Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə666/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   662   663   664   665   666   667   668   669   ...   899
CİHANGİR CAMİİ

Beyoğlu İlçesi, Pürtelaş Mahallesi'nde, adını verdiği semtte, Marmara ve Boğa-ziçine hâkim yüksek bir tepe üzerindedir. Güneyinde Fındıklı yokuşu, doğusunda Özoğlu Sokağı, batısında ise Cihangir Yokuşu yer alır.

Cami bugünkü haliyle, II. Abdülha-mid tarafından 1307/1889'da yaptırılmıştır. Mimarı hakkında kesin bir bilgi yoktur. H. Sezgin'e göre Sarkis Balyan tarafından yapılan yapının, P. Tuğlacı'nın, Balyan ailesine mensup mimarların çalışmalarına ilişkin incelemesinde yer almadığı görülmektedir.

Son cemaat yerine açılan kapının ü-zerinde bulunan Şair Senih'in (ö. 1900) kaleme aldığı, hattat Mısrîzade Ali Rıza Üsküdarî'nin mermer üzerine geçirdiği, yedi satırlık ta'lik kitabede caminin kısa tarihçesi verilmektedir. Buradan yapının ilk yapılışından itibaren geçirdiği beş yangından sonra, her seferinde yenilenerek, altıncı defa II. Abdülhamid tarafından imar edildiği öğrenilmektedir. Cihangir Camii, ilk olarak 967/1559'da I. Süleyman (Kanuni) tarafından, 960/1553' te 22 yaşında Halep'te ölen oğlu Şehzade Cihangir anısına Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Tezkiretü'l-Ebniye ve Tezkire-tü'l Bünyan'da caminin Mimar Sinan'ın eserleri arasında sayıldığı görülmektedir. Yapının bu dönemine ait bilgileri Sü-leymaniye vakfiyesinde bulmak mümkündür. Burada caminin yakınındaki, (günümüze ulaşmamış) sıbyan mekte-biyle birlikte yapıldığı belirtilmektedir. Yapının yine bu erken dönemiyle ilgili bilgi veren bir kaynak da Evliya Çelebi Seyahatname'sidir. Çelebi, bu yapının kare planlı, kubbe örtülü, tek minareli olduğunu, çevresinde tekke ve imaret binalarının da bulunduğunu belirtmektedir. Burada söz konusu olan tekke, Halveti tarikatının Cihangiri kolunu kuran Şeyh Hasan Burhaneddin Efendi (ö. 1663) tarafından 17. yy'ın birinci yarısında, camiye meşihat konulmasıyla tesis edilmiştir. Ayinlerin caminin hariminde yapıldığı, caminin doğu ve batı yönündeki avlulara -günümüze ulaşmamış olan-diğer tekke bölümlerinin inşa edildiği bilinmektedir.

İlk olarak 967/1559'da yapıldıktan sonra, sırasıyla 1719 Fındıklı, 1765 Cihangir, 1771 Çivici Limanı, 1823 Tophane ve en son olarak da 1874'te olmak üzere, geçirdiği beş yangından sonra, bugünkü şekliyle yaptırılan caminin, bu son halinden bir önceki durumunu gösteren bir fotoğraf vardır. Savaş muhabiri James Robertson'un Kırım Savaşı (1853-1856) yıllarında İstanbul'dayken çektiği

fotoğraflardan birinde Cihangir Camii görülmektedir. Bu fotoğraf caminin 1823 yangınından sonra, II. Mahmud'un sadrazamı Silahdar Ali Paşa tarafından onartıldıktan sonraki dönemine aittir. Burada görülen caminin en önemli özelliği, kubbesinin, geç dönem Bizans mimarisinde çok yaygın olan, Osmanlı döneminde i-se az sayıda camide (Rum Mehmed Paşa, Rüstem Paşa, Zeyneb Sultan) kullanılan dalgalı bir saçakla donatılmış olmasıdır. Yapının, 1823 teki yangından önceki ve sonraki durumu hakkında bilgi veren bir başka kaynak ise Hadîka'du. Eserde, yapının, yangından önce kare planlı, kagir duvarlı, kurşun örtülü sivri bir kubbesi olduğu, daha sonra ise yine ahşap, ancak bu defa yuvarlak kubbeyle örtüldüğü, hünkâr mahfili ve sıbyan mektebinin bulunduğu avlusunun bir tarafındayken sonradan açıklanmayan bir tarihte yandığı bilinen tekkesinin olduğu anlatılmaktadır.

Cami, dikdörtgen planlı, meyilli arazi üzerindeki avlunun ortasına inşa edilmiştir. Kuzey ve güneyden istinat duvarla-rıyla desteklenen avlunun, doğu ve batı duvarlarında birer kapı bulunmaktadır. Cami, 14,25x14,25 m ölçülerinde kare planlı, üzerinde 14 m çaplı kubbenin bulunduğu bir harim ile bunun kuzeyinde yer alan üç gözlü ve kapalı bir son cemaat yerinden oluşmaktadır. Son cemaat yerinin iki yan bölümü kubbe,

Cihangir


Camii'nin planı.

Sözen, Mimar



Sinan

orta bölümü ise dıştan belli olmayan çapraz tonozla örtülü olup, doğu ve batıya bakan birer, giriş cephesinde ise kapının iki yanındaki ikişer, yuvarlak kemerli pencere ile aydınlatılmıştır. Bu bölümün en uçtaki iki köşesinden, tek şerefeli, tamamen birbirlerinin eşi olan iki minare yükselmektedir. Bu minarelerden girişin sağ tarafındaki orijinal o-lup soldakinin, eski fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla, gövde kısmının yaklaşık l m kadarı yapılıp yarım bırakılmış, 1981'de Vakıflar idaresi tarafından diğeri örnek alınarak tamamlanmıştır. Sadece hilal şeklindeki alemi madeni olan minare, düzgün kesme taştan örülmüştür. Üç dilimli kemerli kapıları, doğu ve batıya açılmakta, son cemaat yerinin saçak hizasına kadar devam eden kare planlı kaideler üzerinde yükselmektedir, ince gövdeli minarenin şerefesi sathi niş ve yumurta dizisi şeklindeki birkaç sıralı frizle taşınmakta, korkuluğunda ise de-liklenmemiş geometrik motiflerle oluşturulmuş şebeke görülmektedir.

Yapının plan tasarımında, son devir camilerinin hemen hepsinde olduğu gibi, Mimar Sinan'ın Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii'nde uyguladığı tasarım tekrarlanmıştır. Buna göre kubbe, dört büyük kemere oturmakta ve kubbenin a-ğırlığı köşelerdeki ağırlık kuleleriyle yere indirilmektedir. Bu nedenle de kemerlerin içlerindeki duvarların taşıyıcı özel-


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   662   663   664   665   666   667   668   669   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin