Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA 242



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə355/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   351   352   353   354   355   356   357   358   ...   899
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA 242

243

BİRSEL, SALÂH

levhayı dükkânının görünür bir yerine asması istendi. Aksine davrananların di-van-ı harbe verileceği ihtar olundu.

13 Haziran 1917 günü kahve ve kibrit bildirim süresi sona erdi. Heyet yayımladığı bir bildiride gizli kahve ve kibrit bulunduranları ihbar edenlere, ö-dül olarak ortaya çıkardıkları malların tümünün verileceğini ilan etti.

Men-i İhtikâr Heyeti ecza tüccarlarının satacakları malların fiyatlarım gösterir bir tarife hazırladı. Ecza depolarına dağıtarak isteği üzerine müşteriye gösterilmesini zorunlu kıldı. Eczacıların reçeteleri kaça yapacakları yine heyetin hazırladığı bir tarifeyle saptandı. Basma, patiska, salaşpur, mermerşahi gibi mallar ayrı ayrı narha tabi tutuldu. Basma ve patiska için vesika çıkarıldı. Bu vesikalar için ekmek vesikaları esas alındı. Puldan bir parça büyük ve üzerinde "Men-i ihtikâr Basma Vesikası" yazılı bu belgeler satış sonrası dükkân sahiplerince saklanacak ve müfettiş tarafından istendiğinde gösterilecekti.

Savaş öncesi, Avrupa'dan ithal edilmiş, konserve vb yiyecek maddesi; kristal ve çinko tabak vb ev eşyası; lavanta, ziynet eşyası gibi mallar savaş öncesi fiyatının ancak iki katma satılabilecekti. Heyetin uyguladığı narhta mallar en ince ayrıntılarına kadar ayrı ayrı yer alıyordu. Mesela, Avrupa derilerine konan narh, listede 45 kalemde gösterilmişti. Listede işyerlerinin adı bile belirtiliyordu: 18 Haziran tarihli bildiride Beyoğlu'nda Tokat-lıyan Gazinosu'nda şekerli çikolata tozunun kilosu 80 kuruştan satılacaktı.

Men-i İhtikâr Heyeti'nin spekülasyona karşı giriştiği mücadele sırf İstanbul'u kapsıyordu. Spekülatör tüccar bunu fırsat bilip faaliyet alanını taşraya kaydırmıştı. Narh konan malların İstanbul dışına çıkarılması heyet tarafından yasak-lanmışsa da karadan ve denizden erzak kaçakçılığının önü alınamıyordu. Taşra ve İstanbul piyasalarında fiyat farkı alabildiğine yükseldi. Bunun üzerine İstanbul'da uygulanan spekülasyonla mücadele diğer vilayetlere de teşmil edildi. Bu yörelerde genellikle belediye meclisleri temel tüketim maddelerine narh koydu ya da satış mağazaları açtı.

İttihat ve Terakki'nin enflasyonla mücadele girişimi, sonuçta, tüketiciye en yakın halkanın, mahalle bakkalı ve küçük esnafın peşine düşülmesiyle sonuçlandı. Bu arada "milli iktisat" gereği gayrimüslim tüccar sıkı denetime tabi tutuldu. Bir kısmı spekülasyon ve istifçilikle suçlanarak para ve hapis cezasına çarptırıldı. Müslüman Türk eşraf-tüccar ise birikimini sürdürdü. Gayrimüslimlerin tasfiyesi sonucu piyasada etkinliğini artırarak fiyatları kolaylıkla güdümleye-bildi. Nitekim, Men-i İhtikâr Heyeti'nin faaliyette bulunduğu ilk altı ay içerisinde İstanbul'da fiyat artış hızı düşeceğine artış kaydetti. Tüketici geçinme endeksi Ocak 1917'den Haziran 1917'ye kadar 405 puandan 570 puana yükselerek 165 puanlık bir artış gösterirken, heyetin fa-

aliyete geçtiği haziran ayından 1918 başına kadar 570 puandan 1.645 puana ulaştı ve 1.075 puanlık bir artış kaydetti.

İttihatçılar, Men-i İhtikâr Heyeti'nin yanısıra, gelir bölüşümündeki çarpıklıkları giderici bir vergi politikasını da gündeme getirdiler. 1917 sonlarına doğru o sıralarda Almanya, Avusturya-Macaristan ve Fransa'da uygulamaya sokulan savaş kazançları vergileri örnek alınarak bir Harp Kazançları Vergisi Kanunu hazırlandı. Ancak, tasarı savaş yıllarında bir türlü yasalaşamadı.

Bu arada 1918'in yaz aylarında İaşe Nezareti kuruldu. Başına İttihat ve Terakki Cemiyeti İstanbul Murahhası Kemal Bey getirildi. Nezaret ordunun, yoksul halkın ve devlet memurlarının iaşesi için gerekli besin maddelerini ve diğer temel tüketim maddelerim sağlayacak ve fiyat artışlarını önleyecekti. Ayrıca, kamu yararına hizmet gördükleri onaylanan kurum ve derneklerin ihtiyaçları da İaşe Nezareti'nce karşılanacaktı.

İaşe Nezareti'nin kuruluş çalışmaları iki ay sürdü. Eylül 1918'de iaşe Umum Müdürlüğü'ne bağlı bulunan değirmenler peyderpey İaşe Nezareti'ne devredildi. Ekim ayı başında yine aynı müdüriyetten aşocakları, ekmek tevzi mahalleri ve ambarlar devralındı.

Ancak savaş kaybedilmişti. Talat Paşa kabinesi çekilmiş, yerine Ahmed izzet Paşa sadrazamlığa getirilmişti. İttihatçılar yerine Hürriyet ve İtilaf mensupları nezaretin yönetimine getirildiler. Bir süre sonra Çanakkale Boğazı açıldı, istanbul' a mal sevkıyatı başladı. 20 Ocak 1919 günlü kararname ile İaşe Nezareti kaldırıldı. İaşe işleri eskiden olduğu gibi Ticaret ve Ziraat Nezareti'ne bağlı İaşe Umum Müdürlüğü'ne devredildi.

Savaş yıllarında Düyun-ı Umumiye İdaresi artan hayat pahalılığı karşısında memurlarının satın alma gücünü korumak amacıyla bir ek ödenek uygulamasına gitti. İstanbul kenti perakende fiyatları sürekli izlendi. Aşırı fiyat artışlarının bu kuruluşta çalışanlar üzerindeki olumsuz etkisi ek ödeneklerle bir ölçüde giderildi. Bu nedenle savaş yılları fiyat hareketlerinin izlenebilmesi için en güvenilir kaynak Düyun-ı Umumiye verileridir.

Düyun-ı Umumiye kayıtlarından elde edilen bilgilere göre, geçim endeksinde yer alan temel tüketim maddeleri fiyatları 19l6'da ortalama yüzde 300 arttı. Temmuz 1914 taban olarak alındığında tüketici geçim endeksi Ocak 1917'de 405 puana, Ocak 1918'de 1.945'e ve Aralık 1918'de 2.205'e yükseldi. 1916 artış ortalaması 280 puan, 1917 ortalaması 839 puan ve 1918'inki 1.790 puandı.

istanbul ilk kez bu boyutlarda bir enflasyonla karşı karşıya geliyordu. Fiyat artışlarından doğal olarak en çok sabit gelirli kesimler etkilendi. Memur, asker ve emeklinin eline geçen paranın satın alma gücü günden güne düştü. Hayat şartları toplumun bu katmanları için giderek güçleşti, istanbul'da orta dereceli bir memurun geçimi için gerekli temel tüketim

maddelerinden oluşan sepetin Temmuz 1914 maliyeti 235,25 kuruş iken bu miktar Eylül 1918'de, 1.952 kuruşa yükseldi.

Düyun-ı Umumiye idaresi derlediği geçinme endeksinde memurların kendi konutlarında oturduklarını varsaymış, aylık masraf tutarında konut kiralarına yer vermemişti. Oysa, savaş yıllarında istanbul'da kiralar alabildiğine yükseldi. Sınır boylarından akın eden yüz binlerce göçmen İstanbul'da konut sıkıntısına neden oldu. Birkaç ay içerisinde ev kiralarının iki katına çıktığı görüldü. Ev sahipleri yıllık kontrat imzalamaya yanaşmadılar.

Babıâli ev kiraları sorununa 1918 baharında eğildi. 8 Nisan 1918'de kira artışlarını sınırlayan bir yasa çıkardı. Yasada, kiraların l Mart 19l6'da ödenen miktarın ancak yüzde 50'si oranında yükselebileceği, yürürlükteki kira kontratlarının savaşın bitiminden altı ay sonrasına kadar geçerli olacağı, sözleşmenin sonuna kadar yasal mercilerin kiracı çıkarmayla ilgili davalara bakmayacağı belirtildi.

Savaş yıllarında devlet işletmelerinde çalışanların ücretleri özel kesim gündeliklerine oranla daha düşüktü.

Devlet işletmelerinin çoğunluğu Harbiye Nezareti'ne bağlıydı. Bu nedenle, savaş yıllarında askere alınan birçok işçi bu fabrikalarda asker statüsünde çalışıyordu. Bu tür işçilere ise 30 ile 100 para arasında bir gündelik ödeniyordu.

İstanbul'da Kadınları Çalıştırma Ce-miyet-i Islamiyesi aracılığıyla I. Ordu'ya bağlı olarak oluşturulan Birinci Kadın İşçi Taburu'nda tabur kâtibesinin aylık maaşı 600, bölük kâtibesinin 500, tabur iaşe memuresinin 600, tabur ribevi me-muresinin 500, bölükbaşmm 600, tabur-başının 400, hastabakıcının 300, terzinin 500, işçinin 250 kuruş olarak belirlenmişti. Kıdem ve hizmete göre bu miktarlar artabiliyordu.

Kentte en yüksek ücreti kayıkçı, mavnacı, arabacı ve hamal esnafı alıyordu. Esnaf cemiyetlerinde örgütlenmiş bu kesimin İstanbul Murahhası Kemal Bey aracılığıyla İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde önemli bir yeri vardı.

istanbul'un taşımacılık işlerini ellerinde bulunduran esnaf cemiyetlerine şeh-reminlerinin söz geçirmesi çok güçtü. Kayıkçı, mavnacı, arabacı ve hamal esnan taşıma ücretlerini dilediği gibi saptıyor, istanbul'un iaşesini fiilen elinde bulunduruyordu. 1918' de İstanbul'da bir hamalın aylık kazancı 75-90 Osmanlı Li-rası'nı buluyordu. Aynı yıl, orduda feriğin (korgeneral) eline aylık olarak hemen hemen aynı para geçiyordu. Birinci derecede bir daire müdürünün aylığı ise 72 Osmanlı Lirası'ydı.

Savaş Osmanlı toplumunun geleneksel gelir bölüşümünü altüst etti. Kısa sürede servet edinmiş "yeni zengin" bir katman doğdu. Toplumun geniş bir kesimi yoksulluğa itildi. Savaşın yol açtığı insan kaybı ve maddi yıkımla birlikte gelir ve servet dağılımındaki gelişmeler geleneksel Osmanlı toplumsal yapısını

bir anlamda çökertti. Sabit gelirli memur ve asker kesimi yıkıma uğrarken, ticaret erbabı servet edindi.

Savaş yılları istanbul'da o güne kadar görülmedik büyük kazançların elde edildiği ve vurgunların yapıldığı bir dönemdi. Darlığı gidermek amacıyla başvurulan karne, narh vb yöntemler, istifçiliğe ve karaborsacılığa prim tanımış, kısa sürede halk ağzında "harp zengini", "harp tüccarı", "spekülasyon erbabı", "331, 332, 333 zengini" diye tanımlanan bir toplumsal kesim türemişti.

Yeni zenginler savaş yıllarında İstanbul'a alışılmadık bir görünüm kazandırdılar. Eğlence düşkünlüğü giderek yaygınlaştı. Toplumsal ahlak çöküntüye uğradı. İstanbul'da ilk kez kumar, alkol ve kadın ticareti geniş boyutlara ulaştı. Öte yandan kent yoksulluk ve sefalet yuvası oldu. Sokaklar dilenen insanlarla dolup taştı.

ZAFER TOPRAK




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   351   352   353   354   355   356   357   358   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin