BÜYÜKDERE VAPURU
Şehir Hatları İşletmesi vapuru. 1948'de Hollanda'nın Den Haag şehrindeki In-dustrieele Handels Combinatie tezgâhlarında inşa edildi. Beş eşi daha vardı. İki buhar makineli, çift uskurluydu. 562 grostonluk olup 54,4 m boyunda, 11 m genişliğindeydi. Kazanı sonradan akaryakıtla ısıtılır duruma getirildi. 1985'te kadro dışı bırakıldı.
Şirket-i Hayriye'nin 14 baca numaralı vapuru da Büyükdere. adını taşıyordu. 1860'ta İngiltere'de inşa edilmişti. 170 grostonluk olup yandan çarklıydı.
ESER TUTEL
BÜYÜKOTLUKÇU YOKUŞU SARNICI
Bu sarnıç Fatih Camii Külliyesi ile Sultan Selim Camii arasındaki mıntıkada, çarşamba günleri kurulan pazarın bu bölgede bulunmasından dolayı halkın "Çar-şambapazarı" diye adlandırdığı yerdedir. Söz konusu yer Şeyh Resmî Mahallesi içinde kalmakta, sarnıç ise Haliç Cad-desi'ne dik olarak inen Otlukçu Yokuşu Sokağı'nın bitimine yakın ve onun sağ yanındaki arsada bulunmaktadır.
Bizans döneminde bu sarnıcın, arazinin eğimini düzleyen ve üzerindeki binaya altyapı teşkil eden bir sarnıç olması gerekir. Mevcut kaynaklarda hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan bu yapı herhalde fetihten önce tamamen yıkılmıştı. Şehrin Türklerin eline geçmesinden kısa bir süre sonra ise, sarnıcın hemen önüne ve onun kuzeyinde bulunan bir yere Şeyh Resmî Mahmud Efendi tarafından 1471'de bir mescit yapılmıştır. II. Abdülhamid döneminde (1876-1909), Şeyhülislam Cemaleddin Efendi tarafından ihya edilen bu yapı 13 Haziran 1918
tarihindeki büyük yangında tamamen yanmıştır. Bugün bu yapıdan, alçak seviyede bazı duvar parçaları kalmıştır. Sarnıcın üzerini ise gecekondular işgal etmiş durumdadır. Zaten bu yapı 19. yy sonlarında da bakımsız ve içi 4 m yüksekliğinde çöple doluymuş. Bugün içini görmeye dahi imkân yoktur. Bu nedenle sarnıcı Strzygowski ve Forchheimer'ın notlarını değerlendirerek anlatıyoruz.
Büyükotlukçu Sarnıcı, düzgün dikdörtgen planlı bir yapıdır. Dört köşesi içten silindirik bir şekilde pahlanmış, uzun duvarlardan güneydekine dikdörtgen kesitli beş adet niş açılmıştır. Sarnıç 26,80x 21 m boyutlarındadır. Kuzey duvarında ana eksen üzerinde olmayan bir yere açılmış olan menfezden yapının içine girilmekte idi. Giriş duvarına dik vaziyette, dörderli altı sütun sırasından meydana gelen destek sistemini yirmi dört tane granit sütun oluşturmaktadır. Sütunların birbirinden uzaklıkları sabit olmayıp, bir yönde 2,90-4 m, buna dik gelen yönde ise 4,20-4,50 m olarak değişmektedir. Aynı şekilde sütun gövdesi, başlığı ve kaidelerinin de birbirlerinden farklı oldukları görülür. Bunun nedeni, bu mimari elemanların özel olarak bu yapı i-çin yapılmamış olmasından ileri gelir. Bundan dolayı boyu kısa gelen bazı sütun gövdelerinin altına çan şeklinde pos-tamentlerin koyulduğu, bazılarının üzerine impost blokların yerleştirildiği görülür. Sütun başlıkları mermerden olup, bunlardan bazıları çok sade, hattâ kimisinin üzeri hiç işlenmemiş kesik piramidal biçimli başlıklar iken, bazılarının üzeri üç tane geniş yapraklı akantus ile süslüdür. Bunlar korint nizamında ve oldukça dekoratif örneklerdir. Sütun başlıklarının bazılarının üzerinde bulunan Yunan harflerinin taşçı işaretleri olması gerekir.
Sütunlara dayanan kemerler bir nevi yalancı kubbe durumundaki otuz beş tane kubbeli tonozu taşımakta, esas kubbeler bunların üzerinde bir kılıf gibi yer almaktadır. Tonoz ve kubbeler arasında bırakılmış olan boşluk altyapının direncini pekiştirmek içindir.
Mamboury, sarnıcı 6. yy'a tarihlemek-te, Erdem Yücel ise taş işçiliğini değerlendirerek, sarnıcın Komnenoslar dönemine (1057-1185) ait olması gerektiğini belirtmektedir.
Bibi. Strzygowski-Forchheimer, Byzantini-schen Wasserbehâlter, 69; Janin, Constanti-nople byzantine, 206; E. Mamboury, istanbul Touristique, ist., 1951, s. 258; E. Yücel, "İstanbul'da Bizans Sarnıçları II", Arkitekt, S. 326 (1967), s. 65; Müller-Wiener, Bildlexi-kon, D/4-3; Ö. Ertuğrul, "İstanbul'da Bizans Devri Su Mimarisi", (İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Bölümü yayımlanmamış doktora tezi), 1989, s. 374.
ENİS KARAKAYA
Dostları ilə paylaş: |