*dipnotlar yazıda nerede kullanılmışsa oraya parantez içinde yapıştırılmıştır


Devrimci siyasal yaşam ve cinsiyetçilik



Yüklə 1,45 Mb.
səhifə75/119
tarix07.01.2022
ölçüsü1,45 Mb.
#89558
növüYazı
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   119
Devrimci siyasal yaşam ve cinsiyetçilik

Emekçi-işçi kadının komünist harekete kazanılması, kadının örgütlenmesi sorununun en önemli yanını teşkil etmektedir. Ancak mevcut cinsiyetçi anlayış, varlığını sadece ataerkil aile, eğitim, din vb. düzen kurumlarında sürdürmekle kalmaz. Bu kurumları ve düzeni hedef alan devrimci örgütlerde de dolaylı/dolaysız etkili olabilmektedir. Devrimci yapıların iç işleyişinde olduğu kadar, iç örgütlülüklerinde yeralan bireylerin kişisel tutumlarında da cinsiyetçi tavırların sorgulanması önem taşımaktadır. Kadının devrimci örgütlerde genel ve ileri pozisyonlarda sayısal yetersizliği sorunun en çok dikkat çeken yanını oluşturmaktadır. Ancak, kadının örgüt bünyesindeki nicel mevcudiyetinin erkeğe oranla daha az olması, sadece erkeğin eşit düzey ve kapasitedeki kadına tercih edilmesiyle açıklanamaz. Bunun yanısıra, daha ayrıntılı olarak irdelenmesi gereken nokta, kadının temsil ettiği bilinç ve pratik potansiyelin düşüklüğüdür. Devrimci örgütlerde kadının (nicel ve nitel) olması gereken yerde olmaması, ihtiyaç duyduğu özel ilgi, destek ve eğitim koşullarının yeterli oranda hazırlanmamasından kaynaklanmaktadır. Kadının gelişiminin önüne çıkan engel ve zorlukların mümkün olan en az düzeye indirilmesi, kadının özellikle teşvik edilmesi, yetenekleri doğrultusunda motive edilmesi, buna uygun koşulların hazırlanması, erkekle arasında olan açığı (bilinç/birikim/inisiyatif) kapatmasına imkan tanınması ve bu gelişimin yönlendirilmesi vb. uygulamalar, kadına, pamuk prenses misali bin yıllık uykudan uyandırılacak olan gerçek potansiyelini hayata geçirme ve bu yolda mevcut düzey ve nitelik sınırını zorlayıp aşma olanağını hazırlayacaktır.

Dışa doğru, geniş kapsamda kadın sorununa, dar kapsamda kadının “özgül” sorunlarına yönelik etkili ve inandırıcı bir politika sürdürebilmek için, öncelikle komünist örgüt kapsamında bulunan kadın-erkek tüm ileri unsurları içine alan bir eğitim çalışmasının gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır. Çoğu kez etkisini örtülü ve gizli sürdüren cinsiyetçiliğin tespit edilmesi, mevcut tutum ve anlayışların sıkı bir sorgulanmasını öngörür.

Örneğin, devrimci hareketle yaygın olan bir kanı, kadınlar arasındaki faaliyetin yine kadın devrimciler tarafından yürütülmesi gerektiğidir. Bu görüş kadınların kadın sorununa karşı daha duyarlı olduğu savıyla desteklenir. Kadın sorununa gereken duyarlılığı özünde göstermeyen devrimci hareket, kılıfını içinde bulunduğu duruma göre hazırlamıştır. Kadın sorunu kadın kadronun görev alanına, onun sorumluluğuna verilmiştir. Oysa bu, sonuç itibariyle görev savmadır. Kadın sorunu, komünist hareketin ve yaratılmak istenen ihtilalci(216)sınıf partisinin dolaysız sorumluluğuna girmektedir. ‘‘(Erkek yoldaşlar) kadınlar için propagandayı ve onları teşvik edip, devrimciliğe yönlendirmeyi ikincil bir görev olarak görüyor, bunu yalnızca kadının işi kabul ediyorlar. Komünist maskelerinizi çıkarınca, altında kalan tek şey kadını hor görmek, küçümsemek. (...) Komünist çalışmalarımız ve genel politik amaçlarımız için erkeğin eğitimci ve sistemli faaliyeti şarttır. Eski, ‘köle-efendiliği’ zihniyetini, hem partimiz, hem de insan kitleleri içinde, artık kökünden söküp atmalıyız.” (Lenin).



***

İşçi-emekçi kadının kendi sınıf örgütlerine çekilebilmesi ve burada kadın sorununa çözüm kanallarının açılması, herşeyden önce kadın sorununun doğru tahlil edilip, kavranmasına bağlıdır. Bu kavrayışın teminatı hiçbir şekilde “kadın sorunu sosyalizmle çözülür” savından ibaret olamaz/değildir. Kadın sorununu, kadının özgül sorunlarından ibaret görmek, onu tarihsel bağıntısı içerisinde çok boyutlu toplumsal bir sorun olarak ele almamak, dahası işçi sınıfının dolaysız sorunu olarak görmemek; işte devrimci hareketin içine düştüğü en önemli yanılgı budur. Komünistler aynı yanılgıya düşmeden, ikili bir görevin üstesinden gelmek zorundadırlar. Birincisi, emekçi kadın kitlelerini politikleştirmek ve işçi-emekçi kesimleri kadın sorununa karşı duyarlı ve eylemli kılmaktır. İkincisi ise, sınıfa, işçi-emekçi kadının çifte sömürülüşünü karakterize eden özgül sorunlarını kendi sorunu olarak, genelde kadın sorununu ise, çözmek zorunda olduğu toplumsal bir sorun olarak benimsettirmek.

Öte yandan kadın sorunu, yalnızca pratik-politik-örgütsel boyutlarla sınırlı değildir. Kapitalist toplumun tüm alanlarında etkili olan “erkek-egemen” burjuva ideolojisine karşı ideolojik mücadele de özel bir önem taşımaktadır. Bu ise egemen sınıfın ve devletin kolları olarak din, ahlak, hukuk, medya vb. gibi kurumların ürettiği, kadına ikincil cins çerçevesinden bakan, kimi zaman kadını cinsel bir meta, kimi zaman ise geri bir varlık olarak zihinlere empoze eden resmi ideolojiyle her alanda boy ölçüşen ve onu mahkum eden bir teorik etkinlikle mümkündür.

Tüm bunların başarılması, proletaryanın toplumsal kurtuluş mücadelesine, sosyalist devrim yürüyüşüne ve onunla birlikte kadının esaret zincirlerinden kurtulmasına hız katacaktır.(217)




Yüklə 1,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin