Balkanlarda babailer ve bektaşİler



Yüklə 305,46 Kb.
səhifə2/6
tarix06.03.2018
ölçüsü305,46 Kb.
#44764
1   2   3   4   5   6
Deliorman bölgesi Sarı Saltuk Babailerinin en yoğun olarak bulunduğu yerlerdi. Otman Baba ister Anadolu’da ister Balkanlarda olsun Babai çevrelerle ilişki içinde ve onların arasında faaliyet yürütüyordu.

Batı Anadolu ile Bulgaristan’nın Haskova’dan kuzey doğuya doğru bulunan bölgeleri arasındaki ilişkinin sanıldığının aksine oldukça gelişkin olduğu görülmektedir. Bu nedenle Otman Baba’nın önce Haskova da daha sonra Varna’da tekke kurması bir tesadüf eseri değil, kendisinin de ait olduğu çevrenin bu yerlerde yoğunluğu nedeniyle idi. Benzer inançları savunan bu çevrelerde kendisine Mürit bulmakta hiçte zorlanmamış olduğunu söylemek mümkündür. Bu bölgeler aynı zamanda Babai olan Sarı Saltuk’un ölümünün ardından burada kalanlarda bulunmakta idi.

Otman Baba’nın gezdiği sahaların ise Gelibolu’dan Dobruca’ya Edirne’den Sırbistan’a kadar geniş bir saha olduğu söylenmektedir. Tırnova, Yanbolu, Zagra, Semendire, Vidin, Filipe, Vardar, Serez ve Selanik’te kurban toplamaktadır.63 Buralar Otman Baba’nın gezdiği ve gördüğü yerler olmalıdır. Asıl ona bağlı guruplar orta ve Kuzeydoğu Bulgaristan çevresindedir. Batı Anadolu ve şimdiki Kuzey ve Kuzeydoğu Bulgaristan sahasının inanç ortaklığı vardır. Bu iki coğrafi bölgede inanç olarak Bektaşi geleneği değil, Babailik halkın yoğun olarak itibar ettiği inançlardan birisidir. Yörede bulunan Alevilerin büyük çoğunluğu kendilerini Bektaşi değil Babai ya da Bedreddin’i olarak tanımlamaktadır.

Bu sahada faaliyet yürüten Otman Baba Balkanlarda Şeyh Şücaddin halifesi olmalıdır. Otman Baba Velayetnamesi’nde Seyit Gazi’deki Şücaddin Pir olarak tanıtılır. Kendi nesli tükendiği için Babailer hala Şücaddin’den gelip mürşitlik vesikası alırlar.64 Yine Otman Baba Velayetnamesi’nden öğrendiğimize göre Otman Baba, Sultan Şüca ile çağdaştır. Kendisi ile Şeyh-mürit ilişkisi olduğu görülmektedir. Bu ilişkinin oluşumu direk Şücaddin aracılığı ile olabileceği gibi dolaştığı sahalarda Şücaddin’in dervişleri vasıtası ile de kurulmuş olabilir. Balkanlara gitmeden önce dolaştığı sahalar Seyit Gazi’nin etki alanındaki sahalardır.65 Bu nedenle çalışma ve faaliyet sahası olarak Kuzey Doğu Bulgaristan’ı Babailerin yoğunluğundan dolayı seçmiş olabilir.66 Barkan’ın yayımladığı belgelerde Şüca dervişlerine direk olarak bağlı olan zaviyeler bulunuyordu bunlardan biri de Çirmendeki Hızır Baba zaviyesi idi. 67

Daha Şücaddin Baba’nın kendi sağlığında ona bağlı olarak Rumeli’de faaliyet yürütenler bulunuyordu ve bunlar “Uryan Şücailer” adıyla anılmaktaydılar.68 Otman Baba da Anadolu’da olmadı ise Rumeli’de Şücai dervişler aracılığı ile Şeyh Şüca’ya bağlanmış olmalıdır. Bu direk Şeyh-mürit ilişkisi olabileceği gibi ikinci elden bir bağlılıkta mümkün olacağı göz önünde tutulmalıdır.

Otman Baba’nın yanında dervişleri ile birlikte Seyit Gazi’deki ayinlere katıldığı bilinmektedir. Otman Baba Velayetnamesi’nde Şeyh Şüca’ya çok değer verdikleri anlatılmaktadır. O’na Şefiklü Bey demekte ve her yıl onun türbesini ziyaret edip Seyit Gazi’deki Azam Baba önderliğinde yapılan törenlere katılmaktadırlar.69 Otman Baba’nın da Hz. Ali’ye karşı büyük bir sevgi duyduğu görülmektedir. Bunun yanında bir başka takdis ettiği şahıs ise Sarı Saltuk’tur. Otman Baba bazen “Sarı Saltuk olup nehri geçer “ Bir başka yerde Rufai dervişinin işgal ettiği Sarı Saltuk’un Tekkesi’ni almak için “bu tekke benim tekkemdir beni tanımadın mı ben Sarı Saltuk um” der.

Otman Baba ve çevresinin Balkanlarda güçlü bir nüfuza sahip olmaları yönetim çevrelerini hep kuşkulandırmıştır. Otman Baba’nın şehire geldiğinde medrese çevresinin tepkisini çektiği onların şikayetleri nedeniyle de birkaç kere canını zor kurtardığı, ölümünden sonra bile bu kuşkuların devam ettiği görülmektedir. Bu nedenle 1492 de II. Beyazıt’ a karşı Arnavutlukta yapılan Suikastın sorumlusu olarak Otman Baba dervişleri Anadolu’ya sürülmüşlerdir.70

Otman Baba’nın dolaştığı ve ilişkide olduğu çevreler içinde şunlar bulunmaktadır. Vize’de Ahmet Baba, Zagra’da Mümin Derviş, Vardar’da Beyazıt Baba, Serez’de Mecnun Derviş, Karasu Yenicesinde Nasuf Baba gibi tekke Şeyhleri ile ilişki içindedir.71 Fakat bunlardan Hacı Bektaş Tekkesi’ne bağlı olan Bektaşilerle geçinemediği görülmektedir. Bu nedenle Bektaşi olan Beyazıt Baba ve onun müridi olan Mümin Derviş’le oldukça sert kavgaları Velayetname’ de anlatılmaktadır.

XV yüzyıl da Balkanlarda Babailer arasında kutup olarak kabul edilen Otman Baba, Muhyiddin Çelebi’nin Hızırnamesi’nde gelmiş geçmiş en büyük evliyalar arasında gösterilir. Otman Baba’nın yaşadığı dönemden çok sonra Bektaşi geleneği Otman Baba’yı kendi cemaatlerine dahil etseler bile Otman Baba’nın kendi yaşadığı dönemde bunlarla çok iyi geçinemediği görülmektedir.

Aşağıda daha detaylı görüleceği gibi Bektaşiler ve Babailer arasındaki bu sürtüşme sadece Otman Baba’yla sınırlı olmayıp Demir Baba Velayetnamesi’nde de bulunmakta ve günümüzde bile bu örtülü olarak sürmektedir. Otman Baba Velayetnamesi’nin bir kaç bölümünde Hacı Bektaş müritleri ve Bektaşi geleneği aşağılanıp onlarla dalga geçilmektedir.72 Buna karşın kendine yakın olanlara daha yakın davrandığı gözden kaçmamaktadır. Velayetnamesi’nde bir çok yönetici ve komutanı tersleyip onlara hakaret ederken Mihailoğlu Ali Bey’e karşı son derece iyi davranıp ona dualar eder. Mihalioğulları’nın Şeyh Bedreddin ayaklanması da dahil Babai çevreyle oldukça iyi ilişkileri bulunmakta idi. Varna’daki Akyazılı türbesini Mihailoğulları yaptırdığı gibi, aynı tarihlerde Seyit Gazi’deki tekkenin aynı aile tarafından yaptırıldığı biliniyor.73 Mihailoğulları’nın Babailere olan yakınlığı bu nedenle velayetnameye olumlu olarak yansımıştır.

Bektaşi geleneğine göre ise Otman Baba Bektaşi olup pir evinde bir süre hizmet etmiştir. Orada keramet yarışı esnasında Aşçı Baba ile aralarında tartışma çıkmış, Otman Baba’nın tacının bu tartışma esnasında parçalandığı, yedi dilimi elinde kalınca, tacını yedi dilimli yaptığı söylenir. Bedri Noyan ise bu seviyedeki insanların böyle şeylere tenezzül etmeyeceğini yedi dilimli tacın başka nedenleri olacağını düşünür.

Otman Baba’nın Tacının 7 dilimli olması onun inancı ile ilgili olup, Babailerin erkanlarında olan 7 sistemin bir sembolü idi. Biraz aşağıda detaylı şekilde tartışacağımız gibi Bektaşilerle pek arası olmayıp Bektaşi dervişleri terimi ile o kendini bunların dışında tutmaktadır. Burada Otman Baba’nın Alevi Batıni çevrenin dışında olduğu gibi bir anlamda çıkarılmamalıdır. Otman Baba Alevi Batıni çevrenin dışında değildir. Anadolu’daki iki farklı merkezden yönlenen iki farklı Alevi ekolden birisidir


BALKANLARDA BABAİLİK VE BEKTAŞİLİĞİN GELİŞİMİ VE İLİŞKİLERİ.
Balkanlardaki 16 yüzyıl öncesi Alevi yerleşmesi ve kurumlaşması iki farklı dönemde, iki farklı Batıni gurubun takipçiliği şeklinde kurumlaşıp yerleşmiştir. Konunun başında anlatıldığı üzere Osmanlıların Balkanlarda ilk işgal ve yerleşme döneminde Alevi çevreden üç farklı gurup bu akınlara fiili olarak katılmıştır. Bunlar Babailer, Bektaşiler ve Ahiler’dir.74 Ahiler’in süreç içerisinde Bektaşi geleneği ile birleşmesi bu gurupların sayısını ikiye indirmiştir. Rumeli Aleviliğine rengini verip bunun günümüze kadar gelmesini sağlayan Babailer ve Bektaşilerdir.

Babailerde Bektaşilikte olduğu gibi tek bir piri ön plana çıkarmak yerine yörelere göre kutsadıkları kişinin değiştiği görülmektedir. Bunların üzerinde de Sarı Saltuk ve Şeyh Şüca ön plana çıkmaktadır. Haskova yöresi genellikle Haskova yakınlarındaki Otman Baba’nın adını anmakta, Razgrad ve Silistre yöresinde yaşayan Babai Alevileri Razgrad’da türbesi ve dergahı bulunan Demir Baba ve Şumnu’daki Musa Baba’yı anmakta, Varna yöresi ise Balçıkta türbesi bulunan Akyazılı Sultan’a bağlı olup onun adını zikretmektedirler. Dobruca, Deliorman ve Romanya yöresi halkı Babadağ’ında bulunan Sarı Saltuk dergahına bağlıdır.75 Sarı Saltuk’ u kutsayan Babai gurupları dışta tutulursa, Otman Baba, Akyazılı İbrahim, Demir Baba ve Musa Baba’yı kutsayanların tamamı “Eskişehir Seyit Gazi Arslanbeyli köyünde görkemli bir türbesi ve Tekkesi’ bulunan Şücaddin Veli dergahına bağlanıp bu evliyanın silsilesinden el etek tutmaktadırlar “Bektaşi geleneği ise Hacı Bektaş’a bağlı olmak üzere Hacı Bektaşi Veli’yi pir olarak kabul etmekle beraber bu çevrelerce Seyit Ali Sultan Abdal Musa’da kutsanan önemli şahsiyetler olarak görülmektedir. Melikof’un işaret ettiği gibi her iki ekolün de kendini Selçuklu dönemi Babai hareketinin hatıralarında birleştirdiği görülmektedir. Kendi köklerini Babai hareketine götüren bu gurupların ayrışmalarının ne zaman olduğu hakkında kesin bir şey söylemek mümkün olmamasına rağmen bunun oldukça eski bir tarihe rastladığını söylemek mümkündür.76

Bektaşiler Rumeli’ye ilk ayak basıştan itibaren yerleşim sahası olarak daha çok merkez Dimetoka olmak üzere Güney Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk ve Kuzey Batıya doğru Macaristan’a kadar bir hat izlediği görülmektedir. Seyit Gazi’ye manevi bağlılığı olan Babailer ise daha çok merkez Haskova’ deki Otman Baba ve Varna daki Akyazılı Sultan Tekkesi olmak üzere genellikle Haskova’dan Kuzeye daha yoğun olarak Kuzey Doğu Bulgaristan sahası ile Romanya’nın Babadağ çevresinde yoğunlaştığı görülür. Babailerin yaşadığı bölgelerde Bektaşiler bulunmasına rağmen77 karışık bazı yerler dışta tutulursa örneğin Bektaşilerin yoğun olarak bulunduğu Arnavutlukta Babailere pek rastlanmamaktadır.

Bu iki farklı gurubun Balkanlara ilk girişte ittifak ettikleri gazi beylerin faaliyet sahası ile bu gurupların etkinlik alanı arasında bir aynılık bulunmaktadır. Evrenos Gazi bilindiği gibi Rumeli’ye geçişte faaliyet sahası Dimetoka, Edirne, Burgaz’dan Batıya Gümülcüne istikameti idi. 78 Timurtaşoğullarının ise Yenice, Kızılağaç ve Yanbolu üzerinden Tuna’ ya doğru ilerledikleri görülmektedir. 79. Yine aynı yörede Mihailoğulları’da faaliyet göstermekte idi.

Bunlardan Evrenos Gazi’nin yanında Ahiler ve Hacı Bektaş geleneğine bağlı olanlar çoğunluktayken, Mihailoğulları ve Timurtaş oğullarının yanında ise Babailerin etkin olduğu görünmektedir. Yukarıda açıklandığı gibi bu Gazi beylerin faaliyet sahası aynı zamanda bu gurupların yoğun olarak bulunduğu yer olarak önümüzde durmaktadır. 80

Ahi. Bektaşi ekol Evrenos Gazi ile birlikte hareket ederken Babailerin özelikle Sultan Şüca’nın ilk dönemlerden itibaren Timurtaş Paşa ve Mihailoğulları’nın yanında olduğu görülmektedir. Bu Gazi komutanların bu şeyhler ile ilişkisi aynı orduda bulunmanın dışında Şeyh-mürit ilişkisi şekline dönüştüğü görülmektedir. Seyit Ali Sultan Velayetnamesi’nde Evrenos Bey’in Kızıl Deli’ye manevi olarak bağlı olduğunu söylemektedir. Sözlü Bektaşi gelenek Şiirlerde Evrenos Gazi’yi Seyit Ali Sultan’a bağlanmış ve onun müridi olarak gösterir. Gümülcine’de Evrenos Gazi zaviyesi 19 yüzyıla kadar varlığını korumuş olduğunu biliyoruz.

Timurtaşoğlu Ali Paşa ise Şüca’nın müridi olduğundan ölünce Şeyhinin bulunduğu yere gömülüp oraya görkemli bir türbe yaptırılmıştır. Yine bu aileden Şeyh Şüca zaviyesine bağlı olarak faaliyet yürüten Hızır Baba bulunmaktaydı. Mihailoğulları ise Şeyh Bedreddin isyanı esnasında Bedreddin’i desteklemiş ve Akyazılı Tekkesi’ni yaptırdığı gibi Seyit Gazi’deki tekkeyi de yaptırmıştır. Demir Baba’nın’da Mihailoğulları’ndan birisi olduğu söylenmektedir.

Bu üç gazi çevrenin hareket alanı aynı zamanda Alevliliğin farklı ekollerinin de yayılma alanı olmuştur. Evrenos Gazi Edirne’den Kuzeybatıya doğru hareket ederken bura aynı zamanda Bektaşi geleneğinin etki alanını oluşturmuş, Timurtaşoğulları ve Mihailoğulları ise daha çok Edirne’den Kuzeye doğru Tuna’ya kadar olan bölgede hareket etmektedir. Burada yoğun olarak Babai geleneği ve onların bir kolu sayılması gereken Bedreddinler bulunuyordu.


BABAİLER
Balkanlara Aleviliğin ilk taşınmasının Sarı Saltuk önderliğinde hareket eden Babailerin eseri olduğu görülür. Dobruca yöresi Babailerinde de Sarı Saltuk kutsanan önemli şahsiyetlerden birisi olarak kabul edilir. Sarı Saltuk’ u takdis eden bu Baba guruplarının büyük ihtimal ile onunla 1263-1264 yılında bu yöreye gelen guruplar olduğunu söylemek mümkündür. Sarı Saltuk Babai ayaklanması sonrasındaki dönemde diğer Babai gurupları gibi önce Batı Anadolu’ya göç etmiş burada Moğol-Selçuklu işbirliğinin baskısı artınca oradan yanındakilerle birlikte Rumeli’ye gelmişti. Batı Anadolu’da aynı dönemde Babai isyanında yenilen çevrelerin en önemli merkezi olmuştu.81 Göynükte Babailer adı ile iki mahallenin tespiti82 bu gurupların en uçlara kadar geldiklerini bizlere haber vermektedir. Bu gurupların daha çok Batı Anadolu’da Germiyan ve Saruhanoğulları’nın yerleşim bölgeleri de olduklarını biliyoruz. Batı Anadolu’da Babai ayaklanmasına katılan Harzemlilerin adına eski Germiyan bölgesi olan Kütahya’da rastlanmıştır.83

1239 Babai isyanı esnasında Malatya civarında bulunan Germiyan’ lar 1277 Cimri olayları esnasında Kütahya civarında bulunmakta idiler. Manisa civarında beylik kurmuş olan Saruhan Bey’in Harzemlilerin emirleri arasında olduğu söylenmektedir.84 Cevdet Türkay Batı Anadolu’da oldukça çok Horzum adını taşıyan yerler tespit etmiştir. Bunlar arasında Tekke, Menteş, Akşehir Sancağı,Ula kazası, Saruhan Sancağı, Denizli, Kütahya Sancağı ve Aydın sancağında Horzum ya da Horzum Atik ve Horzum Cedit adıyla yerler bulunduğunu belirtir.85 Fuat Köprülü ise Manisa çevresinde Harzem Adıyla ilişkili 8 yerleşim birimi tespit etmiştir.

P. Wittek Batıya gelen Türkmen oymaklarının buralarda merkezi idarenin kontrolü dışında faaliyet etmekte ve Ege kıyılarına kadar ilerlemiş olduklarını kayıt etmektedir. Bu Türkmen akınlarını engellemek için Bizans Trakya’daki Hıristiyan Türklerin bir kısmını Menderes vadisine getirmiştir.86 Fakat Bizanssın bütün bu çabalarına rağmen buraya yerleşmeyi engelleyemediği görülmektedir.

Buralarda oldukça çok Babai derviş ya da halifesinin yerleşmiş olduğunu düşünmek gerekir. Buralarda beylikler döneminde yapılmış zaviye ve türbeler bulunduğu gibi Saruhanlı’lar döneminde tekkelere vakıf olarak verilen yerlerin kayıtları tahrir defterlerinde görünmektedir. Bu tarihi yapıların başında Sarı Saltuk’un kedisini özdeşleştirdiği Eskişehir’de Seyit Gazi zaviyedir.87 Bu merkez Şeyh Şüca önderliğinde Balkanlardaki Babailiğin temel merkezi olma özeliğini günümüze kadar koruyacaktır. 88

Sarı Saltuğun Mürşidi ve halifelerinin daha çok Sakarya havzasında bulunduğu düşünülünce kendisinin de belirli bir süre buralarda kalmış olduğuna kesin gözüyle bakılmalıdır. Tahrir defterlerinde bulunan iki kayıt da sarı Saltuğun adı geçmektedir. Sarı Saltuk evlatlarından Derviş Mustafa pirin adına Manisa şeriye sicillerinde bir kayıt bulunmaktadır. Bu zaviyenin Saruhanlı’lar döneminden beri aynı şahısların elinde olup “Gördük kadısının emriyle tekrar aynı şahıslara verildiği” söylenmektedir. 89 Kütahya da Şeyh Saltuk zaviyesinin bir zamanlar tımara verilip sonra buranın harap olduğundan bahsedilmektedir. II Beyazıt döneminde Kütahya Köylerinden birinde Genç Abdal isminde bir derviş bir zaviye yaptığını söylemektedir. Daha sonraki kayıtlarda bu genç Abdalın Sarı Saltuk soyundan olduğu belirtilmektedir. Buradaki kayıt da Hüseyin Veledi Genç Abdal olarak geçmektedir.90

Sarı Saltuk ile ilişkili bir başka bölgenin de Denizli yöresi olduğu görülmektedir. Burada Harzemlilere ait olması muhtemel yer adları olduğu gibi Sarı Baba adlı bir zaviye bulunmakta idi.91 Hacım Sultan Velayetnamesi’nde Sarı Saltuk Sarı Selçuk olarak tanıtılıp Hacım Sultan’ın Germiyan da bu zaviyede kaldığını söylemektedir. Yine Denizlinin yakınında “ Baba dağ “ adıyla anılan yerin Sarı Saltuğun Moldavya’daki mezarının bulunduğu bölgenin adıyla aynı olması dikkat çekicidir.

Bütün bunlar Sarı Saltuğun bir süre bu çevrede dolaştığını bizlere göstermektedir. İster kendisinin mürşidi ister kendisinden sonra onunla ilişkili gösterilen bütün çevrelerin Sakarya havzasında bulunması onu bu yörede bulunduğunun en önemli kanıtı olmalıdır. Daha da önemlisi aşağıda görüleceği gibi Sarı Saltuğa bağlı guruplar ister Batı Anadolu’da İster Rumeli’de olsun seyit gaziye manevi bağlılığı bulunan Babailerle aynı coğrafya ve aynı gurubun içinde bulunduğu görülmektedir.

Cimri isyanı sonrasında Karamanlılar ve onların destekçisi durumundaki Saruhanoğulları üzerine 1262’de Moğollar ve Selçuklu’lardan oluşan bir orduyla Denizli yöresine sefer düzenlenmişti.92 Sarı Saltuğun da Dobrucaya gidiş tarihi olarak 1263-64 olduğu söylenmektedir. Bu da Sarı Saltuğun buradan gidiş tarihi ile uyuşmaktadır. Balkanlara geçen Sarı Saltuk önderliğindeki gurup onun ölümünün ardından bir kısmı Halil Ece önderliğinde Anadolu’ya tekrar dönmüş bir kısmı ise Babadağ ve çevresinde yaşamaya devam etmişlerdi. Bu gurubun Özbek Han dönemine kadar baskı altında olsa da bu Han döneminde eski haklarına kavuştuğunu Togan söylemektedir.93 Sarı Saltuk’a bağlı bu guruplar Osmanlı’nın bölgeye gelişine kadar burada varlıklarını muhafaza etmişlerdi.

Daha sonra bölgeden geçen İbni Batuta Sarı Saltuk’un müritleri ile karşılaşmıştı. Batuda bu konuda verdiği bilgide bunların Sarı Saltuk’u tasavvuf eri diye anlatmalarına rağmen bu anlatılanların ‘Eri’ kuralara pek uymadığını söyler94. Tedeusz Kowslski Dobruca Deliorman Alevlerinin üzerinde yaptığı bir araştırmada birbirini izleyen üç dönem tespit etmiştir. İlk ikisini Osmanlılar gelmeden önceki bir döneme ait iken üçüncüsü Osmanlı dönemine ait olarak göstermektedir. Bu Osmanlı öncesi dönemin Sarı Saltuk ve yanındaki Türkmenler olduğuna şüphe yoktur. İrene Melikof Deliorman bölgesinde yaptığı araştırmalarda Sarı Saltuk’u pir tanıyan guruplarla konuşmuştur. 95

Bedrettin ayaklanması olarak tarihe geçen ayaklanmanın çıktığı coğrafya ister Batı Anadolu isterse Rumeli olsun Babailerin yerleşik olarak bulunduğu yerlerdi. Bedreddin’in kısa sürede büyük destek bulması, ister Rumeli’de ister Anadolu’da olsun Babai çevrelerle ilişki kurup onların içinde faaliyet yürütmesi sayesinde idi. Aşağıda değinileceği gibi Bedreddin’e bağlı olanlar ve Babailerin inançlarındaki ortaklık, bu ilişkinin varlığının dışında, her iki gurubun aynı köke sahip olduğunu bizlere göstermektedir. Daha sonra buralarda faaliyet yürüten Babai önderlerinden Otman Baba’nın kendini bir çok yerde Sarı Saltuk ile özdeşleştirmesi her ikisinin de aynı gelenekten geldiğinin belirtilerinden birisidir. Yörükan’ın işaret ettiği gibi “Babalılar ve Babailer Saltuklular zümresine yakındırlar Anadolu’da Şüca talipleri veya Otman Baba (Hüsam Şah) talipleri Balkanlarda ise Babai adını taşırlar.“ 96 Tespitinin ne kadar haklı ve yerinde olduğu görülmektedir.

Bütün bunları düşündüğümüzde Dobruca da Alevilerin Sarı Saltuk’un ölümünden sonra da inanç ve kimliklerini koruduklarını bizlere göstermektedir. Halil Ece’yle Karasiye geçenler ile daha sonra Osmanlı döneminde geri dönüş arasında bir kuşak bile yoktur. Osmanlılar bölgeye gelene kadar Balkanlardaki ilk Aleviliğin böyle olduğunu söylemek mümkündür.

Babailerin Rumeli’ye yerleşmesinde ikinci dalga ise Şeyh Şüca dönemine rastlamaktadır. Şeyh Şüca yukarıda detaylı şekilde anlatıldığı gibi Sarı Saltuk’un efsanesinin dolaştığı yerler ile kendi faaliyet sahasında bir birliktelik vardır. Şeyh Şüca Velayetnamesi’nde onu Kütahya Manisa aydın Bursa gibi yerlerde faaliyetde olduğundan bahsedilmektedir. Osmanlı Tahrir defterlerinde bulunan kayıtlarda Velayetnameyi doğrular şekilde bilgiler bulunmaktadır. Tahrir defterlerinde Şeyh Şüca adına Manisa ve Kütahya’da zaviyelerde, Akyazı ve Göynükte ise arazi kayıtlarında rastlanmaktadır. Bu çevreler yukarıda anlatıldığı gibi eski Babailerin en yoğun olarak yaşadığı yerler arasında idi. Balkanlarda onun müritlerine “Üryan Şücailer “97adı verilmekte olup kuzey Bulgaristan çevresinde çok takdis edilen bir isimdir. Şeyh Şüca kendisinden sonraki Babai gurupların üzerinde birleştikleri isimdir.

Yine aynı gelenekten Otman Baba’nın da Batı Anadolu sahalarında dolaştığı hatta Kütahya’da bir zaviyenin Hüsam Dede adına kayıtlı olan yerinde Otman Baba’nın olması oldukça muhtemeldir. Yine Seyit gazi çevresinde Hüsam Dede Tekkesi’ bulunmaktadır. Otman Baba’nın balkanlara geçtikten sonra zaviyesini açtığı yer olan Haskova Filibe’nin oldukça yakınında bulunmaktadır. Aşıkpaşazade’nin söylediğine göre buraya I Beyazıt döneminde Saruhan’dan göçer evlerin getirildiği söylenmektedir. 98 Büyük ihtimal ile Otman Baba Rumeli’deki ilk zaviyesini bu guruplar arasında kurmuş olmalıdır.
Otman Baba Velayetnamesi’nde Otman Baba’nın Filibe çevresinde çok sevilip saygı duyulduğu söylenmektedir. Otman Baba Filibe’ ye gelip burada Hızırlık denilen bir tekkeye yerleşiyor. Büyük ihtimal ile onun dervişi olan Hasan Baba burada bulunan halka Otman Baba’nın geldiğini haber veriyor. Ona gereken saygıyı yerine getiriyorlar.99 Otman Baba’nın buralarda çok sevilmesinin nedeni büyük ihtimal ile buralardaki Babailerin yoğunluğundan dolayıdır. Filibe çevresi sadece Babailer değil; onlara çok yakın inançlar olan Bedretiniliğin önemli yerlerinden birisi olduğu kadar, Hurufilerin de önemli merkezlerinden birisi idi. Filibe’deki bu Babai batini yoğunluğun sebebi büyük ihtimalle daha önce Saruhan’dan bu yöreye sürgüne gönderilenlerin Babai çevresinden olmalarından dolayıdır.

Otman Baba’nın ölümünün ardından müridi Akyazılı İbrahim kutup olarak anıldığını Demir Baba Velayetnamesi’nde görmekle birlikte Muhitin Abdal’ın Hızırnamesi de bu bilgiyi doğrulamaktadır.100 Akyazılı’nın adının merhum Bedri Noyan Batı Anadolu’daki Akyazı ilçesi ile ilişkili olabileceğini söylemiştir. Akyazı’da Şüca lar diye bir bölgenin tahrir defterlerinde geçtiğini yukarıda söylemiştik.101 Akyazılı’nın Balkanlarda önderlik ettiği çevrede Babailerin bulunması Akyazılının kendisi olmasa bile aile kökeninin daha Akyazı’da iken Babai çevreden olup Şeyh Şüca’nın müritleri olabileceği düşünüle bilinir.

Akyazılı yaşadığı dönemde Rumeli’deki Babailerin kutbu durumunda olup çevresinde ona bağlı oldukça çok tekke bulunuyordu. Onun en önemli halifelerinden birisi de Kademli Baba idi. Kademli Baba, Demir Baba’nın Babası Hacı’nın düğününde sağdıç olarak düğünün organizesini yapmış olduğu söyleniyor. Bedri Noyan Kademli Baba’nın asıl adının Musa olduğunu söylemektedir.102 Musa Baba isminde birisinin Şumnu Babailerince kutsandığını Hakkı Saygı söylemektedir. Aynı Musa Baba, Demir Baba Velayetnamesi’nde Akyazılı’nın ölmeden önce ziyaret ettiği kişilerden birisi olarak gösterilirken düğün organize toplantısının da onun dergahında yapıldığı söylenmektedir. Aynı velayetnamede Kademli Baba’nın daha önce öldüğü ve Akyazılı’nın da bu cenazeye katıldığı yazılı bulunmaktadır. Noyan’ın Kademli Baba’nın adının Musa Baba olduğu ya yanlış bir bilgiye dayanmakta ya da bir başka Musa Baba’nın olması gerekir. Barkan’ın yayımladığı belgeler arasında Çirmende Musa Baba zaviyesine rastlanmaktadır.103

Akyazılı’nın dervişi Hacı’nın düğününü organize edenler de o dönemi de yaşayan Babailerin ileri gelenleri olmalıdır. Bunlar arasında Otman Baba’nın Şeyhi Zati Efendi, Kademli Baba, Mustafa Efendi, 104 Mümin Baba dervişleri 105 Yemini Efendi, Dede Baba gözcüsü Ahmet Baba, Erz Baba, Kız Ana Sultan, Dik Eli Hüseyin Baba106 Yahşi Baba ve Dursun Baba vardır. 107 Çirmen nahiyesinde Timurtaş Bey Oğlu Hızır Baba zaviye idaresinin Şüca Baba ihtiyarlarına teslim edilmesi 108 bize buranın da Babai dervişlerinin önemli merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir.

Akyazılının ölmeden önce kutupluğu Demir 109 Baba’ya vermesine rağmen ölümünün ardından tekkede Sarı Yusuf adında birisinin tekkeşinin seçilmiş olduğu görülüyor. 110 Demir Baba’nın yaşının genç olması onun kutupluğuna itirazlara neden olmuşa benziyor. Akyazılının dergahında denetim kuramadığı gibi gittiği Dursun Baba’nın zaviyesinde onu Haskova’daki Otman Baba Tekkesi’ne göndermesi, bu konudaki itirazların sadece Akyazılı zaviyesinde değil çevrede benzer tepkilerin gelmiş olduğunu gösteriyor. Demir Baba’nın sadece iyi karşılandığı yer Otman Baba Tekkesi’ olmuştur. 111


Yüklə 305,46 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin