Din-i İlahi (Farsçada "İlahi İnanç"), 16. yüzyıl sonlarında Hint-Türk imparatoru Ek- ber'in önderliğindeki bir seçkinler grubu arasında gelişen eklektik dinsel akım. Akımın üye sayısı hiçbir zaman 19'u geçmemiştir.
Din-i İlahi, şehvet düşkünlüğü, iftira ve gurur gibi günahlan yasaklayan; buna karşılık takva, ihtiyat, imsak ve âlicenaplık gibi erdemleri üstün tutan bir ahlak sistemiydi. Tasavvuf geleneğinin Tanriya ulaşma çabası içinde ruhu arındırma, Katolikliğin bekârlığı özendirme, Caynacılığın hayvan kesmeyi yasaklama gibi yönleri Din-i İlahi sisteminde bir araya gelmişti. Din-i İlahi'nin kutsal metinleri ya da bir ruhban hiyerarşisi yoktu. Zerdüşt dininden pek çok ayin biçimi alınmıştı; örneğin ışığa (Güneş ve ateş) tapınılır ve Hindu dininde olduğu gibi Güneş'in Sanskrit dilindeki bin adı zikredi- lirdi.
Ama uygulamada Din-i İlahi, Ekber'in kişiliğinde odaklanan bir kült olarak gelişti. Din-i İlahi'ye katılacak kişileri kendisine bağlılıklanna göre Ekber seçerdi. Kendisini İslam dininde bir ıslahatçı olarak gören imparator belki de peygamber düzeyine yükseltilmeyi bekliyordu. Din-i İlahi üyelerinin, Allahu Ekber sözünü "Tanrı Ekber' dir" anlamında da kullanmaları, Tanrı ile Ekber arasında bir ilişki kurma çabasının belirtisiydi. Bazı kaynaklarda Ekber'in İslama bağlılığından söz edilirken, başka kaynaklarda da Islamdan uzaklaştığı öne sürülür. Din-i İlahi, Ekber'in çağdaşlarınca genellikle bir bid'at olarak görülmüştür; o dönemden kalma yalnızca iki kaynak Ekber'i yeni bir din kurmakla suçlar. Çok dar bir kesimde etkili olan Din-i ilahi, Ekber'in ölümünden sonra yavaş yavaş silinmiş, bu arada Hindistan'ın Sünni Müslümanları arasında tepkilere yol açmıştır.
Dostları ilə paylaş: |