BiRİNCİ GÜN (17 Kasım Perşembe) Bildiri Sahibi / Lecturer



Yüklə 289,7 Kb.
səhifə6/8
tarix26.10.2017
ölçüsü289,7 Kb.
#15323
1   2   3   4   5   6   7   8

Özet: Japonya'nın Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen kazadan sonra birçok ülke nükleer enerjiyle ilgili planlarını değiştirdi. Çernobil kazasından sonra dünyada nükleer enerjinin popülaritesi azalmış, özellikle Avrupa ve Amerika'da yeni nükleer santral inşaatları gözle görülür bir şekilde azalmıştı. Küresel iklim değişikliği tartışmalarının lehine kullanmayı başaran nükleer enerji şirketleri, özellikle hızla büyüyen Asya ekonomilerinde son yıllarda etkili olmaya başlamışlardı. Küresel iklim değişikliğini durdurma veya yavaşlatma konusunda etkisi oldukça tartışılan nükleer enerji santrallerinin, Fukuşima sonrası Avrupa pazarından sipariş almakta zorlanacakları Almanya, İtalya ve İsviçre'nin aldıkları nükleer enerjiyi terk etme kararların sonra artık açıkça görülüyor. Asya pazarının Çin'den sonra önemli bir oyuncusu olan Japonya'nın benzer bir karar alması, kuşkusuz nükleer endüstri için bir başka kötü haber. Yenilenebilir enerji ve doğalgaz karşısında nükleer enerjinin şansını hem ekonomik hem de politik nedenlerle ilintili olarak değerlendirmek gerekiyor.

Abstract: After disaster in Fukushima Nuclear Power Plant in Japan, many countries revised their plans about nuclear energy. In the wake of Chernobyl disaster, the popularity of nuclear power had decreased all over the world; construction of new nuclear plants had visibly diminished especially in Europe and America. Nuclear power companies, which managed to make use of discussions on global climate change, began to be influential in recent years, particularly in rapid growing Asian economies. Apart from numerous discussions regarding their effect on stopping or decelerating climate change, nuclear power plants seem to have difficulty in receiving orders from European market after Fukushima disaster, as is clearly seen through decisions by Germany, Italy and Switzerland with respect to renouncing nuclear power. The fact that Japan, an important actor of Asian market after China, took a similar decision means evidently another bad news for nuclear industry. The fortune of nuclear power in the face of renewable energy and natural gas should be assessed with relation to both economic and politic reasons.

Bildiri Sahibi / Lecturer: Dr. FERRUH DEMİRMEN

Bildiri Adı / Statement Title: NABUCCO: ZORLANAN PROJE VE TÜRKİYE’YE NE VAAD ETTİĞİ / NABUCCO: IMPOSED PROJECT AND WHAT IT PROMISES FOR TURKEY

Özgeçmiş: Lise tahsilinden sonra yüksek öğrenimini burslu olarak jeoloji dalında ABD’de yaptı, B.S. derecesini University of Kansas’dan, M.S. ve Ph.D. derecelerini Stanford Üniversitesi’nden aldı. MTA Enstitüsü, Kansas Geological Survey ve Sohio Petroleum Company’de (San Francisco) kısa sürelerle çalıştı ve 1975’de Türkiye’de doçentlik hakkını kazandı. Mesleki yaşamını çoğunlukla Hollanda merkezli Shell International Petroleum şirketinde geçirdi. Shell’de petrol arama ve üretim ile ilgili teknik eleman ve idareci olarak çalıştı, bu vesile ile Türkiye, Hollanda, Malezya, Katar ve ABD’de görev aldı, çok ülkeyi ziyaret etti. 1994 yılında Shell’den emekliye ayrılmadan önce Shell’in global faaliyetleri kapsamında sahaların geliştirilmesi ve yeni iş imkânları (“upstream business opportunities”) konularında denetim dahil etkinlikde bulundu. 1994’den bu yana petrol/doğalgaz rezerv değerlendirmesi, arama ve üretimde rezervuar riskinin azaltılması konularında bağımsız danışmanlık yapmaktadır. 2007 yılında rezerv değerlendirmesi konusunda çağrılı olarak yazdığı yazı ile “Society of Petroleum Engineers” tarafından “Distinguished Author” olarak tanındı. Son yıllarda 5574 no’lu Türk petrol yasası dahil “upstream fiscal” sistemleri üzerine çalışmalar yaptı.

Demirmen, Türkiye ve çevresinin enerji stratejisi ile ilgili çok sayıda yazılar yazmış, birçok konferansa davetli konuşmacı olarak katılmıştır. Enerji konusunda 90’a yakın yayınlanmış yazısı var. Halen ABD’de, Houston’da ikâmet etmektedir.



CV: After high school, Demirmen took higher education on geology with scholarship in USA; he took B.S. degree from University of Kansas, and M.S. and Ph.D. degrees from Sanford University. He worked during short periods for MTA Institute, Kansas Geological Survey and Sohio Petroleum Company (San Francisco), before becoming an associate professor in Turkey in 1975. He spent most of his professional life in Holland-based Shell International Petroleum Company. He worked in Shell as technical staff and administrator regarding oil exploration and production; during his post, he took office in Turkey, Holland, Malaysia, Qatar and USA, and visited many countries. In 1994, before retirement, he conducted activities including audit at Shell, regarding various issues such as expansion of areas within global activity, and upstream business opportunities. In 2007, his invited article on reserve assessment made him recognised by Society of Petroleum Engineers as Distinguished Author. In recent years, he has worked on upstream fiscal systems, including Turkish Oil Law no. 5574.

Demirmen has written numerous essays on energy strategies of Turkey and surrounding countries, and participated in many conferences as invited lecturer. He has about 90 articles published on energy. Today, he lives in Houston, USA.



Özet: Türkiye toprakları üzerinden AB’nin doğalgazda Rusya’ya bağımlılığını azaltma amacını güden Nabucco boru hattı projesi, gerçekleşme hususunda büyük zorluklar yaşamaktadır. Bunun başlıca nedeni, projenin güzergah odaklı sadece bir doğalgaz iletim hattı olarak tasarlanmış olması, kaynak temini sorununun arka plana atılmış olmasıdır. Proje 2004’de resmiyet kazandığından bu yana kaynak bulmakta güçlük çekilmektedir. Sonuç olarak yapım ve finansman gecikmiş, maliyet neredeyse iki kart artmış, rakip projeler yol almış, proje kan kaybetmiştir. İlk aşamada Azerbaycan Şah Deniz-2 doğalgazı kaynak olarak öngörülmektedir. Ne ki, en az 4 rakip proje gerçekleşmek için aynı Şah Deniz gazını hedeflemektedir. Rakip projeler daha düşük maliyet nedeniyle Nabucco’yu ciddi olarak tehdit etmektedir. Bu yazının kaleme alındığı günlerde Şah Deniz konsorsiyomu rakip projeler arasında tercih yapacak.

Nabucco “olur” alsa bile projenin yapımı için gerekli yaklaşık 15 milyar avroluk yatırım, kredi olanaklarını (%70 oranında) zorlayacaktır. İlaveten Şah Deniz-2 gazı hattın 31 milyar m3/yıl kapasitesini doldurmaya yetmeyecektir. Bu bağlamda önemli olabilecek Türkmen, Irak ve İran gaz kaynakları çeşitli nedenlerle belirsizlik içindedir. Son zamanlarda Türkmen gazını hedefleyen Hazar geçişli doğalgaz hattı projesi Nabucco’nun lehine olarak politik ivme kazanmışsa da, Rusya’nın bu noktadaki itirazları dikkate değer. Öte yandan Rusya’nın Güney Akım projesi de Nabucco’ya ek bir rakip olarak gündemde. Şeyl gaz potansiyeli, Irak LNG projesi, ve son yıllardaki Doğu Akdeniz doğalgaz keşifleri, Nabucco dahil çok enerji projesini uzun vadede etkileyebilecektir.

Nabucco, Türkiye’nin doğalgaz arz güvenliğine katkıda bulunabilecekse de, ülke için aslında bir hayal kırıklığıdır. Projenin Türkiye’ye getireceği avantajların hemen hepsi (stratejik kazanım, ticari çıkarlar, sektör canlanması, v.b.), BOTAŞ önderliğinde, geniş bir vizyonla gerçekleştirilebilirdi. Doğalgaz depolarının yapımına hız verilerek bir ticari ve dağıtım merkezi (“hub”) olunabilirdi. Şimdiki durumda Türkiye Nabucco için sadece bir transit ülke konumundadır. Projeye destek ile AB’ye karşılıksız yeni enerji güzergahı şansı verilmiş, BOTAŞ bir anlamda kendine rakip yaratmış, EPDK’nin yasal düzenleme tasarrufları kısıtlanmıştır. Bu vesileyle 50 yıl geçerli olabilecek ayrıcalıklar tanınmıştır. 25 yılda devletin projeden vergi kazancının bugünkü parayla yaklaşık 2 milyar avro olması öngörülmektedir. Nabucco ekonomik yönden çok politik yönden ağırlıklıdır.

Yine de altını çizmek gerekir ki, baş rakip ITGI ve TAP alternatiflerine kıyasla Nabucco Türkiye için tercihe layık bir projedir.



Abstract: Nabucco Pipeline Project, which passes through Turkey and aims at reducing EU’s dependence on Russia regarding natural gas, suffers many problems in process of realisation. The main reason is that the project was designed only as a natural gas transmission line focusing on the route, and that the problem of resource procurement was left aside. Since becoming official in 2004, the project has experienced difficulties about resources. As a result, construction and financing are delayed, costs are almost doubled, rival projects rapidly advanced, and Nabucco weakened. In the first step, the natural gas from Azerbaijan Shah-Deniz 2 was foreseen as the resource. Nevertheless, at least 4 rival projects set sight on the gas from Shah-Deniz for realisation. These rivals seriously threaten Nabucco due to their low cost. When present article was put to paper, Shah-Deniz Consortium was about to make a choice among rival projects.

Even though Nabucco is approved, the necessary investment for realisation of project, around 15 billion Euros, will compel the possibilities of loan (at the rate of 70%). In addition, gas from Shah-Deniz 2 will not be sufficient for filling its capacity of 31 billion m3/year. Turcoman, Iraqi and Iranian gas resources, which may become important due to abovementioned circumstances, are in uncertainty because of various reasons. Lately, even though natural gas line project that targets Turcoman gas via Caspian seems to gain speed in favour of Nabucco, Russia’s objections are worth noting. On the other hand, Russian South Stream Project is in question as another rival of Nabucco. Shale gas potential, Iraqi LNG Project and recent East-Mediterranean natural gas explorations may affect many projects in long-term, including Nabucco.

Nabucco may contribute to natural gas offer security for Turkey; nevertheless, it is undoubtedly an absolute disappointment. Almost all advantages of project for Turkey (such as strategic gain, commercial interests, sector reanimation etc.) could have been realised through a wider vision, under guidance of BOTAŞ. The country could have become a commercial and distributional hub, if enough importance were paid to construction of natural gas storages. Now, however, Turkey is nothing but a transition country for Nabucco. Support for project provides EU an opportunity for a new outright energy route; therefore, BOTAŞ created in a sense a rival for itself, and legal regulation control by EPDK is restricted. So, privileges that may be valid for 50 years are granted. Government’s estimated tax income from the project in 25 years is 2 billion Euros, in today’s currency. That is, Nabucco is a political project, rather than economic.

Despite all, it should be underlined that Nabucco is more preferable for Turkey, compared to main rival alternatives such as ITGI and TAP.



Bildiri Sahibi / Lecturer: MEHMET GÜLER

Bildiri Adı / Statement Title: DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE KÖMÜR / COAL ON THE WORLD AND IN TURKEY

Özgeçmiş: Mehmet Güler 1969 yılında Kastamonu-Küre’de doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini Zonguldak’ta tamamladı. 1991 yılında ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. 2010 yılında Yüksek Lisansını tamamladı. 191 yılından beri TKİ Çayırhan OAL Bölge Müdürlüğünde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda ve Elektrik Üretim A.Ş.’de (EÜAŞ) çalışmıştır. Halen EÜAŞ Çevre Dairesinde çalışmaktadır. Çeşitli sempozyum, panel ve kongrelerde yayınlanmış sunumları bulunmaktadır.

CV: Mehmet Güler was born in Küre, Kastamonu, in 1969. He completed primary, secondary and high school education in Zonguldak. In 1991, he graduated from Department of Mining Engineering at METU. He accomplished master studies in 2010. Güler has worked at Regional Directorate of OAL (Middle Anatolia Lignites) of TKİ Çayırhan, also in Ministry of Energy and Natural Resources and EÜAŞ (Electricity Generation Corporation) since 1991. Today, he still holds office in Environment Office of EÜAŞ. His presentations have been issued in several symposiums, panels and congresses.

Özet: Dünya toplam enerji tüketiminin aşağı yukarı çeyreğini oluşturan ve elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık %40’ınden sorumlu olan kömür vazgeçilmez bir enerji kaynağı olmaya devam edecektir. Türkiye’nin enerji ve elektrik enerjisi talebi artarken, kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle ithalata olan bağımlığı giderek artmıştır. Çalışmada öncelikli olarak enerji ye bakılacak sonrasında kömür üzerinde durulacaktır.

Abstract: Coal, which almost constitutes quarter of total global energy consumption and which undertakes around 40% of electric power generation, will remain as an irreplaceable source of energy. In Turkey, energy and electric power demand increases, whereas dependence on importation also rises due to limited domestic resources. The statement will initially deal with energy, before laying stress on coal.

Bildiri Sahibi / Lecturer: Dr. NEJAT TAMZOK

Bildiri Adı / Statement Title: JEOPOLİTİK VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER PERSPEKTİFİNDEN KÖMÜRÜN GELECEĞİ / FUTURE OF COAL WITHIN THE SCOPE OF GEOPOLITICAL AND TECHNOLOGIC DEVELOPMENTS

Özgeçmiş: Bartın-Amasra doğumludur. Lisans ve yüksek lisans derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden, doktora derecesini ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Yönetim Bilimleri Kürsüsü’nden almıştır. Doktora tezi, elektrik enerjisine ilişkin kamu politikalarının analizi üzerinedir. 1985 yılından itibaren Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü’nde çalışmaktadır. Son olarak TKİ Stratejik Planlama Koordinatörlüğü ve Planlama Müdürlüğü görevlerini yürütmektedir. Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmış çok sayıda çalışması mevcut olup, Maden Mühendisleri Odası, Dünya Madencilik Kongresi Türk Milli Komitesi ve ODTÜ Mezunları Derneği’ne üyelikleri bulunmaktadır.

CV: Tamzok was born in Amasra, Bartın. He took his undergraduate and master degrees from Mining Engineering Department, Middle East Technical University, whereas he completed doctoral studies at Political Science and Public Administration Management Sciences Department, Ankara University. His doctoral thesis is on analysis of public policies regarding electric power. Since 1985, he has been working in General Directorate of Turkish Coal Enterprises (TKİ). Most recently, he has been in charge of TKİ Strategic Planning Coordination and Planning Management. His numerous studies are published in magazines and newspapers, and he is a member of Chamber of Mining Engineers, Turkish National Committee of World Mining Congress and METU Alumni Association.

Özet: Petrol ve doğal gaz kaynaklarının sınırlı coğrafi bölgelerde toplanması ve ömürlerinin büyük oranda azalmış olması, nükleer enerjinin ise nükleer silahlanmanın bir parçası olarak görülmesi bakımından stratejik kaynaklar olarak değerlendirilmeleri ve birer savunma ya da dış politika unsuru olarak dikkate alınmalarının, gündemi diğer kaynaklara göre daha fazla işgal etmeleri sonucunu doğurduğu açıktır.

Kömürün ise, enerji kaynakları içerisinde gerek geçmişte gerekse bugün ve gelecekteki muhtemel ağırlığına karşın, bir yandan günümüzde önemli çatışma konuları arasında bulunmaması, diğer yandan küresel ölçekteki ticaretinin toplam dünya üretiminin sadece %15-16’lar düzeyinde bulunması nedenleriyle gerek küresel gerekse ulusal enerji gündemlerini diğerleri kadar işgal edemediği görülmektedir. Bununla beraber, gerek birincil enerji tüketimleri gerekse elektrik üretimi içerisindeki payları incelendiğinde, kaynakların toplam enerji bileşimi içerisindeki ağırlıklarının gündemdeki ağırlıkları ile doğru orantılı olmadığı görülmektedir. Gerçekte, kömür, günümüzde küresel enerji tüketiminin en önemli bileşenidir ve kömürün dünya birincil enerji arzı içerisindeki payı düşük oranlarda da olsa sürekli artış göstermektedir.

Bu çalışmada; kömürün geleceği üzerinde etkili olabilecek jeopolitik ve teknolojik faktörler araştırılmakta, söz konusu faktörlerde ortaya çıkması muhtemel gelişmelerin kömürün gelecekteki üretim, tüketim ve fiyat parametreleri üzerinde ne oranda ve ne yönde etkili olabilecekleri tartışılmaktadır.

Abstract: Since oil and gas resources are located in limited places and their do not seem to last as long as expected before, and since nuclear resources, due to consideration as a nuclear armament, are seen as strategic resources and deemed as an element of defence or foreign policy, they now occupy the agenda more than other sources of energy.

As for coal, despite its past, present and possible future role among energy resources, it seems not to occupy that much place in global and national energy agenda, because it is not today a point of conflict and its global trade percentage is only 15-16% of global production. Nonetheless, upon an analysis on primary energy consumptions and its shares on electricity consumption, we find out that the proportion of resources in total power constitution is not directly related with their weight in agenda. In fact, coal is the most important component of global energy consumption and its share as primary power offer on the world continuously increases, even though with small margins.

This study deals with geopolitical and technological factors that may influence the future of coal, and discusses how much and in which context the probable changes in these factors may affect the production, consumption and price parameters of coal in future.

Bildiri Sahibi / Lecturer: Dr. MUHAMMET GARİP

Bildiri Adı / Statement Title: YEREL YÖNETİMLER PERSPEKTİFİNDEN ENERJİ VERİMLİLİĞİ / ENERGY EFFICIENCY THROUGH THE EYES OF LOCAL AUTHORITIES

Özgeçmiş: Muhammet Garip, 1972'de Adana'da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi-Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden 1994 yılında mezun olan Garip, 1997 yılında yüksek lisans, 2002 yılında ise doktorasını tamamladı. İlgi alanları arasında kent aydınlatması, yenilenebilir enerji, enerji tasarrufu ve elektrikli sürücü sistemleri gibi konular bulunmaktadır.

Sırasıyla; Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Ulaşım A.Ş, İstanbul Enerji San. ve Tic. A.Ş.’de görev almış olan Garip halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Aydınlatma ve Enerji Müdürlüğünü sürdürmekte ve Yıldız Teknik Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği bölümünde Yardımcı Doçent Doktor olarak görev yapmaktadır.

Doktor Garip’in ulusal ve uluslararası birçok dergide yazıları yayınlanmıştır.

CV: Muhammet Garip was born in Adana in 1972. Having graduated from Electrical Engineering Department of Yıldız Technical University in 1994, Garip accomplished his master and doctorate studies in 1997 and 2002, respectively. His areas of interest include urban lighting, renewable energy, energy saving and electrical drive systems.

Garip has served in Yıldız Technical University, Istanbul Transport Corporation, and Istanbul Enerji San. ve Tic. AŞ, respectively. He is still in charge of Urban Lighting and Energy Directorate at Istanbul Metropolitan Municipality, and Assistant Professor Doctor at Mechatronics Engineering Department at Yıldız Technical University.

Doctor Garip’s articles have been published in many national and international periodicals.

Özet: Yerel yönetimler, ulusal sınırlar içerisinde değişik büyüklüklerdeki topluluklarda yaşayan insanların ortak, temel ve yerel gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan ve hukuk düzeni içerisinde oluşturulmuş olan anayasal kuruluşlardır.

Bu çalışmada yerel yönetimler açısından enerji verimliliğinin ne anlam ifade ettiği irdelenmektedir. Konu sosyo-ekonomik ve teknolojik açıdan analiz edilerek yerel yönetimlerde ve yerelde enerji verimliliği konusunda yapılabilecek çalışmalar ile ilgili bir yol haritası sunulacaktır.



Abstract: Local authorities are constitutional institutions that are formed within legal order to meet common, fundamental and regional requirements of people living in communities of various sizes within national borders.

Hereby study examines the meaning of energy efficiency in the eyes of local authorities. The issues are analysed in socioeconomic and technologic terms, and a roadmap is introduced regarding possible and applicable local implementations on energy efficiency.



Bildiri Sahibi / Lecturer: TÜLİN KESKİN

Bildiri Adı / Statement Title: TÜRKİYE'DE ENERJİ VERİMLİLİĞİ SÜRECİ VE YAPILMASI GEREKENLER / ENERGY EFFICIENCY PROCESS IN TURKEY AND THE DO’S

Özgeçmiş: 1977 yılında Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Makina Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra EİE Genel Müdürlüğü'nde makina mühendisi olarak çalışmaya başladı. DSİ Barajlar ve HES Dairesinde EİE adına hidroelektrik santral projelendirme çalışmalarında yer aldı. EİE'de yeni oluşturulan Enerji Kaynakları Etüt Dairesi Başkanlığı'nda yenilebilir enerji ve daha sonra da enerji verimliliği konularında çalıştı.

Enerji verimliliği konusunda birçok ulusal ve uluslararası proje geliştirdi, çalıştı ve yönetti. 1980-2004 yılları arasında enerji verimliliği konusunda hazırlanmış olan tüm mevzuatın, broşür, yayın ve benzeri dökümantasyonun ve sanayide enerji yönetimi sisteminin geliştirilmesi, hazırlanması ve uygulanması gibi konularda aktif olarak çalıştı. TUBİTAK, DPT, Çevre Bakanlığı gibi kurumların oluşturduğu 5 yıllık kalkınma planları, Vizyon 2023 Teknoloji Öngörü çalışmaları, İklim Değişikliği Çalışma Grubu gibi değişik birçok komisyonda çalıştı. Konusu ile ilgili olarak yurtdışında bir çok toplantıda kurumu ve ülkemizi temsil etti. 12 yıl Şube Müdürü olarak çalıştıktan sonra, 27 yıl hizmet ile 2005 yılında EİE'den emekli oldu.

İngiltere Dış işleri Bakanlığı bursu ile İngiltere'de De Monfort Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Enstütüsü'nde çalışmalara katıldı. 2006 yılında Yeşil Güç Enerji ve Çevre Danışmanlık adlı şirketini kurarak, çalışmalarını sürdürmektedir. UNDP, AB ve çeşitli uluslararası kuruluşların projelerinde danışmanlık yapmaktadır. Ayrıca UNDP Küçük Destek Programı(SGP) Ulusal Yönlendirme Komitesi, DEK TMK Denetleme Kurulu, TEMA Bilim Kurulu, Enerji Ekonomisi Derneği Yönetim Kurulu ve Temiz Enerji Vakfı Yönetim Kurulu Üyesidir. Makina Mühendisleri Odası Enerji Danışmanı olarak çalışmaktadır.

CV: Having graduated from Mechanical Engineering Department, State Engineering and Architecture Academy of Ankara in 1977, Mrs. Keskin began to work at General Directorate of Electric Power Resources Survey and Development (EİE). She took part in project design process of hydroelectric plants on behalf of EİE within Dams and Hydroelectric Plants Office of State Hydraulic Works (DSİ). In the newly established Presidency of Energy Resources Survey Office, she worked on renewable energy and later, about energy efficiency.

She developed, worked in and conducted many national and international projects on energy efficiency. From 1980 to 2004, she actively participated into development, preparation and implementation of regulations, brochures, publications and similar documentation on energy efficiency, as well as of issues such as energy management system in industry. She held office in various commissions, including 5-year development plans by TÜBİTAK, DPT and Ministry of Environment, Vision 23 Technology Foresight Project, Climate Change Workgroup etc. She represented the institution and Turkey in many meetings abroad. After 12 years of service as Department Manager, she retired EİE in 2005, at the end of 27 years at the helm.



She attended studies at Institute of Energy and Sustainable Development Institute at De Monfort University, thanks to education grant by English Foreign Ministry. In 2006, she founded Yeşil Güç Enerji ve Çevre Danışmanlık Company, where she still is at the helm. She consults in projects by UNDP, EU, and various international institutions. Besides, she is member of National Orientation Committee of UNDP Small Grants Programme (SGP), DEK TMK Regulatory Board, TEMA Science Board, Administrative Board of Energy Economy Association, and Clean Energy Foundation Board. She serves as energy consultant of Chamber of Mechanical Engineers.

Yüklə 289,7 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin