Azerbaycan’da Müstakil Hanlıklar Devrine Umumî Bir Bakış



Yüklə 8,92 Mb.
səhifə169/178
tarix17.01.2019
ölçüsü8,92 Mb.
#98430
1   ...   165   166   167   168   169   170   171   172   ...   178

Genel olarak bir tabya, cephesi düşmanın geliş yönünün ters tarafında kalan ve kalın bir toprak tabakasıyla örtülmüş yan yana odalardan oluşmaktadır. Askerin talim ve toplanma yeri olarak kullanılan geniş bir dış avlunun bir kenarında sıralanan bu odalar kışla, revir, cephanelik, depo olarak kullanılmaktadır. Tabyayı meydana getiren bu binalar, dışardan bir hendekle çevrilmişlerdir. Tabyalarda arazi durumuna göre iç ve dış avludan biri veya ikisi bulunmaktadır.

Osmanlı Devleti 93 Harbi’nden önce, Rusya’ya karşı doğuda Erzurum, Kars, Ardahan, batıda Tuna boyundaki Şumnu, Silistre, Varna, Rusçuk, Vidin ve Plevne’de pek çok tabya yaptırmıştır. Daha sonra Edirne ve Ege Denizi üzerinden gelebilecek bir tehlikeye karşı da Çanakkale Boğazı’nın iki yakası tabya ile takviye edilmiştir. Uçak ve tank gibi tahrip gücü yüksek olan yeni savaş araçlarının icadıyla birlikte bu tabyalar önemini kaybetmişlerdir.

Ramazan Tabyası: Ardahan’ın kuzeyinde Kura Nehri’nin batısında tepede, Osmanlı - Rus Savaşı öncesinde 1877-1878’de yapılmış olan bu tabya, Batum, Ahıska, Kars ve Erzurum yollarını kontrol altında tutmaktadır. Genel plan olarak “U” şeklinde ve doğu batı ucunda üçer, kuzey yönünde ise altı hücre vardır. Tabyanın çevresinde savunma hendeği ile güneyde ön siper yer almaktadır.67

Ahali Tabyası: Ardahan şehrinin içinde Halil Efendi Mahallesi’nin kenarında, Osmanlı-Rus Savaşı önce

sinde 1877-1878’de halk tarafından yapılmış ve iç içe iki dizi halinde ve aralarında hendek vardır.

Erzurum Azîziye Tabyaları: Kars yolunun geçtiği Hamam deresini tutmak için yapılan bu üç tabya, “C” şeklinde bir plan üzerine yerleştirilmiştir.68 Sultan Abdülaziz tarafından 1867-1872 tarihinde yapılmıştır. Erzurum’da bu tabyalardan başka 18 tabya daha Osmanlı döneminde inşâ edilmiştir.

XIX. yy.da ateşli silahların önem kazanması üzerine yeni bir gelişme gösteren kaleler, XX. yüzyılda modern imkânlar ile de önemini yitirmiş ve yeni kale yapımına gerek kalmamıştır.

İnsanlığın ortak ürünlerinden belki de en önemli yapı tasarımı olarak karşımıza çıkan kaleler, XX. yüzyıla kadar önemini hep kurumuştur. Kentleri, yol güzergâhlarını, limanları ve sınırları koruyan kaleler, Türkler açısından ayrı bir öneme sahiptir. Yaptığımız araştırma sonunda sadece Anadolu’da 1000’e yakın kale olduğunu tesbit ettik. Bu kalelerin büyük çoğunluğu Türkler tarafında kullanılmıştır. Hunlar’dan Osmanlı Devleti sonuna kadarki uzun bir tarih ve geniş bir coğrafya içinde Türkler, kale mimarîsinde önemli bir merhale kat etmişlerdir. Bu nedenledir ki Türkler, askerî açıdan büyük başarılar elde etmişler ve üç kıtayı yönetmişlerdir. Tespitini yaptığımız bu kalelerle ilgili çalışmamız maddî destek bulunduğu takdirde kısa süre içinde bilim dünyasına aktarılacaktır. Günümüzde pek çoğu yıkık ya da metruk haldeki bu ata yâdigârı kaleler bizlerin yakın ilgilerini beklemektedir.

1 Ahmet Bican Ercilasun vd, Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, I, Ankara, 1991, s. 428.

2 Balık: Kale, şehir İslâmlık’tan önce Türklerce kullanılmış, Çağatayca’da ise “balik” olarak isimlendirilmiştir. Bkz.; Divanü Lügati’t-Türk Dizini, (Çev: Besim Atalay), Ankara , 1996, 5.

3 Faruk Sümer, Eski Türklerde Şehircilik, Ankara, 1994, s. 1.

4 Kalelerle ilgili ayıntılı bilgi için bkz.; O. Piper, Burgenkunde, München, 1912, s. 10-12; S. Tay, The History of Fortification, London, 1954, s. 20-30; A. Gabriel, La Cité de Rbodes, Paris, 1921-1922, s. 50; a.mlf., İstanbul Türk Kaleleri (Çev: A. Ilgaz), İstanbul, 1941, s. 177; İ. Utkular, Çanakkale Boğazında Fatih Kaleleri, İstanbul, 1953; M. Wiener, Burger Der Kreuzritter, Berlin, 1966, 85; M. Murtaza ez-Zebîdî, Tâcü’l Arûs, V, Mısır, 1306, s. 479-480; O. Zirojevic, “Palanka”, Studia Balcanica, no: 3, 1970, s. 173-180, F.C.E. Winter, Greek Fortification, London, 1971, s. 47-78; C. E. Arseven, “Kale”, Sanat Ansiklopedisi, II, 1993, 908; N. Sevgen, Anadolu Kaleleri, I, Ankara, 1959, 5; M. Streeck, “Kale”, İslâm Ansiklopedisi, VI, İstanbul, 1993, 124; V. Barthold, “Farsça’da Ark-Erk (Kal’e), (Citadel)”, Belleten, XIII/50, 1949, 327; S. Eyice, “Kale”, Türk Ansiklopedisi, XXI, Ankara, 1974, 137; N. Djelloul, “Les Fortifications de Bizerte l’Epoque Ottomane”, Arab Hictorial Rewiev For Ottoman Studies, 7-8, Zağvan, 1993, 163-204; a.mlf., Les fortification Côtieres Ottomane de la Regence de Tunis (XVI e-XIX 2 Siécles), Zağvan, 1995, 10-30; M. Z. Pakalın, “Kale”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, İstanbul, 1993, 143-144; A. Ödekan, “Kale”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, II, İstanbul, 1997, 932; Tuncer Baykara, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, Ankara, s. 60-69; A. Boran, Anadolu’daki İç Kale Câmi ve Mescidleri, Ankara, 2001, s. 10; a.mlf., “Osmanlı Dönemi Kale Mimarîsi”, Osmanlı, 10, Ankara, 1999, s. 347-363; D. Hasol, Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, İstanbul, 1990, 261; M. Sözen - U. Tanyeli, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1986, 120; Muhammed Mamedov-Ruslan Muradov, The Architecture of Turkmenistan, A Concise History, Mockba, 1980; E. Kluckert, “Le Château Fort au Moyen Âge, Chevalerie et Cultire de Cour”, L’art Gothique, Paris, 1999, 240-242; B. Borngasser, “Les Châteaux et L’hérésie Catheres en France Méridionale”, L’art Gothique, Paris 1999, 116-118; Y. Attagarriev-O. Berdiev vd, Türkmenistan’ın Arjitectura Yadigarları, Leningrad, 1974, 100; Erol Yıldır, Kuzey Kafkasya’da Vaynah Kule Mimarîsi, İstanbul, 1997, 14; Kemal Gökan, “Kıbrıs’ın Kaleleri, Gezi, 13, İstanbul, 1998, s. 78-93; Kakacan Bayramov, “Türkmen Kaleleri”, II. Müzecilik Seminer Bildirileri, 19-23 Eylül 1994, İstanbul, 1995, s. 116; N. Çam, “Osmanlı Tabyaları”, Osmanlı, 10, Ankara, 1999, s 343-346 Georgina Herrmann, Monuments of Merv Trachtional Buildings of the Kaarakum, London, 1999.

5 M. Cezar, Anadolu Öncesi Türklerde Şehir ve Mimarlık, İstanbul, 1971, s. 73.

6 Cezar, a.g.e., 74; K. Rheidt, “Kent mi Köy mü ? Orta ve Geç Bizans Anadolu’sunda Konut ve Yerleşme”, Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, İstanbul, 1997, 221.


7 K. Bayramov, a.g.e., 116; Yaşar Çoruhlu, “Sultan Sancar Türbesi’nin İçinde Bulunduğu Tarihi Doku”, Uluslararası Dördüncü Türk Kültürü Kongresi Bildirileri, 4-7 Kasım 1997, Ankara, 1999, s. 194-204.

8 Herrmann, a.g.e., s. 16.

9 Herrmann, a.g.e., s. 14-15

10 Herrmann, a.g.e., s. 19.

11 Bayramov, a.g.e., s. 117; Mamedov vd., a.g.e., s. 60

12 G. Ramazanoğlu, Orta Asya’da Türk Mimarîsi, Ankara, 1998, 237.

13 N. Kaşıkcı - H. Yılmaz, Orta Asya - Anadolu Göç Coğrafyası, İz Bırakanlar, Ankara, 1999, s. 164.

14 Tuncer Baykara, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi (XI-XIV. Yüzyıllar), Ankara, s. 61, a.mlf, “Osmanlı Devleti Şehirli Bir Devlet midir?”, Osmanlı, 5, 1999, s. 528-529.

15 Kemal Özergin, Anadolu Selçuklularından Alâaddin Keykubad I. Dönemi Kitâbeleri, (İ. Ü. Edebiyat Fak. Tarih Bölümü Basılmamış Mezuniyet Tezi), İstanbul, 1955, s. 6-18.

16 H. Gündoğdu, Kaleler ve Kuleler Kenti Ardahan, Ankara, 2000, s. 39-42; P. Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, İstanbul, 1985, s. 31; E. Çelebi, Seyahatname (Çev: M. Çelik), C. II, s. 322; Sevgen, a.g.e., s. 5

17 Gündoğdu, a.g.e., s. 48

18 Sevgen, a.g.e., 192; a.mlf., “Kars Kalesi”, Pirelli, 10 va.; Tuğlacı,a.g.e.,s 202.

19 İ. H. Konyalı, Erzurum Tarihi, İstanbul, 1960, s.463; H. Gündoğdu, “Pasinler ve Çevresindeki Tarihi Kalıntılar” Tarihte ve Günümüzde Hasankale (Pasinler), İzmir, s. 231-276; H. Karpuz, “Erzurum ve Çevresindeki Bazı Selçuklu Kaleleri”, II. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri (1-2 Haziran 1992), Konya, 1993, s. 162.

20 H. Gündoğdu, Şehr-i Mübarek Erzurum, Ankara, 1989, 137; Sevgen, a.g.e. s. 104.

21 Sevgen, a.g.e., 113; Beygu, a.g.e., 26; H. Karpuz, “Erzurum ve Çevresindeki Bazı Selçuklu Kaleleri”, I.-II. Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, Konya, 1993, 158; D. Kınık, “Erzurum”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, I, İstanbul, 1997, 549-550.

22 Gündoğdu, a.g.e., 1989, 210 va.; F. Kırzıoğlu, Milli Tarih ve Edebiyatımızda 27 Asırlık Türklük Bölgesi İspir, Erzurum, 1970, 7 vd.; E.Çelebi, a.g.e., 649; Karpuz, a.g.e., 1993, 161.

23 S. Karakoyunlu, Bayburt Tarihi, Ankara, 1990, 99 vd.

24 B. Darkot, “Diyarbakır”, İslâm Ansiklopedisi, III, 602; S. Savcı, “Diyarbakır İç Kalesi”, Karacadağ, V, 52, Diyarbakır, 1942, 461; N. Sevgen, “Diyarbakır Kalesi”, TTOKB, 74, 1948; B. Gunkut, Diyarbekir Tarihi, 1937, 30 vd.; M. Sözen, Diyarbakır’da Türk Mimarîsi, İstanbul, 1971, 15; S. Çetintaş, “Diyarbakır Kalesi”, Kara Amid, II, 1972, 87; Gabriel, “Mardin ve Diyarbakır Vilayetlerinde İcra Olunmuş Bir Arkeologya Seyahati Hakkında Rapor”, Türk Tarih Etnoğrafya Dergisi, I, 1933, 134 vd.; M. V. Berchem - J. Strzgowski, Amida, Paris, 1910, 7-28; Sözen, a.g.e., 20; Sevgen, a.g.e., 93;, 2325; İ. Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-1840), Ankara, 1955, 20; Ş. Beysanoğlu, Diyarbakır Tarihi, I-II, Ankara, 1996, 132-441.

25 Yurt Ansiklopedisi, “Gaziantep”, IV, İstanbul, 1982, s. 2969-3073.

26 M. Sözen, Anadolu’da Akkoyunlu Mimarîsi; İstanbul, 1981, s. 191.

27 F. Dirimtekin “Commagene Kummachi-Tegaramme” TTOKB, 27, 306, İstanbul, 1970, 4 va.; “Adıyaman”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, I, İstanbul, 1997, 20-21.

28 H. Yurttaş, Hasankeyf Yapılarının Sanat Tarihimizdeki Yeri, I, (A. Ü. Sosyal Bil. Ens. Arkeoloji ve Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi), Erzurum, 235 vd.; Gabriel, a.g.e.(1940), 59 -60, 305; a.mlf., “Hasankeyf ve Tarihi Köprü”, (Trc.: N. Akurt), Karayolları Belleteni, 172, Ankara, 1964, 23 vd.; C. Cahan, “Contribution a L’Histoire du Diyar Bakr au Qatorzieme Siecle”, Journal Asitatique, 245, Paris, 1955, 67 vd.

29 Ara Altun, Mardin’de Türk Devri Mimarîsi, İstanbul, 1971, 16-29; A. Gabriel, Voyages Archéologiques Dans LaTurqie Orientale, I, Paris, 1940, 12.

30 Hamza Gündoğdu, Dulkadirli Beyliği Mimarîsi, Ankara, 1986, s. 75; Sevgen, a.g.e., s. 257.

31 M. Akok, “Konya Şehri İçindeki Alâeddin Tepesinde Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Arkeolojik Kazıların Mimarî Buluntuları”, Belleten, XXXIX, 154, Ankara, 1975, 217 vd.

32 M. Önder, Mevlânâ Şehri Konya, Ankara, 1971, 53 vd.; T. Baykara, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, Ankara, 1985, 32; F. N. Uzluk, Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi, III, Ankara, 1952, 29.

33 Tuğlacı, a.g.e., 192-193; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul, 1996, 158-159.

34 I. N. Sevgen, a.g.e., 35 vd.; T. Hacıhamidoğlu, “Alanya Selçuklu Kalesi”, Antalya I. Selçuklu Eserleri Semineri (22-23 Mayıs, 1984), 1986, 32; S. Lloyd - D. S. Rice, Alanya (Alaiyya), (N. Sinemoğlu), Ankara, 1989, 2 va.; E. Merçil, “Alaiyye Beyliği”, DİA, II, İstanbul, 1989, 332 va.

35 İ. Hakkı Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, İstanbul, 1932, s. 12-13; Ara Altun, “Kütahya’nın Türk Devri Mimarîsi” Bir Deneme Atatürk’ün Doğumunun 100. Yılına Armağan Kütahya, İstanbul, 1981-1982, s. 188-198; Clive Foss, “Kütahya Yüzey Araştırması, 1982”, I. Araştırma Sonuçları Toplantısı, İstanbul, 23-26 Mayıs-1983, s. 151-156; M. Çetin Varlık, “XVI. Yüzyılda Kütahya Şehri”, VIII. Türk Tarih Kongresi- II, Ankara, 1981, s. 1480-1491.

36 Mahmut Akok, “Kastamonu Şehri Tarihi İç Kalesi”, Belleten, C.IX, S.35, Ankara, 1945, s. 401-404; Sevgen, a.g.e., s. 201.

37 H. Akgün, “Ankara Kalesi”, Amfora, I, Nisan, 1993, 12; A. Erzen, İlk Çağda Ankara, TTK, 93.

38 Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, 713.

39 M.V. Berchem-H. Edhem, Materiaux Pour Un Carpus İnscriptionion Arabicorum, I, Tıbkı Basım, Kahire, 1910, 86; N. Sakaoğlu, Türk Anadolu’da Mengücek Oğulları, İstanbul, 1971, 113 vd; E. Çelebi, III, 167.

40 Ö. Bakırer, “Başlangıçtan Fatih Dönemine Kadar Çorum”, Çorum Tarihi, Çorum, (ts), 64; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, 277; İ. Şahin, “Çorum”, DİA, VIII, İstanbul, 1993, 373 vd. 63.

41 V. M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası (Çev. M. Pektaş), İstanbul, 1960, 27; Sevgen, a.g.e., s. 290; Turan, a.g.e., s. 131, 302.

42 A. Gabriel, Kayseri Türk Anıtları, (Çev.: A. A. Tütenk), Ankara, 1954, 35; a.mlf., Monuments Turcs D’Anatolie, Kayseri, Niğde, İstanbul, 1, 1930, 23 va; M. Akok, “Kayseri Şehri Tarihi İç Kalesi”, Türk Arkeoloji Dergisi, XXVIII-2, Ankara, 1976, 10 vd.; Sevgen, a.g.e., 210.

43 Y. Önge, “ Karaman Kalesi”, Önasya, IV, 46, 1969, 8 va.; G. Totaysalgır, Karaman (Lârende), Konya, 1944, 27, vd; Çelebi, a.g.e., IX, 33.

44 BOA., D. BŞM. BNE, NO:15914, s. 45-47.

45 BOA., D. BŞM. BNE, NO:15914, s. 47-72.

46 BOA.., D. BŞM. BNE, NO:15914, s .73-75.

47 BOA., D. BŞM. BNE, NO:15914, s. 89-91.

48 BOA., D. BŞM. BNE, NO:16074, s. 1-17.

49 M. M. Aktepe, “Osmanlı’ların Rumeli’de İlk Fethettikleri Çimbi Kal’ası”, Tarih Dergisi, I, İstanbul, 1949-1950, 283-307.

50 Ayverdi, Osmanlı Mi’mârîsinin İlk Devri, I, İstanbul, 1966, I, 501 vd.; Gabriel, a.g.e., 45 vd.; Goodwin, a.g.e., 102; Sevgen, a.g.e., 47 vd; S. Eyice, “Anadolu Hisarı”, DİA, III, 1991, 147 va.; E. Çelebi, a.g.e., I, 354; İ. Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleriyle Üsküdar Tarihi, I, İstanbul 1997, 20 vd; W. Müller - Viener, Bildelexikon Zur Topographie İstanbuls, 1977, 332-333.

51 A. Gabriel, a.g.e., 49 vd.; a.mlf., Rumeli Hisarı, (Çev: F. Karatay), İstanbul, 1959, 101 vd.; Sevgen, a.g.e., 271 vd.; Ayverdi, a.g.e., 626; H. Dağtekin, “Rumeli Hisarı, Hisar Bahçesinde Yaptığım Kazı”, Türk Tarih Kongresi, V, Ankara, 1967, 329 vd.; O. Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarîsi, İstanbul, 1991, 537; M. Önder, Türkiye Şaheserleri, 73; S. Eyice, “Rumeli Hisarı”, İ.A,, IX, 773 vd; Müller - Viener, a.g.e., 335-336

52 H. Ethem, Yedikule Hisarı, İstanbul, 1932, 8 vd.; H. V. Yenisoğancı - N. Bayraktar, Yedikule Hisarı, İstanbul, 7; A. Gabriel, a.g.e., 154; Ayverdi, a.g.e., IV, 666; S. Eyice, İstanbul, İstanbul, 1955, 95; Arseven (M. Kara), a.g.e., 110; S. Eyice; “Yedikule Hisarı ve Avlusundaki Fatih Mescidi”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı, X, 1962, 80 vd.

53 Utkular, a.g.e., 27; Eyice, a.g.m., 146; M. M. Cerasi, Osmanlı Kenti, İstanbul, 1999, 186; Sevgen, a.g.e., 91-96; Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriye, I, Ankara, 1988, 205.

54 C. Orhonlu, Osmanlı Tarihine Ait Belgeler, Telhisler (1597-1607), İstanbul, 1970, s. 78-79; Bozkurt Ersoy - S. Belıaeva, “Özi Kkalesi (Ukrayna – Ochakiv) Arkeoloji Çalışmaları, Uluslar Arası Dördün


cü Türk Kültürü Kogresi Bildirileri, 4-7 Kasım 1997, Ankara, 1999, 264-268; O. Aslanapa, Kırım ve Kuzey Azerbaycan’da Türk Eserleri, İst., 1979.

55 Y. Öztürk, Osmanlı Hâkimiyetinde Kefe 1475-1600, Ankara, 2000, s. 3, 193-196; E. Çelebi, a.g.e., VII, s. 391.

56 İ. Kuyulu Ersoy, “Ukrayna’daki Türk Dönemi Eserleri”, IV Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, 24-27 Nisan 2000, Van, 2000, 195-203.

57 Z. Arıkan, “XIV-XVI. Yüzyıllarda Ayasolug” TTK, Belleten, LIV, 209, Ankara, 1990, 121, vd; Sevgen, a.g.e., 69; G. Wiplinger - G. Wlach, Ephessus, Vienna, 1996, 172; E. Çelebi, VIII, 551; B. Darkot, “Ayasoluk”, İslâm Ansiklopedisi, II, 56, va.

58 M. Aktepe, “Çeşme”, DİA, VIII, İstanbul, 1993, 287; Tuncer Baykara, “Çeşme Kalesi”, Belleten, LIV, 210, Ankara, 1990, 624; Konyalı, a.g.e., 165 vd.; A. Yüksel, Osmanlı Mimarîsi Bayezid, Yavuz Sultan Selim Devri, İstanbul, 1983, 89; E. Çelebi, a.g.e., VIII, 539.

59 M. Top, Hoşap’taki Mahmûdî Beylerine Ait Mimarî Eserler, Ankara, 1998, 11 va; A. S. Ülgen, “Hoşap (Mahmudiye) Kal’ası”, İlâhiyat Fakültesi Dergisi, II, Ankara, 1953, 83 vd; Sevgen, a.g.e., 137 vd.; a.mlf., “Hoşap Kalesi”, Coğrafya Dünyası, I, 1950, 80 vd.

60 E. H. Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimarî Eserleri, Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk, IV, İstanbul, 1982.

61 M. İnbaşı, Osmanlı İdaresinde Üsküb Kazası (1455-1569), (Atatürk Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1995, 37-40.

62 Raif Vırmıça, Kosava’da Osmanlı Mimarî Eserleri, I, Ankara, 1999, 358.

63 Kiel, M. Kiel, Ottoman Architecture in Albania 1385-1912, İstanbul, 1990, 96-99; Pîrî Reis, Kitab’ı Bahriye,Denizcilik Kitabı,(Haz. Y.Senemoğlu), İstanbul, 1973, II, 333.

64 A. Bayhan, Mısır’da Osmanlı Devri Mimarîsi, (Yüzüncü Yıl Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi), Van, 1997, 406.

65 Bayhan, a.g.e., 384.

66 E. H. Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimarî Eserleri, Romanya-Macaristan, İstanbul 1977, 33; F. Yenişehirlioğlu, Türkiye Dışında Osmanlı Mimari Yapıları, Ankara, 1989, 45.

67 Gündoğdu, a.g.e., 2000, s. 216-222

68 N. Çam, Erzurum Tabyaları, Ankara, 1993, 29-38, a.mlf, a.g.e., 1999, s. 344.

Ortaçağ Anadolu Türk Mimarisinde Süsleme

DR. YILDIRAY ÖZBEK

Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

üslemenin E. Gombrich, O. Grabar, A. Riegl, E. Kühnel, E. Baer ve Grottanelli gibi batılı bilim insanları ve C. E. Arseven, S. Mülayim, G. Öney ve D. Kuban gibi Türk araştırmacılarca, hem yapılan hem de bitmiş bir işin adı olarak, bir mimari eseri güzelleştirmek amacıyla fonksiyon dışında yapılmış her türlü ek şeklinde tanımlandığı bilinmektedi.1 Orta Çağ İslâm düşünürlerinden İbni Haldun’a göre süsleme, sadece bir mimari eseri güzelleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda onu yaptıran baninin siyasal ve ekonomik konumu hakkında sokaktaki insana mesajlar içeren bir dildir.2 Miskeveyh gibi İslâm düşünürleri ise süslemeyi, fonksiyon dışında ekstra bir iş olduğundan israf olarak düşünmekte ve dolayısıyla haram kabul etmektedir.3 Gazzali gibi ömrünün son zamanlarında tasavvufa yönelmiş bir bilgine göre de süsleme, ana amacı Tanrı’nın birliğini ve ululuğunu yansıtmak olan bir uğraş olarak4 değerlendirilmiştir.

XI. yüzyılın ikinci yarısından sonra Anadolu’nun belli bölgelerine yoğunlaşan Türk akınlarının sonucu olarak Anadolu’daki Türk varlığının 1071 Malazgirt Zaferi’yle tescil edildiği bilinmektedir. Türklerin Anadolu’ya yerleşme süreci içinde inşa edilen Bizans yapılarının sayısı ve XI. yüzyıla sağlam olarak intikal etmiş Bizans yapı stoğu hakkında berraklaşmış net bilgiler yoktur. Öte yandan XI-XII. yüzyıldan sonra Anadolu yapı sanatının Türkler tarafından canlandırıldığı ileri sürülmektedir.5

Bu makalede, ilk örneklerini XII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren vermeye başlayan Anadolu Türk mimarisinin, İstanbul’un fethine (1453) kadarki süreç içinde, bünyesinde barındırdığı süsleme örnekleri, malzemeye bağlı olarak taş, tuğla, çini, alçı, ahşap ve kalem işi başlıkları altında seçkin örneklerden hareketle ele alınarak değerlendirilecektir.

Taş Süsleme

Anadolu’nun hemen her bölgesinde farklı türlerde de olsa bol miktarda bulunan taş, Orta Çağ Anadolu Türk mimarisinin6 temel malzemesi olmakta ve bu malzeme üzerine işlenen bezemeler de Orta Çağ Anadolu Türk mimarisinin temel karakteristiği7 olarak kabul edilmektedir.

Taş süslemenin Orta Çağ Anadolu Türk mimarisinde dış cephede yoğunlaştığı bölgeler taçkapılar, pencereler, köşe kuleleri, son cemaat veya giriş revakları, sundurmalar ve minarelerdir. İç mekanda mihraplar ve dönem içinde birkaç örneğiyle karşılaştığımız minberlerdir.

Orta Çağ Anadolu Türk mimarisinde taş süslemenin en yoğun olduğu bölgeler olarak dikkati çeken taçkapılar, genellikle yapıların yola bakan cephelerinin ortasına, bu cepheden belli oranda çıkıntı yapacak şekilde ve çoğu zaman duvar saçağı seviyesine kadar (bazı örneklerde duvar seviyesinden daha yüksek tutulmuşlardır) yükselen dikdörtgen bir kütle olarak konumlandırılmışlardır. Fazla derinliği olmayan bir eyvan şeklinde de düşünülebilecek olan taçkapı nişlerinin, mukarnas veya tonozdan

oluşan örtüleri, sütunceleri ve yan nişleri tüm Orta Çağ Anadolu taçkapılarında görülebilecek unsurlardır.8 XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren anıtsal yapıların önyüzlerinde, cephe ortasındaki taçkapının üzerine yerleştirilen ve son örneğini XIV. yüzyılın ilk yarısı içinde izleyebildiğimiz minarelerinde taçkapılara dikey bir yükseklik kazandırarak adeta onu bir anıta dönüştürdüğünü9 gözlemlemek mümkündür. XIV-XV. yüzyıllarda mimarinin özellikle cami-mescid nitelikli dinî mimarinin bünyesinde meydana gelen son cemaat veya giriş revağı yada avlu gibi değişik unsurlardan10 kaynaklanan zorunluluktan dolayı boyutların küçüldüğü, yüzeylerin süslenmeden sade bırakıldığı izlenmektedir. Son cemaat yeri ve avlu gibi öğelerin olmadığı örneklerde ise taçkapıların daralıp uzayarak duvar seviyesinden daha yüksek tutulduğu ve yüzeylerin mümkün olduğunca boş bırakılmadan süslendiği dikkati çeker.

XII. yüzyılın sonlarında, 1180-81 yıllarında Mengücekoğullarından Şehinşah bin Süleyman tarafından Meragalı Hasan bin Firuz’a inşa ettirilen Divriği Kale Camii’nde taçkapı, mukarnaslı kavsara ve yan nişler dışında tüm öğeleriyle biçimlenmiştir. Geometrik süslemeli tek sıra bordürün üç yönden kuşattığı taçkapı, alınlığı, mukarnas başlıklı ve üzeri geometrik düzenle süslenmiş çokgen gövdeli sütunceleri ve Anadolu öncesi tuğla işçiliğinin gelenek olarak taşa aktarılmış şekli olarak yorumlayabileceğimiz sivri formlu kemeri ve bordür süslemesiyle erken dönemin orijinal çalışmalarından biridir. Gerek taçkapı alınlığında, gerekse taçkapıyı kuşatan bordürde birim örneği çıkarılmış geometrik düzenin, çini levhaları hatırlatır şekilde hazırlanmış taşlar üzerine muhtemelen yerde işlenerek duvar üzerine yerleştirilmiş olması, bezemenin yapılış süreci hakkında da bilgiler vermektedir (Foto: 1).

Sivas Keykavus Darüşşifası’nın (1217-18) taçkapısı, dönem içinde oldukça geniş tutulan ve yıldız ağlarından oluşan geometrik düzenli kuşatma bordürü ve taçkapı köşeliklerinde bugün tahrip olmuş insan başı kabartmalarıyla olduğu kadar, ana eyvan kemerini kuşatan bordürüyle de dikkat çekicidir. Özellikle içleri sapları birbirleriyle geçme yapan rumi, palmet, lotüs gibi bitkisel motiflerle doldurulmuş sekiz dilimli madalyonlar, bitkisel düzenlerin bordür gibi dar yüzeylere uygulanmış örnekleri olarak göze batarlar.

Şüphesiz Orta Çağ Anadolu Türk mimarisinde taş süsleme açısından en yoğun eser, Ahlatlı Hürremşah’ın başkanlığında bir ustalar grubunun, Divriği’deki demir madenlerini tüm Orta Doğu ülkelerine satarak hatırı sayılır bir zenginliğe ulaşan Mengücekoğlu Ahmed Şah ve eşi Melike Turhan için 1228 yılında tamamladıkları (dahası tam olarak bitiremedikleri) Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’dır. Taşın tonoz yüzeyinde bile bezenebileceğini gösteren bu külliyede, caminin kuzey, batı ve doğu taçkapısı ile darüşşifa taçkapısı taş bezemenin dış cephede toplandığı yüzeylerdir. Caminin kuzey taçkapısı ile darüşşifa taçkapısının kavsaralarında mukarnas örtünün kullanılmamış olması ilginçtir. Caminin asıl taçkapısı diyebileceğimiz kuzey girişi (Foto: 2), simetrik iki bordürün üstte büyük bir lotüse ulaşan bordürle çerçevelenmiştir. Yüzeyden oldukça taşırılmış yüksek kabartma olarak işlenen rumi ve palmet biçimli iri yapraklar, aralardaki güneş kursları veya ayna olarak tanımlanabilecek dairesel madalyonlara eklenip birbirlerine ulanarak üst kuşak ortasındaki lotüse bağlanırlar. Taçkapı köşelikleri süslenmemişse de, “boşluk korkusu”nun rumi, palmet ve lotüs gibi iri yapraklı bitkisel motifler üzerinde hissedildiği, bu yüzeylerin çok katmanlı olarak işlenmesinden bellidir (Foto: 3). Özellikle kapı nişi üzerindeki kitabe kuşağında, bitkisel zemin üzerine istiflenen sülüs hatlı düzenleme bu korkunun bir başka göstergesidir. Kapı nişinin yan ve güney cephelerinde, yarım daire pro

filli ve uçları çapraz olarak kesilmiş silmeler ve bunların oluşturduğu örgü arasındaki yüzeylerin süslemesi (Foto: 4) ile doğu taçkapısının kavsara nişindeki süsleme ve darüşşifa giriş kapısı üzerindeki panoların süslemeleri (Foto: 5), örneklerini ahşap malzeme üzerinde de izleyebileceğimiz ilginç uygulamalardır. Caminin batı taçkapısı, çıkıntının güney ve kuzey dış yüzlerine mukarnas örtülü niş içine işlenmiş çift başlı kartal (kitabede Ahmed Şah’ın Anadolu sultanı olarak kabul ettiğini bildirdiği I. Aleaddin Keykubad’ı simgeliyor olabilir) ve ongun kuşuyla dikkati çekse de, kapı atkı taşı üzerindeki bezemeyle İran alçı işçiliğine, üzerleri bezenmiş köşe sütunceleriyle Hint ahşap işçiliğine kadar uzanabilecek kültürel ve sanatsal ilişkilere referans verebilecek çeşitlilik sunar (Foto: 6-7-8). Orta Çağ Anadolu taş tezyinatı içinde öncülü ve ardılı olmamasıyla “spontane” olan ve haklı olarak mimariyi gölgede bırakan bu taş işçiliği Anadolu’dan İran’a, Hint’e, Suriye ve tüm Mezopotamya coğrafyasının anılarını taşır.11 Orta Çağ İslâm bezeme sözlüğünün neredeyse tamamının aktarıldığı eserin kuzey taçkapısı, bitkisel bezemeli geniş bordürüyle, çiçeklerle bezenmiş çelenge dönüşmüş bir tak gibi düşünülerek ait olduğu yapıya simgesel bir cennet anlamı yüklemiştir.12


Yüklə 8,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   165   166   167   168   169   170   171   172   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin