Soyadı : …. Doğum tarihi : …..
Adı : C Doğum yeri : ….
Baba adı : …. Cinsiyeti : Erkek
Ana adı : ….. Nüf.Kayıtlı (il-ilçe-köy) :
…..- ……- ……
ŞAHSIN GÖZALTINA ALINDIĞI:
Tarih-Saat : 02.04.2006 Saat 14.10
Yer (Cad. Sok. vs..) : ……..
RÜŞVET ALMAK suçu isnadı ile göz altına alındınız, başka suçlara karışmış olma ihtimaliniz de aynı zamanda soruşturma kapsamındadır. Yürürlükteki mevzuata göre aşağıda belirtilen haklarınız bulunmaktadır.
-
Kimliğinizle ilgili sorulara doğru cevap vermek zorundasınız. Kimliğinizle ilgili bilgileri vermemeniz veya yanlış bilgi vermeniz suç teşkil edecektir.
-
İsnat edilen suç hakkında açıklamada bulunmama, yani susma hakkına sahipsiniz.
-
Yakalandığınızı ve/veya göz altına alındığınızı yakınlarınıza haber verme hakkınız vardır soruşturma konusunun açığa çıkması bakımından kesin bir mahsur doğmayacaksa haber vermek istediğiniz yakınınıza veya Büyükelçiliğinize/ Konsolosluğunuza durum derhal bildirilecektir.
-
Aleyhinize var olan şüpheleri ortadan kaldırmak için lehinize hususları öne sürebilirsiniz.
Müdafi tayin hakkınız vardır. Müdafi ile görüşme ve konuşma hakkınız vardır. Müdafiiniz ifade alma esnasında hazır bulunabilir.
-
Yakalamaya ve gözaltı süresinin uzatılmasına karşı hakime itiraz hakkınız vardır.
İsnat olunan suçla ilgili olarak tarafıma okunan form olarak bir nüshası verilen haklarımın neler olduğunu anladım.
Şahsın İmzası .........
Yukarıda adı ve açık kimliği yazılı Şüpheliye/sanığa isnat olunan suçla ilgili haklarını açıkladım ve kendisi tam anlamıyla anlayarak imzaladı. Formun bir nüshası kendisine verildi. 02.04.2006
GÖREVLİNİN:
SİCİLİ :
BİRİMİ : .. Emniyet Amirliği İmzası :
-
CEZA YARGILAMASI HUKUKUNA İLİŞKİN GENEL NOTLAR
-
YARGILAMA FAALİYETİNDE GÖREVLİLERİN YARGININ KALİTESİNE ETKİLERİ
Türk yargısında (AY 2), yargılama yapacak organ Anayasa (AY 9, 138), ceza yargılamasına katılacaklar, usul ve esaslar, genel olarak 5271/CMK ile gösterilmiştir. Kamu davasında, iddia, savunma, karar organı ve kişi olarak görevli kişiler, farklı yasalarla farklı derecelerdeki yetkilerini yargı erkinden alırlar (AY 9). Ceza yargılamasında görevli organlar, mahkeme, iddia makamı (savcılık), savunma makamıdır (müdafi). Kişi olarak görevliler ise yargıç, savcı, avukattır (CMK 2).
Yargının, toplumun korunması, toplumsal barışın sağlanması ve geliştirilmesi vb işlevleri vardır. Yargının hukuki anlaşmazlıkları sona erdiren kararları, bir ceza normu 77 olan hüküm fıkrasının 78 sonuçlarıyla birlikte uygulanmasının zorunlu olması nedeniyle “otorite” taşırlar (normun etkinliği) 79. Yargı kararı, muhataplarının karara uygun davranmalarını sağlar 80. Bu yönü ile, yargı kararının etkinliği, soyut kuralın somut olaya uygulanmasındaki başarısına, yani hukuka uygunluğuna ve süresine bağlıdır. Yargı, bu etkisi ile bir amaç olduğu kadar, toplumu düzenleyen araçlardan birisidir. Yargının bu etkisinin gücü kalitesi ile orantılıdır. Yargının kalitesi, yargı kararının adilliği ve etkinliği ile sıkı biçimde ilgilidir.
Bu bağlamda, yargının kalitesi, uygulama, yani soyut hukuk kuralının somuta olaya uygulanmasındaki dikkat, özen, mesleki beceri ile ilgilidir. Bu demektir ki, yargının kalitesi, aynı zamanda yargılama faaliyetinde görev alanların mesleki kişilikleri ve işlerinin kalitesi ile bağıntılıdır.
Yargıç, savcı ve avukatın, yargılama faaliyetinin iki ana elemanı olan, a) somut olayı, yani dava konusu çekişmeli ve çekişmesiz maddi olguları veya olgular bütününü, b) somut olaya uygulanacak hukuk kuralını iyi belirlemeleri ve uygulamaları gerekir. Mahkemelerin çok sayıda davaya baktıkları, ağır iş yükü altında olduğu doğrudur. Ama, bu durum, mahkemelerin daha kaliteli iş yapmalarına engel değildir.
Yargıç, savcı, avukatın, görev aldıkları somut olaylardaki mesleki bilgi, özen ve becerileriyle yargılamaya yaptıkları bireysel ve ortak çaba ve katkı, somut olaydaki yargının kalitesini belirler. Somut olaylardaki yargı kalitesinin artışı, Türk yargısının kalitesini artıracaktır. Yargının kalitesinin artışı, toplumun ortak yararıdır. Yargının kalitesinin yükselmesi, bir anlamda, sonunda toplumun kalitesinin yükselmesidir. Hukuk devleti niteliği ve hukukun üstünlüğü ilkesi ile yargının etkinliği ve kalitesi arasında açık bağıntı vardır.
Tüm yargılama görevlileri, dava konusu maddi olgulara uygulanacak hukuk kuralına ilişkin olarak, a) emsal (örnek) yargısal kararları, b) bilimsel görüşleri araştırıp, inceleyip, kararına, iddiasına / savunmasına esas almak suretiyle, somut olaydaki yargının kalitesini artırma olanağına sahiptirler.
Yargıç, soyut kuralı somut olaya uygulayan, yani karar veren kişidir. Yargıç, farklı işlere bakmaktadır. Farklı işlerde olsa, ceza yargılamasının usul ve kuralları değişmemektedir 81. Ceza kanunlarında kanunilik ilkesi gereğince “buluşa” yer yoktur 82, hukuki kalıpların ve normun olaya “doğru uygulanması” vardır. Yargıç, soyut kuralı, somut olayda ceza usul hukuku ilke ve kurallarına göre uygulayacaktır. Dolayısıyla, yargıç, her davada, uyuşmazlık konusu fiilleri ve maddi olguları belirleyecek, usuli işlemlerin ve ispat araçlarının (delilleri) hukuka uygun yapılmasını, toplanmasını sağlayacak ve ispatın sonucuna göre soyut kuralı somut olaya uygulayacak, önce, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığını belirleyecek, sonra suç oluşmuşsa, cezayı saptayacak ve bireyselleştirecektir.
Ceza yargılamasında resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu tür davalarda, maddi gerçeği resen araştırmakla görevli olan yargıcın, yargılamayı resen yürütmesi, avukatın ve savcının yargının kalitesindeki sorumluluğunu azaltmamaktadır.
Kuşkusuz, yargıç için söylenenlerin daha fazlası avukatlar için geçerlidir. Avukatlar, mesleki bilgi, deney ve becerileriyle, taraflarla ilk bağı kuran, iddia ve savunmayı oluşturan, dava malzemesini toplayan, yani kişinin elinde olan belge, bilgi, kayıtlardan oluşan yazılı kanıtları ve bildireceği sözlü kanıtları alır, Avukatlık Kanunun 2. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde ilgili kurumlardaki konuyla ilgili belgeleri inceler ve örneklerini alır, yargılamada, duruşmada ve sonrasında, dava malzemesini işleyen ve değerlendiren, iddianın ve savunmanın kaliteli yapılmasını sağlayan, bu suretle, kararın kalitesini doğrudan etkileyen meslek insanlarıdır. Avukatların yargının kalitesindeki sorumluluğu, yargıcın sorumluluğundan daha fazladır. Çünkü, avukatların iş sayısı ve yükü mahkemelerin iş yükü ile karşılaştırılamaz. Özellikle, avukatların, dava malzemesinin toplanması, iddia ve savunmanın oluşturulmasındaki yetki ve görevleri nedeniyle, yargının kalitesi açısından yargılama faaliyetindeki konumları ve sorumlulukları, yargıca ve savcıya göre önceliklidir 83.
Cumhuriyet Savcısının görevi ise, bir olayda, kamu adına kuşkunun yenilmesini sağlamak suretiyle maddi gerçeğin araştırılmasına yardımcı olmaktır. Cumhuriyet Savcısı, ceza yargılamasının doğru yapılmasını sağlama ve kamu adına kuşkunun yenilmesinin sağlanması için tarafların, öncelikle sanığın lehine ve aleyhine olan kanıtların tam ve gereği toplanmasını, işlenmesini sağlamakla görevlidir 84.
Bu bağlamda, savcıların, yargının kalitesindeki sorumlulukları önemlidir. Çünkü, kamu düzeninin korunmasını sağlamakla görevli olan savcılar, başta delillerin tam olarak toplanması, değerlendirilmesi, buna göre kamu davasının açılıp açılmaması, açılacak davalarda sanığın lehine veya aleyhine dava malzemesinin toplanması, işlenmesi ve buna göre kamu adına görüşte bulunmakla görevlidirler.
-
YAKALAMADA YAKINLARA HABER VERİLMESİ KANUN HÜKMÜNE YÖNETMELİKLE KISITLAMA GETİRİLEMEMESİ
Yakalama, kanunen konulan koruma önlemlerinin ilk derecesi ve gözaltından önceki aşamasıdır. Yakalama ile birlikte kişi özgürlüğünü kısıtlayıcı yasal işlemler yapılmaktadır. Yakalama önlemi, kişinin yakalanması ile gözaltına alınması arasındaki sürede devam eder. Bu önleme ait süre, kişinin bırakılması veya gözaltına alınması ile sona erer.
Gerçekten, Anayasa, şüphelinin yakalanması ile, kişi özgürlüğünün korunması kapsamında, yakalamanın, şüphelinin yakınlarına bildirilmesini düzenlemiştir. “Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir” (4709/4 ile değ. AY 19/VI). Bu nedenle, şüpheli yakalandığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir (CMK 95/1). Görüldüğü üzere, yakalamanın şüphelinin yakınına haber verme kolluk makamı ve Cumhuriyet savcısı için kanun emridir. Burada görev söz konusudur.
Kanun, bu görevin yerine getirilmesinin sağlanmasını ve takibini doğrudan doğruya Cumhuriyet savcısına görev olarak vermiştir. Adli kolluk görevlileri, kanunda gösterilen durumlarda yakalama emri olmadan yakalama işlemi yapma yetkisine sahiptirler (CMK 90/2). Adli kolluk görevlileri, yakalanan kişileri ve uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bildirmekle yükümlüdürler (CMK 161/2). Cumhuriyet savcısı, kendisine bildirilen yakalama işleminin şüphelisinin yakınlarına haber verilmesini sağlayacaktır.
CMK 95/1 ile Türk vatandaşlarının, CMK 95/2 ile yabancıların yakalanmalarında yakınlarına haber verilmesi düzenlenmiştir. Her iki düzenleme arasında bir ayrıma yer verilmiştir. Yabancının yazılı olarak karşı çıkması, bu görevin yapılmasına engel oluşturur. Bu durumda yabancının vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna durum bildirilmez. Bu olumsuz koşul dışında, yasal görevin gereği olarak, Türk vatandaşları ile yabancıların yakalanmasında yakınlarına haber verilmesi asıldır.
Kanun, Türk vatandaşları için yakalamada bu görevin yerine getirilmesine istisna getirmemiştir. Bu demektir ki, yakalananın yakınlara haber verilmesinde, Cumhuriyet savcısının takdir hakkı bulunmamaktadır. Cumhuriyet savcısı kanunun verdiği görevi derhal yerine getirmek zorundadır.
Oysa, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği (YGAİAY) ile, bu yasal görevin yerine getirilmesine istisna getirilmiştir. Yönetmeliğe göre, “Yakalama sırasında kişinin yakalandığının yakınlarına derhal duyurulması, soruşturmanın kapsam ve konusunun açığa çıkması bakımından kesin bir sakınca doğmamasına bağlıdır” (YGAİAY 6/V,2).
Kanun, bu görevin yerine getirilmesini görev olarak düzenlemiş, yabancıların yazılı olarak karşı çıkması koşulu dışında, soruşturmayla ilgili sakınca doğmamasını görevin yerine getirilmesinde bir koşul olarak getirmemiştir. Aksine, kanun, yakalama ve yakalamanın daha ağır aşaması olan gözaltı ve gözaltının uzamasında, yakalanan kişi ile birlikte müdafii veya kanuni temsilcisine, eş ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımına hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hakimine başvurma hakkı getirmiştir (CMK 91/4). Burada amaç, kişi özgürlüğünü kısıtlayan yakalama işlemine 85 karşı, yasal deyimiyle hemen serbest bırakılmayı sağlamak için mahkemeye başvuru hakkının en kısa sürede ve ivedi biçimde kullanılmasının olanaklı hale getirilmesidir. Bunun için yakalanan kişi dışındakilere de başvuruda bulunma hakkı tanınmıştır 86. Gerçekten, yakınlara haber verme görevi, insani yönü dışında hukuken bu başvuru hakkının kullanılması hakkı ile bağıntılıdır.
Ancak, yakalanan kişinin kimliğinin, adresinin ve/ya yakınlarının kimler olduğunun belirlenememesi veya usulüne uygun yapılan başvurulara karşın yakınlara ulaşılamaması gibi yakınlara haber verilmesi olanağı bulunmayan durumlarda, yakalanan kişi, bizzat veya müdafi aracılığıyla 87 (CMK 150) bu başvuru hakkına kullanabilir.
Soruşturmayla ilgili sakınca doğmamasını, yakalamanın kişinin yakınlarına haber verilmesi göreviyle ilgili koşul yapılması, kişi özgürlüğü kapsamında anayasal güvenceye bağlanan bu hakkın kısıtlanması sonucunu doğurur. Temel insan haklarından olan kişi özgürlüğüne ilişkin her türlü kısıtlama salt kanunla getirilebilir (AY 19).
CMK 95’de soruşturmayla ilgili sakınca doğması, yakınlara haber vermenin istisnası olarak düzenlenmemiştir. Bu kısıtlama, CMK’den önce yürürlükte olan Yönetmelikte düzenlenmiştir. Yönetmeliğin hukuken yok hükmünde olduğu ileri sürülmüştür 88. Aksi bile olsa, Yönetmeliğin kısıtlama getiren 6/V,2 normunun, CMK 95 karşısında bir geçerliliği kalmamıştır. Bu nedenle, kişi özgürlüğüne KHK (AY 91/I) ve/ya Yönetmelikle kısıtlama getirilemez. Bu demektir ki, Yönetmeliğin 6/V,2 maddesi ile getirilen kısıtlama Anayasa 19’a aykırıdır. Buna karşın, CMK’nin yürürlüğe girmesinden sonra, Yönetmeliğe göre “soruşturmanın kapsam ve konusunun açığa çıkması bakımından bir sakınca olduğu” gerekçesiyle, yakınlara haber verilmemesi veya geç haber verme şeklindeki uygulamalar suç oluşturabilir 89.
Dostları ilə paylaş: |