Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə696/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   692   693   694   695   696   697   698   699   ...   899
CUMHURİYET DÖNEMİ

446

447

CUMHURİYET DÖNEMİ

Halit Ziya Uşaklıgil Ara Güler fotoğraf arşivi

Oğuz Atay Ara Güler

Can Yücel



Elif Erim, 1990

Rıfat İlgaz



Nazım Timuroğlu fotoğraf arşivi

Yakup Kadri Karaosmanoğlu için İstanbul, yeni bir devletin kuruluş serüveninde, eski ile yeni inançların, kuşakların, kültürlerin, yaşama biçimlerinin savaş alanıydı.

Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul'a tarihsel perspektiften bakma yöntemini başlattı. Doğu-Batı kavramını ve dönemlerini şiirinin içinde eriterek zamansız bir İstanbul imajına ulaştı. O, "Aziz İs-tanbuP'a "Bir Başka Tepeden" baktı. İstanbul'un semtlerini yazarken izlenimlerini, duyarlıklarım, bir uygarlık süzgecinden geçirdi. Osmanlı'nın görkeminden Cumhuriyet'e kalanlar onu ilgilendirdi. Süleymaniye. Kocamustafapaşa, Üsküdar, Boğaziçi, Kandilli, Bebek onun şiirinde bir başka boyut kazandı.

Yahya Kemal Beyatlı'mn şiirinde İstanbul ne ise, Abdülhak Şinasi Hisar'ın nesrinde de odur. Abdülhak Şinasi Hisar, Osmanlı'nın son dönem İstanbul'unu, kısacası yaşadıklarını anlattı. Ev içi tasvirleri o dönem edebiyatının belirleyici özelliğidir. Karakterleri, Osmanlı sonrası döneme alışamamışhğın tedirginliğini yaşar. Bütün bu niteliklerine üslupçuluğunun da eklenmesi gerekir.

Ahmet Hamdı Tanpmar, Yahya Kemal Beyatlı'mn gelenekçiliğini yeniledi. Beş Şebifdeki İstanbul, bir kenti kültürel varlıklarıyla -mimariden musikiye kadar- anlatmanın başarılı bir örneğidir.

Nahit Sırrı Örik, eserlerinde çocukluk yıllarının anıları içinde var olan İstanbul'u anlattı, böylece de Osmanlı İmpa-ratorluğu'nun son döneminin edebi, belgesel, anısal ürünlerini vermiş oldu. Nahit Sırrı Örik, Abdülhamit Düşerken!de, değişimi aristokrasinin objektifinden iletti. Aynı döneme farklı bakışın özgün adıdır Örik.

Mehmed Akif Ersoy, İstanbul'a bir mabetler şehri olarak baktı. Onun için İstanbul, Osmanlı'nın bir özetiydi.

Necip Fazıl Kısakürek için İstanbul,

"mananın bulunacağı, gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan, ağlayanın bile bahtiyar olduğu vatanı, cam"dır.

Nazım Hikmet, ona göre İstanbul'u İstanbul yapan, emekçileri yazdı. İlk kez İstanbul'da yaşayanlara sınıfsal açıdan baktı. Nazım Hikmet'in İstanbul'a bir başka bakış açısı da, sürgünlük yıllarında yazdığı özlem dolu şiirlerdir.

Orhan Kemal, İstanbul'un küçük insanlarını sevdi. Anadolu'dan gelen ve büyük şehirde yaşama mücadelesi veren insanların yaşamı bütün gerçekçiliğiyle ve sevecenliğiyle romanlarına, hikâyelerine girdi. Yaşadığı semtler, oranın insanları, unutulmaz kahramanları oldu. İstanbul'dan Çizgiler1! Ferit Öngören'in desenleriyle çıktı. İlgi çekici bir İstanbul panoramasıydı.

A. Kadir, İstanbul'un öğüttüğü insanları şiirine aldı. İstanbul estetiğine, güzelliklerine, ekmek kavgası yüzünden ba-kamayanların şairiydi.

Kemal Tahir için İstanbul, siyasal, o-laylann ve buna bağlantılı olarak da ö-nemli siyasal kişilerin yaşadığı bir kentti. Kent daha çok bir dekordu.

Mithat Cemal Kuntay, Üç İstanbul'da siyasal, toplumsal dönem değişmelerinin eşsiz panoramasını verdi. Özellikle Nişantaşı, Teşvikiye gibi semtlerin oluşumunu bu romanında anlattı.

Refi Cevat Ulunay, Burhan Felek, Ni-zamettin Nazif Tepedelenlioğlu günlük gazete üslubu içinde, İstanbul yaşamından fragmanlarla okurların ilgisini çektiler. Makalelerinde, dizilerinde, fıkralarında anlattıkları tipleriyle de bugüne malzeme aktardılar.

Bir de tarihin gelgiti içinde İstanbul'u yazanlar vardır. Onlar yazdıklanyla bir belgesel arşiv yaptılar.

Sermet Muhtar Alus, İstanbul'un yaşama biçiminin canlı tanığı olarak bize belgesel yazılar bıraktı.

Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul An-



siklopedisi ve İstanbul'la ilgili çalışmaları nice yazara, şaire esin kaynağı olmuştur.

Salah Birsel'in Beyoğlu'ndan başlayıp Boğaz sularına değen kalemi, mizah duygusuyla bezeli bir incelemecinin, denemecinin notlarıdır. Gerçekten onun yazdıkları, İstanbul semtlerine, mekânlarına ve insanlarına değişik, renkli bir bakışın ürünleridir.

Fikret Adil, sanatçı çevrenin aykırı yaşamını İstanbul aracılığıyla anlattı. Hem İstanbul'un ünlüleri, hem ünlü semtleri, bir arada, otobiyografik malzemenin yer aldığı kitaplarında var oldu.

Tanzimat'la başlayan tiyatronun İstanbul'a ilgisi Cumhuriyet döneminde de sürdü. Musahipzade Celal, Osmanlı İstanbul'unun çöküşünü mizahi bir yorumla oyunlarında işledi.

Ekrem Reşit Rey, Cumhuriyet sonrasındaki Batılılaşma özentisinin gülünçlüğünü sergiliyordu. Ekrem Reşit Rey de modernleşen İstanbul'un içeriği ile kabuğu arasındaki çelişkiyi verdi. Lüküs Hayat, geniş halk kitlelerinin, Cumhuri-yet'in modernlik anlayışının dışında kalışının bir operetiydi.

Fazıl Hayati Çorbacıoğlu, sıradan insan ilişkilerinden doğan gülünçlüğe dikkati çekti.

Sadık Şendil, ortaoyunu geleneğini sürdürdü.

Güner Sümer, özellikle Hüzzam'da, toplumsal değişimin kanavasını Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir zaman dilimi i-çinde, konak ve çevresinin değişimi, değerlerin yıkılışı ve yenilerinin ortaya çıkışı biçiminde işledi.

Vasıf Öngören'in Zengin Mutfağı o-yunu, 1970'li yılların toplumsal çalkantılarının bir köşk mutfağına yansıyışıdır.

Memet Baydur'un oyunlarında günümüz İstanbul insanının kültürel karmaşası vardır.

Muazzez Tahsin Berkand'ın kahramanları, Cumhuriyetin ilk burjuvazisine aday

olanların panoramasıdır. Apartmanların ilk sakinlerinin yaşamının doğal dekorları, Boğaz, Kadıköy, Adalar'dır.

Esat Mahmut Karakurt, romanlarında İstanbul'un doğal güzelliğini ve klasik görüntülerini unutmadı.

Refik Halit Karay, kuşağı ve anlayışı gereği, kaybolan İstanbul'dan en hoş izlenimleri, manzaraları bize iletti. Gerçek anlamda Batılılaşmayı, örnek tipleriyle onda bulduk.

Aka Gündüz, Cumhuriyet'in ilk dönemi İstanbul'unda ayrıntıda var olan toplumcu kesitleriyle dikkati çekti. Onda eski-yeni çatışması, düşünsel planda ve yüzeyde de olsa, önemliydi.

Selahattin Enis, I. Dünya Savaşı ve sonrası İstanbul'undan saptamalar yaptı.

Ethem İzzet Benice, yazdığı aşk ve macera romanlarında Batı şehirleri ile karışmış bir İstanbul'u çizdi. Onda yapay bir İstanbul vardır.

Kerime Nadir'in çok satan aşk romanlarında İstanbul'un gerçekçi bir görünümü yakalanabilir. Ancak mekânlar, roman kahramanları ile ilgisi ölçüsünde anlatılır.

Sedat Simavi, Cumhuriyet'in yarattığı burjuvaziyi eleştirel bir gerçekçilikle anlattı. Karmaşık insan ilişkilerini, kapita-listleşmenin ilk yıllarını, modernleşme çabalarını konu edindi.

Garipçiler, İstanbul'un sıradan insanlarına bakışa üç özelliği getirdiler: Toplumcu gerçekçilikten toplumsallığa kayış, Batı şiirinin imge zenginliği ve ince bir alaycılık.

Orhan Veli Kanık, İstanbul'u şiirlerinde mekân olarak kullandı. Günlük yaşamın içinde sıradan insanların şiirini yazdı. İstanbul onunla şairanelikten öte bir şiirsellik kazandı.

Oktay Rifat, sokak adlarıyla, çiçekle-riyle, semt adlarıyla, çağrışım zenginli-ğiyle dolu bir İstanbul yarattı.

Melih Cevdet Anday, üçlü içinde İs-

tanbul'a şiirinde en az yer veren şairdir. Ancak, başta Aylaklar olmak üzere romanlarında İstanbul tarihinden kesitler verir.

Tasavvuf dünyasında yaşayan Asaf Halet Çelebi'de İstanbul eski mekanlarıyla, özellikle Üsküdar'la vardır.

Ahmet Muhip Dranas için İstanbul bitmiştir. O, bir tanrı ve tarih güzelidir. İnsanlar onun kıymetini bilmeyen körlerdir.

Sait Faik için İstanbul kavramı iki semtte yoğunlaşır: Beyoğlu ve Adalar. Küçük insanların İstanbul'daki yaşamı, umutları, hayalleri, kırgınlıkları, hikâyesine yansır. İnsan gerçeği, gözlem gücü, Sait Fa-ik'te yaşama ile yazma arasındaki paralelliği oluşturmuştur. İnsanlar kadar hayvanlar da hikâyelerinde yer alır.

Burhan Arpad'da semtler, insanları belirleyen unsur olarak yer alır. Tiyatro yazılarında, gazete makalelerinde hep İstanbul vardır. Eski İstanbul ve eskinin çağdaş anlayışla korunması konusundaki çabası anılmalıdır.

Oğuz Atay'ın kişileri, belli bir kente bağlanamasa da, Tutunamayanlar'm kültürel kimlik bunalımmdaki kahramanları İstanbulludurlar.

Füruzan, kenar mahalle kızlarının sınıf atlama isteklerini ve bastırılmış duygularını tasvir etti. Kenar semt insanının psikolojisini ayrıntılarıyla verdi.

Oktay Akbal, bir İstanbul yazarıdır. Onun eserlerinde, İstanbul'un bütün semtlerini ve bütün insanlarım bulmak mümkündür. Eski semtlerdeki dünya, onda, etkileyici bir kimlik kazanır. Oktay Akbal'da, yıllar öncesi İstanbul'unun bugün renk değiştiren panoramasını bulabiliriz.

Adnan Özyalçıner'in öykü kişileri, İstanbul'un eskimiş semtlerinde, geleneksel aile dokusu içinde varlıklarını sürdürürler. Bu yaşamın içine geçmişte kalan eğlenceler de ayrı bir tat katar.




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   692   693   694   695   696   697   698   699   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin