5. Gorbaçov'un perestroykası
Kruşçev çizgisi anahatlarıyla Brejnev tarafından izlendi. Yukarıda da belirtildiği gibi, Brejnev döneminin son yarısı, Sovyet ekonomisinde belirgin bir yavaşlamayı(226)açığa vurdu. 1970'lerin sonlarında gayri safi milli hasıla negatif bir gelişme bile kaydetti.
Andropov ve Çernenko'nun kısa dönemlerini takiben Gorbaçov 1985'te SBKP'nin genel sekreteri olarak iktidara geldi. Meta pazarının serbestleşmesini benimsetmeye, Sovyet ekonomisinin durgunluğunu bürokratizme, buyrukçuluğa ve planlı ekonominin aşırı kontrolüne maletmeye çalıştı. Değer yasası operasyonu ile meta pazarının serbestleşmesi kaçınılmaz olarak emeğin serbestleşmesini ve mali pazarı gerektirdi. Ekonomik alanın liberalizasyonu kaçınılmaz olarak politik ve ideolojik alanda liberalleşmeye yolaçtı. Sosyalist ekonominin gelişimini hızlandırma bahanesiyle Gorbaçov hükümeti, ekonomik, politik ve ideolojik alanlarda liberalleşmeyi içeren perestroyka politikasını ileri sürdü. Ekonomik alanda hükümet öncelikle lokanta, tamirhane gibi hizmet sektörü içerisindeki küçük ölçekli bireysel işletmelere izin verdi ve bunları teşvik etti. Sonra kamu kuruluşlarını devlet tekelinden çıkarttı ve ortaklıklar kurdu. Dış ticaretteki devlet tekelinin kaldırılması, yabancı sermayenin serbestleşmesi, IMF'ye üyelik için görüşmeler vb.nin de gösterdiği gibi, dış ekonomik ilişkilerde de kapitalist liberalleşmeyi kolaylaştırdı. Kolhoz köylülerinin aile tarımı yürütmelerini teşvik ederken, hükümet doğal ve coğrafi koşullardan dolayı zor durumdaki kuruluşların ödeneklerini kesti ve pazar rekabeti ilkesinin benimsenmesine hazırlık yaptı. Tüm bunların sosyalist ekonomik sistemin reddinden ya da kapitalist restorasyondan başka bir anlamı yoktu.
Politika alanında, Gorbaçov hükümeti glastnost ile burjuva medyasının özgürlüğünü tanıdı ve kuvvetler ayrılığı (burjuva demokratik sistemdeki devlet başkanı, yasama, yargı) denilen sistemi benimsemeye, çoğulculuğa dönmeye (anayasa Mart 1990'da değiştirildi), güçlü bir başkanlık ile ABD tipi başkanlık sistemini kurmaya karar verdi. Böylelikle SBKP'nin politik ve toplumsal öncü rolünü ve görevlerini reddetmiş oluyordu. Kapitalist restorasyonun ilerlemesinin bir sonucu olarak memlekette milliyetçilik ortaya çıkınca, hükümet de sosyalizm altında ulusların biraraya gelmesiyle oluşan birlik yerine, bağımsız devletler topluluğuna dönüşümü tasarladı. Bu, burjuva ideolojisini ve milliyetçiliği serbest bıraktı.
Dış politikada, Gorbaçov hükümeti, “yeni düşünce” diplomasisini uyguladı. Bu bağlamda, çevre tahribatının en büyük suçlusu kapitalist sistemi, “küresel çevrenin korunması tüm insanlık için acil ve genel bir görevdir” savunusuyla akladı. Ayrıca emperyalizmle ortaklık içerisinde, barış içinde birarada yaşama fikrini geliştirdi ve emperyalist politikayı esastan kabul etmeye dek vardırdı.
Bu tür bir politika, Gorbaçov'un ABD Başkanı Reagan ve sonra Bush'la görüşmelerinde somutlaştı. Aralık 1987'de Orta Menzilli Silahların Sınırlandırılması ve Temmuz 1991'de Stratejik Silahların Azaltılması üzerine yapılan görüşmelerde anlaşmaya vardılar. Bu antlaşmalar karşılıklı nükleer denetimin, stratejik silahlarda ABD'nin üstünlüğünün ve dünya polisi olarak ABD emperyalizminin rolünün kabulünün üstü kapalı bir şekilde tanınması anlamına geliyordu. Soğuk savaşın sona erdiğinin duyurulduğu Aralık 1989'da Malta'da Reagan'la olan toplantısında(227)Gorbaçov, Varşova Paktı Örgütü'nün kuvvetlerini mobilize etmeyeceğine ve orada ne olursa olsun Doğu Avrupa'nın sorunlarına müdahalede bulunmayacağına söz verdi. Bu toplantının hemen ardından Romanya'da gerçekleşen siyasal değişimin kaza eseri bir rastlantı olmaması muhtemeldir.
1990 baharından yazına dek olan süreçte, üç Baltık cumhuriyeti bağımsızlıklarını ilan ederken, Rusya, Moldova, Ukrayna ve Beyaz Rusya egemenliklerini duyurdular. Açık bir şekilde sosyalist sistemden vazgeçtiklerini bildirdiler ve böylece Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin tümü çökmüş oldu. Yukarıda belirtildiği gibi, sosyalizm altında birlik içerisinde biraraya getirilmiş ülkelerdeki halklar birleşmenin dayanağını yitirdiler ve kapitalizmin restorasyonu altında aralarındaki milliyetçi karşıtlıkları artırdılar. Sonuç olarak bugün, yayılan kanlı etnik çatışmaların tanığı olmaktayız.
Dostları ilə paylaş: |