52 - İddianamenin iadesi kararı verilmesi istemi.
CMK 174 madde iddianamenin iadesi müessesini düzenlemiştir. İddianamenin Kanunda öngörülen koşulları taşımadığı veya eksik soruşturma yapıldığı durumlarda, duruşma aşaması uzayacağı için, davanın tüm araştırma işlemleri bittikten sonra açılması amaçlanmıştır. İddianamenin kabulü ile, kovuşturma aşaması başlayacak ve mahkeme tensip tutanağı ile dava ve duruşma hazırlıklarına başlayacaktır.
Dönmezer Tasarısında, müdafilerin de “iddianamenin iadesini isteme hakkı” düzenlenmişken, CMK da bu düzenlemeye yer verilmemiştir. Yasa koyucu, bir kez daha sanık haklarını ve savunmayı görmezlikten gelmeyi tercih etmiştir.
Buna rağmen, müdafiin dosyayı inceleme yetkisi bulunduğu için, bu zorluğun aşılması mümkündür. Dosyayı incelerken belirlediğiniz, "iddianamenin iadesi nedenlerini" belgeleyiniz. Zira, iddianamenin mahkeme tarafından incelenmesi sürecinde, dosyaya müdahale edebilir ve soruşturma aşamasındaki hukuka aykırı savcılık ve kolluk işlemlerini, mahkemeye bir dilekçe ile bildirerek, iddianamenin iadesini talep edebilirsiniz.
Bu müessesenin tam olarak çalıştırılması halinde, haksız ve yersiz açılan bir çok kamu davası iade edilmiş olacaktır. Bu da, ceza yargılamasının önemli sorunlarından biri olan, "duruşmanın uzaması" olgusu ortadan kaldırmış olacaktır.
Kanunun en önemli maddelerinden biri olan iddianamenin iadesi, yeterince işletilememektedir. Bunun sebeplerinden en önemlileri yargı yapılanmasındaki sorunların yanı sıra, günümüzde yargı üzerindeki aşırı baskı da etkili olmaktadır.
53 - Kamu davası ve bunun "açılmış olması" (CMK 175/1).
Ceza yargılamasının yapılabilmesi için suç isnadının yargılama makamı önüne getirilmesi gerekir. Buna “kamu davası” denilir. Kanunumuz da Devletin açtığı davaya kamu davası (CMK 175/1) adını vermiştir.
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenler (CMK 170/2). Bu “taslak” iddianame üzerine yargılama makamı sanığın da mütalaasını almalı ve ondan sonra kovuşturmanın açılmasına veya açılmamasına karar vermelidir. Bizim Kanunumuz bu aşamada sanığın mütalaasının alınmasını öngörmemiş (CMK 175) ve C. savcısının düzenlediği iddianame ile kamu davasının açılmasını da kabul etmemiş, iddianamenin kabulü kararı ile dava açılmasını benimsemiştir (CMK 175). Ceza Muhakemesi Kanunu soruşturma evresinin sonunda iddianame düzenlenecek kadar yeterli şüphenin oluştuğu hallerde “taslak iddianame” hazırlanmasını istemekle (CMK 170) birlikte iddianamenin mahkemeye verilmesi ile “kamu davasının açılmasını “kabul etmemiştir”; kamu davası “iddianamenin kabul edilmesi kararı” ile (CMK 175) açılmaktadır.
Böyle bir düzenleme sistemi karıştırmıştır: C. savcısı ile taslak iddianamede “şüpheli” adını taşıyan kişiden bahsedecek, bu iddianame kabul edilince artık yenisi düzenlenmeyeceği için öyle kalacak suçlanan kişiye “sanık” sıfatı verilmeyecektir. Bizce iddianamenin mahkemeye verilmesi ile kamu davası açılmalı, fakat sonsoruşturmaya geçmek için “iddianamenin kabulü kararı” “sonsoruşturmanın açılması kararı” halini almalıdır.
İddianamenin esas hakkındaki hükmü verecek olan görevli ve yetkili mahkemeye verilmesinden sonra bu mahkeme 15 gün içinde iddianamenin iadesi kararı (CMK 174). yeterli şüphe varsa, eksik soruşturma işlemi yoksa ve şekil şartlarına uygunsa gerekçeli bir “iddianamenin kabulü kararı” (CMK 175/1) verilir ve bu karar duruşmayı açmak için okunur (CMK 191/1).
Türk Hukukunda “kamu davası” mahkeme tarafından verilen “iddianamenin kabulü kararı” (CMK 175) ile açılmış sayılmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunun “iddianamenin iadesi” (CMK 174) ve iddianamenin kabulü (CMK 175) kararlarına yer vermesi yerinde olmuştur. Ancak kamu davasının açılmış sayılacağı an bakımından Kanundaki düzenlemenin değiştirilmesi gerekmektedir: iddianamenin düzenlenip mahkemeye verilmesi ile “kamu davası açılmış sayılmalı”, davanın mahkeme önüne gitmesi için ayrı bir karar daha verilmeli ve “ara soruşturma” kanunla düzenlenmelidir.
Ara soruşturmada, iddianamenin mahkemeye verilmesi (CMK 170) ile kabul edilmesi (CMK 175/1) arasındaki süreçtir. Bu aşamada verilmesi gereken hakim kararları açısından hangi makamın görevli olacağı kanunda açıkça düzenlenmemiştir.
Bu evre kanuna göre henüz soruşturma evresidir. Soruşturma evresi olduğu için de C. savcısı yetkilidir. Fakat iddianame mahkemenin eline geçmiş ve mahkeme tarafından değerlendirilmektedir. Kamu davası iddianamenin kabulü ile açılacaktır. Mahkeme kabul kararından sonra “görevli” olacaktır. Kanundaki bu düzenlemeden uygulamada tutuklama kararının itirazı açısından veya tutukluluk durumunun devamının incelenmesi bakımından sorunlar yaşandığı bilinmektedir. Bizce kanun değiştirilmeli ve iddianamenin mahkemeye verilmesi ile kamu davası açılmış sayılmalı, mahkeme daha sonra kovuşturmaya geçme kararı veya geçmeme kararı vermelidir.
İddianamenin kabulünden (CMK 175/1) sonra tutulacak yol, muhakeme şemasında kaide olarak, sanığın da mütalaası alındıktan sonra yargılama makamınca bir karar verilmesidir.
Ancak işler çoğaldıkça karar verecek hakimlerin işini azaltmak için ve hakimin kararı ile mahkeme önüne gitmenin önemi gözden kaçırılarak ağır olmayan suçlarda, başlangıç soruşturması sonunda davanın doğrudan doğruya mahkemede açılması, yani iddianamenin mahkemeye verilmesi ve buna dayanılarak sonsoruşturma yapılması sistemi kabul edildi. Böylece sonsoruşturma iddianamesinden farklı olan “dava açan iddianame” istisna olarak ortaya çıktı.
İddianame adının da belirttiği gibi yazılı bir iddiadır. İddia makamının bir mütalaasıdır. Bazen savcının duruşmadaki beyanı da yeni bir dava açılması için yeter sayılabiliyordu, CMK bunu kabul etmedi.
İddianamenin kabulü kararı (CMK 175/1) verilmesi ile birlikte hem kamu davası açılmış sayılır, hem de soruşturma evresi biter, kovuşturma evresi başlar; “şüpheli” artık “sanık” olur.
Kovuşturma (CMK 2), asıl ceza muhakemesinin ikinci ve sonuncu evresidir. Kovuşturmaya “öğrenme muhakemesi” de denir; bu aşamada mahkeme hem olayı, hem de olayın hukuk normları karşısındaki durumunu öğrenecektir. Öğrenme iki bakımdandır. Hem olay öğrenilecektir. Buna “olayın belirlenmesi” diyoruz. Hem de olayın hukuk normları karşısındaki durumu öğrenilecektir. Buna da “hukukî değerlendirme” adı verilmektedir.
Soruşturma evresinin gayesi kovuşturma evresinin açılmasına yer olup olmadığını araştırmak ve yer varsa onu hazırlamaktır. Bu demektir ki muhakeme adlı canlı varlık, artık çocukluk devresini geride bırakmış, olgunluk çağına erişmiştir. Kovuşturmanın gayesi ise bu evre asıl ceza muhakemesinin son evresi olduğundan, asıl ceza muhakemesinin gayesidir, yani hakikat araştırılarak suç isnadı konusundaki uyuşmazlığın kolektif olarak yargı halini alacak bir hükümle çözülmesidir.
Suç isnadı konusunda hakikati araştırmak gayesine erişmek için kovuşturma evresinde yapılan faaliyetler bu evrenin görevlerini (fonksiyonlarını) teşkil eder. Bunları, muhakemenin üç çeşit vasıtasına göre dört grupta toplamak mümkündür. 1) delil toplama 2) delilleri ortaya koyma 3) sonuç çıkarıp isnat konusunda hüküm verme 4) koruma tedbirleri alma, yani koruma.
Sübut konusunda karar verecek olan mahkemenin kullanacağı vasıtalar olan deliller kovuşturma evresinde ortaya konacaksa da delil kaynaklarının ve delil olabilecek şeylerin soruşturmada toplanması, olmayacakların olacaklardan ayrılması, kaide olarak soruşturmada ve özellikle bu işi mahkeme hesabına yapacak olan ve bir bakıma mahkemenin naip hakimi durumunda bulunan sorgu hakimi tarafından ilksoruşturmada yapılacaktır. Kovuşturma evresinin ve özellikle kamuyu en çok ilgilendiren duruşma aşamasının çok kısa sürmesi için bu kaideye uyulması şarttır. Nitekim soruşturmanın ve özellikle ilksoruşturmanın kabulü sebebi budur. Ancak delil olabilecek şeylerin sonradan öğrenilmesi de mümkündür. Bu itibarla soruşturma evresi bittikten sonra delil toplamak zorunlu olabilir. Onun içindir ki kovuşturma evresinde da delil toplama faaliyeti istisnaî de olsa vardır. Bu faaliyetin yapılması için duruşma hazırlığı diye bir aşama kabul edilmiştir. Ancak bu faaliyetin duruşma aşamasında de yapılması imkansız değildir.
Bu faaliyet sonsoruşturmanın temel görevidir ve yapılması duruşma adlı ayrı bir aşamayı oluşturur.
Delillerin ortaya konmasından sonra uyuşmazlığın esasını çözmeye sıra gelecektir. Uyuşmazlık kollektif olarak hüküm adlı hükümle çözüldüğünden, tarafların mütalaalarının alınmasını ve karar verilmesini gerektiren bu faaliyetleri de ayrı bir aşamada toplayacağız. Bu aşamanın adı sonuç çıkarma aşamasıdır.
Daha ziyade soruşturma evresinde başvurulan koruma tedbirleri kovuşturma evresinde de gerekebilir.
Dostları ilə paylaş: |