Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə436/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   432   433   434   435   436   437   438   439   ...   899
Bostancı

İstanbul A nsiklopedisi

bataklık daha da çirkin bir görünüm almıştır.

Bostancı'da başka önemli bir eski e-ser ise köprünün batı ucunda ulu birkaç ağacın altında inşa edilmiş olan ve eski Bostancıbaşı Derbendi'nin yerinde herhalde Sultan II. Mahmud döneminde (1808-1839) yapılan ahşap karakol binası idi. Tek kat olarak bir set üzerinde olan bu karakol 19. yy'da bu türden tesislerin hepsinde olduğu gibi iki direğe oturan, üçgen biçiminde alınlığı olan bir giriş sundurmasına sahipti. Bağdat Caddesi ile Taşlıçeşme Sokağı kavşağında, demiryolu kenarında yeni emniyet müdürlüğü binasının yapılması ile bu tarihi karakol yıktırılmıştır.

Karakolun önünde ise mermerden bir menzil çeşmesi vardı. Cephesindeki beş beyitlik, Rifat mahlaslı bir şairin yazdığı kitabesinden II. Mahmud tarafından 1247/1831-32'de daha eski bir çeşmenin yerinde, "Cisr-i derbend" başında yaptırıldığı öğrenilir. Kitabenin üstünde II. Mahmud'un tuğrası, iki yanında ay-yıldız işlenmiş olarak yer alır. Kitabeli ayna taşının iki yanında ise tunç lülelerden su alan, hayvanlara mahsus, mermerden yalaklar vardı. Meydanın yeniden düzenlenmesi sırasında (1938), çeşme yerinden sökülerek etrafında otobüslerin dolandığı bir göbeğin ortasına yerleştirilmiş, fakat hayvanlara mahsus yalakları yok edilmiştir. 1988'de çeşme tekrar sökülerek, karakterine uymayacak biçimde, yüzü denize dönük olarak bir daha yerleştirilmiştir. Bu çeşmenin beraberinde olan namazgahın, evvelce karakol bi-

nasının arkasında iken, orada evvelce mevcut kahvehanenin (sonra otel) yer kazanması için dört-beş defa yeri değiştirilen kıble taşı da, bütün bu düzenlemeler içinde çeşmenin yanına dikilmiştir.

Bostancı'nın önemli bir eski eseri ise Bağdat Caddesi kenarındaki Çatalçeş-me'dir. istanbul'un en eski kitabeli çeşmelerinden olan bu küçük anıt, 1947'ye doğru, geriye, şimdiki yerine alınmıştır. Çok zor okunan kitabesindeki "ihsan" kelimesi, aynı zamanda bunu 957/1550' de yaptıran hayır sahibinin adı da olabilir. Nitekim köprü de, ihsan Ağa a-dında bir kişinin vakfıdır. Çeşme kesme taştan, sivri kemerli klasik üsluptadır. İki yan cephesinde hayvanlar için yalakları vardı. Esas kitabenin altındaki ikinci bir kitabeden 1282/1865'te Hâce Mahtûme Hanım'm cariyesi Hâce Nar-kerâb Kalfa tarafından tamir ettirildiği öğrenilir. Çatalçeşme'nin de aslında caddenin karşı tarafında bir namazgahı ve bunu gölgeleyen yaşlı ağacı vardı. Namazgah uzun zaman önce ortadan kalkmış, ağaç ise 1991'de kesilmiştir.

Ancak 19. yy sonlarında yerleşmenin başlamasıyla Bostancı'da bir cami gereği de duyulmuş ve o vakit çarşı olan yerde, mimar Ahmed Kemaleddin Bey'in (1870-1927) 1911 tarihli projesine göre 1913'te Evkaf Nezareti tarafından bir cami yaptırılmıştır (bak. Bostancı Camii).

Bostancı Camii'nin avlusunun arka tarafında, aynı üslupta bir de ilkokul yapılmıştı. Yakın tarihlere gelinceye kadar hizmet eden bu okul daha sonra başka bir binaya taşınmıştır. İçerenköy Caddesi

başlangıcında, Dörtyol denilen yerdeki yeni okul binası Bostancı İlkokulu olmuştur.

Haydarpaşa'dan gelen demiryolu, Bostancı'da iyice denize yaklaşır. Burada Bağdat Demiryolu İdaresi tarafından bir istasyon binası yapılmıştı. Bu işletmenin 19. yy sonlarında, İstanbul banliyösünde, çevreyle ulaşımı sağlayan demiryolunun Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe, Erenköy ve Suadiye'den sonra gelen Bostancı İstasyonu, belirli bir Prusya mimarisi üs-lubundandır. Bu bakımdan Bostancı'nın eski eserleri arasında yer almaya değer bir yapıdır. Yalnız son yıllarda yapılan müdahaleler ile esas karakterinde bozulmalar olmuştur.

Bostancı'nın Adalar ile en yakın bağlantı sağlanacak yer olması, ayrıca gerek karayolu, gerek demiryolunun birleştikleri bir noktada bulunması bakımından, buradan denizyolu ile de iletişim sağlanması uygun görülerek 1331/1912-13' te Bostancı'da bir vapur iskelesi yapılmıştır (bak. Bostancı İskelesi).

Bostancı'da, deniz kıyısında Turşucu Deresi kenarında, aslen İngiliz olup, Osmanlı Devleti hizmetine girerek Müslüman olan bir paşanın yalısı vardı. Sosyal hizmetlerde çok adı geçen Safiye Hüseyin Hanım'm babası olan bu paşanın yalısı, çok yaşlı ağaçların gölgelediği bir bahçe içinde idi. Yalı, Cumhuriyet dönemi ileri gelenlerinden Fuat Bulca tarafından alınarak restore edilmiş, sonra Zeynep Kâmil Kulübü olmuş, arkasından Grand Kupa adıyla bir gece kulübüne geçmiş ve son olarak da Napole-




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   432   433   434   435   436   437   438   439   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin