BODRUMÎ ÖMER LÜTFİ EFENDİ CAMÜ
Küçükçamlıca'nm doğusunda, Bulgurlu Mahallesi'nde kendi adım taşıyan sokağın (Bodrumî Camii Sokağı) üzerindedir. Kuzey duvarında Şair Refet'in hazırlamış olduğu altı satırlık talik kitabeye göre, cami 1309/1891'de Şeyhülislam Bod-
267
BOĞAZİÇİ 266^
BOĞAZİÇİ -f"
Karadeniz ile Marmara Denizi'ni bağlayan, kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan dar suyolu. Yazılı kaynaklarda ve konuşma dilinde Boğaziçi, "istanbul Boğazı" ya da "Boğaz" olarak anılır. Batı dillerinde ve literatürde Bosforus (Bosp-horus) veya Bosfor (Bosphore) olarak geçer. Sözcük, Yunanca "Sığır Geçidi" anlamını taşıyan "Boos-Foros"tan gelir. Mitolojiye göre, Tanrı Inahos'un kızı İo, Tanrı Zeus'un karısı Hera ile arasındaki bir mücadelede inek haline getirilir, îo, kendisine musallat edilen atsineğinden kurtulmak için denize doğru kaçar, inek şeklinde Boğaz'ı geçerek Mısır'a gider. Sığır Geçidi (Bosphorus) ismi buradan gelir.
İstanbul'un fethine bir savaşçı olarak katılan ve fethin tarihini yazan Tursun Bey de Tarih-i Ebu'l-Feth isimli eserinde Boğaz'ı "Hakkın kudretiyle Karadeniz'in dalgalarından bir dağ ortasından yarılıp bir cetvel olmuşdur ki, Nil'den büyük, Tuna'dan geniştir. Yer yer kulaklar ve koltuklar yapılmış, orasında burasında kısıklar göstermiş bir nehr-i aziz şeklinde akar" diye tanımlar.
Gerçekte İstanbul Boğazı, bir "su olu-ğu"dur. Avrupa ve Asya'yı birbirinden ayırır. Karadeniz ve Akdeniz kültürlerim birleştiren tek suyoludur. İki kıta ve denizin buluştuğu istisnai bir yer ve Karadeniz havzasının tek kapısıdır. İstanbul'u dünyanın en önemli kavşaklarından biri yapan da bu özelliklerdir. Yöre olarak Boğaziçi, dar anlamda güneyde Topha-ne-Salacak hattı ve kuzeyde Rumeli ve Anadolu fenerleri hattı arasındaki kısımdır. Ancak doğal mekândaki kullanımların belirlediği bir "Boğaziçi alam" vardır ki, doğal yapı olarak bu alan, yaklaşık 285.000-300.000 hektarlık bir çevreyi kapsar.
Kocaeli ve Trakya peneplenlerinin bitimleri olan Kocaeli ve Trakya yarımadalarını da belirleyen Boğaziçi su oluğu, 31 km uzunluktadır. Orta aks boyunca, Kız Kulesi'nden fenerlere kadar bu u-zunluk 55 km'dir. Genişliği ise Karadeniz'e açılan yerde 3.600 m, Marmara'da 1.675 m'dir. Boğaz'ın en dar yeri 698 m ile Rumeli ve Anadolu hisarları arasıdır. Kıyıları, ortadan yırtılmışçasına birbirine koşuttur. Bu koşutluk Karadeniz girişinde kaybolur. Her burun ve dil karşısında bir körfez ya da bir koy vardır. Her iki yakada kara kısmı vadilerle yarılmıştır. Boğaz akış yönü, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunu izler, güneyde bir süre kuzey-güney doğrultusunda devam eder, Salacak önlerinde hafifçe kuzeybatıya döner ve tekrar kuzey-güney doğrultusunu alır. Paşabahçe-Yeniköy hattından sonra da kuzeybatıya yönelir. Hafif bir dirsekle kuzeydoğuya, daha sonra güneybatıya ve batıya doğrulur.
Boğaziçi, su oluğu ve çevresindeki kara parçalarıyla oluşan ve iskân edilmiş bir yüzey şeklidir. Topografik yapı, Boğaziçi'nde yerleşmeyi etkilemiş ve ta-
rihi süreçte kendine özgü bir yerleşme ortaya çıkarmıştır. Dar kıyılarda yalılar, vadilerde köylerin oluşturduğu bu yerleşmeler, fiziki yapı ile uyumlu ve çok değişik bir Boğaziçi peyzajı yaratmıştır. 18. yy'da en olumlu biçimine ulaşan bu peyzaj, 20. yy ortalarından sonra özelliklerini kaybetmeye başlamıştır.
Boğaziçi'nde topografya oldukça hareketlidir. Sahilden sonraki kısımlarda eğim yüzde 10'dan fazladır. Yer yer yüzde 30'u aşar. Doğu yakasında bu eğim, yüzde 15'ten başlayarak kuzeye doğru artış gösterir. Eğim akarsu ağızlarında da yüzde 15 civarındadır. Topografya özellikleri ve Boğaz, oluğunun yer yer değişen doğrultusu, Boğaz'ı her türlü fırtınalara karşı mükemmel bir koruma limanı haline getirir. Genel olarak topografya, Haliç ve Marmara Denizi'ne uzanan tepeler ve sırtlardan oluşur. Denizden, 150-200 m yüksekte bulunan platolara arazi dik olarak çıkar. Boğaziçi'nde büyük tepeler doğu yakasındadır. Büyük-çamlıca Tepesi 262 m, Yuşa Tepesi 201 m'dir. Bölgenin kuzeyinde yüzde 60'lara varan ve gelişmeye uygun olmayan dik yamaçlar vardır. Batıda Rumelikavağı ve Sarıyer, doğuda Beykoz sırtları en dik yamaçlardır. Bazı bölgelerde eğim yüzde 30'lara düşer.
Dar anlamda Boğaz ve çevresi, Boğaz'ın kuzey ayağından başlayarak iki yanda güneye doğru genişlemek suretiyle uzanan, kabaca, üçgen şeklindeki alandır. Bu alanın tabanı Küçükçekme-ce-Tuzla arasındadır. Bu alan İstanbul Boğazı ve çevresinin de antik çağdan beri beliren çekirdeğidir. Buna "iç yöre" denir. Geniş anlamda İstanbul Boğazı ve çevresi, Terkos, Büyükçekmece ve Tuzla-Anadolufeneri arasındaki alandır. Buna da "dış yöre" denir. İç yöre, sosyoekonomik yönden bu alanı besler. İç ve dış yörenin organik bağları vardır. Çeşitli beşeri hareketler birbirini etkiler. Boğaziçi çevresini oluşturan alan, bitki, toprak, iklim arasındaki doğal dengenin aranmasına bağlı olarak su ve yağış havzaları ile sınırlanır. Buna göre Boğaziçi alanı sının, batıda Terkos .Gölü'nden, doğuda Alemdağı ve Kayışdağı'na kadar uzanır. Bu alan, fiziki faktörlere göre III. Jeolojik Zaman'da oluşan büyük bir akarsu olması nedeniyle, akarsu kollarının oluşturduğu doğal bir su havza alanı olarak da tanımlanır. Bu sınırlar batıda yaklaşık 88 km2, doğuda ise 197 km2 ve toplam olarak 285 km2'ye yayılan Boğaziçi alanını oluşturur.
Dostları ilə paylaş: |