Bibliyografya 7 afganiler tekkesi 7


AFŞİN b. DİVDAD bk. Muhammed b. Ebü's-Sac. 117 AFŞİN ULUCAMİİ



Yüklə 1,56 Mb.
səhifə17/52
tarix17.01.2019
ölçüsü1,56 Mb.
#97857
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   52

AFŞİN b. DİVDAD


bk. Muhammed b. Ebü's-Sac. 117

AFŞİN ULUCAMİİ


bk. Ulucami. 118

AFÜV

Allah'ın isimlerinden (Esmâ-i hüsnâ) biri.

Afüv “Silmek, gidermek, yok etmek” mânasındaki afv kökünden mübalağa ifade eden bir sıfat olup “Kolaylıkla af­feden, kulların günahlarını siten, cezala­rı kaldıran” demektir. Konuyla ilgili nasların ışığında ilâhî affı şöyle yorumla­mak mümkündür: Allah'ın, kullarına ait günahların izlerini tamamen yok etme­si, Kirâmen Kâtibin meleklerinin kayıt­larından sildirmesi, kıyamet günü bu günahlardan dolayı hesap sormaması, hatırlayıp mahcup olmasınlar diye kul­larına da unutturması ve günah yerine sevap yazması.

Kurân-ı Kerîm'de beş âyette gecen afüv ismi. dört yerde, buna yakın bir mâna ifade eden gafur ismiyle birlikte zikredilerek teyit edilmiş 119; bir yerde de kadîr ismiyle beraber kullanı­larak 120 Allah'ın adliyle cezalandırmaya kadir olduğu halde lutfuyla bağışladığına, esasen affın ceza­landırmaya gücü yetenden sâdır olması halinde değer kazanacağına işaret edil­miştir. Hadislerde de Cenâb-ı Hakk'm afüv olduğu, affetmeyi sevdiği ifade edilmiştir.

Esmâ-i hüsnâ içinde Allah'ın affediciliğini ifade eden daha başka isimler bu­lunduğu gibi Kur'anda ve hadis mecmualarında da konuyla ilgili çeşitli naslar vardır. Bu naslara göre ilâhî affı sı­nırlandırmak mümkün değildir. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'de beyan edildiği üzere şirk istisna teşkil etmektedir. 121 İlâhî affın bazı şartlarla ka­yıtlı olup olmayacağı, kelâm mezhepleri arasında tartışma konusu olmuştur.122

Bibliyografya



1- İbn Mâce, “Du’a”, 5.

2- Tirmizî, “Dacavât”, 84.

3- Halîmî. el-Minhâc fi şifabi'l-îmân (nşr. Hilmi Muhammed Fûde), Beyrut 1399/1979.

4- Beyhakî, el-Esmâ* ve'ş-şıfât. Kahire 1358.

5- Gazzâlî, el-Makşadü'l-esnâ, Kahire, ts.

6- Fahreddin er-Râzî. Leuâmi'u'l-beyyinât (nşr. Tâhâ Abdurraüf Sa'd), Kahire 1396/1976.

7- Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât.

8- İbnü'1-Esîr. en-Nihâye.

9- Lisânü'l-Arab.

10- Tâcü'l-carûs; M. Fuâd Abdülbâki, Mu'cem, “Afv” md. 123

AFV


bk. Af. 124

AFYON

İslâm'da keyif verici olarak kullanılması yasaklanan madde. Kelimenin aslı Grekçe opion olup an­lamı “Sütlü bitkrdir (opos “Bitki sütü”); Latince'de ve Batı dillerinde opium şek­linde kullanılır. Türkçe'ye Farsça'dan afyûn imlâsıyla girmiştir.

Bazı özel işlemlerle haşhaştan elde edilen afyonun tarihi, milâttan önce SOOO yıllarına kadar uzanır. Mezopotamya ve Küçük Asya'da kann ağrıları ve öksürük için ilâç olarak, İslâmî devir­lerde ise daha çok ilâçların yapımında ve tedavide uyuşturucu olarak kullanıl­dığı bilinmektedir. Hindistan, İran ve Mısır'da ziraatı yapılan haşhaş, Anado­lu'da Türklerin hâkimiyetinden sonra özellikle Karahisar dolaylarında yaygın biçimde yetiştirilmiştir; nitekim burası daha sonraları Afyonkarahisar adını al­mıştır. Bazı müellifler Çinliler'in afyon imalini Hintliler'den öğrendiğini ileri sü­rerler; bazılarına göre ise afyonu Uzak­doğu'ya götüren müslüman tacirlerdir.

Günümüzde afyon birçok ülkede üre­tilmekte, özellikle ilâç sanayiinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Keyif verici ve uyuşturucu olarak çok aranması sebe­biyle afyon kaçakçılığı devletlerin en büyük problemlerinden biri haline gel­miştir. Bunu önlemek için de birçok ül­kede yetiştirilmesi, alım ve satımı dev­let kontrolü altında yapılmakta, müca­dele programlan hazırlanmakta ve ka­nunlar çıkarılmaktadır (bk. haşhaş).

İnsanın aklî dengesini bozan afyon, esrar, eroin vb. maddelerin içki gibi ha­ram olduğu konusunda İslâm hukukçuları görüş birliğine varmışlardır. Te­davi maksadıyla bazı ilâçların içinde bu­lunabilecekleri ise kabul edilmiştir. Fakirlerin çoğunluğuna göre afyon kulla­nan kimse içki kullananla bir tutulmayıp ta'zir grubuna giren bir ceza ile cezalandırılır. İbn Teymiyye, Zehebî, Mâverdî gibi bazı âlimler ise uyuşturucu kullanmayı içki içmek gibi telakki edip had cezasına hükmetmişlerdir. Afyon hukukî ehliyete tesiri bakımından içki gibidir. Mâlikî ve Hanbelî hukukçular­dan bir kısmına göre afyon kullanan kimsenin aklî dengesi yerinde olmaya­cağından hukukî işlemleri geçersizdir. Ahmed b. Hanbel ve İmam Şâfıfden ri­vayet edilen görüşlerden biri de bu yöndedir. Hanefîler ile diğer bazı hukukçu­lara göre. afyon tedavi gibi mubah bir maksatla kullanılmışsa hüküm böyle­dir; keyif verici olarak kullanılması ha­linde ise hukukî işlemleri geçerli sayılır. Bu görüşü benimseyen hukukçular, aklî dengeyi kaybetmenin genellikle aleyhte sonuçlar doğuracağı noktasından hare­ketle, afyon kullanan kimseyi haram bir fiili işlemesinden dolayı cezalandırmak ve bu durumu bir mazeret olarak kul­lanmasını Önlemek gayesi gütmüşler­dir. 125

Bibliyografya



1- İbn Abidin, Reddü'l-muhtâr, Kahire 1386-89/1966-69.

2- Ali el-Herevî. el-Ebniye’an hakâ'iki'l-eduiye, Tahran 1346.

3- Yûsuf el-Kardâvî, et-Halâl ve't-harâm, Bey­rut 1967.

4- Ayhan Songar. Haşhaş Me­selesi ve Türkiye, İstanbul 1974.

5- Mâcİd Ebü Ruhayye. el-Eşribe ue ahkâmühâ, Amman 1400/1980.

6- Ahmed el-Husarî, el-Hudûd ve'l-eşribe, Amman 1400/ 1980.

7- Mahmûd Şeltût, el-Fetâvâ, Kahire 1403/1983.

8- Hell. “Afyon”, IA, I, 146.

9- C. E. Dubler. “Afyün”, El2 (Ing). I, 243;

10- TA, I, 195-196.

10- S. Shahnavaz. “Afyün”, Elr, I, 594-598. 126

AFYON ETNOGRAFYA MÜZESİ

Afyon'da Gedik Ahmed Paşa Medresesi'nde kurulan müze.

Günümüzde etnografya müzesi ola­rak kullanılan medrese, Gedik Ahmed Paşa tarafından Karaman seferi sıra­sında yaptırılan (877/1472-73) külliyenin bir birimidir. Medrese ile birlikte cami, kütüphane, sıbyan mektebi, çeşme ve hamamı da mevcut olan bu külliyenin mimarı. Gedik Ahmed Paşa'nın azatlı kölesi Ayaz Ağadır. İmaret Medresesi veya Taş Medrese adıyla da anılan medrese, külliyenin güneybatı köşesinde ve camiden iki metre kadar yüksek­likteki teras üzerinde yer almaktadır. Bugüne kadar çeşitli maksatlarla kulla­nılan ve birkaç tamir gören bina, ilk defa 1928'de Afyon Halkevi'nin müzeci­lik ve sergi kolu ile Âsâr-ı Atîka Muhip­leri Cemiyeti tarafından taş eserler de­posu olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1931 yılında müze müdürü olan Süleyman Hilmi (Gönçer) burayı bir müze şeklinde düzenlemiş, bu maksatla bina­da bazı tadilât ve tamirat yapılmıştır. Yazlık dershane olarak kullanılan eyva­nın önü bir duvarla kapatılmış, hücreler arasındaki duvarlarla kapılar kaldırıla­rak mekânlar birleştirilmiş, binanın üstü bakırla kaplanmış, dış kaplamanın bazı yerleri yenilenerek 1933 yılında zi­yarete açılmıştır.

Bu tarihten sonra gittikçe gelişen müze. 1970 yılına kadar arkeolojik ve etnograftk eserlerin birlikte sergilendi­ği bir karma müze olarak hizmet ver­miştir. Ancak 1971'de yeni bir müze bi­nası yapılınca arkeolojik eserler oraya taşınmış, eski bina ise taş eserler depo­su olarak kullanılmaya devam etmiştir. 1978'de etnografik eserlerin ayrı bir bi­nada sergilenmesine karar verilince, medrese yeniden tamire alınarak ikinci bir düzenlemeye tâbi tutulmuştur. Bu sırada, bakır kubbe kaplaması yenilen­miş, dış cephede gerekli tamirat yapıl­mış, taban aslına uygun olarak imitas-yon altıgen tuğlalarla kaplanmış, bahçe tanzimi, iç avlu taban kaplaması, teşhir vitrinleri ve aydınlatma sistemi tamam­lanarak 1989 yılı başında ziyarete açıl­mıştır. Müzenin dış bahçesinde çeşitli dönemlere ait İslâmî mezar taşları, mi­mari parçalar ve 1950'li yıllara kadar yörede kullanılagelen topak ev (yörük evi) sergilenmektedir. İç bahçede revaklar altında İslâmî kitabeler, Türkmen mezar taşları, ahşap ve demir mi­mari parçalar teşhir edilmekte, doğu kanattaki hücrelerden bazılarında ta­rım araç gereçleri, orta hücrelerde İslâ­mî sikkeler ve son iki hücrede ise çeşitli savaş aletleri yer almaktadır. Batı ka­nattaki hücrelerde bir Afyon evi ile bölgeye has tekstil örnekleri, kadın ve erkek takıları, süs eşyaları ve o yöreye mahsus elbiseler bulunmaktadır. Yazlık dershanede yazma eserlerle hat levha­ları, tekke eşyaları, yazı ve ölçme aletle­ri, kışlık dershanede ise keçecilik, ye­menicilik, demircilik gibi mahallî el za­naatlarından örnekler sergilenmekte­dir. Güney cephedeki hücrelerde idarî bölümler yer almakta, Afyonkarahisar mutfağı ve bez dokuma atölyesi teşhir edilmektedir. 127



Bibliyografya



1- Afyon İl Yıllığı 1967, İstanbul 1968.

2- Afyon İl Yıllığı 1973, Ankara 1973.

3- Mehmet Önder. The Museums of Turkey, İstanbul 1983.

4- Türkiye'de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1983. 128


Yüklə 1,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin