Draft V. 1 -savunma



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə130/195
tarix09.01.2022
ölçüsü1,43 Mb.
#93387
1   ...   126   127   128   129   130   131   132   133   ...   195
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki bu kanunun 10 uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır.

Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360 ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan aynı Kanunun 331 inci maddesinde de “Vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılırlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere mezkûr maddede tüzel kişilerin bünyesinde işlenen vergi cezalarının tüzel kişiler adına kesileceği, ancak 359 uncu maddesinde öngörülen kaçakçılık cezalarının ise fiilleri işleyenler adına kesileceği ilkesi Vergi Usul Kanununda benimsenmiştir. Bu itibarla şirketlerin idare ve tasfiyesinde işlendiği iddia edilen kaçakçılık fiillerinin gerçek faillerinin kim olduğunun titizlikle tespit edilmesi ve bu suç için öngörülen cezaların da bunlar adına tatbik edilmesi Kanunun amir hükmünün gereğidir.
Nitekim konu ile ilgili Yargıtay içtihatlarını incelediğimizde de yüksek mahkemenin bu hususa ehemmiyet verdiği ve kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin gerçek faillerinin tespit edilmesi gerektiği yönünde karar verdiğini görmekteyiz. Örneğin, Yargıtay’ın vergi suçları ile görevli 19. Ceza Dairesi, 2015/14619 E., 2015/7959 K. 02.12.2015 tarihli kararında cezaların şahsiliği ilkesi gereği şirket temsilciliği yerine maddi delillerin araştırılması zorunluluğuna hükmetmiştir:
“……faturaları düzenleyen ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılmasıyla faturaların gerçek bir ticari ilişkiyi yansıtıp yansıtmadığının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenerek, suç ve cezanın şahsiliği ilkesi gereği ve sanık A.. K..'un ortak olup şirketi temsil yetkisinin de bulunmaması karşısında, sanıkların olay tarihinde şirketteki görevleri, gerektiğinde ticaret sicili gazetesi, şirket ana sözleşmesi ve varsa aralarındaki iş bölümüne ait karar getirtilip, sahte fatura kullanma fiili bakımından düzenleyen şirket yetkililerinden faturaları hangi sanık veya sanıklardan alındığının sorulması, düzenlenen fatura bakımından ise gerektiğinde fatura aslı üzerinde yazı ve imza incelemesi yaptırmak suretiyle sanıklara aidiyetinin araştırılması, şirketi fiilen idare eden ve sahteliği iddia olunan faturaları alıp kullanan, tanzim eden failin belirlenmesinin ardından sanıkların hukuki durumlarının tayini gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,”

Aynı Dairenin 2015/4369 E.- 2015/5959 K. sayılı kararında da faturaların şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı, faturalar üzerindeki yazı ve imzaların kime ait olduğu, faturaların kimden alındığı, ifadelerin tespiti ile suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca şirket ortağı ve temsilcisini cezalandırma yerine fiili işleyenin cezalandırılması gerektiğine hükmetmiştir.

“…..vergi tekniği raporunda faturaların varlığından söz edilmesine rağmen dosya içinde fatura asılları veya onaylı örneklerinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; suça konu faturaların onaylı suretleri getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, sanıklardan F.. A.. ile Y.. D..'nin şirketin kanuni temsilcileri diğer sanık A.. Ç..'ın da şirket ortağı olduğu da gözetilerek suç ve cezaların şahsiliği ve suç fiillerini işleyen gerçek sorumlu veya sorumluların tespiti bakımından gerektiğinde faturalar ile şirkete ait belgeler üzerinde imza ve yazı incelemesi yaptırılması, faturaları kullanan firma yetkileri dinlenip suça konu faturaları kimden aldıkları sorulup sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,”

Diğer taraftan mezkur dairenin aşağıda yer verdiğimiz kararında tüzel kişiler bünyesinde vergi suçu irtikap edilmesi hâlinde failin tespitine dair prensiplerin detaylı bir şekilde izah edildiği görülmektedir (19. Ceza Dairesi 2015/2982 E., 2015/8334 K.).

Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluk 213 sayılı Kanun’un 10 ve 333. maddelerinde düzenlenmiş olup, 359 ile 360. maddelerde öngörülen cezaların, bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacağı belirtilmiştir.

Tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilcisi olduğunda suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemişse sorumluluk, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak, suçun şekil sorumlusu yerine ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye aittir. ...

Ama her durumda; kanuni temsilcilerin, personelin fiillerini, işlendiği sırada bilmediği yönündeki savunma ve olgusunun geçerliliği; tüzel kişinin iş ve yer yönünden faaliyet alanı, iletişim yoğunluğu ve olanakları, örgütlenme biçim ve yapısı, büyüklük ölçeği, personel sayısı, görev dağılımı, iş hacmi ve kapasitesi, bağımsız hareket etme olasılığı, mali bünyesi, mal varlıkları, kasa ve banka mevcudu, fiilin mahiyeti ve konusu gibi unsurlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılıp bir sonuca varılmalıdır. Bu şekilde isabetli ve adil sonuçlara varılır ve cezaların şahsiliği ilkesine de uygunluk sağlanır. ...


Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   126   127   128   129   130   131   132   133   ...   195




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin