16.SENGSERİLER
SengseRiler, İran dil ailesinin batı grubunun merkez koluna bağlı SengseRi dilinde konuşan ve Simnan kentinin kuzeyinde yaşayan bir halktır. Mehdişehr (Sengser) ilçesinin; Talibabad, Sûfiyân, Sengser, ŞahmirZad, Dercezin, Ziyaret adlı kasaba ve köylerinde meskûndurlar.
SengseRice; Kürtçe, Gilekçe, Mazenderanice, Sistanice ve Simnan kentinin mamur köylerinde konuşulan Simnanİce, ŞehmirZadİce, Sorheyİce (Sorheİce) ve Lasgerdİce ile yakınlık göstermektedir. Dr.Ferehveşî, SengseRice’yi lehçe değil, ayrı bir dil olarak kabul etmektedir.
SengseRi ve ŞehmirZadî askerlerinin, Nadir Şah Afşar birliklerine katılarak, Damğan’ın Mihmandost bölgesinde Mahmut Afgan güçlerine karşı kahramanca savaştıkları bilinmektedir. İran petrolünü millileştiren Başbakan merhum Dr.Muhammed Musaddık’a karşı 1953 yılında yapılan CIA darbesi sırasında SengseRiler Musaddık’ın karşısında yer almıştır. Muhammed Rıza Şah’ın, acımasızlığı ile ünlü gizli polis örgütü Savak’ın yöneticilerinden olan Perviz Sabitî, Bahai ve milliyetçe SengseRi idi.
Hayvancılıkla uğraşan SengseRileRilerin büyük kısmı aşiret hayatı sürmektedir. Göçebelere “Hîlhun”, yerleşiklere ise “Dehhun” denmektedir.
SengseRilerin çoğu İmami Şii ve bir kısmı da Bahai’dir. Kirmanşah Kürtleri’nden Kelhor aşiretinde olduğu gibi, SengseRilerin de 360 günden oluşan bir takvimleri vardır. SengseRi tayfaları; Kesâiyân, Parsâ, Samediyân, Zülfikâr, ŞehriyaRi, Cevâdî, Tebyânîyân, Hamidî, Saidî, Kalebânî, Nurânî, Murad-Aliyân, Yezdânî, Abdülhüseyin, DırahŞanî, BiNayî, Ganîyân, Seyf-Aliyân, Nad-Aliyân, Dost Muhammed-Hani, Dost Muhammed-Hacı, Ali-Hani ve Keypur’dur. Kışlakları: Firuzkûh, Elburz dağı etekleridir. Yaylakları ise, Simnan’dan Tabes, Bircend, Lut Çölü, Gürgân Çölü ve Talegân dağlarına kadar uzanır. (R.Blaga, s.186)
17.SİMNANÎLER
Simnan kenti, Farsistan topraklarında Elburz dağının eteğinde ve Kevîr çölünün kenarındadır. Eski Kumis (Comisene) topraklarında konuşlu olan Simnan kentinin kuruluşu, Pişdâdî Şahı Tahmors’a isNad edilir. Oğuz Türkleri, bu bölgeye 1036 yılında girmiştir.
Simnanî dili, İran dillerinin batı grubunun merkez ve Hazar çevresi kolundandır. Simnanİce’den kalan ilk yazılı eserler Mirza Naİma’ya (1796-1837) aittir. Simnanî şiirinin atası olarak kabul edilen Naİma’dan 33 beyit ve bazı türküler günümüze ulaşmıştır. Simnanİce yazan diğer şairler; Yeminî, Fânî, Hacc Molla Ali Hekim Allahi, MüşTak, RevNak ve çağdaş şairlerden Sabuhî, Sahbâ, Muvahhid, Muhammed Bakır NeyyiRi, Ali Muhammed Peyman YağMaî’dir.
İlk olarak Nasreddin Şah Kacar, 1866 yılında Simnanİce sözcükler ve bu dil hakkında materyaller toplamıştır. 1924’te M.Bakır NeyyiRi, bu dilde bir Simnanİce-Farsça lügatçe hazırlamıştır. Simnanİce’nin atasözleri, eski şiirleri ve grameri araştırılmıştır. Nasır Hüsrev’in de dikkatini çeken Simnanİce’nin özgünlüğü, İran’da anlaşılamamasıdır. Bu dil, komşu halkların dilinden çok farklıdır. Simnanî şiiri, hece veznine dayanır. Grameri değişikliklere dirençlidir. Son yıllara kadar Farsça sözcüklerin dile girmesine direnç göstermiştir. Eşanlamlı sözcüklerin sayısının azlığı, isimlerin iki cinsiyetli (müennes-müzekker/ masculin-féminin) olması ve çekimi, zamir ve fiillerin çekimi, Simnanİce’yi diğer İran dillerine göre çok daha karmaşık hale getirmiştir. Simnanî adını taşıyan çok sayıda hadis ve fıkıhçı vardır. (R.Blaga, s.182-183) Bkz.→Simnan BV
18.SİSTANLILAR/ SİSTANÎLER
Sistaniler/ Sistanlılar, İran dillerinden Sistanice konuşan bir halktır. Sistanilerin eski adı Segzî’dir. Eski Farsça’da “zî” çoğul ekidir. “Segzî”, Sakalar anlamındadır. Sistanilerin yaşadığı esas bölge, etnik Sistan’dır. XX. yüzyılın başından beri Sistan’da devam eden sürekli kuraklık, Sistanlıları topraklarını terk etmeye zorlamıştır.
Sistanlıların, İran’ın diğer bölgelerine, özellikle İran Türkmenistanı’na ve Beluçistan’a olan göçü, geçen yüzyılda başlamış ve günümüzde de devam etmektedir. Sistanlılar, Mazenderan ve Türkmenistan’da işçi olarak pamuk tarlalarında çalışırlar. Burada eski adı Şahpesend olan Azerşehr, bir Sistanlı kasabası haline gelmiştir. Beluçistan’ın her yerinde Sistanlıya rastlamak mümkündür. Son yıllarda Afganistan’dan SerGılzai aşiretinden bin aile Sistan ve Beluçistan’ın Lutek bölgesine gelip yerleşmiştir.
Bölgenin adı, Sistan veya Zabulistan olarak geçer. Zabulistan adı, “Zavul” aşireti adından gelmektedir. Bazı araştırmacılar, Sistan adının Sagistan, Arapçalaştırılmış/ Muarreb haliyle “Sicistan”dan geldiğini ve Sagistan’ın “Sagaların ülkesi” anlamında olduğunu savunurlar. Persler ve Hintliler bunlara “Şaka, Çaka”demişlerdir. Bunların İran dilli göçebe Sit-Sarmatların bir kolu olduğu sanılmaktaktadır. Turani Sakalarlarla herhangi bir bağlantıları yoktur. Sagalardan önce bölgenin adı Zereng idi. Bugün Sistan’ın esas halkı Taciklerdir. Ayrıca bölgeye Beluçlar ve Fars Gâinîler de gelip yerleşmiştir. Nadir Şah Afşar, Şiraz kenti çevresindeki bazı aşiretleri buraya yerleştirmiştir. Halen burada oldukları söylenmektedir. Ayrıca bölgeye Brahoîler, onlara bağlı Serbendî ve Şehrekî aşiretleri de yerleşmiştir. Gölün çevresinde, kökeni aydınlanmamış GavDar adı verilen farklı bir etnik grup daha yaşamaktadır. Sonuç olarak Sistan ahalisinin çoğunluğu göçmenlerden oluşmaktadır. Afganistan’da Hilmend/ Hirmend ırmağı üzerinde baraj yapılmadan önce Zabul ve çevresi, İran’ın verimli tarım bölgelerinden biri olarak kabul edilmekteydi. Irmağın akımının kesilmesi ile bölgede tarım tamamiyle durmuş ve halk işçi olarak kuzey istikametinde Fars, Güneybatı Türkmenistan ve Mazenderan’a doğru göç etmiştir.
Sistan’ın önemli kentleri Nusretabad (Şehr-i Nov/ Şehr-i Sistan) ve Hüseynabad’tır. Nusretabad’ta Fars Gâinîler ve Horasan bölgesi aşiretleri, Hüseynabad’ta ise yerli Sistanlılar yaşamaktadır.
Sistanice, eski İran dillerinin en önemli yedi dilinden biri olarak kabul edilmektedir. Öbür adı Zavulice/ Zabulice’dir. Diğer bir görüşe göre, Sistanice/ Segzİce ve ölü bir dil olan Zabulice iki farklı dildir. Sistanice’yi, Horasan Farsçası veya Tacikçe’nin bozuk lehçesi olarak görenler vardır. Bu araştırmacılar, bölgede Sistanice’den önce, ölü dil Zabulice’nin konuşulduğunu savunmaktadır. Afganistan’da yaşayan Hazara Türkleri’nin konuştuğu Tacikçe’yi Zabulice’ye benzetenler bulunmaktadır. Sistanice’nin orijinal halinin Hâmun adası ve NeyZar’ın güneyindeki balıkçı ve avcıların konuştuğu ileri sürülmektedir.
Sistan, Timur döneminde tam anlamıyla yıkıma uğramıştır. Timurlulardan sonra bölgede yarı bağımsız Keyanî devleti kurulmuştur. Nadir Şah, bu devletin hâkimiyetini sonlandırmıştır.
Afganistan ve İran arasında uzun süren anlaşmazlıklardan sonra, bölge 1866’da İran askerî birlikleri tarafından işgal edilmiştir. İngiltere, 1872’de güya olası bir savaşı engellemek amacıyla bölgeye bir heyet göndermiştir. General Goldsmith’in başkanlığındaki bu heyetin çalışmaları sonucu, Sistan toprakları ikiye bölünmüştür. Bu memleketin ortasından geçen Hilmend ırmağı, İran ve Afganistan arasında ortak sınır olarak kabul edilmiştir.
Bugünkü Sistaniler, Sünni ve Şii’dir. Sistanlı SaffâRi süLalesinden önce Hint Brahman-Budist kültürüne sahiptiler.
Bazı araştırmacıların düşüncesine göre Sistaniler, Zerdüştî ve Hehâmeneşî dönemi İrani halkların ırk, dil ve kültür özelliklerini en fazla koruyabilmiş halklardan biridir. İran Sistanlıları ile Afganistan Sistanlıları aynı halktır. Fakat Afganistandakiler Peştunlar, Brahoîler ve Beluçlarla birlikte yaşamakta olup, birbirleri ile karışmıştır. (R.Blaga, s.221-224; Zabul kenti1355/ 1976 Yılı Genel Nüfus ve Bina Sayımı İstatistiği) Bkz.→Sistan ve Beluçistan BV
19.TACİKLER
Tacikler, ana dilleri Tacikçe olan halktır. Tacikler ve Farslar, aynı dilin çok yakın iki lehçesini konuşmasına rağmen, iki ayrı halk olarak değerlendirilmiştir. Bunun nedeni;
-Bu iki lehçe arsında çok az farklılık bulunmasına karşın, iki ayrı edebi dilin oluşup gelişmesi,
-Tacik ve Farsların farklı tarihî, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişim sürecine girmesi,
-Farsların Şii, Taciklerin ise Sünni olması,
-Her halkın ayrı ayrı vatan idealine sahip olması. Farslar için vatan etnik Farsistan, Tacikler için Tacikistan ve Afganistan’ın Tacikçe konuşan bölgesidir.
-Öte yandan bu iki halk arasında belirgin etnik bir fizyotip farklılığı da mevcuttur. Tacikistan halkının büyük bölümü Turanileşmiştir.
Tacik sözcüğünün kökeni, Türkçe “Tat+cik” olduğu öne sürülmüştür. Bu kelime Türk toplulukları tarafından İrani dilli halklar veya İslam kültürüne sahip olan kimselere verilmiş bir isimdir. Adını Arap Tay aşireti adından alındığı yönünde ispatlanmamış görüşler vardır. Günümüzde “Tacik” adı, iki farklı grup için kullanılmaktadır:
1.Tacikistan’daki bütün İrani halklar ve özellikle Pamir dilleri konuşan gruplara “Dağlı Tacik” denmiştir. Bu son grup, gerçekten de iki dilli olup, Tacikçe de konuşmaktadır. Fakat bunlara Tacik değil, Pamir halkı denmektedir.
2.Ana dili Tacikçe olan gruplar. Gerçekte Tacik, sadece bu anlamda kullanılmaktadır.
Önemli olan diğer bir husus, dilleri Tacikçe olup da, kendisini Tacik halkından kabul etmeyen çok sayıda grup vardır. Bunlar arasında Çahar-Oymak/ Aymaklar, HaZarâ, Kızılbaş-Afşar, Yahudi, Çingene, Beluç ve Brahoî vd.’leri bulunmaktadır. Çahar-Oymak/ Aymaklar, Hazaralar, Hazara İsmailîler, ĞoRiler, Kızılbaş-Afşarlar, Halaclar… kendilerini Türkistanlı ve Turani/ Türk kabul etmektedir. HaZarâ liderlerinden Türkistanî ve Abdül-Ali MezaRi, Güney Türkistan (Kuzey Afganistan/ Zon-u Şumal) Türkleri’nin birleşmesi için faaliyet gösterdi. Öldürülmesinin sebeplerinden biri de bu Güney Türkistan idealidir. Orta Çağ’da Tacikçe’nin konuşulduğu alan bugünkünden çok daha genişti. Tacik gruplar zamanla iki dilli hale gelmiş, sonra bir kısmı Özbekleşmiştir. Olayın tersi de gerçekleşmiştir; Türk gruplar içerisinde Afşar, Aymak ve Kızılbaşların yanı sıra, Kulyab ve Derehisar’da olduğu gibi Tacikleşenler de görülmüştür.
İran’da Tacikçe konuşanlar, Esterabad-Yezd kentlerini birleştiren çizginin doğusunda Afganistan sınırına doğru uzanan bölgede yaşamaktadır. Tacikçe konuşan ve kendilerini Tacik veya ParSigûy olarak adlandıran asıl Tacikler, Horasan bölge valiliklerinde (Kuzey, Rezavî ve Güney Horasan) Farslar ve Afşar Türkleri/ Horasan Türkleri arasında yaşamaktadır. Sebzivar ve Nişabur şehirleri çevresinde meskûndurlar. Köken itibariyle Tacik olmayıp da Tacikçe konuşan ve kendilerini Tacik olarak tanımlamayan çok sayıda grup mevcuttur. Bunlar Hazara bünyesindeki; Doğu Hazara (Şii BerbeRi), Batı Hazara (Sünni DereziNat), Çahar-Oymak/ Aymak (TeymuRi, Cemşidî, Taymanî, Firuzkûhî) ve Kızılbaş-Afşarlar’dır. Bunların büyük bölümü Turani, Moğol-Turani halklardır. Bunların dışında Tacikçe konuşan Çingene, Arap, Beluç, Brahoî, Yahudi ve Sistaniler de vardır. (R.Blaga, s.235-236) Bkz.→Dr.R. Albayrak, Afganistan Türkleri
Tacikçe Konuşan Gruplar:
1.HaZarâlar:
HaZarâlar, Afganistan’ın dağlık ve orta kesiminde ve İran’da yaşayan Türk-Moğol ve Tacik kökenli bir halktır. Fiziksel tip, kültür ve gelenek-görenek bakımından bölge halkından farklıdırlar. “HeZar/ Hazar هزار ”, Farsça bir kelime olup, bin rakamını ifade eder. “HaZarâ”, Cengiz Han’ın bin kişilik Moğol askerî birliklerinin adıdır. “HaZarâCat” ise, âsi aşiretlere karşı yapılan askerî kışlalara verilen isimdir. HaZarâlar; Doğu HaZarâ BerbeRi ve Batı HaZarâ DereziNat veya Kale-yi Nov/ Kale-yi Nev olmak üzere iki gruba ayrılır. Günümüzde HaZarâCat veya Ğarcistan, “HaZarâ Yurdu” anlamını taşımaktadır.
-Doğu-BerbeRi HaZarâlar:
Asıl HaZarâlar olarak kabul edilen bu grup, Afganistan’ın ortasında yer alan HaZarâCat yurdunda yaşamaktadır. HaZarâCat, Baba dağlarının güneye doğru Gazne/ Ğazni ile Kandahar’ın kuzeyinde, Kabil’in yaklaşık Devletyâr ile Kandahar arasında çizlecek hatta kadar uzanmaktadır. Ayrıca Kuzey Afganistan, Badahşan, Herat, Kandahar, Celâlabad’a (Nengerhar) kadar ulaşmaktadır. Türkmenistan ve Tacikistan’dan başka; İran ve Pakistan’ın Beluçistan Özerk bölgesinde de önemli sayıda Doğu HaZarâ topluluğunun yaşadığı belirtilmektedir. Doğu HaZarâları’nın tamamına yakını Şii’dir. Doğu HaZarâ dili, çok sayıda Türkçe ve Moğolca sözcük içermektedir. Bazı araştırmacılar, bu özel HaZarâ Tacikçesi’nin eski Zabulî diline benzediğini ifade ederler. İran’da, HaZarâlara “Hâver” denmektedir. Bunların XII. yüzyılda Afganistan’a giren Moğolların Afganistan Tacikleri ile karışmasından oluştukları ifade edilmektedir. İran HaZarâları, XII. yüzyılın sonlarında Farsistan’dan Horasan’a doğru göç etmiştir. İran HaZarâ boyları; Lâl-Sencergelî, CagûRi, Dizgenî, ve Zebâtî’lerdir. Bunlar Horasan’ın Tayyibad (Bahriz), Bocnurd, Şirvan, Deregez, Serahs, Türbet-i Cam, Keşefrûd, Çınaran/ Çénaran, Semelgan ve Meşhed-Kuçan arasında meskûndur.
Afganistan HaZarâları, Güney Türkistan Türkleri ve diğer etnik gruplar gibi Afganistan’da hâkim unsurmuş gibi davranan Peştunların baskısı altındadır. HaZarâlar, Peştunların baskısına karşı koyabilmek için Vahdet-i İslami adı altında örgütlenmişlerdir. Peştun ve Taciklere karşı, CMİA gibi Türk örgütlerleriyle dayanışmaya girmişlerdir. Peştun Partisi Hizb-i İslami’nin lideri Gülbeddin Hikmetyâr, 1992 yılında Sünni Türklere ait CMİA (Lideri Genral Abdürreşid Dostum) ve Şii Türklere ait Hizb-i Vahdet-i İslami (Şehit Üstad AbdüLali MezaRi) güçlerini Kabil’den çıkarmak için Türklere saldırmıştır. Ancak başarılı olamamış, Türkler Gülbeddin Hikmetyâr’ı Kabil’den kovmuşlardır. İslamcı geçinen kökten dinci ve Türk düşmanı Gülbeddin Hikmetyâr’ın, yatırımlarını Müslüman ülkere değil de, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yaptığı, içkinin seller sular gibi içildiği gece kulüpleri ve turistik oteller satın aldığı söylenmektedir. Bar ve gece kulüplerini oğlu çalıştırıyormuş.
Doğu Hazaralarından bir grup, Afgan Padişahı Emir Abdurrahman Han Barikzey’in saldırılarından kaçarak, 1891’de İran’a sığınmıştır. Afganistan’ın “Bend-i Berber” mıntıkasından geldikleri için kendilerine “BerbeRi” denmiştir. (http://xorasan.turk.blogspot.com/)
-Batı-DereziNat HaZarâları:
Bu kol, Çahar Oymak/ Aymak topluluğuna dâhil olup, Afganistan’da Kale-yi Nov (Badğıs Vilayetinin merkezi), Badğıs (Vilayet) ve Katağan Vilayetinde yaşarlar. Sünni ve göçebe olan HaZarâ DereziNat’ın nüfusu 75 bin civarındadır. Eski bir Vilayet olan Katağan, Tahâristan’ın (Holm, Kunduz, Rustak/ Velvalci, Talekân) diğer adıdır. Afganistan Türkistanı/ Güney Türkistan eskiden; Tahâristan/ Tahhâristan, Belh ve Talekân olmak üzere üçe ayrılırdı.
Sefid dağlarının kuzey eteklerinde yaşayanlar ve İran sınırındaki HaZarâlar ile Afganistan’daki TeymuRilerin de Batı HaZarâlara dâhil olduğu belirtilmektedir. Dilleri Tacikçe’dir.
HaZarâlar, Güney Türkistan topluluklarından biri olarak kabul edilmektedir. İran’daki nüfusları 50-55 bin kadar, Afganistan’daki nüfusları ise, iki milyon civarındadır.
2.Çahar-Oymak/ Aymaklar:
“Çâr, Çahar”, Tacikçe dört rakamı, “Oymak” ise, hem Türkçe’de, hem de diğer Türk lehçelerinde boy anlamındadır. Afganistan’da “Aymak” olarak kullanılmaktadır. Aymaklar, Afganistan’ın kuzeybatısında yaşayan topluluklardandır. TeymuRiler, TayManîler, Firuzkûhîler ve Cemşidîlerlerden oluşan Aymaklar, Tacikçe de konuşsa Türkistan halklarından kabul edilmektedir.
Köken itibariyle Çahar-Oymaklar, HaZarâlara daha yakındır. Bu grup, yerli Taciklerin Türk-Moğol boyları ile karışımından oluşmuştur. Türk-Moğol boyları, yerli ahalinin dilini kabul etseler de, yarı göçebe hayat tarzlarını korumuşlardır. Aymakların çoğu yerleşik hayata geçmiştir. Afganistan’daki toplam nüfusları 1 milyon 250 bin kadardır.
-TeymuRiler:
Bunlar Afganistan’da Herat’ın güneyinde ve İran-Afganistan sınır boyunun iki yakasında yaşayan göçebe bir topluluktur. Bazı tarihçiler, bunların bölgeye Emir Timur ile birlikte geldiğini kabul ederler. Göçebe TeymuRiler, NemekZar gölü yakınında Tayyibad (Bahriz), Türbet-i Cam ve Haf civarında yaşamaktadır. (http://xorasan.turk.blogspot.com/)
-Taymanîler:
Sünni olan Taymanîler, Herat ve Herat’ın ilçesi olan Obe kenti çevresinde yerleşmiştir. Göçebe ve yarı göçebe hayat tarzı sürmektedirler. Bazı Afganlar, Taymanîlerin Afgan kökenli olduklarını ileri sürerler.
-Firuzkûhîler:
Adlarını Mazenderan sınırında bulunan Firuzkûh kalesinden almışlardır. Sahib-Kırân Timur, 1404 yılında bu kaleyi zaptetmiş ve bütün ahalisini Herat’a sürmüştür. Morğab ırmağı kenarında yaşayan bu yarı göçebe halk Sünni’dir.
-Cemşidîler:
Yarı göçebe olan Cemşidîler, Afganistan’ın Herat ve Katağan Vilayetlerinde yaşamaktadır. İran’daki nüfusları 30-35 bin, Afganistan’da ise 60-65 bin civarındadır. Cemşidîler, Horasan bölge valiliklerinin Türbet-i Cam kentinin kuzeyi, Keşefrûd sahili ve Afganistan sınırı yakınında yerleşmiştir.
Tacikçe konuşan Cemşidîler, XIX. yüzyılın sonlarında Afganistan’dan İran’a göçmüştür. Türkmenistan’da da Cemşidî grupların varlığından bahsedilmektedir. Cemşidîlerin bir kısmi Sünni, bir kısmı da Şii’dir. İran’daki Cemşidîlerin Sünni olduğu belirtilmektedir.
3.Afşar ve Kızılbaşlar
Hem Tacikçe, hem de Batı Azerbaycan/ Urumiye ağzıyla Türkçe konuşan Afşarlar, Afşar hanlarının yanıda ve sarayda görevli iken Kandehar’dan getirilmişlerdir. Halen Afganistan’ın başkenti Kabil kent merkezindeki Afşar nahiyesinde (Nahiye-i Afşar) oturmaktadırlar. Afşarlar, Timur Şah’ın, başkenti Kanderhar’dan Kabil’e taşıması sırasında sarayı muhafaza ve kendisine hizmet etmeleri amacıyla getirilmiş olan 24 bin Afşar’ın torunlarıdır. Günümüzdeki nüfusları 150 bin civarındadır. %40’ı günlük yaşamlarında Türkçe konuşurlar. %60’ı HaZarâlaşmıştır. Afşar nahiyesine iki kilometre mesafede bir de Afşar Silosu (Afşar-ı Silo) isimli bir mıntıka daha vardır. Afşar Silosu halkının %50’si Tacik, %30’u Özbek ve Peştun, %20’si ise HaZarâ’dır. Bu HaZarâ Türkleri Afşar olmalıdır. Afşar Türkleri’nden Kandehar’da kalanlar da olmuştur.
Nadir Şah, saltanatı döneminde; Afşar, CevanŞir, Şahseven ve Bahtiyari aşiretlerinden bazı grupları Afganistan’a sürmüştür. Bunların büyük bölümü KAbil’e yerleşmiştir. Bunlara Kızılbaş denmektedir. İleri gelenleri, Emir Abdurrahman Han’ın saltanatı döneminde Afganistan’da önemli askerî ve sivil makamkara getirilmiştir. KAbil’in bugünkü Kızılbaş Mahallesi (Tophane semti) bunlardan hatıra kalmıştır.
Bunlardan Kandehar ve Herat civarında yaşayanlar da vardır. Halen dilleri Tacikçe’dir. (Feyz Muhammed, s.143-144; Esterabadî, s.193; Mervî, 1.cilt, s.254; Hakim, s.757; R.Albayrak, Afganistan Türkleri, s.41-42, 50)
4.Tacikçe Konuşan Diğer Gruplar:
-Yahudiler:
Orta Asya Yahudileri, kendilerine “YevRi” demektedir. Tamamına yakını Tacikçe konuşur, Türkçe de bilirler. Bunlar Buhara, Semerkand, Ketegurgan vd. yerlerde yaşamaktadır. 1924 yılında sayıları 23.000 kişi idi.
-Çingeneler:
Orta Asya Çingeneleri; Kolî, Lulî, Cugî, Mezengî ve Kavalu gibi isimlerle anılmaktadır. Fergana Vadisi, Semerkand, ve Dere-HisaRi’de yaşayan Çingeneler kendi aralarında Tacikçe konuşmaktadır.
-Araplar:
Horasan bölge valiliklerinin Cuveyn, Nişabur ve Gâin Arapları arasında bir çeşit Tarcikçe-Farsça konuşulmaktadır. Güney Türkistan da denen Kuzey Afganistan’daki Arapların büyük bölümü Türk/ Özbekleşme, az bir kısmı da Tacikleşme sürecini tamamlamıştır. Mezar-ı Şerif’in nüfusunun yarısı Özbekleşmiş Arap’tır. Kuzey Afganistan’da Akça kentinde Arapça bilenlerin sayısı 500 hane kadardır. Gene Akça’ya bağlı Kancığa köyünde de Arapça konuşulmaktadır. Araplar, Afganistan’a VII-IX. yüzyıllarda fetih amacıyla gelmiştir. Genelde Sünnidirler. (Dr.Recep Albayrak, Afganistan Türkleri, s.43-45; R.Blaga, s.235-241)
20.TALIŞLAR
Talışlar, Hazar denizinin güneybatı sahilindeki Gilan Bölge Valiliği ile Azerbaycan/ Erdebil’in doğusunda yaşayan bir etnik gruptur. Yarıya yakını Azerbaycan Cumhuriyeti’nin güneydoğu bölgesinde meskûndur. Talışça, İran ve Azerbaycan’da 200-250 bin kişi tarafından konuşulmaktadır.
Esas olarak Kergânrûd, Esâlim, Talış-Dolab, Masal’da (Masule/ Masal-Şandarmen) yaşarlar. Talış, Tavalış veya TalıŞan (çoğulu→Tavalış, diğer çoğulu→TalıŞan) olarak adlandırılan bu mıntıka, tarihi dönemlerde “Gilan”, “Deylem” veya “Deyleman” adı ile Azerbaycan’ın idari bir bölgesiydi. Anlaşılacağı üzere “Talış” ismi, hem bir etnik grubun, hem de bu etnik grubun yaşadığı coğrafyanın adıdır. Arasbaran mıntıkası, kısmen Talış bölgesine girdiği için buraya Talış denmesi yanlış bir ifade olmaz.
Talış’ın merkezi, 1955 yılında ilçe yapılan Tavalış (Heştper) kentidir. Talış topraklarının bir kısmı Azerbaycan (Erdebil Bölge Valiliği), diğer kısmı Gilan Bölge Valiliği sınırları içerisinde kalmaktadır. Gilekçe’ye yakın olan Talışça, İran’da konuşulan ARi dillerin kuzeybatı koluna bağlıdır. Günümüzde bu dil yerini Azerbaycan Türkçesi’ne bırakmaktadır.
Talışlar, Türk Safevi devletini kuran Kızılbaş kabile birleşiğine katılan tek İrani dilli halktır. Bu tercihleri ile siyasi, sosyal ve özellikle ekonomik yönden komşu bölge halklarına üstünlük sağlayabilmişlerdir. Nadir Şah Afşar’ın ölümünden sonra bağımsız hanlıklarını kurmuşlardır. Rus Çarlığı ile imzalanan Gülistan (12 ekim 1813) ve Türkmençay (10 şubat 1828) Antlaşmaları ile Talış Hanlığı topraklarının büyük bir bölümü bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti sınırlarında kalmış ve böylece Talış halkı ikiye bölünmüştür. 1920 yılında Gilan Sovyet Cumhuriyeti olayları sırasında, Talışların HeştbeRi aşireti bu harekete karşı çıkmıştır. Cumhuriyetin kurucusu Gilek Mirza Küçük Han Cengeli, teslim olmamış ve ormana çekilmiştir. Soğuktan donmuş olan cesedi bulununca Talış Emir Muktedir’in kardeşi SâLar ŞuCa’ tarafından kafası kesilerek, Aralık 1921’de Tahran’a gönderilmiştir.
Bazı araştırmacılara göre, Talışların Türk soylu oldukları kabul edilir. Belçikalı Ernest Orsel bunlardan biridir. Talışlar, kendilerinin Cengiz Han’ın Talış adındaki komutanı tarafından buraya getirildiklerine inanır. Astara çevresindeki Talışlar arasında Sünniler bulunmaktadır. Esâlim, Talış-Dolab, Dere-Vizne Talışları ile göçerlerinin bir kısmı Sünni’dir. İmami ve Alevi/ Kızılbaşların oranı konusunda net bilgi bulunmamaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nde Talış-ı Sado/ Talış’ın Sesi ve Bakü isimli yayınları vardır. Ancak edebi ürünlerinde Türkçe’yi kullanırlar. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ilk yıllarında Talış-Mugan Cumhuriyeti kurma girişiminde bulunmuşlardır. İran’da yaşayan Talışların bu harelete destek vermesi üzerine, Azerbaycan Cumhuriyeti ile İran arasında siyasi sıkıntılar yaşanmış ve karşılıklı suçlamalarda bulunulmuştur. (R.Blaga, s.140-143) Bkz.→Gilan BV
21.TATLAR
Azerbaycan Türkleri, “Tat” kelimesini Türk olmayan İran dilli halklar için kullanmaktadır. Türkler, Kazvin kenti batısındaki halka da “Tat” demektedir. Dağıstan ve Azerbaycan’da bu dili konuşanların bulunduğu bilinmektedir. Tatların, Kafkasya’ya sınırları korumak üzere Sasanî Şahı Enuşirvan tarafından yerleştirildiği rivayet edilmektedir. En kuzeyde konuşulan Tat dilleri, uzak coğrafi konumlarına rağmen Farsça, Lorca, KumZaRice gibi güney İran dilleri grubuna girmektedir.
Tat dilli etnik gruplar, Azerbaycan’da küçük adacıklar halinde yaşamaktadır. Merend, Kazvin, Zencan, Halhal, Hemedan, Miyane, Merağa kentleri civarında, ayrıca Gilan, Mazenderan, Talış, kadim Farsistan Vilayetinin bugünkü Simnan, Kaşan ve Germsar kentleri etrafında da Tat grupları bulunmaktadır. Tat adı verilen dillerin, kendi aralarındaki derin farklılıklar nedeniyle tek bir dil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bazı araştırmacılar, Tat dillerinin, Med dilinin günümüzdeki devamı olduğunu beyan etse de, bunun dayanağı yoktur. Tatça’nın, Turani bir kavim olması kuvvetle muhtemel olan Medlerin dilinin devamı olduğu yönündeki görüşler temelsizdir. Tat dillerinde kaleme alınmış bazı metinler günümüze kadar ulaşmış, ancak bu metinler üzerinde yeterli bilimsel araştırmalar yapılamadığı gibi, tasnif de edilememiştir. Diğer bölgelerin yanı sıra, Azerbaycan’ın bazı köy ve kasabalarında az sayıda insanın konuştuğu bu diller, Tebrizli Ahmet Kesrevigibi Aryaistlerin “Zebân-ı AzeRi/ AzeRi Dili/ Azerbaycanca” olduğunu iddia ettikleri dillerdir. Bu iddialar, Azerbaycan Türkleri’nin Türk soylu değil, İran/ Arya soylu olduklarını ispata yöneliktir. Bu iddialar, bilimsel bir zemin bulamamıştır:
-Halhalİce (Kecel, Secel ve Şahrudî): En fazla konuşulan Tat dillerindendir. Şahrud, Halhal/ İmamrûd (Şahrud), KağızkuNan, Alaeddin bölgesi, Zencan kenti çevresi, Hamse Tarum’u ile Şal, ÉsBu, Eşkistan, Derû, Gezen-Kışlaq, Lerd, Kerend, Dolme-deh, Maclân köyleri ve Kulur ilçe merkezinde konuşulmaktadır. Talış diline benzeyen bu Tat dili ve ağızları, en fazla konuşulan Tat dili olmasına rağmen, Azerbaycan Türkçesi etkisi ile Tükçeleşmektedir. Daha önce Zencan’da Tatça konuşan 28 köyden bahsedilirken günümüzde bu köyler artık Türkçe konuşmaya başlamıştır. Bu durum Merağa civarındaki birkaç Tat köyü için de geçerlidir.
-ÇAlice (ŞAli, KaraçAli): Bu dilin Eştehardİce’nin bir lehçesi olduğu söylenir. Ayrıca Elvir ve Veydâ dillerinden söz edilmektedir. Bkz.→ Éştehardİce/ İştehardİce
-Enerânİce: Azerbaycan’ın Nemin kenti civarında konuşulmaktadır.
-Éştehardİce/ İştehardİce: Kazvin’in batı ve güneybatısında konuşulmaktadır. Bu dilin arı Pehlevice olduğu söylenmektedir. Seggizabad, Şamdan, ÉsferveRin, Şal, Siyah-dehân, Hıyârek, Dânisfahan ve İbrahimabad’ta konuşulan dillerin Éştehardİce olduğu belirtilmektedir.
-Herzendİce (Gelinkaya گلين قيه ): Azerbaycan’ın Merend ile Culfa-Sofyan (Sûfîyân) arasında konuşulan bir Tat adacığıdır. Uryan-tepe/ İran-dEbi (1.159 nüfuslu), Kara-Goz (301 nüfuslu), BAbere, Dizec-Qurban (1.183 nüfuslu), KuRi, Pir-İshak/ Pirsak (416 nüfuslu) ve Herzen-i Cedid’te konuşulmaktadır. Bu dil, Azerbaycan Türkçesi içerisinde erime sürecine girmiştir. Merend ilçesi Herzendât köy birliğine bağlı Gelinkaya köyünün 1966 yılı nüfusu 2.144’tür.
-Hueynİce: Azerbaycan’ın Zencan kentinin 60 km güneyinde konuşulmakta idi. Bugün unutulmaya yüz tutmuştur.
-Keringânİce: Azerbaycan’da diğer bir Tat dili adacığıdır. Eher’in Verzigan ورززگان nahiyesine bağlı Keringân كرينگان, Hoynarûd خوينه رود (Hoynarâv خوى نرآو), Kelesor/ Kellesor كله سور, BaRazîn برازين , Vebestan وبستان , ayrıca Dızmar, Hasanabad (Hesnu), Hırazîn, Arasbaran ve Eher’de konuşulmaktadır. Türkçe’nin etkisi altındadır.
-Merağİce: Bu dil, Alamut Rudbar’ında 7-8 köyde konuşulmaktadır. Merağİce’nin, Muşgîn ve Dekîn olmak üzere iki lehçesi vardır. Birkaç bin kişi tarafından konuşulduğu ifade edilir. Merağîler, buraya Azerbaycan’ın Merağa kentinden geldiklerini ifade ederler.
-Paşayî: Farsça’ya Merağİce’den daha yakındır. Gezérhan, Muallim-Kelâya, KüçeNan, Kendanser, Alamut, Kûhpaye ve Rudbar’ın diğer köylerinde konuşulmaktadır.
-Ramandİce: Kazvin’in güneybatısında konuşulmaktadır.
-Rezecerdİce: Sadece Rezecerd köyünde konuşulur.
-Sapanca: Azerbaycan’ın Merağa kenti civarında konuşulmaktadır.
-Takistanİce: Talışça ve Simnanİce’ye yakındır.
-Yengice: Azerbaycan’ın Miyane kenti Delikanlu nahiyesinde konuşulmaktadır.
*Nüfus bilgileri 1966 yılına aittir.
-Ayrıca Gilan/ Sefidrud’un sol sahilindeki Rüstemabad çevresi, Rudbar ve Şahrud’ta, FârAb/ Umarlu’da, öte yandan Simnan ve Germsar kentleri civarında birkaç Tat köyü bulunmaktadır. Gilan’da, Gavmîşbânların Tatça olması muhtemel bir dilleri vardır. Şahrud Tatçası’nın, deforme olmuş Azerbaycan Türkçesi’nin bir şivesi olduğu ileri sürülmektedir.
Tatlar bugün birkaç dillidirler. Bölgenin ticari dili olan Azerbaycan Türkçesi, Tatlar arasında yaygın şekilde bilinmektedir. Tatların çoğu Şii, Talış’ın merkez bölgesi halkı, Talış-Dolab ve Esâlim tamamen Sünni, Halhal civarında ise, sadece göçerler Sünni/ Şafii, Merağîler Alevi/ Ehl-i Hakk, Éştehard Tatları ise Bahai dinindendir. İnançlarında Zerdüştlüğün izleri de vardır. Çok eşliliği küfür, içkiyi ise helâl kabul ederler. Boşanma ise, onlar için amellerin en kötüsüdür. Ünlü Şair Arif Kazvînî bu gruptandır. Dağıstan Tatları, Musevi’dir. Grozni ve Nalçık’da da yaşayanları vardır. Bunlar Hazar Türkleri soyundandır. Azerbaycan MusevileRi de Hazar Türkü’dür. Azerbaycan Cumhuriyeti’nde Bakü, Kuba, Şamahı, Göyçay…’da yaşayanlar Azerbaycan Türkçesi konuşur ve yazarlar. Hazar Musevileri’nden bir kısmı İsrail’e göç etmiştir. İçlerinde az sayıda Hıristiyan da vardır. Kafkasya Tatları’nın büyük kısmı Türkleşme sürecini tamamlamak üzeredir. Nüfuslarının 100-150 bin civarında olduğu söylense de, son 25-30 yılda gerçekleşen iç göç nedeniyle nüfuslarını tespit etmek imkânsız hale gelmiştir.
Şahrud Tatları, kendi dillerinin dışında Talışça, Farsça ve Türkçe de bilmektedir. Umarlu’daki Kürtler, döt dili de anlamaktadır. Bu mıntıkalarda Türkçe, istisnai olarak baskın bir dil olarak öne çıkmaktadır. (R.Blaga, İran Halkları El Kitabı, s.135-139; Marcel Bazin- Christian Bromberger, Gilan ve Azerbaycan-ı Şarki, s.22-23) Bkz→ Arasbaran Havzası İlleri/ İl/Ulus Özellikleri
Dostları ilə paylaş: |