Ders notlari


SÖZLÜ EDEBİYATTA TÖREN ADLARI



Yüklə 1,79 Mb.
səhifə6/24
tarix31.05.2018
ölçüsü1,79 Mb.
#52221
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24

SÖZLÜ EDEBİYATTA TÖREN ADLARI:

1.ŞÖLEN: Dinî - askerî âyin ve ziyafet törenleridir.

2.SIĞIR: Kutsal av törenleridir.

3.YUĞ: Cenaze törenleridir.

SÖZLÜ EDEBİYAT NAZIM BİÇİMLERİ:

1.SAV: Bugünkü atasözlerinin karşılığıdır. Manzum olarak doğmuş, sonradan yazıya aktarılmıştır.

2.SAGU: Bugünkü ağıdın karşılığıdır. Dörtlüklerle 4+3=7’li heceyle söylenir. Yuğ denen cenaze törenlerinde söylenir. Uyak düzeni: aaab, cccb, dddb… 3-5 dörtlükten oluşur.

3.KOŞUK: Koşmaların ilk şeklidir. Aşk, doğa sevgisi, yiğitlik konularını işler.

Sığır ve şölen denen törenlerde kopuz eşliğinde söylenir.

Genellikle 4+3=7’li heceyle söylenir. Uyak düzeni: aaab, cccb, dddb…

3-5 dörtlükten oluşur.



4.DESTAN: Toplumu derinden etkileyen savaş, kıtlık, göç, deprem gibi olayları anlatan uzun şiirlerdir. Destanlar doğal ve yapay destan diye ikiye ayrılır:

a.DOĞAL DESTAN: Toplumu derinden etkileyen olayların sözlü gelenekte destanlaşması ve yayılmasıyla oluşur. Sonradan yazıya aktarılır.

Yazarı belli değildir.



Doğal destanların üç oluşum aşaması vardır:

*Doğuş Safhası (Çekirdek Aşaması): Olayın yaşanması

*Yayılma Aşaması: Olayın destanlaşması ve dilden dile yayılması

*Derleme(Yazıya Geçme/Tespit) Aşaması: Destanın çok sonra yazıya aktarılması
b.YAPAY(YAPMA) DESTAN: Toplumu derinden etkileyen bir olayın bir şair tarafından destanlaştırılmasıyla oluşur. Bazı yapay destanlar:

KAYBOLMUŞ CENNET (Milton): Şeytan'ın Âdem ve Havva'yı saptırması ve Âdem ile Havva'nın cennetten çıkarılışını anlatan destandır.

KURTARILMIŞ KUDÜS (Tasso): Birinci Haçlı Seferi’nde Kudüs’ün alınışını anlatan bir destandır.

İLAHİ KOMEDYA (Dante): Ölüm sonrası sırasıyla cehennem, Araf ve cennette geçen seyahati, hikâyenin kahramanı da olan kendisinin ağzından anlatan bir eserdir.

ÇILGIN ORLANDO (Ariosto): Hristiyan savaşçılarla Avrupa kıtasını ele geçirmeye çalışan Müslüman-Arap ordusunun arasındaki savaşı anlatan bir destandır.

HENRİADE (Voltaire): Müslüman Araplarla yapılan savaşları anlatan bir destandır.

ÜÇ ŞEHİTLER DESTANI (Fazıl Hüsnü Dağlarca): Kurtuluş Savaşı’nı anlatan bir destandır.
TÜRKLERİN İSLAMİYET ÖNCESİ DOĞAL DESTANLARI

1.ALTAY TÜRKLERİ: Yaratılış Destanı: Evrenin nasıl yaratıldığını anlatan destandır.

2. SAKA TÜRKLERİ:

a. ALP ER TUNGA DESTANI: MÖ VII. yy.da İranlılar tarafından öldürülen Alp Er Tunga’nın kahramanlıklarını anlatır. (Alp Er Tunga’nın Şehname’deki adı Efrasyab’dır.) Sözlü alarak 11. yy.a kadar varlığını sürdürmüştür.

b. ŞU DESTANI (SAKA DESTANI): Saka hükümdarı Şu ile Büyük İskender’in savaşlarını anlatan bir destandır.(MÖ IV. yy.)

3.HUN DESTANLARI

a. OĞUZ KAĞAN DESTANI: MÖ II. yy.da Oğuz Kağan’ın savaşlarını ve kahramanlıklarını anlatır. Doğu Hunlarının destanıdır. (Oğuz Kağan’ın Mete olduğu sanılmaktadır.)

b. ATTİLA DESTANI: Batı Hun hükümdarı Attila’nın savaş ve kahramanlıklarını anlatır. ( V. yy.)
4.GÖKTÜRK DESTANLARI: Kurduğu devlete Türk adını veren ilk devlettir.

a. BOZKURT DESTANI: Yok olmaya yüz tutan Göktürk soyunun dirilip çoğalmasında bir bozkurdun “anne kurt” görevini üstlenmesini anlatır.
b. ERGENEKON DESTANI: Düşman elinden kaçan ve yolu izi olmayan Ergenekon Vadisi’ne gelen iki aile burada 400 yıl kalıp çoğalır. Sonra demir dağı eriterek çıkar ve bağımsız Göktürk Devleti’ni kurar. Bunda da bir bozkurt yol gösterici olur.

5.UYGUR DESTANLARI:

a. TÜREYİŞ DESTANI: Hun hükümdarı üç kızını insanlarla evlendirmek istemez ve onları tanrıya layık görür. Üç kızı dağ başında bir kulübeye bırakır. Tanrı bir bozkurt şekline girerek bu üç kızla evlenir ve bunlardan bozkurt ruhu taşıyan Uygur Türkleri türer.

b. GÖÇ DESTANI: Uygur hükümdarı Çin prensesiyle evlenebilmek için kutsal sayılan bir kayayı Çinlilere verir. Kaya gidince ülkeye felaketler yağar ve halk göç etmek zorunda kalır.

DİĞER MİLLETLERİN DOĞAL DESTANLARI:

NİBELUNGEN=Alman KALEVALA= Fin ROBİN HOOD, BOEWULF= İngiliz

İLYADA VE ODYSSEA=Yunan ŞEHNAME= İran MAHABARATA VE RAMAYANA = Hint

İGOR= Rus GILGAMIŞ=Sümer ŞİNTO=Japon LE CİD=İspanyol

İSLAMİYET SONRASI TÜRK DESTANLARI:

a. BATTAL GAZİ DESTANI: (8-9. yy.) Arap-İran savaşlarında ün kazanan Arap komutan Battal Gazi çevresinde oluşan destandır. 12.yy.da Türkçeye çevrilmiş ve benimsenmiştir.

b. SATUK BUĞRA HAN DESTANI: (9-10. yy.) Müslüman olan ilk Türk devletini (Karahanlılar) kuran Satuk Buğra Han’ı anlatır.

c. MANAS DESTANI: (11-12. yy.) Kırgız destanıdır. Dünyanın en uzun destanıdır.(400.000 beyitten fazla) Manas adlı bir yiğidin kâfirlerle savaşını anlatır.

d. CENGİZ HAN DESTANI: (13.yy.) Cengiz’in hayatını ve savaşlarını anlatır.

e. EDİGE DESTANI: (15.yy.) : Hazar Denizi kıyısında kurulan Altınordu Hanlığı’nın XV. yüzyılda Timurlular tarafından yıkılışını anlatan destandır. Altınordu Hanı Edige Mirza Bahadır'ı anlatır.

f. KÖROĞLU DESTANI: (16.yy.) Asıl adı Ruşen Ali’dir. Babası Bolu Beyi’nin seyisidir ve Bolu Beyi tarafından gözüne mil çekilerek kör edilmiştir. Bundan dolayı Köroğlu adını kullanmıştır. Köroğlu’nun Bolu Beyi ile mücadelesini anlatır.

g. GENÇ OSMAN DESTANI: (17.yy.) Kayıkçı Kul Mustafa tarafından yazılmıştır. IV. Murat’ın Bağdat Seferi’ne katılan bir gencin şehadetinin destanıdır.

II. YAZILI EDEBİYAT:

*Yazılı ilk belgeler Orhun Abideleri’dir. (Göktürk Yazıtları)

*Tonyukuk(720), Kültigin(732) ve Bilge Kağan(735) adlarına dikilen taşlardan oluşur.

*Taşlar ilk Türk yazarı Yollug Tigin tarafından yazılmıştır.

*Bu yazıtlar anı-hitabet karışımı eserlerdir.(İlk söylev ürünü) Türk milletine seslenir ve öğütler verir.

*Yazıtlarda Göktürk alfabesi kullanılmıştır.

*Göktürk alfabesi 38 harften oluşmaktadır. Bunların dördü ünlü, diğerleri ünsüz ve hece işaretleridir (otuz biri basit, üçü birleşik ünsüz). Dört ünlü işaretinin her biri iki ayrı ünlüyü göstermektedir. Yani  a/e, ı/i, o/u, ö/ü ünlüleri için birer harf vardır.

*Taşlardaki yazıları Danimarkalı dil bilimci Thomsen 1893’te çözmüştür.

Tamamı 1922’de okunarak yayımlanmıştır.

*Orhun Yazıtları’nı Türkiye Türkçesine ilk çeviren Şemsettin Sami’dir.

*Bunlardan daha önce Yenisey Irmağı kıyısında bulunan Kırgızlara ait mezar taşlarında basit yazılara rastlanmıştır.

*Yazıtların Batı yüzünde Çince bir bölüm de yer alır.



UYGUR METİNLERİ:

*Türklerin İslamiyet öncesi dönemde kullandığı diğer bir alfabe de Uygur alfabesidir.

* Uygurlar Manihaizm’i kabul edince Soğdak yazısını alır ve bununla Uygur alfabesini oluştururlar.

(Manihaizm; Zerdüşt Düalizmi, Budist ahlak ilkeleri ve Hristiyanlık unsurlarının karışımından oluşmaktadır.)

*Bu alfabeyle Budizm’i anlatan kitaplar yazmışlar. Bunlar:

1.ALTUN YARUK (ALTIN IŞIK): Budizm’in esaslarını, felsefesini ve Buda’nın menkıbelerini anlatan bir eserdir. Çinceden çevrilmiştir. Budizm’e ait esaslarla çok sayıda hikâyeden oluşur.

2.SEKİZ YÜKMEK (SEKİZ YIĞIN): Sekiz Bilgi, Sekiz Tomar anlamlarına da gelmektedir.

Çinceden çevrilen Sekiz Yükmek’te Burkancılık’a ait (Uygurlarda Buda’nın adı Burkan’dır) dinî-ahlaki inanışlar ve bazı pratik bilgiler vardır. Uygurlar arasında çok yayılmıştır. İçten anlatımı ve zengin söz varlığıyla dikkatleri çeker.



3. KALYANAMKARA VE PAPAMKARA HİKÂYESİ (İYİ DÜŞÜNCELİ ŞEHZADE İLE KÖTÜ DÜŞÜNCELİ ŞEHZADE):

Burkancılık’a ait bir menkıbenin hikâyesidir. İyi düşünceli şehzadenin bütün canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerini engellemek için bir mücevheri elde etmek üzere yaptığı maceralı yolculuğu anlatır.

*Ayrıca IRK BİTİG (FAL KİTABI) adlı bir kitap yazmışlar.

İSLAMİYET ETKİSİNDEKİ İLK ESERLER

(GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ)

Türkler 8. yy.da İslam ordularıyla karşılaşır, çoğunlukla 10. yy.da Müslüman olurlar. 12. yy.da Anadolu’ya yoğun bir göç başlar. 13.yy.a gelindiğinde Anadolu’da Türk halk edebiyatı ve divan edebiyatı başlar.

Türklerin İslamiyet’i kabul ettiği 10. yy.dan 13. yy.a kadar geçen döneme Geçiş Dönemi denir. Bu dönemde 4 eser verilmiştir.

1.KUTADGU BİLİG(11. yy.): Yusuf Has Hacip tarafından 1069-1070’te yazılmıştır.

*Kutluluk bilgisi, devlet olma bilgisi anlamlarına gelir.



*Aruzlu ilk eserimizdir. *İlk mesnevimizdir. *Didaktik bir eserdir.

*Siyasetname özelliği taşır. *6645 beyittir. *Alegorik (sembolik) bir eserdir.

Esas olarak sembolik 4 kişinin konuşmalarından oluşur. Bunlar:



a.Kün Togdı(Gündoğdu):Hükümdardır, adaletin ve kanunun temsilcisidir.

b.Ay Toldı(Dolunay):Vezirdir, devletin ve saadetin temsilcisidir.

c.Ögdülmiş(Övülmüş):Vezirin oğludur, aklın ve ilmin temsilcisidir.

d.Odgurmış(Uyanmış):Ögdülmiş’in arkadaşıdır, dindar (zahit) biridir. Hayatın sonunun ve kanaatin temsilcisidir.

*Eser, 1070’te Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur.



2.DİVAN-I LÜGATİ’T-TÜRK(1072-1074/ 11. yy.):

*Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmıştır.

*İlk Türkçe-Arapça sözlük ve dil bilgisi kitabıdır.

*Eserin dili Arapça, örnekleri Türkçedir.

*Sav, sagu, koşuk örneklerine ilk bunda rastlanır.

*Atasözleri, deyimler, şiir örnekleri ve 7500 kadar Türkçe kelimenin açıklamasını içerir.

*Türk gelenek ve görenekleriyle ilgili bilgilerle bir Türk cihan haritası içerir.

*Eser, Abbasi Halifesi El-Muktedi Billah’a sunulmuştur.



3.ATABETÜ’L HAKAYIK(12. yy.): Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılmıştır.

*“Hakikatler Eşiği” anlamına gelir. Kutadgu Bilig’den yarım asır sonra yazıldığı sanılmaktadır.


*Ayet ve hadislerden yola çıkarak İslam ahlakını öğretmeyi amaçlayan didaktik bir eserdir.

*Aruzla yazılmıştır. Hece çok az kullanılmıştır.


*Tümü gazel şeklinde söylenmiş 46 beyit ve 101 dörtlükten oluşur.
*Eser, Sipehsalar Mehmet Bey’e sunulmuştur.
4.DİVAN-I HİKMET(12. yy.): Hoca Ahmet Yesevi tarafından yazılmış, dinî-tasavvufi bir eserdir. “hikmet” Hoca Ahmet Yesevi’nin şiirlerine verdiği isimdir.

*Allah ve peygamber sevgisi, tasavvuf terbiyesi, dervişlik menkıbeleri, dünya işlerinden yakınma vb. konuları işler.


*Dörtlükler hâlinde hece ile yazılmış, koşma biçiminde uyaklanmıştır.
*Çok az bir bölümünde aruz kullanılmıştır.
*Hoca Ahmet Yesevi ilk Türk mutasavvıfıdır.

*Hoca Ahmet Yesevi’nin FAKRNAME adlı bir eseri vardır. Hacı Bektaş-ı Veli Makalat’ı bundan esinlenerek yazmıştır.


NOT: Geçiş dönemi eserleri Hakaniye (Karahanlı) Türkçesiyle yazılmıştır.

TÜRK HALK EDEBİYATI

13. yy.da Anadolu’da başlar, günümüze kadar devam eder. Üç bölümde incelenir:

A. Anonim Halk Edebiyatı B. Âşık Edebiyatı C. Tekke (Tasavvuf ) Edebiyatı

GENEL ÖZELLİKLERİ:

1.Sözlü bir edebiyattır, şiirler saz eşliğinde hazırlıksız söylenir. Bu yüzden derin anlam ve kusursuz biçim görülmez.

2.Asıl ölçü hecedir ancak Âşık Ömer, Gevheri, Seyrani, Bayburtlu Zihni, Erzurumlu Emrah gibi şairler aruzu da kullanmışlardır.

3.Nazım birimi dörtlüktür ancak türkü ve ninnide 3’lü, 5’li olabilir.

4.Dil öztürkçedir, halka mal olmuş kelimeler kullanılmıştır.

5.Genellikle yarım uyak ve redif kullanılmıştır.

6.Nazım şekli olarak mâni, türkü, ninni; koşma, semai, varsağı, destan; ilahi, nefes, deme, nutuk, devriye, şathiye kullanılmıştır.

7.Söyleyiş hayali değil, somuttur; doğa ile iç içedir.

8.Şairler, şiirlerin son dörtlüğünde genellikle mahlas kullanmıştır.

9.Konu, Âşık Edebiyatı’nda ve Anonim Halk Edebiyatı’nda aşk, özlem, ayrılık, doğa sevgisi, ölüm, yiğitliktir; Tekke Edebiyatı’nda ise din ve tasavvuftur.

10.Anonim, Âşık ve Tekke edebiyatlarında şiirle müzik iç içedir.

11.Kimi tekke şairleri ve 17. yy. sonrası ortaya çıkan bazı kalem şuarası yazılı ürünler vermiştir.

12.Âşık edebiyatı şairleri usta-çırak geleneğine göre yetişmiştir.

13.Divan edebiyatında olduğu gibi şiir egemen türdür.

14.Şiirlerde başlık yoktur, biçim adları kullanılır.
HALK EDEBİYATIYLA İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR

1. CÖNK: Bazı saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, (alttan yukarıya) uzunlamasına açılan, çoğunlukla deri kaplı defterdir. Antolojiye benzeyen bu defterlere halk dilinde sığırdili de denmektedir. Dinî bilgiler ihtiva eden, çeşitli hutbe ve vaaz metinleri barındıran dinî ağırlıklı cönkler de mevcuttur.

2. DANİŞMENDNAME: Anadolu’nun İslamlaşmasıyla ilgili Türk destanlarıdır. 12. yy.da Danişmend Gazi kişiliğinde sözlü oluşmuş, 13. yy.da yazıya aktarılmıştır.

3. BATTALNAME(Battal Gazi Destanı):8. yy.da Arap-İran savaşlarında ün kazanan Arap komutan Battal Gazi çevresinde oluşan destandır. 12. yy.da Türkçeye çevrilmiş ve benimsenmiştir.

4. SALTUKNAME: Rumeli’nin ve Balkanların fethinde etkili olduğuna inanılan Sarı Saltuk adlı

“alp-eren”in yaşamı üzerine oluşturulmuş halk hikâyeleridir.



5. HAMZANAME: Hz. Hamza’nın yaşamı üzerine anlatılan efsanevi hikâyelerin toplandığı kitaplardır. Arabistan ve İran’da İslamiyet’in yayılmasını anlatır.

6. FÜTÜVVETNAME: Ahilik Teşkilatı’nın meslek kurallarını, tasavvuf ahlakını, iyi ve başarılı insan olmanın yollarını anlatan kitaplardır.

7. SİYER: Peygamber Efendimizin hayatını anlatan eserlerdir.

8. GAZAVATNAME(Gazâname): İslamiyet etkisindeki savaş ve kahramanlık konulu şiirlerin genel adıdır. Araplarda yaygındır. Türk edebiyatında 15. yy.dan sonra görülür.

9.MENÂKIPNAME: Din büyüklerinin hayatını ve kerametlerini anlatan eserlerdir.
A.ANONİM HALK EDEBİYATI: Söyleyeni belli olmayan, ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan, halkın ortak malı olan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır.

*Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir.

*Şiirlerde hece ölçüsünün 7'li, 8'li, 11'li kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır.

*Somut ve gerçeklerle iç içe bir edebiyattır.

*Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür.

*En çok yarım kafiye kullanılmıştır. Bazı mânilerde cinaslı kafiye görülür.

*Mecazlara ve edebî sanatlara fazla yer verilmez.

*Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı, özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi konular işlenir.

*Sözlü geleneğe dayanır.

*Anonim halk edebiyatı ürünleri: mâni, ninni, türkü, destan, tekerleme, bilmece, masal vb.



13. yy. : Bu asırda daha çok İslami Türk destanları yaygındır. (Battal Gazi ve Danişmendname gibi) 1.NASREDDİN HOCA: Fıkralarıyla ünlüdür.

14. yy. :

KİTAB-I DEDE KORKUT(Dede Korkut Hikâyeleri):

1. 13-14. yy.da oluşmuş ve yayılmış, 15. yy.da yazıya aktarılmıştır.

2. 12 hikâyeden oluşur, nazım-nesir karışıktır.

3. Zengin bir Türkçe kullanılmıştır, seci ve aliterasyona başvurulmuştur.

4. Anlatım açık, duru ve yalındır.

5. Oğuzların iç çekişmelerini, komşu Rum, Ermeni ve Gürcülerle savaşlarını anlatır.

6. Destandan halk hikâyesine geçiş eseridir. Masal ögeleri içerir.

7. Yazarı belli değildir. Hikâyelerin sonunda Dede Korkut bilge kişiliğiyle değerlendirmeler yapar ve dualar eder.

8. Dede Korkut kahraman ve yazar değil, sadece anlatıcıdır.

9. El yazması iki nüshası vardır: a. Vatikan nüshası b.Dresden nüshası

10. İlk kez 1916’da Kilisli Muallim Rıfat Bilge, Dresden nüshasına dayanarak yayımlamıştır.

ANONİM HALK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ:

1.MÂNİ: Tek dörtlüktür. 7’li heceyle söylenir. Uyak örgüsü aaxa’dır.

Konu sınırı yoktur. İlk iki dize doldurma, son iki dize anlamlıdır.

(Asıl anlatılmak istenen son iki dizede söylenir.)

Mâninin Çeşitleri:

Düz (Tam) Mâni: Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır.
Kesik Mâni: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan mâniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri “aman aman” ünlemi ile doldurulan mânilerse bunlara İstanbul mânileri denir.

Ayaklı Mâni: Kesik mânilerin birinci dizesinin doldurularak söylenen şeklidir.

Ah o beni o beni

Kâkül örtmüş o beni

Ben yârimi unutmam

Unutsa da o beni
Cinaslı Mâni: Kesik mânilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mâni denir.
Yedekli(Artık)Mâni: Düz mâninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen mâniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır. Yedekli mâniye artık mâni de denir.

2.TÜRKÜ: Ezgiyle söylenen bir nazım biçimidir.

*Hecenin her kalıbıyla söylenebilir. (7’li,8’li,11’li)

*Her konuda söylenebilir ancak aşk ve hasret ilk sırayı alır.

*Çağdan çağa, bölgeden bölgeye değişikliğe uğrayabilir.

*Türkü bent ve kavuştak denen iki bölümden oluşur.

*Bent, asıl sözlerin bulunduğu bölümdür; kavuştak ise nakarattır.

*Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında kafiyelenir.

*Türkülere bazı yörelerde bozlak, kayabaşı, türkmani gibi adlar da verilir.



3.NİNNİ:

*Çocuk uyutmak için ezgiyle söylenir.

*Belli bir kafiye örgüsü yoktur.

*Dizelerdeki heceler de çoğu zaman birbirini tutmaz.

*Dörtlük hâlinde olmayanları bile vardır.

ANONİM HALK EDEBİYATININ DİĞER ÜRÜNLERİ:

1.ATASÖZLERİ 2.BİLMECELER 3.MASALLAR

4.FIKRALAR: (Nasrettin Hoca, Bektaşi, Temel fıkraları gibi)

5.HALK HİKÂYELERİ: Bizde hikâye türünün en eski örnekleri sayılan ve destandan modern hikâyeye geçişi sağlayan anonim eserlerdir.

*16. asırdan itibaren görülür ve genellikle âşıklar tarafından nazım-nesir karışık söylenir.

*Nesilden nesile aktarılır, yer yer masal ve destan özellikleri gösterir. Destandan farkları:

*Tarihî bir olayın olması şart değildir.


*Nazım-nesir karışıktır. Zamanla nesir nazma üstünlük kazanmıştır.
*Şahıslar ve olay anlatımı daha realisttir.
*Kahramanlıktan çok aşk maceraları konunun ağırlığını teşkil eder.

(Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber…)



6.EFSANELER: Olağanüstü olay ve kişilerden söz eden, üslup kaygısından uzak, genellikle dinî motifli anlatılardır. Efsaneler bir inanış konusudur.

*Masallar hep iyi sonla biterken bunlarda öyle bir şart yoktur.

(Munzur Efsanesi, Kırklardağı Efsanesi gibi)

7.AĞIT: Ağıdın anonim olanlarına da rastlanmaktadır.

8.KARAGÖZ İLE HACİVAT: Gölge oyunudur. Deriden kesilen ve “tasvir” denen şekillerin ışık yardımıyla perdeye yansıtılmasıyla oluşur.

*14. yy.da Orhan Bey zamanında yaşadıkları ve idam edildikleri öne sürülen iki kişiden esinlenilmiştir.

*17. yy. sonrası yaygınlaşmış, 19. yy.da yazıya aktarılmıştır.

*Karagöz oynatana kişiye “Hayali” ya da “Karagözcü” denir.

*Karagözcünün “Yardak” denen bir yardımcısı vardır. Karagözcünün istediği perde gazellerini, şarkıları, türküleri okur ve tef çalar.

*4 bölümden oluşur:

a) Mukaddime(Giriş) b) Muhavere(Söyleşme) c) Fasıl(Oyun) d) Bitiş

*Karagöz okumamış halkı, Hacivat aydınları ve yarı aydınları temsil eder.

*Karagöz ve Hacivat’ta birçok yardımcı oyuncu yer alır.(Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryaki, Kastamonulu, Rumelili, Bolulu, Kayserili, Arnavut, Kürt…)

* Eksen kişiler: Karagöz, Hacivat.


* Kadınlar: Bütün zenneler.
* İstanbul ağzı konuşanlar: Çelebi, Tiryaki, Beberuhi.
* Anadolu’dan gelen tipler: Laz, Kastamonulu, Rumelili, Egeli, Kayserili, Eğinli, Vanlı, Harputlu, Kürt.
* Anadolu dışından gelenler: Muhacir, Arnavut, Arap, Akarap, Acem, Çerkez.
* Zımmi-Müslüman olmayan kişiler: Rum, Frenk, Ermeni, Yahudi.
* Kusurlu ve ruhsal hastalar: Kekeme, Kambur, Kötürüm, Deli, Esrarkeş, Sağır, Aptal ya da Denyo.
* Kabadayılar ve sarhoşlar: Tuzsuz Deli Bekir, Efe, Arap Efe, Zeybek, Matiz, Sarhoş, Külhanbeyi, Kopuk.
* Eğlendirici kişiler: Çengi, Köçek, Kantocu, Hokkabaz, Canbaz, Curcunabaz, Hayali, Çalgıcı.
* Olağanüstü kişiler, yaratıklar: Büyücü, Cazular, Cinler, Şeytan, Zebani.

Tuzsuz Deli Bekir: Mahallenin kabadayısıdır, belalı bir adamdır. Olayların karmaşıklaştığı anda gelip kaba kuvvetle olayı çözer. Elinde içki şişesi, bir elinde tabanca ya da kama vardır.

Beberuhi: Yaşı büyük aklı küçük aptal, cüce bir tiptir. Yaygaracıdır.

* Çelebi, Frenk, Zenne önemli tiplerdir.



9.ORTA OYUNU: Genellikle açık alanda, halkın ortasında oynanan doğaçlama bir oyundur.

*Kavuklu ve Pişekâr diye iki ana oyuncusu vardır.

*“Palanga” denen oval bir alanda; “yeni dünya” denen bezsiz bir paravan ve “dükkân” denen iki katlı bir kafes dekoruyla oynanır. (yeni dünya= ev, dükkân= iş yeri)

*Bunun da mukaddime, muhavere, fasıl, bitiş bölümleri vardır.

*Kavuklu Karagöz’ün, Pişekâr Hacivat’ın meydana inmiş şekli gibidir.

*Bunda da Arap, Acem, Frenk, Balama, Laz, Kürt, Kastamonulu, Yahudi gibi birçok yardımcı oyuncu bulunur.

*Kadın kılığında erkek de (zenne) yer alır.

10.MEDDAH: Tek kişilik tiyatrodur. Perde, sahne, dekor, elbise, kişiler yoktur.

*Meddah, bütün kişileri kendisi ağız taklidi yoluyla canlandırır. Hayvanları da taklit eder.

*Elindeki sopasından ve boynuna doladığı mendilinden başka aksesuarı yoktur.

*Genellikle kapalı alanlarda ve yüksekçe bir yerde oyununu sergiler.

*Bir bakıma eskinin stand-upçıları gibidir.
B. ÂŞIK EDEBİYATI:

1)Âşık veya ozan denilen kişilerin, saz (bağlama) eşliğinde söyledikleri şiirlerden oluşur.


2)Genelde sözlü olmasına rağmen şairler, şiirlerini “cönk” dedikleri defterlerde toplamışlardır.

3)Usta-çırak ilişkisiyle yetiştirilen âşıkların çoğu okuma yazma bilmeyen ancak saz çalma ve şiir söyleme yeteneği olan kişilerdir. Âşıklar, saz şairliğini usta âşıkların yanında öğrenir, sonra onlardan mahlas alarak diyar diyar gezmeye, ellerinde saz şiirler söylemeye başlarlar.

4)Şiirlerde anlatım içten, canlı ve yalındır.
5)Şairler, halkın içinden çıktığından halk dilini kullanmışlardır. Bu sade dil 18 ve 19. yüzyıllarda bazı şairler tarafından divan edebiyatının etkisinde kalmasıyla eski sadeliğini kaybetmiştir.
6)Nazım birimi dörtlüktür.
7)Koşma, semai, destan, varsağı gibi ortak nazım şekilleri kullanılmıştır.
8)Hece ölçüsünün 7'li, 8'li ve 11'li kalıplarına ağırlık verilmiştir.
9)Aşk, tabiat, gurbet, ayrılık, ölüm, özlem, kıskançlık, yiğitlik, toplumun sorunları, insan davranışları, bunlarla ilgili eleştiriler konu olarak işlenmiştir.
10)Şiirlerin son dörtlüğünde şairin adı veya mahlası (tapşırması) geçer.
11)Göz kafiyesi anlayışı yerine, kulak kafiyesine ağırlık verilmiştir. Yani kafiye için aynı sesin kullanılmasına gerek yoktur. Buna göre p/b , ç/ş, t/d, l/ n gibi seslerle de kafiye yapılmıştır.
12)Genellikle yarım ve cinaslı kafiye kullanılmıştır.
13)Benzetme (teşbih) ve kişileştirme (teşhis) dışında edebî sanatlara fazla yer verilmemiştir.
14)Bazı ürünlerde yöresel özellikler görülür.
15)Şiirler genellikle hazırlık olmaksızın irticalen(doğaçlama)söylenir.
16)Divan edebiyatında görülen kalıplaşmış benzetmeler (mazmun) halk edebiyatında da vardır. Buna göre sevgili anlatılırken yeşil başlı ördek, inci diş, elma yanak, badem göz, kiraz dudak, keman kaş, sırma saç, selvi boy gibi benzetmeler kullanılmıştır.
17)Halk edebiyatında şair gördüğünü, yaşadığını anlatır. Bu nedenle âşık edebiyatı, somut bir edebiyattır. Ayrıca divan edebiyatında sevgilinin tipi çizilir, adı söylenmez. Halk edebiyatında ise sevgilinin adı (Elif, Ayşe...) vardır.
18)Şiirler, işlenen konulara göre “koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt” gibi adlar alır.
19)Âşık Edebiyatı hayalî olaylardan çok, gerçekçiliğin ön plana çıktığı bir edebiyattır.

20)15. yy.dan sonra gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır.

21)Âşık edebiyatı şiirden ibarettir. Bu şiir din dışı bir şiirdir.

22)Gelişme alanları arasında kahvehaneler, asker ocakları, kervansaraylar, bozahaneler, tekkeler, konaklar vardır.

23)Âşık olmak için ya bir usta yanında yetişmek ya da rüyada “pir elinden dolu içmek” lazımdır. Bir pir elinden dolu bir kadeh içerek âşık olanlara Badeli âşık denir. Halk şairlerinin çoğu âşıklığa böyle başladığını iddia etmektedir.


Yüklə 1,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin