59. EL-MUÎD
Mahlukâtı yok ettikten sonra tekrar yaratan.1201
"Allah, ilkin mahlûkunu yaratır, sonra onu (ölümün ardından diriltip) alır. Nihayet hepiniz O'na döndürüleceksiniz." 1202
El-Muid lügatta, "avd" kökünden ve ifâl babından "i'âde" mastarından gelir ki; "bîr şeyin tekrar edilmesi" manasındadır. Cenab-ı Hakk'ın bir sıfatı olarak "mahlukâtı öldükten sonra yeniden dirilten sonra tekrar yaratan" demektir.
Mahlukâtı canlılıktan sonra ölüme iade eden, sonra onları ölümden sonra tekrar dirilten Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah Tealâ:
"(Düşün o) günü ki, yazılı kağıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz. (Bu), üzerimize aldığmız bir vaaddir. Biz (vaâdettiğimizi) yaparız."1203 buyuruyor. 1204
Her şey, mukadder olan ömrünü tamamlayıp öldükten sonra, Allah'tan başka kimse kalmaz; fakat varken yok olan bu insanlar hayatlarında neler yapmışlardır? Hangileri afif, nezih, temiz yaşamıştır? Hangileri buyruk tanımamış, bir çok cinayetler işlemiş, birçok ocak söndürmüştür? Dünyâ hâkimleri bunların binde birini olsun meydana çıkaramamıştır.
Allah Alîm'dir, Habîr'dir, bunların hepsini biliyor. Muksıt'tır, Adil'dir, hakkı yerine getirir. Müntekım'dır, zalimleri sevmez, onlardan öç alır. Kudretine, emr ü fermanına karşı gelecek yoktur. Şu halde eğer ölmekle iş bitmiş olursa, hak yerini bulmayacak, zâlimlerin bütün yaptıkları yanlarına kalacak demektir. Hikmet, akıl ve mantık, elbette ki bunu kabul etmez. 1205
Allahu Teâlâ Haksızlığı Tervîc Etmekten Münezzehtir:
Zâlimleri, kâfirleri, canileri, müşrikleri hesaba çekmekten ve onların müstehik oldukları cezayı vermekten âciz değildir. Öyle ise, her şeyin ölüp bitmesiyle işler sona ermiş değildir. Bunun ilerisinde, iyilerle kötülerin birbirlerinden tamamen ayrılacağı, iyiliğin sevabı, kötülüğün ıkâbı verileceği umûmî bir hesap ve ceza gününün olacağı muhakkaktır ve bu günün olacağına Allah'ın Kur'ân'da tekrar tekrar va'di vardır. Allah asla va'dinden dönmez. Çünkü buna hiçbir sebep yoktur.
İşte o belli gün gelince Allah va'dini yerine getirecek, herkesin çürümüş bedenini suya, havaya, toprağa dağılmış olan eczâsını tekrar birleştirecek, parmak uçlarındaki hususiyetlere kadar en ince mahsûsâtını çevirip yeni baştan yaratacak ve her bedenin ruhunu kendisine iade edecektir. 1206
Kula Gereken Şey:
Anlaşılıyor ki, mahlûkâtın ne ölümü ellerindedir, ne dirimi, ne de öldükten sonra berzahta kalımı. Bunların hepsinde de muhakkak bir acz içindedirler. Ne kendileri, ne de başkaları hakkında istedikleri gibi tasarruf edemezler. Bunları yapamıyan da mâbud olmaz. Öyle ise, bütün bu tasarruflara sâhib bulunan Allahu teâlâ'ya kulluğu bırakıp da böyle âcizlere tapmamalı; mahlûkun hatırı için Hâlik'a isyan etmemelidir. 1207
60. EL-MUHYÎ
Can veren, 1208 can bağışlayan, sağlık veren. 1209
Allah (c.c), hayatı dilediğine bahşeder. Mü'minlerin kalbini nuruyla yeşerten Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Peygamberini hak üzere gönderen, insanları uyarması için kitabı indiren, kafirlere karşı vaadini gerçekleştiren Allah'a hamdolsun.
Noksan sıfatlardan münezzeh olan, Yüce Allah gökten su indirendir. Her türlü canlıyı ise sudan yaratmıştır.
"Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümün ardından nasıl diriltiyor! Şüphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir.'1210
"Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu? İşte kâfirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir."1211
Resulullah (s.a.v.):
"Sabah çıktığınız zaman: "Ey Allah'ım! Senin sayende sabahladık, senin sayende akşamladık, senin diriltmenle dirilir, senin öldürmenle ölürüz, dönüş Sanadır, deyiniz." buyurdu.
Yüce Allah'ın bu ism-i şerifi Kur'ân-ı Kerim'de 49 yerde ihya şeklinde iki yerde de muhyi şeklinde geçmektedir.1212
Allahu teâlâ cansız maddelere can verir. Bir de bakarsın, dün ortada yokken, bugün canlı bir mahlûk, meselâ, bir nebat, bir hayvan, bir insan meydana geliverir. Hergün binlerce insan hayat bulur, dünyâya gelir. Binlerce insana ölüm gelir, çekilir gider. Bütün bunlar Allah'ın emr ü fermâniyle, yaratmasiyle ve müsaadesiyle olur. Allah, yoğu var edip hayat verdiği gibi, ölüyü de tekrar canlandırabilir. Öldürüp diriltmenin çeşitleri vardır. Bunlar âdl sebeplerle vâki' olabildiği gibi harikulade suretlerde de olur.
İnsan kendi evvelini düşünmeli. Bir vakitler ölü idik. Hayâtımız yoktu, sonra ana rahminde Allah vücûdumuzu yarattı, hayat verdi, dünyaya çıkardı. Teneffüs ediyor, gıdalanıyor, büyüyor, boylu poslu, güçlü kuvvetli, arar, düşünür, bilir, bulur, işitir, söyler, kırar, koparır bir insan oluyor, döl, döş türetiyoruz. Bu hayat bizim malımız değil, sırf Allahu teâlâ'nın bahşettiği bir ni'mettir. Dünyâ bir imtihan yeridir. Orada herkes yaptığı işle kendi değerini göstermiş ve bunu fiilen imzalamış olur. Allah, vakti gelince öldürecek ve sonra, herkese yaptığının karşılığını vermek üzere tekrar diriltecektir. 1213
Kula Gereken Şey:
Yokken verilen hayat ni'metlerine şükretmek, sonra hayâtı gidecek olan ölümü dâima gözönünde tutarak güzel işler yapmağa çalışmak, ölümle neticelenecek olan bu fâni hayâtın kıymetini ona göre ölçmek... 1214
61. EL-MÜMÎT
Öldüren,1215 canlı bir mahlûkun ölümünü yaratan1216
Her türlü noksanlıklardan münezzeh olan Allah Tealâ ölümü ve hayatı yarattı, diriden ölü çıkardı. Yeryüzünü ölümden sonra diriltti.
Yüce Allah arif kullarını kendisine itaat ve emirlerine boyun eğmekle diriltti. Günahkârları ise muhalefetle ve günahlarla öldürdü. Sübhan Tealâ ölümü yarattı ve dirilerden dilediklerine dilediği zaman, dilediği şekilde tevcih etti. Allah (c.c.) kalpleri kendisini zikirle yeşertti. Yüce Allah'ı, zikirden gafil olan kalp ve ruhtan her şeyi işiten ve bilen Allah'a sığınırız. Bu yönüyle diriler de, ölüler de reşit değildir. Allah'ı zikreden kalp daima diri ve üstündür. Allah'ı zikirden gafil olan kalp ise ölü durumdadır.
Peygamber (s.a.v.) yatağa girdiği zaman; "Allah'ım isminle dirilir ve isminle ölürüm" derdi. Sabahladığı zaman: "Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun, dönüş O'nadır" derdi. 1217
Canlı mahlûklar için ölüm mukadderdir ve her an gelivermesi mümkün bir hâdisedir. Allahu teâlâ her kulu için dünyaya geliş ve gidiş zamanı ta'yin etmiştir. Herkes zamanı gelince gelir, ikâmet müddeti bitince gider, insan, cesetle ruhtan mürekkep olarak yaratılmıştır. Ceset aşikâr, ruh gizli, ceset fâni, ruh bakî. Şu halde bunlardan herbirine mahsus olmak üzere iki türlü hayâtın vücûdu tabiîdir: fânî hayat, bakî hayat.
Fânî hayat doğmakla başlar, ölmekle biter. Lâkin bakî hayat böyle değildir, işte şimdi bizim yaşayışımız, rûh ile cesedin birleşmesinden hâsıl olan fânî hayattır. Ruhun, cesetten ayrılmasıyle bu hayat biter, fakat ruh yine bakîdir, idrâki vardır. Ruh ölmez, belki felç illeti gibi bedeni duygudan ve hareketten bırakır. Bir tarafı felce uğrayan, ne hâle girdiğini anladığı gibi, ölü de vaziyetini bilir. Ölüm tam bir felçtir. Kalbi ve bütün bedeni kaplar. Artık ruhun bedeni ile alâkası kesilmiş, duygu ve hareket bütün bütün durmuştur.
Bir temsil: Yaşarken ruh cesede hâkim bulunuyor ve ceset tamâmiyle ruhun emrinde ve onun arzularına göre hareket ediyordu; şu halde ölen bir adamın ruhu, maiyetindeki adamları dağılmış bir âmir vaziyetindedir. Artık onlara emirler vermeye ve bu emirleri infaza muktedir değildir. Yahut sermâyesi tükenmiş, ticarethanesi ve ticaret tesîsâtı tamamen yok olmuş bir tacir gibidir. Artık birşeyler kazanamaz, o âna kadar iyi kötü ne kazanmışsa onunla kalır. Ölümden sonra ruh berzaha intikal etmiştir, orada kazancına göre ya acılar ve ıztıraplar içinde, yahut sürür ve neş'e içinde haşrı bekler. 1218
Kula Gereken Şey:
Ölüm Allah'ın emridir; ondan korkmak değil, ona göre hazırlanmak îcâbeder. Hayat, ancak şu içinde bulunduğumuz hayattır, bunun ilerisi yalandır diyenler de, bugünün bir yârını ve bu dünyânın bir âhireti vardır diyenler de, nasıl olsa bu hayattan çıkıp gitmektedirler. Ancak dünyânın boş ve aldatıcı lezzetlerini gaye edinip, yalnız onlar için çalışanların dünyaları bitmekle saadetleri de bitmiş olur. Çünkü ilerisi bakî hayattır. Bunların ise bu hayâta âit ne ümitleri var, ne emelleri. Fakat fânî hayatlarından faydalanarak îmân ve irfan kazanan ve Allah için çalışıp güzel amellerle Hak'ka kavuşanlar da, ebedî saadet ve bahtiyarlık bulmuşlardır. Çünkü Allah dünyadan, âhiretten herkese arzu ettiği kadarını verir. Çalışanların emeklerini boşa çıkarmaz. 1219
Dostları ilə paylaş: |