Biz bu araştırmamızda kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerimde yer alan temsilleri çeşitli yönleriyle ele alıp, bu konuda bilgi vermeye çalışacağız


-İpliğini Sağlamca Büktükten Sonra Bozan Kadın



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə24/41
tarix02.11.2017
ölçüsü0,74 Mb.
#27821
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   41

62-İpliğini Sağlamca Büktükten Sonra Bozan Kadın


Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir.Bir toplum diğer bir toplumdan (sayıca ve malca) daha çok olduğu için yeminlerinizi, aranızda bir fesat aracı edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan (kadın) gibi olmayın. Allah, bununla sizi imtihan etmektedir. Hakkında ihtilafa düşmekte olduğunuz şeyi kıyamet gününde mutlaka size açıklayacaktır. (Nahl:16/91-92)

Ayeti kerime yapılan antlaşmalara bağlı kalmayı emretmekte, ardından bir darb-ı meselle bunu teyit etmektedir. Bu ayeti kerime Arapların “ Vecedet Harkâ-e sûfen” (Harka bir yün buldu) anlamındaki deyimleri hatırlatır. Bu kadın Kureyş’den Ümmü Rayta binti Ka’p imiş. Bulduğu yünü eğirip geri bozan bu kadın, Araplara ata sözü olmuştur. Yüce Allah yeminlerini bozarak o kadının ipi yapıp-bozması gibi olmayın diye buyurarak bir temsil yapmıştır. Hem deyim hem de ayeti kerime boşuna çalışan kimseler için kullanılır.297


63-Açlık ve Korkuya Müptela Kalan Şehir.


Allah, (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.” (Nahlr16/112)

Güvenlik ve huzur içinde, etraftan kendisine bol bol rızık gelirken, Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük ettiği için , açlık ve korkuya müptela kalan bir kentin durumu örnek verilmiştir. Bu ket halkı içinde yetişen, Allah elçisini yalanlayarak, haksızlık ettikleri için Allah’ın azabına çarpılmışlardır.298

Müfessirlerin ekserisine göre bu ülkeden maksat Mekke’dir. Zira Mekkeliler Allah Resulü’nü yalanladılar ve nail oldukları bunca refaha karşı nankörlük ettiler de arkasından yedi yıl korkunç kıtlığa uğradılar. Bazılarına göre ise burası Mekke değildir. Çünkü Mekkelilere ibret alsınlar diye örnek verilen bir şehirdir. İnsana kendisi örnek verilmez. 299

64-Boyunlara Asılan Kaderler ve Ameller


Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter” (İsra,17/13)

Ayeti kerime de insanların yapmış oldukları amellerin kendileri terk etmeyeceklerine ve yanlarından ayrılmayacaklarına ayrıca her insanın amelinin kendisini bağladığına işaret edilmiştir. Bu durum istiarei temsiliyye biçiminde boğazlara asılan kolyelere ve süs eşyalarına benzetilmiştir.

Bu dünyada, gerek çevrenin olumsuz şartları, gerekse insanın birçok kötü arzu ve ihtirasları, onun kalp ve basiretini bağlayabilmekte, iyilik ve kötülükleri görmesini önleyebilmektedir. Buna karşılık, yukarıdaki ayete göre, ahirette insan sözkonusu olumsuz amillerden kurtulacağı için kendi hesabını bizzat kendisi yapacak, dünyadaki amellerinin değeri hakkında hüküm vermek ve kendisini ibra veya mahkum edecek bir ruh olgunluğuna ulaşacaktır.300

65-Şefkat Kanatları


Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et” (İsra, 17/24)

Ayeti kerimede kişinin anne-babasına karşı olan davranışında ve yaşlandıkları zaman onlara gösterilmesi gereken ilgi ve alakada ki hassasiyet; kuşların yavrularını yabani hayvandan veya düşmanlarından korumak için kendisini tehlikeye atıp, gelecek olan zararın kendisine gelmesi ve yavrularına gelmemesi için, yavrularını kanatlarının altına almasına benzetilmiştir.


66-Kur’an’ın Büyüleyici Etkisi


Biz, onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zalimlerin: "Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini çok iyi biliriz. Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır.”(İsrâ, 17/47-48)

Burada Müşriklerin Kur’an’ı dinlerken takındıkları tavırlarla ilgili bir temsil anlatılmaktadır.İşte müşriklerin fıtratları Kur'an'dan bu derece etkilendiği halde, onlar buna engel oluyorlardı. Kalpleri o tarafa doğru kendilerini çekerken onlar, kalplerine engel oluyorlardı. Bu nedenle yüce Allah da onlarla peygamber arasına gizli bir perde gerdi. Bu perde gözlere görünmese de kalpler onun varlığını hissederler. Bir de bakmışsın ki, onlar artık Kur'an'dan yararlanamıyorlar. Okudukları Kur'an'dan kendilerine pay çıkarıp, doğru yola gelmiyorlar. İşte bu şekilde gizlice Kur'an'ın kendi kalpleri üzerindeki etkisini konuşuyorlardı. Sonra da buna kulak vermemek için komplolar düzenliyorlardı. Sonra tekrar onun etkisinde kalıyor, dönüş yapıyorlardı. Sonra tekrar, gizlice konuşuyorlardı. Nihayet bir daha dönmemek üzere antlaşma yapmak zorunda kalıyorlardı.301

Kutup Tefsirinde şu rivayete yer verir: “İbn-i İshak "Siret" adlı eserinde Muhammed İbn-i Müslim İbn-i Şıhab'tan o da Zühri'den rivayet ederek diyor ki: Ebu Süfyan İbn-i Harb, Ebu Cehil İbn-i Şiham, müttefiki Zühre oğullarının Ahnes İbn-i Şüreyk bin İmr İbn-i Vehbes Sakafi bir gece Peygamberi -salât ve selâm üzerine olsun- dinlemek için buluştular. Peygamber bu arada evinde namaz kılıyordu. Herkes okunan Kur'an'ı dinlemek için kendisine bir yer seçip oturdu. Her birinin diğerinden haberi yoktu. Şafak sökünceye kadar Kur'an'ı dinlediler. Ondan sonra dağılıp gittiler. Yolda buluştular ve birbirlerini kınayarak "beyinsizin biri bizi bu halde görürse bu halimiz onlar üzerinde çok tesirli olacaktır" deyip gittiler. İkinci gece olunca her üçü de önceki gece oturdukları yerlerine gelip oturdular. Bütün bir geceyi Kur'an dinlemekle geçirdiler. Şafak atınca dağıldılar. Yine aynı yerde buluştular. Tekrar birbirlerine önceki gece söylediklerini söylediler ve dağılıp gittiler. Üçüncü gece aynı şekilde gelip yerlerine oturdular. Yine bir araya geldiler. Birbirlerine "Bir daha gelmeyeceğimize söz vermedikçe buradan ayrılmayacağız" dediler ve bu ilke üzerinde anlaşarak dağıldılar.302


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin