Kadınlar Arası Rekabet
Kadınlar aslında rekabet etmezler, doğada rekabet eden , ikili mücadeleye önem veren erkektir. Erkekler mücadelenin olduğu oyunlar üretirler; futbol, basketbol, güreş, boks gibi. Bu sporları sever, izlerler. Oyun partisi yapıp birbirleriyle kapışırlar. Kadınlarsa birbirlerini yok etmeye çalışır. “ Tek” olmak için savaşırlar.
Normal bir erkek bir ortama girdiğinde oradaki kadınlara bakar, en güzeli hangisi, kim yalnız, kim eğlenceli, bakar hesabını yapar. Bir kadın bir ortama girdiğinde yine oradaki kadınlara bakar. O da hesabını “ Benden güzel var mı, sorun yaratacak olan var mı, saçları nasıl , ne giymişler, hangisini nasıl elerim” diye yapar. Bir şekilde oradaki kadınlarla savaşır, oradaki ilgiyi kendi üzerine çekmek için alternatif yollar dener.
Kadınlar, kadınlar için giyinir, bakım yaptırır , kuaföre gider, süslenirler. Kadınlar için alışveriş yaparlar. Böylelikle diğerlerinden üstün, farklı, dikkat çekici olabilirler.
Tüm bunların gözlemini kadın günlerinde yapabiliyoruz. Örneğin; tesettürlü bayanlar bile bu ortamlar için özel olarak giyinebiliyorlar. Bu günlere özel olarak mini etekler, dekolte , makyaj gibi ayrıntıları bu bayanlarda bile görüyoruz. Bu da bize yukarıda açıklanan şeyleri kanıtlıyor.
SORU FORMU
-
Gün yapmaktaki amacınız nedir?
Ekonomik ( )
Evdeki stresi atmak ( )
Sosyalleşmek ( )
Tanıtım amaçlı ( )
-
Gün için hangi mekanları tercih ediyorsunuz?
Ev ( )
Cafe ( )
Lokanta ( )
Park ( )
-
Bu mekanları neden tercih ediyorsunuz?
Ekonomik ( )
Samimilik ( )
Rahat olması ( )
-
Günlerde hangi tür müzik dinliyorsunuz?
Klasik müzik ( )
Oyun havası ( )
Oryantal ( )
Türkü ( )
Arabesk ( )
-
Eşiniz ve çocuklarınız günleriniz hakkında ne düşünüyor?
Olumlu ( )
Olumsuz ( )
Karışmaz ( )
-
Günlerde arkadaşlarınızla ne konuşursunuz?
İş hakkında ( )
Ev hakkında ( )
Dini sohbetler ( )
Kadınlar hakkında ( )
Erkekler hakkında ( )
-
Gün arkadaşlarınızı neye göre seçersiniz?
Güvenilirlik ( )
Akraba ( )
Maddiyat ( )
-
Katılımcıların meslek grupları nelerdir?
Ev hanımı ( )
Öğretmen ( )
Diğer meslek grupları ( )
-
Toplantıda hangi alanda kendinizi ispatlamak istersiniz?
Ev düzeni ve görünüşü ( )
Kendi görünüşüm ( )
Yaptığım yemekler ( )
-
Sizce erkekler gün yapmalı mıdır ?
Yapmalı ( )
Yapmamalı ( )
Projenin Adı: Makyaj Kültürü
Projenin Süresi: 30 gün
Projede Kullanılan Araştırma Teknikleri: Katılımcı Gözlem, Anket
Sosyolojik Kavramlar : Popüler Kültür, Taklit, Moda,
Hazırlayanlar: Kasım Bozkır, Muharrem Şahin ,Yunus Demirdirek
Danışman Doç.Dr.Levent Eraslan
Giriş
Makyaj, Fransızca “maquillage” kelimesinden gelmektedir. Sözlük anlamı, yüzü güzelleştirmek için boyama, yüz boyama, yüz bakımıdır. Makyaj genel anlamda bir yüzün güzelliğini veya kusurlarını gizleyerek ve estetik bakımdan değeri olan niteliklerini belirgin duruma getirerek artırmaktır. Makyajın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir ve neredeyse yeryüzünde ki tüm toplumlarda makyaj öteden beri kullanılagelmiştir. Makyaj ürünlerin kullanımıyla ilgili ilk arkeolojik veriler eski mısır da bulunmuştur ve M.Ö 4000 yıllarına aittir. Eski Yunan ve Roma döneminde de makyaj kullanımı oldukça yaygındır. Romalılarda ve eski mısırda zehirli etkileri bilinmeksizin sadece daha güzel görünme adına yaygın şekilde kurşun ve cıvakullanmışlardır. İncil’den yapılan alıntılara bakılırsa bu dönemde parfüm olarak boswelliaağacının özü ve özel bir kahve türü olan myrrh kullanılmıştır ( İncil exodus 30-34 ).Efesliler ise yanlarında sürekli olarak hoş kokulu yağ kesecikleriyle dolaşmışlardır. Mısırlıların makyaj yaparken kullandıkları malzemeler ise çok çeşitlidir. Örneğin gözaltını boyamakta rastık kullanmışlardır. Rastık; kurşun, bakır, bademkülü, odun isi vs. gibi malzemelerden üretilmekteydi. Mısırlılar, göz çevresinin boyanmasıyla şeytanın savuşturulduğuna ve görüşün daha da berrak hale geldiğine inanıyorlardı hatta göz çevresine makyaj yapmamak neredeyse çıplaklıkla eşdeğer sayılıyordu. Cilt bakımında ise mısırlılar sütü yoğun olarak kullanmışlardır. Cleopatra’nıncildini dinlendirmek ve güzelleşmek için süt banyoları yaptığı bilinmektedir. Bugün Avustralya’da “eşek sütü” kullanılarak üretilmiş kremler yoğun olarak satılmaktadır ve cilt üzerindeki olumlu etkisi ispatlanmıştır.
Afrika yerlileri kına ve rastık, Kuzey ve Güney Amerika yerlileri ise aynı dönemde bitki boyaları ve isile yüz ve vücutlarını boyuyorlardı. Bu törensel zamanların vazgeçilmez bir öğesiydi.Orta doğudaise kozmetik ürünlerini sadece eski İranlıların ( Persler ) yoğun olarak kullandıkları yönünde veriler vardır.Arap kabilelerinin tarihi genellikle İslam dininin tarihiyle özdeşleşmiştir veArapların İslam dinini seçmelerinden sonra “kontrol edilemeyen arzuları körüklediğine” inanmalarıyla kozmetik ürünleri kullanmadıkları bilinmektedir. Zaman içinde İslam inanışında da kollara ayrılma gerçekleşmiş ve bazı Müslümanlar kozmetik ürünleri kullanmaya başlamışlardır. Arap bilim adamlarından olan ve 30 ciltlik tıp ansiklopedisi EL-TASRIF’i yazan Ebu El Kasım El Zahravi’nin ( M.S 936-1013 ) buçalışmasının 19. cildi Kozmetik ürünlere ayrılmıştır. Daha sonra bu eserlerin Latinceye çevirisi yapılarak tüm batı dünyasının yararlanması sağlanmıştır. El-Zahravi, Kozmetiği tıbbın bir kolu olarak değerlendirmiştir hatta kozmetiği “güzellik ilacı” olarak betimlemiştir. Eserlerinde, aromatik bitkilerden kokular elde etmeyi, daha sonra bu kokulardan yararlanarak kalıplar halinde koltuk altı ve dudak için bakım ürünleri üretmeyi detaylı bir şekilde anlatmıştır.
Güney Asya’da ve özellikle Hindistan’da kına M.S 4. yüzyıldan bu yana yoğun olarak kullanılmıştır. Kına genellikle saç boyamakta kullanılsa da, Hindu düğünlerinde geleneksel el ve ayak boyama içinde kına tercih edilmiştir. Ayrıca rastık Hint kültürünün yüzyıllardır ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ancak unutmamak gerekir ki rastık, FDA ( Amerikan ilaç ve gıda dairesi ) tarafından kullanılması yasaklanan zehirli maddelerden biridir.
Çin soyluları M.Ö 3000 den bu yana tırnaklarını parlak gösterebilmek için Arap reçinesi, yumurtalı, jelâtin ve balmumu kullanmışlardır. Sıradan Çinlilerin tırnaklarına aynı işlemi yapmaları ise yasaklanmıştır. Yüz boyanmasında ise soyluluğun seviyesine göre altın ya da gümüş renkli boyalar kullanılmıştır. Daha az soylu olanlar ise kırmızı ve siyah renklerle yüzlerini boyamışlardır.
Japonya’da geyşaların yüzlerine makyaj yapmaları zorunluydu. Bu amaçla yalancı safran (Carthamustinctorius) kullanmışlardır. Saçlarına yumuşatılmış balmumu sürmüşler, yüzlerini ise pirinç tozundanelde ettikleri pudra ile renklendirmişlerdir.
Avrupa’da ortaçağ, Rönesans ve endüstri devrimine kadar geçen dönemde sıradan insanlar, dışarıdatarımsal işlerde çalışmak zorundaydılar dolayısıyla beyaz tenli Avrupa ırkı güneşten esmerleşiyordu. Daha soylu erkek ve kadınların ise boş zamanları olduğundan ve güneş altındaçalışmak zorunda olmadıklarından ten renkleri değişmiyordu. Dolayısıyla Avrupa’da ten rengi insanların soylu olup olmadıklarını anlayabilmek için bir ölçüt haline gelmişti. Soylular ten renklerini daha beyaz gösterebilmek amacıyla yüzlerine pudra ya da arsenik karışımlı beyaz kurşun sürüyorlardı, bu sayede daha da aristokrat bir görünüm elde ettiklerini düşünüyorlardı. İngiltere’de I. Elizabeth yüzünü beyaz kurşunla süsleyen ( gençlik maskesi olarak tarihe geçmiştir ) en meşhur simalardan biriydi.
Anadolu, yüzyıllar boyunca ipek yolu rotasında bulunduğundan eski dünyada her ne varsa burayaulaşıyordu. Kına, Anadolu halkının düğün törenlerinde el ve ayaklarını boyamak ve saç renklerini değiştirmek için kullandıkları bir ürün olmuştur. Ayrıca özel bir toprak türü olan “ kil “ de saçları beslemek ve yumuşaklık kazandırmak için kullanılmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa ve Amerika’da makyaj yapmak modaya uymanın göstergelerinden biri haline gelmiştir. Özellikletiyatro, müzikal ve bale gibi sahne sanatlarının çok yaygın olduğu bu dönemde önemli başrol oyuncuları bu eğilimi tetiklemişlerdir. Bu oyuncular arasında en ünlü olanları ise MathildeKschessinska,Sarah Bernhardt’tır.Ancak hiç kuşku yok ki makyajın bu denli hızla yayılmasının esas lokomotifi California Hollywood ta ortaya çıkan sinema endüstrisidir. Makyaj sektöründe ki hızlı talep patlamasını erken fark eden MaxFactor,Elizabeth Arden, Helena Rubinstein gibi firmalar bu dönemde kurulmuşlardır.Modern zamanların ilk sentetik saç boyası L’oreal in de kurucusu olan EugèneSchueller tarafından 1907 de bulunmuştur.1936 da ise EugèneSchueller ilk güneş koruyucu kremi piyasaya sürmüştür.1992’lerin “yeni nesil” kırmızı ruj, kırmızı oje, koyu renk göz makyajı,bronz cilt görünümü ise CocoChanel tarafından yaratılmıştır. Böylece soyluların beyaz tenli gibi görünmesi saplantısı da yıkılmıştır. Chanel hem erkeklerin hem de bayanların bronz ten görünümü elde edebilmeleri için düzinelerce farklı renkte ve türde ürünü üretmiştir. Ancak Asya’da hala beyaz tenli olabilmek bir ayrıcalık olarak görünmektedir.1960-1970’lere gelindiğinde batı dünyasında esmeye başlayan feminizm rüzgârı ve “bir obje değil bir birey” olarak görünme isteği, bayanların “sıfır makyaj” ı tercih etmelerine yol açmıştır. 1970’lerden sonra ise kozmetik ürünleri “doğal görünüm” sağlayan ve “sexi görünüm” sağlayan olarak iki grupta trendyakalamıştır.
İlk deodorant 1888 de, Role-on deodorant 1952’de,gazlı deodorantlar ise 1965 te üretilmeye başlanmıştır. Ancak ozon tabakasına zarar verdiği gerekçesiyle Kyoto protokolünü imzalayan ülkelerde eski nesil gazlı deodorantların üretilmesi ve satışa sunulması yasaklanmış durumdadır. 1990’lı yıllardan sonra ise yaşlanma karşıtı, bilimsel verilere dayanan dermo-kozmetik ürünler, peptidler, doğal ajanlar içeren ürünler, doğaya zarar vermeyen renkli kozmetikler, amonyak içermeyen organik saç boyaları, doğal tüy azaltıcılar, SLES ( Sodiumlaurylethersulfate ) ve SLS (Sodiumlaurylsulfate ) içermeyen özel şampuanlar üretilmiştir. Ayrıca erkekler ve çocuklar için özel olarak üretilmiş kozmetikler vs. artan oranlarda pazar payı bulmaktadırlar.
Elbette kozmetik ürünlere artan talebi fark eden birçok yerli ya da yabancı firma taklit ürünlerle ya da2.kalite aktiflerle ürün geliştirme yoluna girmektedirler. Burada sorumluluk biraz da tüketiciye düşmektedir. Ürün satın alırken araştırma yapılması ve ürün içeriğine çok dikkat edilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu hem kalitesiz ürünleri ayırt etmede hem de bir ürüne hak ettiğinden yüksek bedellerin ödenmemesinde seçilebilecek en doğru yoldur. Bugün dünya makyaj pazarının büyüklüğü 250 milyar dolar civarındadır, Türkiye’de ise makyaj pazarı sadece 2 milyar dolar büyüklüğe sahiptir ve %80 i ne yazık ki yabancı markaların kontrolü altındadır. Avrupa’da kişi başına düşen kozmetik harcaması 150 dolar iken bu rakam Türkiye’de hala30 dolar civarındadır. Ancak batı dünyasında genç nüfusun azalması, Türkiye’de ise artması sebebiyle yakın gelecekte Türkiye’de kişi başına düşen kozmetik harcamasının hızla artacağı öngörülmektedir.
Kadınlar neden makyaj yapar?
Bilim adamları kadınların neden makyaj yapmayı sevdiklerini araştırdı. İşte şaşırtan sonuç: Yüzünü aynada makyajsız gören kadının, makyajdan sonra yüzünün başkalarına nasıl görüneceği öngörüsü ve iyimserliğiyle harekete geçtiğini belirlediler. Daily Telegraph'ın haberine göre, bir Japon kozmetik firması için, beyin uzmanı Dr. KenMogi ve ekibi tarafından yapılan ve 2 yıl süren araştırmada, kadının yüzünü makyajlı ve makyajsız olarak nasıl algıladığıyla ilgili beyinde farklı faaliyetlerin bulunduğu belirlendi. Beyin tarama cihazı kullanan bilim adamları, beynin kaudat çekirdeğindeki faaliyetleri incelediler. Tarama sonucunda, bir kadın kendini makyajsız gördüğü vakit başkalarının kendisini nasıl göreceğini öngördüğünü ve beynin "ödül sisteminin" harekete geçerek zevk hissi veren dopamin salgıladığını saptadılar. Araştırmacılardan Saruwatari, "Daha önceki araştırmalardan biliyoruz ki, beynin bu bölümü harekete geçtiğinde belli faaliyetlerden zevk alırız. Bunu şöyle yorumluyoruz; birkadın yüzüne baktığında makyaj yaptığı zaman nasıl görüneceğini tahayyül ediyor" dedi. Saruwatari, "Burada beklenti, teşvik ve hevesin bir karışımı söz konusu. Makyaj kadınlarda, diğerleriyle ilişki kurulmasına ve zevk duyulmasına katkıda bulunuyor" diye ekledi. Bilim adamları araştırmadan önce, kadınların makyajdan sonra pozitif hisler içine girdiklerini düşünüyorlardı. Bunun kadınlar arasında yapılan bir araştırma olduğunu hatırlatan bilim adamları, bir erkek sabah traş olduğunda ve yüzüne traş kolonyası sürdüğünde de benzer hisler içinde olabileceğini söylediler.
Ayrıca bir cilt bakımı firmasının yaptırdığı ankete göre, 18-30 yaş arası her on kadından altısının aklında, gece dışarı çıkmak için hazırlanırken giyecek seçtikleri sırada sevgilileri değil, kız arkadaşları oluyor. Katılımcıların dörtte birinden fazlası da en içten iltifatları ereklerden değil, tanımadıkları kadınlardan aldıklarını söyledi. Kadınların üçte ikisi, erkeklerin "güzel göründüklerini" söylemelerinin standart bir kalıptan ibaret olduğuna, bunu düşünmeden söylediklerine inanıyor. Katılımcıların yüzde 48'i yabancı bir kadından iltifat almayı tercih edeceklerini söylerken, yarıdan fazlası hiçbir zaman sırf bir erkeği etkilemek için süslenmediklerini söylerken, yüzde 22'si bir erkeğin düşüncesinin kendileri için pek bir şey ifade etmediğini belirtti. Bir ilişkisi olan kadınların yüzde 26'sı partnerlerinin sıra kıyafetlere, makyaja ya da genel olarak modaya geldiğinde hiçbir faydalarının olmadığını söyledi.
Her üç kadından ikisi ise saçlarını ya da makyajlarını değiştirdiklerinde partnerlerine göre kız arkadaşlarının yorumda bulunmasının daha muhtemel olduğunu ifade etti.
Ama bu iltifatlara rağmen, kadınların dörtte biri, dışarı çıktıklarında kız arkadaşlarıyla aralarında bir rekabet olduğunu düşünüyor. Dörtte biri, onlar kadar iyi görünebilmek için sürekli arkadaşlarının tarzlarını taklit ettiklerini de itiraf ediyor.
MAKYAJ ANKETİ SONUÇLARI (BAYAN-100 kişiye yapıldı)
1-)Neden makyaj yaparsınız?
2-)Gün içinde ne kadar sıklıkla makyaj yaparsınız?
3-)Asla vazgeçmem dediğiniz makyaj malzemesi nedir?
En çoktan en aza doğru şu şekilde sıralanıyor:
-
Göz kalemi ve Rimel
-
Ruj
-
Fondöten
-
Diğer
4-)Hangi marka ürünleri tercih ediyorsunuz?
En çoktan en aza doğru şu şekilde cevaplandı:
-
Avon
-
Oriflame
-
Golden Rose
-
MaxFactör
-
Flormal
-
Diğer
5-) Asla kullanmam dediğiniz makyaj malzemeleri nedir?
Sırasıyla en çoktan en aza doğru şu şekilde cevaplandı:
-
Avon
-
Oriflame
-
Golden Rose
-
Bilinmeyen markalar
-
Diğer
6-) Ayda makyaja ne kadar bütçe ayırıyorsunuz?
7-) En çok nereye giderken makyaj yapıyorsunuz?
8-) İlk makyajınızı kaç yaşınızda yaptınız?
9-) Çevreniz makyaj yapmanız hakkında ne düşünüyor?
10-) Makyajı ilk kime özenerek yaptınız?
11-) Küçük bir kızın makyaj yapmasına nasıl bakıyorsunuz?
Genel olarak olumlu cevap verilmemekle birlikte olumsuz cevap verenler soruyu şu şekilde cevapladılar: Küçük kızların makyaj yapması masumiyetlerini ortadan kaldırmakta ve ciltlerinde ciddi sağlık sorunlarını meydana getireceğini dile getirdiler.
12-) Makyaj yaptığınızda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
13-) Makyaj yapmadan dışarı çıkar mısınız?
14-) Sizce erkeklerin makyaj yapması gerekir mi gerekiyorsa bunun sizin için önemi nedir?
Gerekir diyenler: “Yüzdeki istenmeyen izlerin kapatılması için kullanmalılar ve televizyon programına katılanlar da makyaj yapmalılar.”
15-) Arkadaşlarınızla konuşurken makyaj konusu açılıyor mu? Açılıyorsa kısaca bahseder misiniz?
MAKYAJ ANKETİ SONUÇLARI ( ERKEK- 50 kişiye yapıldı)
1-)Bayanların makyaj yapması konusunda ne düşünüyorsunuz?
2-)Hiç makyaj malzemesi kullandınız mı?
Kullanılan makyaj malzemelerini ise çoktan aza doğru sıralayacak olursak: Fondöten, sürme, rimeldir. Kullanmalarının nedeni ise bazı sağlık sorunlarından dolayı olduğu şekilde açıklıyorlar.
3-)Küçük bir kızın makyaj yapmasına nasıl bakıyorsunuz?
Bu konuda olumsuz görüş belirtenler ilerde çok ciddi sağlık sorunlarına yol açacağını, gencecik tenlerini bozduklarını ve makyajın gerçek güzelliği örttüğünü belirtmişlerdir.
4-) Bildiğiniz makyaj malzemelerinin isimlerini yazınız?
En fazla bilinen makyaj malzemeleri başta ruj ve rimel olmak üzere sıra şu şekilde devam ediyor: Göz kalemi, fondöten, far, allık, oje ve pudradır.
5-)Arkadaşlarınızla konuşurken makyaj konusu açılıyor mu?
Makyaj konusunun genelde kız arkadaşlarının yaptıkları makyaj hakkında olduğu yorumu yapıldı.
6-)Sevgiliniz makyaj yapıyor mu? Yapıyorsa bunun hakkında düşünceleriniz nedir?
Sevgilisi makyaj yapanların çoğu sevgilisine makyajın yakıştığını düşünüyor. Sevgilisinin makyaj yapmasını istemeyenlerde var. Sevgilisi makyaj yapmayanlar sevgilisinin doğal hallerini sevdiklerini belirtiyorlar.
7-)Erkeklerin makyaj yapmasına nasıl bakıyorsunuz?
Yapılabilir diyenler sürmenin İslam dininde yeri olduğu için sürme çekilebileceği düşüncesinde.
8-)Sizce makyaj yapmak gerekli mi?
Gerekli görenler makyajın yakıştığını düşünüyor. Gereksiz görenler ise sağlık açısından zararlı bulduklarını söylüyorlar.
9-)Erkeklere sorduğumuz “Kız arkadaşınız makyaj yapmanızı istese yapar mısınız?
Yaparım diyenler kız arkadaşlarını kırmamak için yapabileceklerini söylüyorlar.
KAYNAKÇA
http://www.kozmodermo.com/Default.aspx?pageID=56
http://www.narsanat.com/wp-content/uploads/2011/09/18-sahnesanatlarindamakyajinuygulamamodelleri.pdf
http://www.dermoday.com/dosyalar/1235044094.pdf
http://www.kadinlarkulubu.com/makyaj-uygulama-teknikleri-fircalar-aplikatorler/265710-kadinlar-makyaj-yapar.html
http://haberinkalbi.com/tag/dunya-haberleri/kadinlar-neden-makyaj-yapar.html
http://www.menslifetoday.com/partner/content/zayiflatmaftp/tr/archive/feature/womens_biggest_lies/index.html
http://www.guzelvebakimli.com/kadinlar-neden-makyaj-yapar.html
Projenin Adı: DOLMUŞ KÜLTÜRÜ
Projenin Süresi: 30 gün
Projede Kullanılan Araştırma Teknikleri: Katılımcı Gözlem, Görüşme
Sosyolojik Kavramlar : Kültür, alt kültürler, grup, grup davranışları, ritüeller
Hazırlayanlar: Aysun Müge Uzakgiden, Melike Kedersiz, Duygu Doğan, Merve Bulun
Danışman Doç.Dr.Levent Eraslan
Giriş
Dolmuş, toplu ulaşımın yetersiz kaldığı durumlarda ortaklaşa kullanılan kent içi ulaşım sistemi ve bu sistemde kullanılan taşıtlar anlamına gelir. Genellikle otobüslerdeki gibi belli bir güzergâha sahip fakat otobüslere ek olarak yolcu indirip bindirmek için herhangi bir yerde durabilme özelliği olan taşıtlardır. Önceleri otomobillerin, zamanla minibüslerin de kullanıldığı dolmuş taşımacılığında yola çıkmadan önce bütün koltukların dolması beklenir ve araç tamamıyla dolmadan hareket edilmezdi. Bu nedenle kullanılan araçlara dolmuş denilmiştir.
Sanayi devrimi ile birlikte artan işgücü ihtiyacının karşılanması için kırsal kesimlerden kentlere yoğun göçler olmuştur. Bu göçler bir çok olguyu da beraberinde getirmiştir. Kentleşme bunlardan biridir. Göçlerle artan şehir nüfusu hızlı bir gelişim içine girmiştir. Ticaret, sanayi gibi faktörlerle birlikte şehir ilgi çekici bir alan olmuş ve sürekli bir büyümeye tabi olmuştur. Yeni evler, iş yerleri, fabrikalar kurulmuştur. Dolayısıyla şehir eskisinden daha büyük bir alana yayılmıştır. Bu kentsel büyümeyle birlikte insanların bir yerden başka bir yere yaya olarak gitmesi artık eskisi gibi kolay olmamaya başlamıştır. Herkesin araba alacak mali gücünün olmaması, kişilerin gidecekleri yerlerin ortak olması, aynı mahallede oturan insanlar, aynı fabrikada çalışan işçiler ya da aynı okula giden öğrenciler gibi, toplu bir taşıma aracına olan ihtiyacı doğurmuştur. Kısaca dolmuş tarihine bakmak gerekirse ;
Bugünkü dolmuşlar dünyada ilk defa 1900 yılı başlarında Londra'da görülmüştür. Osmanlı İstanbul'unda ise, daha eskilerden beri Haliç iskelelerinden dolunca hareket eden ve resmi olarak belirlenen ücret karşılığında yolcu taşıyan "nöbet kayıkları" vardı.1930'lu yıllarda tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz Türkiye'ye de yansıyınca, toplu ulaşım aracı tramvaya ilgi artmış,bu durum İstanbul'da taksi şoförlerini zor duruma sokmuştur.Şehirde dolmuşların ilk örnekleri de bu tarihlerde ortaya çıkmıştır.Taksi şoförlerinden Civan Ali'nin önderliğinde başlayan uygulamada ilk hatlar; Taksim-Karaköy, Şişli-Pangaaltı, Fatih-Beyazıt, Sirkeci-Karaköy'dü. Başka bir rivayete göre de dolmuşçuluk aynı yöne giden dört kişinin bir otomobile binmesiyle başlamış. Dolmuşçuluk giderek yaygınlaşırken,6 Kasım 1931 tarihinde alınan kararla, dolmuşlarda sarı-siyah çizgi uygulaması başlatılmıştır. Böylece dolmuşçuluk, dolmuşla ilk tanışan Türkiye geneline yayılmıştır."
Amaç
Üzerinde çalıştığımız sosyolojik bir yapı olan ‘dolmuş kültürü’ konusunu Kırıkkale dolmuşçuları olarak sınırlandırarak ve araştırmalar yaparak genel bir sonuca ulaşmaya çalıştık. Bu araştırmada katılımcı gözlem metodundan yararlandık.Bu konuya başlarken kabul etmek gerekirse biraz tereddütlerimiz vardı. Bizi ciddiye alıp cevap verip vermeyeceklerinden emin olamamıştık. Ancak ödeve başladığımızda bu kaygılarımızın çok yersiz olduğunu anladık. Gayet samimi itiraflar, cevaplar aldık. Öğrencilere gayet ince davranmaya çalışıyorlar. Hiç bir ters cevapla karşılaşmadık. Aşağıda belirttiğimiz maddeler üzerinden çalışmalarımızı yürüttük:
-
Cinsiyet faktörü
-
Yaş grupları
-
Öğrenim durumları
-
Dinledikleri müzik türleri
-
Mesai saatleri
-
Yeme-içme kültürleri
-
Kılık kıyafet yönetmelikleri
-
Şoförlerin birbirleriyle olan ilişkileri
-
Gelir durumları
-
Polis korkuları
-
Öğrenciler hakkındaki düşünceleri
Dostları ilə paylaş: |