*dipnotlar yazıda nerede kullanılmışsa oraya parantez içinde yapıştırılmıştır


Sovyetler Birliği”nde sosyalizmin dejenerasyonu



Yüklə 1,45 Mb.
səhifə80/119
tarix07.01.2022
ölçüsü1,45 Mb.
#89558
növüYazı
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   ...   119
4. Sovyetler Birliği”nde sosyalizmin dejenerasyonu

Sovyetler Birliği'nin savaş sonrası durum değerlendirmesi, II. Dünya Savaşı'nda demokratik ve barışsever güçlerin faşist ve savaşçı güçlere karşı galibiyeti şeklindeydi. Böylesi bir değerlendirme ile ve Sovyetler Birliği için barışçıl ortamın korunması amacıyla, SBKP, genel dış politika olarak farklı toplumsal sistemlere sahip ülkelerle barış içinde bir arada yaşamayı benimsedi ve dünya(224)çalışan halklarını sosyalizm için devrimci mücadeleyi barış hareketinden ayırmaya çağırdı, bu sonrakini, acil, öncelikli görev olarak kabul etti.

1950'lerin ortalarından, 1960'ların ortalarına dek Kruşçev dönemi süresince, barış içinde birarada yaşama çizgisi SBKP'nin 1956'daki Stalin eleştirisiyle bilinen 20. Kongre'sinde açığa çıktı. Son olarak da 1961'de 22. Kongre tarafından onaylanan program içerisinde dış politikanın genel bir çizgisi olarak benimsenecekti. Bu kongre Doğu Avrupa, Çin ve diğerlerinde demokratik halk devletlerinin kuruluşu, emperyalizmin sömürge sisteminin çöküşü, Asya ve Afrika uluslarının bağımsızlığı, kapitalist ülkelerde barışsever kuvvetlerin gelişiminin emperyalist savaşçı güçlerin ellerini bağladığı ve barış içinde birarada yaşamayı kabule zorladığı şeklindeki tahlillerini öne sürdü. Ek olarak, ekonomik yapılanmada sosyalizmin kapitalizme üstünlüğünü kanıtlamak üzere barışçıl rekabeti ve kapitalist ülkelerde barışçıl geçiş yoluyla bir devrimi savundu.

Program, Doğu Avrupa ve Çin devrimlerinin zaferinin dünya sosyalist sisteminin kurulmasına, sosyalizmin nihai ve kesin zaferine yolaçtığını vurguladı. Ayrıca Sovyetler Birliği'nin sosyalizm aşamasını tamamlamış olduğunu ve komünist inşanın eşiğine dayandığını ileri sürdü. Öyle ki, ülke içerisinde hiç düşman sınıf kalmamıştı, proletarya diktatörlüğü devleti, işçiler, kolhoz köylülerini ve aydınları da içine alan “tüm halkın devleti”ne dönüştürülmüştü, ülkenin yalnızca kapitalist güçlerin yıkıcı faaliyetlerini baskı altında tutmaya ve kendisini askeri saldırıdan korumaya ihtiyacı vardı ve bu nedenle SBKP proletaryanın öncülüğünden, “tüm halkın partisi”ne dönüşmüştü. Böylece program, parti ve devlet için yeni bir nitelik belirledi. Barış içinde birarada yaşama, barışçıl rekabet ve barışçıl geçiş 1957 Moskova Deklarasyonu ve 1960 Moskova Bildirisi'nde uluslararası komünist hareketin genel bir çizgisi olarak benimsendi. Bu çizgiyle birlikte Japonya Komünist Partisi de 1961'de yeni bir program hazırladı.

Burada önemli olan 1) 1930'ların ortalarında ortaya çıkan ya da özellikle, şovenizm yani tek ülkede sosyalizm teorisine dayanan Sovyet milliyetçiliği, olan SBKP'nin bu çizgisi savaş sonrası modern revizyonizmi sistemleştirdi ve geliştirdi; ve 2) bu çizgi, tipik bir şekilde Kruşçev'in “tek bir kıvılcım tüm insanlığı yıkıma uğratacak topyekün bir nükleer savaşa yolaçacaktır” iddiasında ileri sürdüğü gibi, ABD emperyalizminin nükleer şantajına boyun eğme sonucu ortaya çıktı.

Böylece, programda modern revizyonizmin çizgisi maddeler halinde belirtilirken, Kruşçev önderliğindeki revizyonistler SBKP önderliğini ve devleti ele geçirdiler.

Bu uluslararası komünist hareket içerisinde şiddetli bir polemiğin tetiğini çekti ve ayrılığa neden oldu. Bizim burada dikkat etmemiz gereken, polemiğin Moskova Deklarasyonu ve Bildirisi çerçevesi içerisinde yürütülmüş olmasıdır. Diğer bir deyişle, emperyalizmin devrimci yoldan yıkılması bakış açısından değil, emperyalist saldırılara karşı “barış ve demokrasinin” savunulmasından kalkılarak Sovyet çizgisinin sınanması polemik yapıldı.

20 yıl içerisinde, ya da 1980'lerin ilk yıllarında komünist topluma geçmeyi(225)ileri süren Kruşçevci revizyonizm Amerika Birleşik Devletleri'nin toplam ve kişi başına düşen üretim düzeylerine ulaşmak ve onu geçmek için bir plan yaptı. Eski üretici güçler teorisi kabul edildi, bu maddi teşvikleri artırarak ve özel girişim düzeyinde harcama-kazanç muhasebe sistemini geliştirerek üretimi kamçılamak anlamına geliyordu. “Herkese çalıştığı kadar” sloganına rağmen, teori kişi başına düşen gelir düzeyleri arasındaki farkı genişletti, kafa ve kol emeği arasındaki ayrımı artırdı. Ayrıca daha geniş bir çerçevede burjuva hakları ve fikirleri yeniden üretti, ekonomik liberalleşme arzusunu teşvik etti, sosyalist planlı ekonomik yapının altını oydu.

Burada karın benimsenmesine değinmek önem kazanıyor.

Stalin döneminde de maddi teşviklere, harcama-kar muhasebe sistemine önem verilmişti. Ancak bunların, üretim maliyetlerinin düşürülmesi yoluyla Sovyet ekonomik gücünün gelişmesi, tek ülkede sosyalizm fikri doğrultusunda sosyalist inşanın ilerletilmesi, halkın maddi ve kültürel yaşantısının geliştirilmesi ve savunma gücünün pekiştirilmesiyle doğrudan bağlantısı vardı. Oysa Kruşçev döneminde maddi teşvikler, harcama-kar muhasebe sistemi karın elde edilmesi kapsamında genişletildi. Karın bir kısmı özel şirketler tarafından üretimi artırmak için fonlarda tutuldu. Ve böylece araç-gereç, fabrikaların yenilenmesi, kurulması için yatırım amacıyla tahsis edilebilecekti. Bu, her şirketin yönetiminin, araç-gereç ve fabrikaların inşasıyla ilişkili olarak işletmelerle kontrat yapmasını gerektirdi. Şirketlerin yöneticileri karar yetkilerini genişlettiler. Onlara Japon kapitalizminde olduğu gibi kapitalizmle bütünleşmiş işletmelerin yöneticilerine benzer yetkiler verildi. Böylelikle kapitalizmin restorasyonu için hazırlıklar yapılmış oldu.

’’Barış içinde birarada yaşama” ve “barışçıl rekabet” çizgisi altında, Sovyetler Birliği kapitalist ülkelerle ticari-kültürel değişim, teknolojik işbirliği vb. için antlaşmalar yaptı. Yukarıda belirtilenle birlikte, bu oldukça hızlandırılmış araç-gereç ve personel değişimi, kazanç güdücü bir politika idi. Bu politika Sovyet toplumunda burjuva kültürün, liberalizmin ve bireyciliğin ideolojisinin sızmasına ve yayılmasına yolaçtı. Bürokratik burjuvazi ve liberal küçük-burjuvazi bu süreçte ortaya çıkan 20. Kongre’deki Stalin eleştirisini fırsat bilerek sosyalist sisteme ve Marksizm-Leninizm’e karşı saldırılarını yükseltti.

Sovyetler Birliği'ndeki sosyalist inşa aşamasının gerçekle bağlantısı olmayan sübjektif tanımı ve üretici güçler teorisine dayanan ekonomik inşa süreci ayrıcalıklı teknokratları (nomenklature) ortaya çıkardı. Sovyet demokrasisini bir iskelete indirgedi ve bürokratizmi, buyrukçuluğu yaydı.

Nitekim şimdiki durum, işçilerin sosyalizmin inşası içerisindeki enerjisini revizyonizmin yok ettiği gerçeğinden kaynaklanmaktadır.


Yüklə 1,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   76   77   78   79   80   81   82   83   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin