BÜYÜKDERE VAPURU
364
365
CAFER AĞA MEDRESESİ
re de, kovuk gövdesi içersinde hizmet veren kahvecinin ocağının tutuşması sonucu yanmıştır.
II. Mahmud sık sık bu çayıra gelir, sözü edilen çınarın altında oturup yeniçerilerin tokmak oyununu seyredermiş; ayrıca, zamanın ünlü musikişinaslarına burada konserler verdirirmiş. Evliya Çelebi, II. Selim'in de Büyükdere Çayırı'm sık sık ziyaret ettiğini; buradaki çınar, kavak, servi, salkımsöğüt ve diğer ağaçların her birisinin gökyüzüne ulaşmış ulu ağaçlar olduğunu belirtmektedir. II. Abdülhamid zamanında bir kolağası olan Tayfur Ağa el yazısı olarak bıraktığı hatıra defterinde, Büyükdere Çayırı'nda bir kır kahvesinden söz eder. Ünlü mesirenin şehre uzaklığı nedeniyle burada birkaç gün dinlenmek için gelenlere, kahvecinin hasırlar üzerine gayet temiz yer yatakları sererek bir çeşit "açık hava otelciliği" yaptığını anlatır.
Büyükdere Korusu ve Çayırı tarihte bazı önemli olaylara sahne olmuştur. Bunlardan en önemlisi III. Selim'in (hd 1789-1807) tahttan indirilmesiyle sonuçlanan yeniçeri ayaklanmasıdır (bak. Kabakçı Mustafa Ayaklanması). II. Mahmud ise, Yeniçeri Ocağı'nı kaldırarak "Asâkir-i Mansure-i Muhammediye"yi kurduğunda, yeni ordunun başında önce Rami kışlasında kalmış, sonra da Büyükdere Çayırı'nda kurulan ordugâha gelmiştir.
Eremya Çelebi Kömürciyan, Büyükdere Çayırı'nın nihayetinde büyük çınarların gölgelediği ağaç topluluklarından ötürü "Kırkağaç" ismi verilen bir yerden bahsetmektedir. Güzel bir mesire olan bu yerin bir başka adı da "Vadi-i Büzürk" idi.
Padişahlar Kırkağaç'ta avlanır, yerli ve yabancı varlıklı kişiler, çevresinde gezinti yaparlardı. I. Abdülhamid (hd 1774-1789) saltanatının ilk yıllarında, yazlık yer olarak seçilen bu mevkiye, sahildeki ağaçları kestirerek araba yolu açtırmıştır.
19. yy'ın ikinci yarısında, Büyükdere Boğaziçi'nin rağbet gören bir sayfiyesi durumundaydı. Çevrede Büyükdere Çayırı dışında birçok mesire yeri vardı. Meh-med Ağa Bahçesi veya Karakâhya Bahçesi bunlar arasındaydı.
Abraham Paşa'mn(-») babası, İstanbul sarraflarından Kevork Eramyan (Karakâhya), bugünkü Büyükdere veya Çayır-başı meyve ve süs bitkileri fidanlığının (Büyükdere Bahçe Kültürleri istasyonu) yerinde, kendi adını taşıyan meyve bahçesini kurmuştu. Süveyş Kanalı işlerinden servet yaparak saraya nüfuz eden, Sultan Abdülaziz'in dostluğunu kazanmış olan Abraham Paşa babasının meyve bahçesini daha da genişletmiş; bu arada, padişahların içinde avlandıkları Kırkağac'ı mülküne katmakla kalmamış, Bilezikçi-yan'dan Bilezikçi Çiftliği(->) Ormanı'nı satın almıştır. Beykoz ve Büyükdere'de geniş arazilere sahip olmuş, çiftlikler kur-
muştur. 1908'de, II. Abdülhamid, paşanın bu kadar geniş koruluklara sahip olmasını istememiş, keşif yaptırarak, parasını ödemek suretiyle arazileri hazineye devretmiştir. 1926'da, İstanbul İli'nde modern bir fidanlık kurulması kararlaştırılmış, uygun yer olarak, daha önce üzerinde meyve yetiştirildiği bilinen, hazineye devredilmiş "Büyükdere Sultan Çayırı" seçilmiştir. Türkiye'de meyveciliğin kurulması ve gelişmesini sağlayanlardan birisi olan İbrahim Fuat Tezcan, İtalya' dan davet edilerek getirtilen meyvecilik uzmanı Leopold Bologna ile birlikte, 1930'da, 80 dekarlık arazi üzerinde "Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü"nü kurmuştur. Halen bölgede Büyükdere veya Çayırbaşı Fidanlığı olarak bilinen bu fidanlık bulunmaktadır.
Bibi. M. Eser, "Büyükdere Çınarı", İSTA, VI, 3250; G. A. Evyapan, Eski Türk Bahçeleri ve Özellikle Eski istanbul Bahçeleri, Ankara, 1972; M. T. Gökbilgin, "Boğaziçi", 1A, II, 680; Ç. Gülersoy, Boğaziçinin Yeşilörtüsü, Geçmişte ve Busun, 1972.
FAİK YALTIRIK
Dostları ilə paylaş: |