Bazıları, fiziksel uzaklık ve savaş koşullarını göz önüne alarak, Yeremya’nın kuşağını gerçekten Perata yakın bir yere gizlediği olasılığını sorgularlar


İç avlunun da üç kapısı vardı: Güney Kapısı



Yüklə 323,08 Kb.
səhifə5/5
tarix26.08.2018
ölçüsü323,08 Kb.
#74604
1   2   3   4   5

İç avlunun da üç kapısı vardı: Güney Kapısı (28-31. ayetler); doğuya ba­kan ikinci bir kapı (32-34. ayetler); ve bir Kuzey Kapısı (35-37. ayetler).

6. Kurban İçin Donanım (40:38-43)
Girişteki sekiz masa kurban edilecek hayvanlar için Kuzey Kapısı’na yer­leştirilecekti. Aynı zamanda yontma taştan yapılmış dört masa, yakmalık sunu için kullanılacaktı. Kurbanların kesiminde kullanılan aletler ve duvarlara çifte çengellerle asılmış donanımlar orada bulunuyordu.
7. Kâhinlerin Odaları (40:44-47)
Biri güneye diğeri kuzeye bakan odalar, ezgiciler için hazırlanacaktı. İlki, tapınaktan sorumlu olan kâhinler için; kuzeye bakan oda ise, sunaktan so­rumlu olan kâhinler (Sadokoğulları) içindi.
8. Tapınağın Girişi (40:48-49)
Tapınağın sundurması ya da girişi, Süleyman’ın tapınağında olduğu gibi tasarlanmıştı. Bu yapıdaki sütunlar bize, Yakin ve Boaz adındaki sütunları ha­tırlatmaktadır (1Kr.7:21).

40’ıncı bölüm, öncelikle tapınağı çevreleyen bölgeyle ilgilidir; 41’inci bö­lüm ise tapınağı tanımlar.

40-43’üncü bölümlerdeki ayrıntılı ölçüler, hizmetlerimizde Tanrı’nın tasarı­larına göre hareket etmemizi hatırlatır (Çık.25:40). Eğer bu fiziksel bir bina de­ğilse, titiz ölçüler anlamsızdır. Yalnızca bir imâ, böylesine bir mimari titizliğe sahip olamazdı. Aynı zamanda ölçüler yalnızca simgesel olsalardı, hiç kimsenin tapınağın çeşitli kısımları hakkında doyurucu açıklama vermesi mümkün ola­mazdı.
9. Kutsal ve En Kutsal Yer (41:1-4)
Kutsal yerin ölçüleri Süleyman’ın tapınağınınkiyle aynı ve çöldeki çadırdan iki kat daha geniş olmalıydı. Tunca benzer adam, Hezekiel’i Kutsal Yer’e gö­türdü, ama En Kutsal Yer’e yalnızca kendisi girdi. Bu, bize eski tapınak ve çadıra giriş konusundaki sınırlamaları hatırlatır (Bk. İbr.9:8-12; 10:19). Eski ta­pınağın çift katlı bölmesi, görünüşe göre bin yıllık dönemdeki tapınakta da yer alacaktı.
10. Yan Odalar (41:5-11)
Tapınak çok büyük ve geniş yapılacaktı; her katta otuz oda bulunacak ve tamamı üç kat olarak inşa edilecekti. Katların büyüklükleri, yukarı çıktıkça ge­nişleyecekti. Büyük olasılıkla alt kattan orta kata, oradan da üst kata merdivenle çıkılacaktı (7. ayet).
11. Tapınağın Batısındaki Yapı (41:12)
Tapınağın batısındaki açık alana bakan bölümde, yetmiş arşın uzunluğunda, doksan arşın eninde ayrı bir yapı olacaktı. Bu yapının amacı belirtilmemiştir.

12. Tapınağın Ölçüleri (41:13-15a)
Hezekiel’in rehberi, tapınağın uzunluğunu da enini de yüz arşın olarak ölçtü.
13. Tapınağın İç Dekorasyonu ve Döşenmesi (41:15b-26)
İç tapınakta, her iki yanda koridorlar, kapı eşikleri ve kafesli pencereler bulunmalıydı.

Keruv ve hurma ağacı motifleri, tapınağın içini sırayla birbirini izleyerek süsleyeceklerdi. Tanrı’nın kutsallığından söz eden Keruv (Bk. Yar.3), bir hurma ağacına bakan genç bir aslan yüzüne ve diğer hurma ağacına bakan bir insan yüzüne sahipti. Hurma ağaçları, Kutsal Yazılar’da zafer ve doğruluğun sim­geleridir.

Ağaçtan yapılması gereken sunak, Hezekiel’in rehberi tarafından, “RAB-bin önündeki masa budur” olarak adlandırılır.

Tapınağın çift kanatlı iki kapısı üzerinde yine Keruv ve hurma ağacı oymaları bulunmalıydı.

Dış giriş, ağaçtan asma tavanla örtülecekti.

Burada perde, sandık ya da başkâhinden söz edilmez. Perde Golgota’da ikiye ayrılmıştı. Sandık simgesi Mesih’te yerine gelmişti. Büyük başkâhin, Mesih’ti.


14. Kâhinlerin Odaları (42:1-14)
Kâhinlerin, tapınağın hem kuzeyine hem de güneyine yerleştirilmiş odaları olacaktı. Kâhinler en kutsal sunuları bu odalarda yiyecekler ve hizmet ederken giydikleri kutsal giysileri de yine bu odada bulunduracaklardı.
15. Dış Avlunun Ölçüleri (42:15-20)
Dış avlunun dört yanının her biri beş yüz arşın olmalıydı. 20’nci ayette sözü edilen duvar, kutsal olanı kutsal olmayandan ayırırdı; biz buna, Tanrı’ya ay­rılmış ve dünyasal olan diyebiliriz. Duvar, tapınma ve her günkü sıradan ilişki­ler arasındaki farklılığı dile getirir.


  1. Bin Yıllık Dönemde Tapınma (43, 44. Bölümler)


43:1-5 Daha önce Hezekiel Kitabı’nda (11:23), Rab’bin görkeminin Yeru-şalim’deki tapınağı terk ettiğini görmüştük. Ama İsrail’in Tanrısı’nın yü­celiği, egemenlik sürmek üzere gelen Rab İsa’nın kişiliğinde geri dönecektir.

43:6-9 Sonsuza kadar halkının arasında oturacaktır; bundan böyle ruh­sal fahişelik (putperestlik) yapılmayacak ve tapınak bölgesinde iğrenç uygu­lamalar olmayacaktır.

43:10-12 İsrail halkı yaptıklarından utandığında, yeni tapınağın tasarı, düzenleme ve giriş çıkışlarını görecektir. Tövbe eder etmez, Tanrı onlara yeni

umut verecektir (bizler de, biri tövbe ettiğinde aynı şekilde karşılık vermeliyiz). Halka, tapınağın inşa edileceği dağın tepesini çevreleyen alanın çok kutsal olacağı söylenmeliydi.

Rab’bin yüceliğinin gerçek görünüşü, günahlarımızdan utanmamızı sağlar (10. ayet):
Petrus’u eriten bakış,

İstefanos’un gördüğü yüz,

Meryem’le ağlayan yürek,

Bizi putperestlikten arındıracaktır.

Yazarı bilinmiyor.
43:13-17 Çıkıntılı bir düzlüğe benzeyen sunağın ölçüleri verilir. Sunak ocağı, sunağın kurban yakılan üst bölümüdür. Üst bölümden yukarıya doğru dört boynuz uzanacaktır. Bu sunağın alışılmamış özelliği, basamaklarının olmasıdır; bu daha önceki tapınaklarda yasaklanmıştı. Bu sunak öyle yüksek olacaktı ki, yukarı çıkabilmek için doğuya bakan basamaklara ihtiyaç duyula­caktı.

43:18-27 Burada, sunağı kanla arındırmak için düzenlenecek tören anlatı­lır. Bu tören yedi gün sürecektir. İsrail halkının tapınmasının önemi, çeşitli Eski Antlaşma metinlerinde görünür: Mısır’dan Çıkış 29:37; Levililer 8:11, 15, 19, 33; 1.Krallar 8:62-65; 2.Tarihler 7:4-10. Bu dinsel törenlerden sonra, sekizinci gün düzenli sunular başlayacaktır.

Bölüm teşvik edici bir notla son bulur: Tanrı, yalnızca halkının sunularını kabullenmekle kalmayacak, halkın kendisini de kabul edecektir.

O günlerde kâhinlerin Sadokoğulları olacağına dikkat edin (19. ayet). Bu onur kendilerine, büyük olasılıkla Sadok’un Davut ve Süleyman’a gösterdiği değişmez sadakat nedeniyle verilmişti.

44:1-3 Dış avlunun Doğu Kapısı sürekli kapalı kalmalıydı, çünkü RAB ta­pınağa döndüğünde, bir daha asla oradan ayrılmayacaktı. Kapının girişinde yalnızca önder oturabilir ve orada kutsal yiyeceği yiyebilirdi. Bazıları, bu ön­derin Mesih’in kendisi olduğunu düşünürler, diğerleri ise Mesih’in altında ve­killik ederek hizmet edecek olan Davut’un soyundan gelen biri olduğunu ileri sürerler. Ancak, F. W. Grant, önderin Mesih olamayacağını, çünkü önderin oğulları olacağını (46:16) ve kendisi için günah sunusu sunacağını (45:22)39 ileri sürer.

44:4-9 Rab, Hezekiel’i tapınağın önüne getirdiğinde peygamber, evin içini dolduran Rab’bin yüceliğini görerek yüzüstü yere düşecekti. 4’üncü ayet, ta­pınma toplantılarında, Rab’bin yüceliğinin tapınanları O’nun önünde yüzüstü yere düşürecek kadar güçlü ve tutkulu bir arzu yaratması gerektiğini belirtir.

Rab Hezekiel’e, tapınakla ilgili yeni kurallara ilişkin çok dikkatli olmasını buyurdu; tapınağın girişi ve çıkışları (5. ayet) ve tapınağa yabancıların girişinin yasaklanması konusunda Hezekiel’i uyardı (6-9. ayetler).



44:10-16 Bundan sonra, hizmet işi için bir zamanlar putperestliğe kapılmış olan Levililer atanacaktı. Sadokoğulları yalnızca kâhinler olarak hizmet ede­bilir, Rab’be yaklaşabilir ve hizmet edebilirlerdi. Sadokoğulları Davut’un ege-menliği sırasındaki sıkıntı zamanlarında sadık kalmışlardı (2Sa.15:24; 1Kr.1:32; 2:26, 27, 35). Levililer’in kâhinlik hizmeti geçici olarak durdurul­muştu. Çünkü Eli ailesini lanetlemişti ya da krallar zamanındaki sadakatsizlik nedeniyle kâ-hinlik hizmetlerine engel olunmuştu. Bütün bunlardan, günahın acı sonuçları ol-duğunu ve sadakatin ödüllendirileceğini öğreniriz.

44:17-19 Kâhinlerin yünlü değil, keten giysiler taşımaları istenecekti. “Giysilerin kutsallığını halka geçirmesinler” (19b. ayet) ifadesi, kutsal yerin yalnızca törensel bir kutsallık için ayrıldığına ve kâhinlerin düzenli görevlerine yer vermediğine işaret eder (Çık.29:37; 30:29; Lev.6:18, 27; Hag.2:10-12).

44:20-22 Saçların kesilip düzeltilmesi, şarap içme sınırlamaları ve kâhin­lere uygun evlilik buyrukları verilir.

44:23-24 Sadokoğulları, aynı zamanda Tanrı halkına kutsal olan ve olma­yan arasındaki farkı gösterecek öğretmenler ve yargıçlar olarak hizmet ede­ceklerdi.

44:25-27 Bir ölünün bedenine dokunmaları gerektiğinde, bazı temizlik tö­renlerini yerine getirmeleri koşulu vardı.

44:28-31 Rab’be adanmış şeyler aracılığıyla destekleneceklerdi. Rab onla­rın mirası olmak istiyordu, yeryüzünde hiçbir şeye sahip olmayacaklardı. Bu, Tanrı hizmetkârları için bugün de geçerlidir; Tanrı bütün doyumu kendisinde bulmamızı ister. Böylece dünyasal bağımlılıklardan özgür oluruz. Pavlus gibi her durumda hoşnut olmayı öğrenebiliriz (Flp.4:11). Tüm bunları öğrenmemiz gerekir, çünkü bu şeyler herkes için kendi kendine oluşmaz. Rab’bin önünde al­çalmış biri şöyle diyebilir: “İstemem senden başkasını yeryüzünde... Tanrı yü­reğimde güç, bana düşen paydır sonsuza dek” (Mez.73:25-26).


  1. Bin Yıllık Dönem Yönetimi (45, 46. Bölümler)


45:1 İsrail ülkesinin ortasında Rab için kutsal bir bölge ayrılacaktı. Bu bölgenin ölçüleri şöyledir: Uzunluğu 25.000 arşın, genişliği 20.000 arşın.

45:2-5 Bu bölge, iki uzun ve dar alana bölünecekti. Üst yarısında Kutsal Yer bulunacak, bu yer aynı zamanda kâhinlere ait olacaktı. Alt yarısı ise Levililer’e ayrılmıştı.

45:6 Karenin altında üçüncü bir uzun ve dar alan olacak ve bu sıradan yerde Yeruşalim kenti bulunacaktı.

45:7-8 Bu karenin doğu ve batısına kadar olan bütün ülke, toprağın sınır­larına dek, öndere ait olacaktı.

45:9-12 İsrail önderleri adil ve dürüst davranmalı (9. ayet), doğru terazi ve ölçekler kullanmalıydılar.

45:13-17 Bu ayetlerde, halka İsrail’deki öndere ürünlerinin belirli bir yüzdesini sunmaları buyrulur. Bu sunularla kurbanlar ve kutlama günleri için destek sağlanacaktı.

45:18-20 İlk ayın onuncu gününde Kutsal Yer temizlenmeliydi. Aynı ayın yedinci gününde halk yanlışlıkla ya da bilgisizlikten ötürü işledikleri gü­nahlarından temizlenmeliydiler.

45:21-25 Fısıh Bayramı, ilk ayın on dördüncü gününde, çardak bayramı yedinci ayın on beşinci gününde kutlanmalıydı.

Burada Pentikost şenliğinden, Boru Çalma Günü’nden ya da Kefaret Gü-nü’nden söz edilmemektedir.

Bütün bu tören ve kutsal günlere baktığımızda, Mesih’e bizim yerimize işleri tamamladığı ve ilk ve son kez kurban olduğu için minnettar olmalıyız!
BİN YILLIK DÖNEMDEKİ KURBANLAR ÜZERİNE ARASÖZ
Hezekiel 43:20, 26; 45:15, 17’de, bazı sunuların kefaret etme amacıyla su­nulacakları özellikle belirtilir. Bu, İbraniler 10:12’yle nasıl uyuşabilir? “Oysa Mesih günahlar için sonsuza dek geçerli tek bir kurban sunduktan sonra Tanrı’nın sağında oturdu.” Ya da İbraniler 10:18 ile nasıl bağdaşabilir? Bunların bağışlanması durumunda artık günah için sunuya gerek yoktur.

Eski Antlaşma’da kullanılan anlamıyla “kefaret” (örtme) sözcüğü, asla gü­nahları bir kenara koymak anlamına gelmez. İbraniler 10:4 bize şunu hatırlatır: “...boğalarla tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz.” Tam aksine, kurban­lar halka her yıl günahlarını hatırlatır (İbr.10:3). Bu durumda kefaret sözcüğü­nün anlamı ne olabilir? Kurbanların, dışsal törensel bir temizlik sağladıklarını belirtir. Halk için törensel bir arınma sağlar. Tanrı’yla paydaşlık kurmalarını ve tapınmak için yaklaşabilmelerini sağlar. Kurbanlar, sunak gibi cansız şeyler için bile kefaret etmişlerdir (Çık.29:37); sunağın günahları bağışlayacağı düşünü-lemezdi. Anlatılmak istenen, sunağın törensel olarak temizlendiği ve böylece Tanrı’ya hizmet için uygun hale getirildiğidir.

Yanlışlıkla işlenen günahın, bağışlanmasını kefaretle bağlantılı olarak oku­duğumuzda (Lev4:20), akla gelen tek şey kişinin tapınmak için yaklaşabilmesi amacıyla törensel kirliliğin uzaklaştırılmasıdır.

Günümüzde kefaret sözcüğü çok daha geniş ve derin bir anlam taşır. Örne­ğin, bizi günahlarımızdan özgür kılarak Tanrı’yla barıştıran Mesih’in yaptığı kutsal işin tamamını tanımlamak için kullanılır. Ama Kutsal Kitap’ta asla bu anlama gelmez (Rom.5:11). Kefaret sözcüğü, diğer bazı çevirilerde olduğu gibi barışma40 olarak anlaşılmalıdır.

İsrail tarihindeki kurbanlar, Mesih’in mükemmel ve tam kurbanlığını dört gözle bekliyorlardı. Bin yıllık dönemdeki kurbanlar, Mesih’in çarmıhtaki işini anacaklardır. Rab’bin Sofrası gibi, İsrail için bir anı, anımsama kaynağı ola­caklardır.

İbraniler’deki bölümler, gelecekte kurban töreni yapılması gerektiğini gös­termezler. Ancak, gelecekteki kurbanların geçmişteki kurbanlar gibi günahları asla etkili bir şekilde ortadan kaldıramayacağı konusunda ısrarlıdırlar.



46:1-8 1-8’inci ayetler bize, önderin Şabat ve Yeni Ay Günü sırasında sunularını getirdiğinde, tapınmak için iç avlunun Doğu Kapısı’nda nasıl durması gerektiğini anlatır (6. ayet). Önder, iç avluya giremez. Halk önderin

arkasında ayakta durmalı, kâhinler kurban sunarken tapınmalıdır. Ne önder ne de halk iç avluya giremezler.

Bin yıllık dönemde İsrail, bir ulus olarak geçmişte asla göremediği Mesih’i, sunularda görecektir.

46:9-10 Halk, girdikleri kapının karşısındaki kapıdan çıkarak dış avludan ayrılmalıdır. Önderin hareketlerini izlemelidirler.

46:11-18 11 ve 12’nci ayetlerde önderin özgür iradesiyle sundukları ta­nımlanır; 13-15’inci ayetlerde, günlük kurbanlardan söz edilir. Önderin mül­küne saygı duyan yasalar onu, mülkü tamamıyla kaybetmekten ya da mülke adil olmayan biçimde eklemeler yapılmasından korur.

46:19-24 Kâhinler ve halkın kullanmaları için mutfaklar sağlanmıştır.
Ç. Bin Yıllık Dönemdeki Ülke (47, 48. Bölümler)
1. Tuzlu Suların Tatlı Suya Dönüşmesi (47:1-12)
Hezekiel, bir görümde, tapınağın kapı eşiğinin altından, sunağın güneyin­den aşağıya akan bir ırmak gördü. Irmak, Doğu Kapısı’nın güneyinden akarak Lut Gölü’ne dökülüyordu. Göle döküldüğünde sular tatlı suya dönüşecek ve içinde çok sayıda balık olacaktı. Yates bu konuda şunları yazar:
Yaşam suyu, Eski Antlaşma’da gözde bir figürdür. Kurak bölgelerde yaşamın sürebilmesi için suya gereksinim duyulur. Hezekiel’in gördüğü bu ırmak tapı­naktan akarak, Arava bölgesinin kıraç topraklarını suluyordu. Suları giderek yükselen bir ırmaktı. Gittiği her yere yaşam, sağlık ve bol ürün götürüyordu. Bu, ihtiyaç duyulan tek çözümdür. İsa, bu figürü, kuyu başındaki kadınla konuşurken bir temel olarak kullanmıştı (Aynı zamanda Mezmur 1:3; 46:4; Yoel 3:18; Ze-keriya 14:8; Yuhanna 4:7-15; 7-38; Vahiy 22:1-2).41
Bu ırmak, bereketin çarpıcı bir örneğidir. Geniş bir alana yayılmıştır, ama eksik noktası vardır (11. ayet); Mesih’in bin yıllık egemenliği sırasında akacak­tır. Tanrı tapınakta oturacak ve bu nedenle, ırmak giderek artan bir bereket pı­narı olarak diğer yerlere ulaşacaktır. Tanrı bugün bedenlerimizde yaşar (1Ko.6:19), bu nedenle çevremizdekilere bizden bir bereket ırmağı akmalıdır (Yu.7:37, 38). “Eğer bir kişi Kutsal Ruh’la doluysa ve yaşamı diğer insanlara bereket oluyorsa, Tanrı’nın işi yürür.” Bereket üretecek olan koşulları yerine getirmek için ne büyük bir mücadele çağrısı!

Irmak aktığı her yere yaşam getirecektir. Bu, Kutsal Ruh’un yaşam veren hizmetinin canlı bir örneğidir.


2. Ülkenin Sınırları (47:13-23)
47:13-20 Bu ayetlerde ülkenin gelecekteki sınırları verilmiştir.

Hezekiel’in, ülkenin sınırını çizen bir nehir olarak Şeria’dan (18. ayet) söz etmesi bir hata olamaz; ülkenin Fırat’ın doğusuna kadar genişleyeceğinden kuş­kusu yoktu (Yar.15:18). Burada, Filistin’in ilk işgaline işaret ediyor olabileceği gibi, Şeria’nın doğu sınırlarının yalnızca bir bölümünü biçimlendirdiğini belirti­yor olması da olasıdır. Sınırların devamı Fırat boyunca kuzeydoğuya ulaşı­yor-du. İkinci açıklama daha az beğenilir, ama Hezekiel’in tanımlaması böyle­sine ayrıntılı olduğundan ve Fırat’tan hiç söz etmediğinden, üzerinde düşün­meye değer bir açıklamadır.



47:21-23 Ülke İsrail oymaklarına göre, her oymağa bir pay verilerek bölünecek, yabancılar da bu mirasın dışında tutulmayacaklardır.
3. Ülkenin Bölünmesi (48. Bölüm)
48:1-7 Ülke, Akdeniz’den, ülkenin doğu sınırına kadar yatay, dar ve uzun bir arazi olarak bölünecektir. Kuzeydeki dar ve uzun arazi Dan oymağına ay­rılmıştır (1. ayet). Sonra bunun altında Aşer (2. ayet), Naftali (3. ayet), Ma-naşşe (4. ayet), Efrayim (5. ayet) Ruben (6. ayet) ve Yahuda (7. ayet) yer ala-caktır.

48:8-22 Güney Yahuda, önderin payı olarak ayrılacaktır. Bu paya kutsal kent ve Yeruşalim de dahildir. Bu “kutsal bölge” geniş bir kare bölge olacak ve Lut Gölü’nün kuzey kısmıyla sınırı olacaktır. Yatay, dar ve uzun üç araziye bölünecek, kuzey kısmı kâhinlere ayrılacak, ortasında bin yıllık dönemdeki ta­pınak bulunacaktır. Ortadaki yatay, dar ve uzun arazi Levililer için, güneydeki dar ve uzun arazi ise sıradan insanlar için ayrılmıştır. Karenin doğu ve batısında kalan toprak öndere ait olacaktır.

48:23-27 Sonra kutsal bölgenin güneyi, Benyamin (23. ayet), Şimon (24. ayet), İssakar (25. ayet), Zevulun (26. ayet) ve Gad oymaklarına pay olarak verilecektir.

48:28-35 Yeni Yeruşalim kentinin on iki kapısı olacak, her bir yanda üç kapı bulunacak, kapıların her biri İsrail’in on iki oymağına ait olacaktır. Adı: Yahve şammaRAB ORADA– olacaktır.

Bu isim bize Tanrı’nın yüreğinde daima var olan bir şeyi hatırlatır: Tanrı ya­ratıklarını öylesine çok sevmektedir ki, onları daima yakınında tutmayı planla­mıştır. Daima arar ve sorar: “Neredesin?” diyerek tövbe ve imana davet eder. Tanrı Oğlu olarak, bizler için ölmek üzere yeryüzüne bile inmiştir. Arzusu ye­rine gelecektir: İnsan O’nun yüreğine yakın olacaktır. Kaybolanların arayışına katılabilir, yeryüzünde O’nun yüreğine yakın yaşarken kaybolanlarla ilgilenebi­liriz. Bu, Tanrı’nın bizler için isteğidir.



Hezekiel Kitabı’yla ilgili yorumumuzu, bir Eski Antlaşma araştırmacısı olan İbrani asıllı Hıristiyan, Charles L. Feinberg’in bir özetiyle kapatıyoruz:
Bu eşsiz önbildiri, Tanrı’nın yüceliğinin bir görümüyle başladı ve yüceltilmiş Yeruşalim’in Kenti’nde Rab’bin yüceliğinin tanımlanmasıyla sona ermektedir. Hezekiel, Vahiy Kitabı’nı kaleme alan Yuhanna gibi, kutsal ve yüce Tanrı’nın insanla birlikte oturduğu sonucuna varır. Tarihte bunun ötesinde daha büyük bir hedef yoktur. Tanrı’nın en büyük hedefi, insanla bir arada yaşamaktır.42
DİPNOTLAR
1 (Giriş) Gleason Archer, A Survey of Old Testament Introduction; “Ezekiel”

2 (Giriş) John B. Taylor, Ezekiel: An Introduction and Commentary, Tyndale Old Testament Commentaries, s.14-16.

3 (Giriş) Albert Barnes, The Bible Commentary, Proverbs-Ezekiel, s.302.

4 (1:4-28a) Bu dört yüz, geleneksel görüşe göre, İncil’in ilk dört bölümündeki Rab-bimiz’in dört portresiyle bağlantılıdır: Matta – aslan (Kral Mesih); Markos – öküz (Hizmetkâr Mesih); Luka – insan (Mükemmel İnsan Mesih), Yuhanna – kartal (Tan-rı Oğlu Mesih). Kutsal Kitap Yorumu’nun Yeni Ant­laşma Serisi’ne bakınız, Müj-deler’e Giriş, s.15.

5 (1:4-28a) Masoretik metni izleyen bir çeviri, “Geldiğimde” ifadesini kulla­nır. Aynı metin sorunu konusunda bir başka çeviride ise şunlar yer alır: “Günahları nedeniyle Yeruşalim Kenti’ni yok etmek için gelenin Hezekiel olmadığı açıktır. Gelen, Rab-bin kendisidir. İfadenin geçtiği koşullar ve çevre temel alındığında, altı elyazması kitabın bazılarında Tedotçu görüşe ve Vulgata’ya göre, en iyi okunuş, “O, kenti yok etmek için geldiğinde” ifade­sidir. Olası, belki de tercih edilen bir karşılık, tartışılan sözcüğün son harfini, “Rab” için iyi tanınan bir kısaltma olarak okuyarak, “Rab, kenti yok etmek için geldiğinde” ifadesinde karar kılmaktır. The New Scofield Study Bible, New King James Version, s.995.

6 (1:28b - 2:7) İngilizce bir çeviri, eril cins yönelimli, oğul ve insan sözcüklerin­den kaçınmak için, ‘insanoğlu’nu, ‘ölümlü’ olarak yorumlar; bu, Rabbimiz ve Daniel’in kullanımı arasındaki bağlantıyı belirsizleştirir.

7 (1:28b - 2:7) Taylor, Ezekiel, s.60.

8 (1:28 - 2:7) A.g.e.

9 (3:12-15) Kyle M. Yates, Preaching from the Prophets, s.181.

10 (9:4) Charles Lee Feinberg, The Prophecy of Ezekiel: The Glory of the Lord, s.56.

11 (9:4) A.g.e.

12 (11:16-21) Yates, Prophets, s.182.

13 (11:22-25) George Williams, The Student’s Commentary on the Holy Scriptures, s.579.

14 (13:1-3) Denis Lave, The Cloud and the Silver Lining, s.53-62.

15 (13:8-16) A. B. Davidson, The Book of the Prophet Ezekiel, s.88.

16 (13:8-16) Rab, Ferisiler’e, benzeri (hatta daha da kötü!) bir unvanla seslenir: “Ba-danalı mezarlar” (Mat.23:27).

17 (16:44-52) Feinberg, Ezekiel, s.91.

18 (17:22-24) Carl F. Keil, “Ezekiel,” Biblical Commentary on the Old Testament, XXI; 244, 245.

19 (21:25-27) Matthew Henry, “Ezekiel,” Matthew Henry’s Commentary on the Whole Bible, IV; 878, 879.

20 (22:23, 24) Taylor, Ezekiel, s.168, 169.

21 (22:25-31) A.g.e., s.169. Bu eski Grekçe çeviri, bazen geleneksel İbranice (Ma-soretik) metinlerin dışındakiler yerine orijinal İbranice okumaları alır. İngilizce bir

çevirinin 24 ve 25’inci ayetlere ilişkin dipnotlarında, diğer eski çevirilerdeki oku-malarla birlikte iki örnek verirler.



22 (23:5-10) Sahte tapınma için rakip bir yerde ısrar edilir. Samiriyeli kadın, Yuhanna 4:20’de, Rabbimiz’in önünde “Mezhepsel farklılıklarını” savunu­yor gibidir.

23 (26:3-11) Egemenliğine boyun eğmeleri için pek çok kralı zorladığından, Nebu-kadnessar’a bu unvan verilmiştir.

24 (26:3-11) Feinberg, Ezekiel, s.149.

25 (26:12-14) W. M. Thomson tarafından, The Land and the Book adlı eserden alıntı yapılmıştır, s.155.

26 (26:15-21) Peter Stoner, Science Speaks, s.76.

27 (28:11-19) Feinberg, Ezekiel, s.161, 162.

28 (30:13-19) Bu, Vali Gedalya’nın öldürülmesinden sonra Yeremya’nın götürül­düğü ünlü sınır kentidir (Yer.43:7; 44:1).

29 (34:1-6) Yates, Preaching, s.183.

30 (34:11-16) D. L. Moody, Notes from My Bible, s.90.

31 (34:11-16) Washington, D.C.’de bulunan bağımsız bir Protestan “piskopos” 1950’lerde Eski Antlaşma Tanrısı’na, “Zorba” diyerek hakaret etmiştir.

32 (34:11-16) Taylor, Ezekiel, s.220, 221.

33 (34:17-24) David Baron, The Shepherd of Israel, s.8, 9.

34 (36:24-29a) Keil, “Ezekiel,” s.110.

35 (37:1-8) Yates, Preaching, s.184.

36 (38:1-16) İbranice Roş sözcüğünü, “baş” anlamında bir sıfat yapan ve “ön­der” ola-rak nitelendiren İngilizce bir çeviri, Latince Vulgata ve Aramice Targum’u temel alır ve yeterince titiz değildir. Şaşırtıcılığına rağmen bu çe­viri, başka bir İngilizce çeviride de yer alır. Belki de bu, Roş sözcüğünü, in­sanların Rusya olarak anlaya-cakları korkusundan kaynaklanır. Ancak, Roş’u uygun bir isim olarak kabul etmek, ifadenin hangi alana uyarlanacağı konu­sunu açığa kavuşturmaz. Rusya’yı belirtiyor olabilir, ama belirtmiyor da olabilir. Tarihçi ve coğrafyacıların çoğu, Meşek ve Tuval’i, bugün Türkiye sınırları içinde yer alan bölgeler olarak nitelerler.

37 (39:1-6) S. Maxwell Coder, “That Bow and Arrow War,” Moody Monthly, April 1974, s.37.

38 (40: Giriş) Paul Lee Tan, The Interpretation of Prophecy, s.161.

39 (44:1-3) F. W. Grant, “Ezekiel,” The Numerical Bible, IV:273.

40 (Arasöz) 1611’de Kefaretin anlamı “barışma” idi. Zamanında dilimizdeki (İn­gilizce) doğru çeviri buydu, ama dilimiz (İngilizce) elbette 1600’lerden bu yana büyük değişime uğramıştır.

41 (47:1-12) Yates, Preaching, s.184.

42 (48:28-35) Feinberg, Ezekiel, s.239.

BİBLİYOGRAFYA
Alexander, Rahlp, Ezekiel. Everyman’s Bible Commentary. Chicago: Moody Press, 1976.

Davidson, A. B. The Book of the Prophet Ezekiel. The Cambridge Bible for Schools and Colleges. Cambridge: The University Press, 1900.

Feinberg, Charles Lee. The Prophecy of Ezekiel: The Glory of the Lord. Chicago: Moody Press, 1969.

Grant, F. W. “Ezekiel.” Numerical Bible. 4.cilt. Neptune, N.J: Loizeaux Bros, 1977.

Henry, Matthew. “Ezekiel.” Matthew Henry’s Commentary on the Whole Bible, 4.cilt. McLean, VA: MacDonald Publishing Company, n.d.

Keil, C. F. “Ezekiel.” Biblical Commentary on the Old Testament. 22 ve 23. ciltler. Yeni Basım. Grand Rapids: Wm. B. Eerdmans Publishing Co., 1971.

Mills, Montague S. Ezekiel: An Overview. Dallas: 3E Ministries, n.d.

Tatford, Frederick A. Dead Bones Live: An Exposition of the Prophecy of Ezekiel. Eastbourne, East Sussex: Prophetic Witness Publishing House, 1977.



Taylor, John B. Ezekiel: An Introduction and Commentary. The Tyndale Old Testament Commentaries. Downers Grove, IL: InterVarsity Press, 1969.


Yüklə 323,08 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin