ile "etkileştiklerinin", "Düşünce fotoğrafçılığı" ve "Telekinetizm" gibi paranormal olgular, takyonların fizik maddeyi etkilediklerinin laboratuvar kanıtıdır. Oysa madde maddeyi, hayal hayali etkilemelidir. Ama bunlardan çapraz ikilinin birbirini etkilemesiyle klasik fizik hapı yutmaktadır.
"Düşünce fotoğrafçılığı" ile örnekleyeceğimiz takyon dinamiği, eğer hayalimizin resmini objektif dışı maddi fotoğraf filminde ayrıştırıyorsa, buna "Takyon-Tardyon" girişimi denmektedir. Yani somut madde - soyut madde etkileşmesi, bir başka deyişle soyut enerji - somut enerji bileşimi diyoruz. (Tıpkı "Uzay-zaman" dörtlüsü gibi, karışmadan bileşim, uzay ve zaman hep birleşiktir ama birbirinin asla aynı değildir, koordinatları farklıdır.)
Zaman bir enerjidir (Kozirev yasası). Fakat zaman enerjisini asla bildiğimiz enerji gibi pile doldurup kullanabilemeyiz. O, çok özel şartlarda ve Kirlian fotoğrafçılığında kendini belli eder. Uzay koordinatları hep artıdır (√+1 gibi). Fakat zaman koordinatının soyut oluşu √-1 gibi bir takyonik niceliktir. Bu demektir ki "Zaman enerjisi" NEGATİF bir enerji olup, bildiğimiz türden enerjiyle hiç etkileşmez görünür. Bu suskun rolüne rağmen maddi her varlığın ömrünü sonlandırıp, öldürür. Bu da onun maddeyle en büyük etkileşimidir.
Zaman gibi, benzeri soyut enerjiler de böyledir: Onların elektrik yükü terstir. Bunun nedeni de "İKİ DOĞU VE İKİ BATI" (İKİ DOĞUNUN VE İKİ BATININ RABBİ) sırrıdır. Evrenin somut ve soyut iki kompleksinde de Kuadropol (4 kutup) yani "İki doğu iki batı kutuplarının elektrik yükleri" vardır.
Sözgelimi bizdeki (NAR kategorisinden) elektrik yükleri (+1) ve (-1)'dir. Fakat bu (1) tamsayısı mutlaka gerçel bir sayıdır (√+1 gibi). Öteki doğu ve batı kutupları ise yine (+ 1) ve (-1) olup, ne var ki KÖK İÇİNDE √-1 gibidir.
İşte bu bakışımlılık "Dördünün" de yükleri olduğu anlamına gelir. Bizdeki "Doğu ve Batı" sırrı elektromagnetizmada eksiden artıya dengelenir. Ötedeki "İkinci Doğu ve Batıda da" artıdan eksiye akar.
Ama "Düşünce fotoğrafçılığı" söz konusu ise, bu iki eşlenik (daha doğrusu soyut-somut) çifte enerjinin 4 elektrik yükünün birbiriyle etkileşmeleri vardır. Öyleyse şimdi bir kuarkı ele alalım: Bunun elektrik yükü (-1/3) ise ötesinde görmediğimiz tünel (Yay, iplikçik, sicim) ucundaki sonsuz enerjinin yükü de (+2/3) olup, soyut bir yüktür.
Bu soyut yükün bizdeki karşıtı örneğin (+2/3) yüklü (d) kuarkıdır ki, bunun da karşıtı öteki tarafta (öteki batıda) (-1/3) tünel kuarkıdır. Bu karmaşık gelen terimleri özetlersek, toplam formüllerde, bütün iki tür enerjinin ikişerden dört yükünün cebirsel 4 işlemi ve bulduğum beşinci işlemin sonucu (2π^-4)=1'in karşılığıdır. İşin tuhaf yönü, bu işlem TASTAMAM BİR'e eşittir ki bir (Ehad) sayısı da bir doğa sabiti oluyor. (Gerçekten bildiğimiz "1" sayısının bir EVRENSEL SABİT olduğunu asla düşünmemiştim.)
Kuarklar ise bu sabitin içinde (π) sayısının değeri kadar yer tutmaktadır. Yani (d) kuarkının yükü π=3,14159; (u) kuarkının ise 2π=6,28318 olduğundan; 3π=9,42477 (1) tamsayısı olmuyordu.
Aynı durum örneğin proton ve nötronun birbirine dönüşürken ortaya çıkan kütle açığı (nötrino) olarak Dirac tarafından ortaya konması gibi 0,57523 değerinde yük açığı vardı.
O zaman anladım ki bu simetri karşılığının bir NÖTR kuark ya da elektrik yükü yarı yarıya olan bir kuark (-1/2 gibi) daha gerekliydi. Ama bu kuark ötekilerden farklı olacak ve katalizant olacaktı, kendisi sadece, örneğin (d) kuarkının elektrik yükünün π cinsinden değerinin beşte-biri olmalıydı. İşte etki kuarkını bunun için öngörmüştüm. Gerçekten de etki kuarkı günümüzdeki kuark teoreminin vazgeçilmez postulatıdır, çünkü TÜNEL (Süper sicim, iplikçik, string, yay, tunnel, channel) ağzının kuarkıdır.
Böylece yükler (1) ve kuarklar da negatif-pozitif (enerji-enurji) farkından dolayı KESİRLİ YÜKLÜ OLUYORLARDI. Bu kesir ise 1/π ve 2/π diye tanımlanmalıydı.
Şimdi ∆++ rezonansının niçin +2 yüklü olduğu konusuna değinelim: Açıklama ve şekilden anlayacağımız üzere bu parçacık (uuu) kuark kombinezonundan oluşup, toplam 6/3 = 2 tamsayı yüklüdür. Bunun nedeni de evrenin saklı üçüncü düzleminde (yani matriste köşegenlerde) yer almasıdır. ÜSTÜN YÜK KORUNUMUNA GÖRE çıkan (uuu) parçacığının proton toplamı, proton toplamı ile eşitlenmesi gerekmektedir. Nitekim bu eşitlik evrenin yatay düzleminde, dikey düzleminde ve köşegende saklı üçüncü düzleminde toplam olarak 4p- karşılığında 2∆++ vererek eşitliği sağlamaktadır ve (yüksüz) 2 nötron çıkmaktadır ki toplam yük korunsun. Denklemde 4 proton yüküne eşit; fakat iki adet olması gereken denge parçacığı, zorunlu olarak (+2) yüklü oluyor.
Aslında şekildeki tüm kuarklar üç ayrı renklidir. En basit matris (Vefk) 3'lü olduğu için kasıtlı olarak helyum izotopunu seçiyorum. Yoksa aslında bunu oksijende olduğu gibi çok boyutlu (16 x 16 matris) içinde gösterebiliriz, fakat anlaşılması çok zorlaşır. Matrisin yatay toplamı evrenin bir düzlemini (örneğin yatay elektrik alanı), düşey ise ikinci bilinen düzlemini (magnetik alanını) göstermektedir. Fakat evrenin saklı olan üçüncü düzlemi (KÖŞEGEN ya da VEKTÖR DÜZLEM) ise, öteki düzlemde olan proton ve nötron yerine bize (uuu) = ∆++ parçacığını her iki köşegende de vermektedir. Böylece bir helyum izotopu oluştuğunda, evrenin gizli düzleminde de bir ∆++ parçacığı ŞIHAB olarak ortaya çıkmaktadır. İzleyen sekil bir öncekinin "Antimatrisi" olup, harflerin üzerindeki tire, onların antikuark olduğunu anlatmaktadır. Ortaya antiproton ve antinötrondan başka, evrenin üçüncü (köşegen, vektör) gizli düzleminde de antidelta (∆) parçacığı denen Şıhab oluşmaktadır. Bu Şıhabın elektrik yükü tamsayının iki katı olarak (-2)'dir. O halde tamsayılı pozitif ve negatif (±2, ±3, ±4 vb.) evrende mevcuttur.
Şekil-16/A ve B izlenildiğinde bunun negatifi de ( 2) elektrik yükü değerindedir. Bu konuya kadar, niçin "Tamsayı = (±1) tamsayı katlı (±2) ve kesirli yükler (1/3, 2/3) oluştuğunu" bilimin bulamayışına karşılık, açığa kavuşturmuş olduk. Şimdi en can alıcı soruya geliyoruz:
"Niçin elektrik yükleri vardır?" Bunun cevabı resmi bilim çevresince henüz bulunamamıştır. Fakat açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere, (ENERJİ ve ENURJİ dediğimiz) somut ve soyut iki enerjinin, "İki doğu = Maşrıkeyn ve iki batı = Mağribeyn" kutuplarının [Rahman-17. ayet] 4 katlı etkisinden "Elektrik yükleri" doğar; iki doğunun "karesi" ve iki batının "karesi" terimlerinin NÖTR = Sıfır, beş ve beşin katlarından bir fazla (+1) veya bir eksik (-1) ya da beşin katlarına eşit (0) olmasından kaynaklanır ki bunun anlamını izleyen şekillerde açacağım.
Kullandığımız (1) sayısı aslında (2π)^-4 olup, bunun dalga mekaniğindeki gösterimi Şekil-17'dedir. Ayetteki "SEN DAĞLARI YERİNDE SANIRSIN, OYSA ONLAR (Elektronda olduğu gibi, bulut biçimi bir ihtimal küresi, olasılık aralığı, madde dalgası denen) BULUT GİBİ GEÇER GİDERLER" tefsirinin Cifir anlamı uyarınca ve "KAFDAĞI" denen MADDE DALGASI BİÇİMİ DAĞLAR'a değinelim:
Evrenin üçüncü düzlemindeki "ŞIHAB" denen (Kaynağı bizim iki düzlemde belirsiz) kozmik ışınların elektrik yükleri, evrenimizin elektrik yüklerinden katlı tamsayılar vermektedir. (Çünkü o başka düzlem, iki düzlemimizin vektörü, bileşkesi ve regüle edici katalizant sistemidir.) Üçüncü düzlemde yer alan "Deve dalgaları kervanı" ya da "Kafdağı'nın BULUT GİBİ GEÇMESİ" ve bu dalga bilimlerinin, basit aritmetikle olan garip ilişkisini şekillerde izleyebiliriz:
"İki doğunun ve iki batının" arasında 45° bir polarizasyon yaptığını (Bir önceki cildimizin 42. şeklindeki matrislerle ve 41'inci şeklin matrisleriyle) sunmuştuk. İki doğu ışıyan, emisyon eden ve iki batı, ışımayan, absorbe eden kutuplardır. İki doğunun polarizasyonunda somut (+1) elektrik yükü ile soyut (+ 1j) elektrik yükü ve iki batıdaki bunun tersi durum, biri SOĞURAN, diğeri EMİSYON yapan N-S kutupları ve/veya (+) ve (-) elektrik yüklerini oluşturmaktadır.
Şekil-19 dik tutulduğunda ayrıca parçacıkların kütle katlarının (Mezonlar, baryonlor vb.) "Sekiz ve on katlı yol bakışım şemaları" ortaya çıkmaktadır. Foton, bozon, gluon, çekimci dalgalar da "Yüksüz" orta eksende yer alan zımni parçacıklardır. Bu şekillerdeki antimaddenin ters yükleri için, Kafdağı dalga biçiminin ters-yüz edilmesi, çukurların tepeyle yer değiştirmesi yeterlidir.
Kuarklar düzeyinde ise (1/3) ve (2/3) gibi tamsayı olmayan kesirli yüklerin bize SOMUT olanıdır. Kalanı ise soyut yük olup, her soyut varlık gibi, o da kendini göstermez ve evrenin üçüncü teğet düzlemindeki TÜNEL giriş ucunda saklı kalır (Besinci boyutun ağzı, girişi).
Genel yük toplamı şöyle ifade edilebilir: Y = üstün yük, Q = parcacığın yükü ve Qj = soyut yük (Intrinsic charge) olduğunda Y = Q + Qj toplam (1) olur. Fakat Q=1/3 ise Qj=2/3'tür. Bu soyut yükün evrende önemli işleri ve işlevi vardır: Noktasal bir elektron oluşturmak, eşikteki etki kuarkını oluşturmak, protonun yarı ömrünün (10^30 yıl) bozunmasını sağlamak, yarı soyut Süper uzay geonlarının ve Konandrumların "YARI-SOMUT VE/VEYA YARI-SOYUT" bileşimini oluşturmaktır. Bunlara daha sonraki bölümde ve izleyen ciltte yer vereceğiz.
(1=Ehad) sayısının bir DOĞA SABİTİ olduğunu, yüksüz parçacıkların evrenin "üçüncü düzlemi teğetinde olduğunu, bu nedenle nötrinoların hayaletten farksız olduklarını anladık.
Dostları ilə paylaş: |