MÜVEKKİLLERİMİZ HAKKINDA ÖRGÜT ÜYELİĞİ İDDİASI İLE İLGİLİ İDDİANAMEDE YAPILAN DEĞERLENDİRMELERE KARŞI SAVUNMALARIMIZ; a) Hamdi Akın İpek ve Cafer Tekin İpek hakkında yapılan değerlendirmeler:
1- İddianamede bir çok gerçek dışı ve hayal mahsulü iddiaya yer veren soruşturma savcısı, Müvekkilimiz Akın İpek hakkında örgüt üyeliği iddiası ile kamu davası açmamış olmasına ragmen iddinamenin hemen hemen her yerinde Akın İpek’i suçlamaktadır. Dolayısıyla açılmamış bir dava ile ilgili savunma yapmak zorunda bırakıldığımızı ifade etmek isteriz.
İddianamede ileri sürülen hukuka aykırı iddiaları yukarıda detaylı olarak izah ettiğimizden burada kısaca geçilecektir.
2- Yine müvekkillerimizin Koza İpek Eğitim ve Sağlık Vakfında yönetimde bulunması suç olarak tanımlanmıştır. Bir vakfın kurucusu, yönetim kurulu başkan veya üyesi olmak suç olarak nitelendirilemez. Bu vahim bir hukuki hatadır. Zira mevcut yasalara göre faaliyette bulunan dernek, vakıf veya kuruluşlara üye olmanın bırakın suç olmasını teşvik edilmesi gereken topluma faydalı aktivasyonlardır. Mevcut yasalarda suç olarak tanımlanmış bir eylem olmayıp “Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz” ilkesi uyarınca suç olarak vasıflandırılamaz. Kaldı ki, sonradan bu derneklerin terör faaliyeti kapsamına alınması dahi geçmişte yapılan hiçbir işlemi hukuka aykırı hale getirmez.
3- Müvekkillerimizin kurucusu ve hissedarı olduğu şirketleri terör örgütünün finansmanı amacıyla kullanıldığı, şirketlerin yasal görünümlü bağış ve yardımlar yoluyla ve yasal olmayan aktarım mekanizmaları kullanarak muvazaalı yollarla terör örgütüne aidiyeti iltisakı ve irtibatı olan kurumlara para aktardıklarını belirtilmiştir.
Adı geçen şirketlerin yaptığı tüm yardımlar, SPK yer alan yasal düzenlemeler ile bu hususa çıkan tebliğlere uygun olarak yapılmıştır. Yukarıda tafsilatlı olarak anlattığımız üzere, şirket ana sözleşmesinde yer verilen usullere uygun ve genel kurulun belirlediği üst sınırlara dikkat edilmek suretiyle bağışlar yapılmıştır. Halka açık şirketlerde yapılan bu işlemler hakkında KAP’a bildirimde bulunulmuş ve genel kurula bilgi verilerek mali durum ile yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiştir.
Öte yandan, yapılan ayni ve nakdi yardımlar yasalara uygun olarak kurulmuş ve faaliyetlerine devam eden dernek, vakıf ve vakıf üniversitelerine yapılmıştır. Bu nedenle yapılan işlemlerde hiçbir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Adı geçen vakıf, dernek veya üniversitelerin, olağanüstü dönemde çıkan ve Anayasa’ya aykırılığı açıkça ortada olan KHK ile örgütle iltisaklı hale getirilerek kapatılmasına karar verilmesi geçmişte yapılan hukuka uygun işlemleri hiçbir şekilde hukuka aykırı hale getirmez.
4- Yine Müvekkillerimizin telefonuna ByLock programı indirerek kullandığı belirtilmişse de, bu iddia tamamen gerçek dışıdır. Zira müvekkillerimizden Tekin İpek söz konusu telefon numarasını kullanmamış olup bahsi geçen telefon hattı da Müvekkilin olmadığı bizatihi savclık tarafından yaptırılan telefon dinleme kayıtları ile de sabittir. Akın İpek de kesinlikle bu uygulamayı telefonuna yüklememiş ve kullanmamıştır.
5- Hissedarı oldukları şirketlerin bünyesinde faaliyette bulunan medya kuruluşlarının örgüt propagandası yaptığı iddiasında bulunulmuştur.
Yukarıda detaylı olarak yaptığımız açıklamalarda, yapılan yayınların tamamının bir televizyon ve gazetecilik faaliyeti olduğu, kişilerin ifade özgürlüğü kapsamında görüşlerine yer verildiği, hiç bir terör örgütünün propagandasını yapmak amacıyla hareket edilmediği, sadece ülkede iktidara muhalif kesimin düşüncelerine de yer verilmeye çalışıldığı anlatılmıştır.
Kaldı ki, söz konusu yayınların yapıldığı tarihlerde, Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmiş, bir terör örgütü mevcut değildir. Bu nedenle olmayan bir örgütün propagandasının yapılması da söz konusu olamaz.
Ayrıca, bu programlara katılan kişilerden hiç biri hakkında örgüt üyeliği suçundan verilmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmadığı gibi bu yayınlar hakkında örgüt propagandası iddiası ile açılmış bir kamu davası bulunmamaktadır.
6- Diğer taraftan, Müvekkillerimiz Hamdi Akın İpek ve Cafer Tekin İpek, Yaşam TV’nin 17 Eylül 2008 ve 29 Mayıs 2009 tarihleri arasında yaklaşık 8 ay yönetim kurulunda görev yapmış daha sonra Şaban Yörüklü isimli şahıs münferit imzası ile en üst düzeyde şirketi temsil etmeye başlamıştır. Dolayısıyla Müvekkillerimiz Hamdi Akın İpek ve Cafer Tekin İpek iddia edilen dönemlerde söz konusu medya şirketlerinin yönetiminde yer almamıştır.
Öte yandan, Bugün TV yönetimine 09.12.2006 -09.06.2008 yılları arasında müvekkillerimiz Hamdi Akın İpek, Cafer Tekin İpek, Melek İpek ve Pelin Zenginer’in yönetim kurulu başkan ve üyeleri oldukları anlaşılmaktadır. Ancak, 09.06 2008 tarihinden sonra Müvekkillerimiz yönetimden ayrılarak, yönetimi profesyonllere devretmiştir. Şaban Yörüklü, Ayhan Yurttaş, Sevda Önen ve Halil Demirel adlı kişiler yönetime gelmiştir. Dolayısıyla Bugün TV’de 2008 tarihinden bugüne kadar Müvekkillerin yönetimde hiçbir yetki ve görevi olmamıştır. Bu nedenle 2008 tarihinden sonra Bugün TV ve Kanal Türk televizyonlarında örgüt propagandası yapıldığı iddialarıyla ilgili müvekkillerimizin hiçbir cezayı veya hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. İddia edilen propagandaların (bunlar kesinlikle örgüt propagandası değildir) yapıldığı tarihlerde müvekkillerim bu şirketin yönetiminde değillerdir.
Koza Basın Basım A.Ş. yönetim kurulunda Hamdi Akın İpek, Cafer İpek 03.10.2011 tarihleri ile 25.02.2014 tarihleri arasında, Melek İpek ise 03.12.2011 tarihleri ile 14.12.2012 tarihleri arasında görev almışlardır. Müvekkillerimiz, İpek ailesinin görevde olduğu dönemde Şaban Yörüklü şirkete genel müdür olarak atanmış ve şirketi temsil etmiştir .Bu nedenle ileri sürülen propaganda iddialarından dolayı hukuk ve ceza sorumluluğu yönünden Müvekkillerimizin sorumlu tutulması mümkün değildir.
b) Melek İpek, Pelin Zenginer ve Nevin İpek haklarında yapılan değerlendirmeler;
Müvekkillerimizin yukarıda belirtilen şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaları, hisse sahibi olmaları, Bank Asya’ya çok cüzi miktarda para yatırmaları suç olarak nitelendirilmiştir. İddia edilen “FETÖ” ile başka hiç bir iltisak veya irtibata dair delil sunulmamıştır. Sözü edilen “örgütün” sohbet toplantılarına iştirak etme, örgüte katılma ve hiyerarşik yapısına dahil olma, süreklilik ve çeşitlilik gösteren eylemlerde, örgüt üyeleri ile irtibatı gösterecek nitelikte iletişim tespit tutanakları veya en azından delil niteliği olmasa da diğer sanıklarda yaptığı gibi HTS kayıtları gibi bilgi veya deliler ortaya konulmamıştır. Burada savcının yapabileceği hiçbir şey yoktur. Zira Müvekkillerimizin bu grup ile hiç bir irtibatı olmadığından, bunu delillendirmesi de mümkün olmamıştır.
Yukarıda detaylı olarak anlattığımız üzere, bir şirketin kurucu hissedarı olmak veya bu şirketlerde yönetim kurulu üyesi bulunmak suç değildir ve mevcut yasalarımıza göre suç olarak nitelendirilemez. Kaldı ki Müvekkillerimiz söz konusu medya şirketlerinin yönetiminde aktif hiç bir görev üstlenmemişlerdir.
Müvekkillerimizin Bank Asya dâhil bir çok bankada hesapları vardır. Hesaplarındaki bu paraları örgüt talimatı ile yatırmamışlardır. Tamamen o dönemdeki bir kısım ödemelerden kaynaklanan sebeple para yatırmışlardır. Aksine bir iddiayı ortaya koyacak hiç bir somut delil ortaya konulmamıştır. Müvekkillerimiz milyar dolarlık şirketin hissedarlarıdır, şayet adı geçen örgütün talimatı ile hareket etmiş olsalardı, 7.065 TL (Nevin İpek’in bankadaki hesabına yatan para) değil, bir kısım hisselerini satarak milyon liraları aşan miktarda para yaptırmaları gerekirdi. Kaldı ki, yasalara uygun olarak kurulmuş ve faaliyetlerine devam eden bir bankaya para yatırmak hiç bir şekilde örgütsel bir eylem olarak değerlendirilemez. Öncelikle, bir örgüte katılım iradesi olmadan, örgütün hiyerarşik yapısına girip, emir komuta zincirine dahil olmadan ve bu çerçevede süreklilik ve çeşitlilik gösteren eylemler gerçekleştirmeden örgüt üyesi olunamaz. Bu hukuken mümkün değildir.
Netice itibariyle, Müvekkillerimizin iddia edilen “FETÖ örgütüne” katıldıklarına ve bu örgütün talimatları ile hareket ettiklerine dair, mücerret iddialar dışında hiçbir somut delil bulunmamaktadır.
Dostları ilə paylaş: |