Draft V. 1 -savunma


Sahte olduğu iddia edilen belge ve imzalar üzerinde bağımsız kurum ve kuruluşlar aracılığıyla objektif ve tarafsız bilirkişilerce inceleme yaptırılmamıştır



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə129/195
tarix09.01.2022
ölçüsü1,43 Mb.
#93387
1   ...   125   126   127   128   129   130   131   132   ...   195

Sahte olduğu iddia edilen belge ve imzalar üzerinde bağımsız kurum ve kuruluşlar aracılığıyla objektif ve tarafsız bilirkişilerce inceleme yaptırılmamıştır.

Müvekillerimin işlediği iddia edilen suçun işlenmesinde kullanılan ve sahte olduğu iddia edilen belge ve imzalar üzerinde, ilgililerin imza ve yazı örnekleri usulüne uygun bir şekilde alınıp toplanmadan ve bunlar üzerinde bağımsız ve tarafsız uzman ve kurumlarca mukayeseli bir inceleme yapılmadan, ön kabulle söz konusu belgelerin sahte olduğunun kabul edilmesi ve müvekkillerimin suçlanması hukuka ve yargılama ilkelerine aykırıdır. Bu belgelerin içeriğinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususu sadece tanık anlatımları ile değil; ancak ve ancak hukuken denetlenebilir, incelenebilir, objektif somut bilgi ve belgelerle ispat ve desteklenmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda bu husus da yerine getirilmemiştir.




Netice itibariyla;

  1. Söz konusu iddianame ile Müvekkillerimizin AİHS ve Anayasa ile güvence altına alınan temel hakları ihlal edilmiştir. Bu bağlamda, Kanun Önünde Eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir. Müvekillerimizin siyasi ve ideolojik temelli bir ayrımcılığa marruz bırakılmıştır. Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı şekilde müvekkillerimin suçlu olarak ilan edilmeleri ve bu doğrultuda önyargıyla muamele görmeleri nedeniyle "masumiyet karinesi" (lekelenmeme hakkı) de açıkça ihlal edilmiştir. Ayrıca somut olayda Müvekkillerimiz, peşinen özgür düşüncelerinden ve koşulsuz biat ve itaat beklentilerine olumlu cevap vermediklerinden dolayı adeta ‘devlet düşmanı’ olarak kabul edilmiş, her türlü gayri hukuki ve insani muamele reva görülmüş anayasa ve yasaların korunmasından kasten etkili bir şekilde yararlandırılmamıştır. Bu şartlar altında müvekkillerimin hukuki ve mali güvenlik ilkesinin sonuçlarından yararlandırılmayarak hukuk devleti ve hukukun genel ilkeleri ihlal edilmiştir.



  1. Müvekkillerimizin soruşturmanın en başından itibaren işlendiği iddia edilen suçların faili olarak kabul edilmiş, kendilerinin haberi ve dahli dahi olmadıkları bir kısısm eylemlerin faili olarak kabul edilmiş, kimin ne şekilde ve nasıl yaptığı bellli olmayan eylemlerin sorumlusu ilan edilmiş, şirket çalışanlarının kasti olmayan iyi niyetli bir kısım yanlış ve hatalı eylemlerinden sorumlu tutulmuş ve bu şekilde ceza yargılamasının en temel prensibi olan “suç ve cezaların şahsiliği prensibi” ihlal edilmiştir.




  1. Müvekkillerimiz hakkında vergi kaçakçılığı suçundan dolayı açılması gereken dava normal şatlar altında asliye ceza mahkemelerinde açılması gerekirken, sonradan olağan üstü şatlar altında, terör suçlarına bakmak üzere kurulmuş ve oluşturulmuş bir ağır ceza mahkemesinde bu davanın açılmış olması Anayasa ve AİHS de düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geleceğinden mevcut mahkemenin CMK 3 ve devamı maddeleri gerereğince GÖREVSİZLİK KARARI vererek davanın yetkili ve görevli asliye ceza mahkemesine gönderilmesi gerekmekte olup öncelikle Müvekkillerimiz hakkında açılmış olan vergi kaçakçılığı suçundan dolayı açılmış olan bu davanaın mevcut dosyadan TEFRİK EDİLEREK GÖREVSİZLİK KARARI İLE YETKİLİ VE GÖREVLİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNİ TALEP ETMEKTEYİZ.




  1. İddianame incelendiğinde vergi kaçakçılığı ile ilgili inceleme ve araştırma görevli ve yetkili vergi dairelerince başlatılmamıştır. Somut olayda, müvekkillerimin iş ve adreslerine baskın yapılarak, arama yapılmış şirketlerde bulunan tüm defterler, faturalar, makbuzlar ile mali kayıtlara el konulmuş, öncesinde üzerinde savcılıkla bilirkişi incelemeleri yaptırılmış, raporlar alınmış; sonrasında vergi kaçakçılığı ile alakalı suçlama yapılabilmesi ve dava açılabilmesi için vergi suçu raporlarının alınması gerektiği anlaşışılıncada bu muhakeme şartının gerçekleştirilebilmesi için iddianamede itiraf edildiği üzere Cumhuriyet savcılığınca 01.09.2015 tarihinde Koza İpek Holding bünyesinde bulunan şirketlerde yapılan aramalarda el konulan tüm defterler, faturalar, makbuzlar ile mali kayıtlar üzerinde bilirkişi heyetince yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor ile ilgili tüm defterler ve faturalar Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına gönderilmiştir. Bu zorunlu olan olmaz ise olmaz vergi suçu rapor aldırılması gerektiği unsuru (muhakeme şartı) usulen yerine getilmesi için sonradan aldırılmıştır. Ancak mevcut soruşturma da Cumhuriyet savcılığı vergi dairelerinin yetkili ve görevli olduğu bir hususu öncelikle bu kurumlara göndermesi egerekirken, söz konusu defterler üzerinde gerek polis araçlığıyla gerek, bilirkişiler marifetiyle inceleme ve araştırmalar yaptırmış, raporlara aldırmış, kendilerince vergi dairelerinin bağlayacak deilller toplanmış akabinde vergi dairesine usulen zorunlu raporların aldırılması için gönderilmiştir. Dolayısyla vergi kaçakçılığı suçları açısından kanunnen araştırma ve inceleme yapma delil toplama hususunda yetkili ve görevli vergi dairelerinin yetkileri gasp edilmiştir bu raporarla baskı altına alınmıştır. Bu şekilde vergi kaçaçılığına dayanak yapılan dediller usul ve yasaya aykırı bir şekilde toplanmıştır.Yukarıda sözü edilen vergi suçu raporu bir “ceza muhakemesi şartı”dır. Bu şartın bulunmaması muhakemeye engel olur. Dolayısyla bu raporun VUK hükümlerine uygun hukuki ve objektij olmalıdır. HUKUKA AYKIRI BİR RAPORLA YARGILAMAYA DEVAM EDİLEMEZ. BİZCE BU ŞART GERÇEKLEŞMEMİŞTİR. DOLAYISYLA MAHKEMECE “MUHAKEMENİN DURMASI” KARARININ VERİLMESİ ADİL BİR YARGILANMA İÇİN ŞARTTIR. BU NEDNELE “DURMA KARARI” VERİLMESİNİ USULÜNE UYGUN BİR ŞEKİLDE OBJEKTİF VERGİ ELEMALARI NETİCESİNDE YENİDEN BİR VERGİ SUÇU RAPORU TANZİM EDİLMESİNİ DOLAYISYLA YENİ BİR İNCELEME SONUCUNUN BEKLENİLMESİNİ TALEP ETMEKTEYİZ.




  1. Vergi suçu raporlarına esas teşkil eden deliller hukuka uygun bir şekilde toplanmamıştır. Bilindiği üzere kanuna aykırı elde edilen delilin kullanılamaması ilkesi, Anayasa'nın 38'inci maddesinin altıncı fıkrasında yer almaktadır. Bu durumda, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin, iddia ve savunma makamlarının lehlerine veya aleyhlerine olup olmadığına bakılmadan söz konusu deliller kullanılmayacak ve hükme esas alınmayacaktır. Bir bulguyu delil olarak kullanabilmenin ilk koşulu hukuka uygun olarak elde edilmesidir. Vergi Usûl Kanunu'nda vergisel arama denetim yolu, ayrıca düzenlenmiş ve Vergi Usûl Kanunu'nda hakkında hüküm bulunmayan durumlarda ancak Ceza Muhakemesi Kanunu'nun aramaya ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir (VUK m.147) Vergisel aramanın başından başlayarak kanunlara uygun inceleme yapılıp yapılmadığı yargılama yapılan mahkemece re'sen dikkate alınması gereken bir konudur. Dolayısıyla yapılan aramada aramaya ilişkin usullere uyulmadığı saptanırsa elde edilen delilin ispat bakımından hukuksal değeri kalmayacaktır. Yani vergisel aramanın ayrıntılı kurallarına (VUKm.142-147) uyulmadan yapılan bir aramada elde edilen deliller vergi kaçakçılığının ispatlanmasında kullanılamayacaktır. Ancak somut olayada Usul ve yasaya aykırı yöntemler kullanılmıştır.




  1. Müvekillerimin işlediği iddia edilen kaçakçılık suçunun somut olayda manevi unsuru gerçekleşmemiştir. Söz konusu suç kastla ilenilen bir suç olup taksirle işlenmesi mümkün değildir. Öncelikle Müvekillerim söz konusu suçu işleyecek tiynette bir kişiliğe sahip değillerdir. İki, Ekonomik ve sosyal durumları itibariyle böyle bir suça tevessül etmelerini gerektirecek hiçbir makul ve mantıklı bir neden bulunmamaktadır. Üç, Müvekillerimin suç olarak kabul edilen eylemlerin işlendiğinden haberleri bile yoktur, olması da mümkün değildir. Zira böyle şeylerle ilgilenecek ne konumları ne de mesaileri (zamanları) müsait değildir. Böyle bir talimatları dahi olmamıştır. Zaten dosya içerisinde buna dair en ufak bir delil ve iddia dahi bulunmamaktadır. Dolayısyla bilme ve isteme unsuru gerçekleşmemiştir. Dört bunun en önemli kanıtı müvekillerimin işledikleri iddia edilen eylemlerle elde etmek istedikleri maddi menfaatin yani parasal değerin gelirlerine ve kazançlarına oranla küçüklüğüdür. Somut olayda iş hacmi çok geniş ve yoğun bulunan müvekkillerimin işletmelerinde bulunan binlerce işlem ve belgeler arasından sadece ve sadece kötüniyetle bulunan sınırlı sayıdaki bir kısım işlem ve belgelere dayandırılarak genelin içerisinde pek cüzi miktarların gündeme getirilmesi ve bununla suçlanması müvekkillerimin kasıtlı olarak hareket etmediklerinin ve dolayısıyla suçun manevi unsurunun gerçekleşmediğinin en önemli göstergesidir.




  1. Ayrıca somut olayda işlendiği iddia edilen suçun maddi unsuru gerçekleşmemiştir. Müvekillerim kendilerine ait onlarca şirkette yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olarak görev yapmışlardır. Müvekillerimin yapıldığı iddia edilen kanuna aykırı eylem ve işlemlerde bir emir ve talimatları, telkin ve tavsiyeleri olmadığı gibi söz konusu belgelerin hiçbirisinde imzaları yoktur. Somut olayda imzası olan veya bilgisi olan kişiler değildir. Yönetim kurulu başkanı yada başkan yardımcısı oldukları söz konusu anonim şirketlerin hiç birisinin muhasebe işlemlerinden sorumlu değildirler. Bu işleri gerçekleştirmek üzere mesleklerinde ve alanlarında uzman onlarca profesyonel eleman çalıştırmaktadırlar. Dolayısyla müvekkillerimin holdig ve işletmelerinde bu profesyonellerin yaptıkları gerçekleştirdikleri her türlü iş ve işlemlerden ve sonuç olarak her yanlıştan sorumlu tutulmaya çalışılmaları hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Anayasa'nın 38'inci maddesi altıncı fıkrası uyarınca "ceza sorumluluğu şahsîdir" ilkesine göre suçu işleyenin cezalandırılması gerekir. Ancak somut olayda işlendiği iddia edilen eylemler ile müvekillerim arasında illiyet bağı kurulamamış, söz konusu filleri ne suretle, nerede, ne zaman nasıl işledikleri ortaya konulmamıştır. Ne suretle kusurlu oldukları ortaya izah edilememiştir. Hangi hareket ve eylemleri ile bu suçu işledikleri şüpheden uzak, kesin, inandırıcı objektif ve somut deillerle ortaya konmamıştır.




  1. Vergi suçu raporlarına dayanak teşkil eden tanık beyanları gerçeği ifade etmemektedir. Tanıklar siyasi ve fiili konjöktürden etkilenerek, manevi baskı ve tehdit altında ifade vermişlerdir. Kaldıki bütün tanıklar da dinlenilmemiştir. Müvekillerimizin işlediği iddia edilen vergi kaçakçılığı suçunun işlenmesinde kullanılan ve maddi ve içerik itibariyle sahte olduğu iddia edilen belge ve imzalar üzerinde, ilgililerin imza ve yazı örnekleri ususlüne uygun bir şekilde alınıp toplanmadan ve bunlar üzerinde bağımsız ve tarafsız uzman ve kurumlarca mukayeseli bir inceleme yapılmadan, ön kabulle söz konusu belgelerin sahte olduğunun kabul edilmesi ve bu yolla Müvekkillerimizin suçlanması hukuka ve yargılama ilkelerine aykırıdır. Bu belgelerin içeriğinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususu sadece tanık anlatımları ile değil; ancak hukuken denetlenebilir, incelenebilir, objektif somut bilgi ve belgelerle ispat ve desteklenmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda bu husus yerine getirilmemiştir.




  1. HAZIRLANAN VERGİ SUÇU RAPORLARI ÖZELİNDE SAVUNMALARIMIZ

Yukarıda vergi suçuna karşı genel tüm açıklamalarımızdan sonra her bir rapor özelinde de açıklama ve savunmalarımızı sunmaktayız. Öncelikle konunun önemine binaen iddia edilen suçların faillerinin Müvekkiller olamayacağına sonra da her bir vergi suçu raporu özelinde de teknik olarak vergi hukuku prensiplerine göre aslında hazırlanan raporların temelsiz olduğu ve ortada zaten bir suç olmadığını göstereceğiz:




  1. İddianamede Yer Alan ve Müvekkillerimizin İddia Edilen Suçların Failleri Olduğunun İleri Sürüldüğü Vergi Suçu Raporlarında İsnad Edilen Suçların Faillerinin Belirlenmesinde Cezaların Şahsiliği İlkesine Aykırı Hareket Edilmiştir.

Suçun şahsiliği ilkesi maddi ceza hukukunun en önemli ilkelerinden birisidir. Bu kural gereğince kişi ancak kendisinin işlediği fiiller sebebiyle sorumlu tutulabilir. Bu itibarla bir tüzel kişilik bünyesinde işlendiği iddia edilen suçlarda tüzel kişiliğin fail olması tabiatıyla mümkün olmadığından gerçek faillerin tespiti önem arz etmektedir. Nitekim Vergi Usul Kanununun “Tüzel Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 333 üncü maddesinde;

Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde vergi kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilir.


Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   125   126   127   128   129   130   131   132   ...   195




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin