BAYEZİD H
fjCj/'. y,<, ('J/JjfJX t fa u»,
(Aralık 1447/Ocak 1448, Dimetoka [bugün Yunanistan'da] - 10 Haziran 1512, Çorlu yakınları) Osmanlı padişahı (22 Mayıs 1481-24 Nisan 1512). Sultan Bayezid Han-ı Sani, Bayezid-i Velî, Sultan Bayezid olarak da bilinir. II. Mehmed (Fatih) ile Gülbahar Sultan'ın oğludur. İstanbul'da tahta çıkan ilk Osmanlı padişahıdır. Saltanatının başlangıcında ve sonunda yeniçeri ayaklanmaları oldu. İstanbul'un imarına çalışan II. Bayezid, adını taşıyan büyük bir külliye yaptırdı. Kent tarihinin en korkunç depremi de bu dönemde, 1509'da oldu. Hattat ve şair olan II. Bayezid, şiirlerinde Adlî mahlasını kullanmıştır.
İstanbul'un fethi sırasında henüz çocuk olan Bayezid, 1454'te Edirne Sara-yı'ndan kalabalık bir eğitimci-musahip kadrosu ile sancakbeyi olarak Amasya'ya gitti. Padişah oluncaya değin bu kentte oturdu ve Rumiye-i Suğra valiliği yaptı. Arada, kimi seferlere katıldı. Amasya'daki yarı mistik, yarı şairane saray muhitinde afyon bağımlısı olan Bayezid, babasının takdirini kazanmaktan uzaktı ve tahtı elde etme olasılığı da azdı. Ancak, Fatih'in çıktığı Doğu seferinin ilk menzili olan Gebze'de ansızın ölmesi (4 Mayıs 1481) üzerine beklenmedik gelişmeler oldu ve Bayezid, kardeşi Konya Valisi Cem'den daha önce İstanbul'a gelerek tahta oturdu.
II. Bayezid'in gelişine kadar geçen sürede İstanbul kanlı bir ayaklanma yaşadı. Fatih'in cenazesi ile İstanbul'a dönen Vezirazam Karamanî Mehmed Paşa, kapıkulu birliklerini Gebze'de bırakmış, padişahın ölümünü de gizli tutmuştu.
U
K
K
M
K U
...Kıyamet-i sugrâ deyü şayi zelzele-i azimdir ki ol âna dek ne olmuş idi ve ne kütüb-ü tevârihde yazılub sıhhati vukuu bulmuş idi... Kırkbeş gün ale't-tevâli yer depindi. Halk örtü altına giremeyüb bağçelerde ve açık yerlerde yaldılar. Mücerred zelzele İstanbul'da değil, belki etraf-ı memleketde cem'i yerlerde deprendi... Amma nefs-i İstanbul'da 109 mescid bin yetmiş hâne harab olduğundan gayri beş bin mıkdarı er ve avret ve sıbyanın helaki mukarrer oldu ve şehr içre mili bütün minare kalmadı ve Sur-ı Kostantiniyye'nin iki kat yarusu kara tarafında Eğri Kapu'dan başlayub Yedikule'ye gelinceye münhedim oldu. Badehu dolaşub derya tarafından Narlı Kapu'dan başlayub İshak Paja Kapu-su'na varınca câbecâ yıkılub ancak temelleri yerinde kaldı ve Saray-ı Amire'nin deryadan tarafı Hasdeler Kapusu'ndan Kayıklar Kapusu'na varınca câbecâ yıkılub hâlâ ki Bağçe Kapusu dedikleri mahâldir harabe vardı. Ve Avret Pazarı kur-bünde İsa Kapusu ki bin dokuzyüz yıldan berü berkarar idi. Yıkılıb hâk ile yeksan oldu ve bil cümle sur-ı şehirden, bina zıra'ı ile kırkbin üçyüz arşun yer harab ve yebâb olub yere döküldü... ve Sultan Mehmed Câmi-i şerifinin dört amud-ı kebirinin başı çatladı... ve bir rivayetde kubbesi eğilüb sonradan me-rammat olundu derler ve imaret ve bimarhânenin nice kubbeleri yıkıldı ve Se-maniye Medresesi'nde Zamirî Medresesi deyü meşhûr-ı âfâk olan medresenin nice kubbeleri yıkıldı. Ve Semaniye Medresesi'nin üç kapusu yere indi... ve Karaman Pazarları başından başına varınca yıkıldı... Sultan Bayezid Câmi-i şerifi dimekle ma'ruf ve meşhur olan mabedin kubbesi dağılub pare pare oldu. Akibet Hudavendigâr-ı âli menzelet (padişah) içün Safay-ı Âmire'de bir çatma oda tedarik olundu. On günde tamam olub Şehriyâr-ı Sahib Vekar Hazretleri ânın içine girüb karar eyledi.
Solakzâde Tarihi, ist., 1297, s. 321-322
85
Dostları ilə paylaş: |