92/12 Ayetinde Allah Teâlâ; "En güzele kılavuzlamak bizim üzerimizedir" demişti. Bu genel prensibin açılımı bu ayette yapılmıştır. Andığım ayette "biz" kavramı üzerinden yapılabilecek manipülasyon bu ayet ile ortadan kaldırılmaktadır. Bizim işimiz kimseyi en güzele kılavuzlamak değildir. Bu amaç için yoğunlaştığımız taktirde şeytani bir yola gireriz. Bu hale hayatlarımız şahittir. Bizim işimiz yani yoğunlaşmamız gereken olgu kendimizin/egomuzun en güzele kılavuzlanmasıdır. Aksi halde "kul algısı" ile değil "tanrı algısı" ile hayata yaklaşmış oluruz ve bu durum bizi, taşıyamayacağımız "ağır yükler" altına sokacaktır.
273 Allah yolunda muhasara altına alınmış/kendini hasretmiş fakirler içindir. Cahiller onları iffetlerinden dolayı zenginler olduklarını hesabediyorlar. Onları simalarından tanırsınız. Yüzsüzlük ederek (el hâfâ) insanlardan istemezler. Hayırdan/maldan ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir.
İnfak için, iyilik için asıl aranması gerekenler yüzsüzlük ederek isteyemeyenlerdir. İnsanların amaçlarını ve yoksunluklarını fark edip bu yoksunlukları en uygun formlarda gidermeye çalışmalıyız.
274 Mallarını gece-gündüz ve gizli-açık infak edenler, onların ecirleri/mükâfatları Rableri katındadır. Onlar üzerine korku yoktur, onlar endişelenmeyeceklerdir.
275 Riba yiyenler ancak kendisini şeytanın dokunduktan sonra çarptığının kalkışı gibi kalkarlar. Bu onların; "Riba, alışveriş gibidir" demeleri sebebiyledir. Allah alışverişi helal, ribayı haram etmiştir. Kim Rabbinden bir öğüt gelir de ondan sakınırsa öncekiler onundur. Onun işi Allah'a kalmıştır. Kim ki dönerse, işte onlar ateş yârânıdır. Onlar orada kalıcıdırlar.42
276 Allah ribayı mahkûm eder/mahveder, sadakaları artırır (yurbi). Andolsun Allah hiç bir günahkâr örten inkârcıyı sevmez.
277 Şüphesiz inanıp güvenenler ve düzeltmeye yönelik işler yapanlar ve salâtı ayağa kaldıranlar ve zekâtı verenler, onların ecirleri/ödülleri Rablerinin katındadır. Onlar üzerine korku yoktur ve onlar hüzünlenmeyeceklerdir/endişelenmeyeceklerdir.
278 Ey inanıp güvenenler! Allah'ın koruması altına girin ve ribanın bakiyesini bırakın, eğer inanıp güvenenlerdenseniz.
279 Böyle yapmazsanız Allah ve elçisinden harp ilan edilir. Eğer tevbe ederseniz/yönelirseniz mallarınızın başları/ana sermayeniz sizindir. Ne zulmedin ne de zulme uğrayın.
280 Eğer darlık sahibi ise kolaylık beklenir. Eğer tasadduk ederseniz/karşılıksız vazgeçerseniz sizin için daha hayırlıdır/üstündür, eğer bilirseniz.
281 O günden korunun ki onda Allah'a döndürüleceksiniz sonra her nefis/ego kazandıklarını tastamam alır ve onlara zulmedilmez.
282 Ey inanıp güvenenler! Vadeli bir borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı Allah'ın ona öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak/borç olan yazdırsın (velyümlil) ve Rabbi olan Allah'ın koruması altına girsin ve ondan bir şeyi eksiltmesin (ve lâ yebhas). Üzerinde hak/borç olan kimse aklı ermez (sefihen) veya zayıf veya yazdırmaya güç yetiremeyecek ise velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahidi şahit tutun. Eğer iki erkek yoksa razı olduğunuz bir erkek ve şaşırdığı taktirde kadınlardan biri diğerine hatırlatması için iki kadın şahit olsun. Çağrıldıkları zaman şahitler, şahitlikten kaçınmasınlar. Vadeyi yazmaktan ister küçük, ister büyük olsun üşenmesinler. Bu, Allah'ın katında daha hakkaniyetli, şahitlik için daha sağlam/kavi, kuşkulanmamanız için daha elverişlidir (ednâ) ancak aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin bir ticaret yapıyorsanız yazmamanızda sizin üzerinize bir kusur/sorumluluk yoktur. Alışveriş yaptığınızda da şahit tutun. Yazana da şahide de zarar verilmesin. Eğer yaparsanız kuşkusuz o kendinize bir kötülük olur (füsûq). Allah'ın koruması altına girin. Allah size öğretiyor. Andolsun Allah her şeyi bilir.
283 Eğer seferde iseniz ve yazıcı bulamaz iseniz alınan rehinler/rehinli senet verin (ferihânün maqbûdzatün). Birbirinize emanet verdiğinizde/güvendiğinizde emanet verilen kişi emaneti ödesin/iade etsin ve Rabbi olan Allah'ın koruması altına girsin. Şahitliğinizi gizlemeyin. Onu gizleyenin kuşkusuz kalbi günahkârdır. Andolsun Allah yaptıklarınızı bilir.
Birbirimize verdiğimiz borçları muhakkak yazmalıyız. Eğer yazmıyor ve tanıklık müessesesini işletmiyorsak daha sonra ortaya çıkabilecek sorunlarda bir hak iddiasında bulunmamamız gerekir. Bu şekilde yapsak bile içlerimizde birbirimize karşı soğukluk ve sürekli bir kuşku duymamız kaçınılmazdır. Bu durum şeytani bir virüstür. Bu virüsü sistemimize sokmamak için anlaşmalarımızı açık seçik yapmalıyız. "Bana güvenmiyor musun?" sorusu her zaman şeytani bir sorudur ve onun kaos sistemine hizmet eder.
284 Gökler ve yer arasında ne varsa hepsi Allah'ındır. Kendinizdekini/egonuzdakini açıklasanız da gizleseniz de Allah onunla sizi hesaba çeker. Dilediği/hak eden kimseyi bağışlar, dilediği/hak eden kimseye azap eder. Andolsun Allah her şeye gücü yetendir/ölçü koyandır.
İçimizde sakladıklarımız ve hatta farkında bile olmadığımız karar ve amaçlarımızdan sorulmayacağını zannediyorsak, bu ne büyük bir yanılgı. Böyle düşünüp muhafazakârlaşanlar yine şeytanın iktidarına hizmet ediyorlar. Biz hareket ettikçe içimizdeki karar ve amaçlar ortaya çıkacak ve biz bu virüsleri Allah'a arz edip O'nun sevk ettiği istikamette hareket etmeye devam ederek temizleyebileceğiz yani arınacağız.
285 Elçi Rabbinden kendisine indirilene inanıp güvendi, inanıp güvenenler de. Hepsi Allah'a ve meleklerine ve kitaplarına ve elçilerine inanıp güvendiler. "Elçilerin hiç biri arasında ayırım yapmayız" ve "işittik ve itaat ettik ey Rabbimiz! Senden bağışlanma dileriz ve dönüşümüz sanadır" dediler.
286 Allah hiç bir nefse/egoya taşıyabileceğinden/kuşatabileceğinden (vüs'ahâ) başkasını teklif etmez/yüklemez. Lehine ve aleyhine kazandığı şeyler kendisi içindir. Rabbimiz! Unuttuklarımızdan ve hata ettiklerimizden bizi sorumlu tutma/muaheze etme. Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yükler/ısır yükleme. 43 Rabbimiz! Takatimizin yetmediği şeyleri bize yükleme. Bizi affet! Bizi bağışla! Bize merhamet et! Sen bizim mevlamızsın, örten inkârcı topluma karşı bize yardım et!
Dostları ilə paylaş: |