62. EL-HAYY
Ebedi hayatla diri,1220 diri, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten. 1221
"Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan." 1222
"Hay" varlığı zorunlu olan Cenab-ı Hakk'ın diri olması demektir. Yüce Allah'ın varlığı ezelden ebede bakidir. Varlığının başlangıcı ve sonu yoktur. Ezel, varlığının geçmişte de devamlı bulunmasıdır. Ebed, varlığının gelecekte devam etmesi, sonu olmaması" demektir.
Allah Tealâ'nın ve sıfatlarının ezeli olması "zaman söz konusu olmaksızın devamlı olarak var olması" demektir. O, varlığının başlangıcı olmayan (kadim) Allah'ın isimlerindendir. O, kendisinden başka hiçbir varlığın mevcut olmaması, demektir. Yüce Allah varlığının başlangıcı olmaması yönüyle ezelidir. Diri olan Cenab-ı Hakk asla ölmez. Zira her şey yok olacak, O'nun zatı baki kalacaktır.
Ya Hay! Kalplerimizi mağfiretinin nuruyla, ahiretten önce dünyada sevginle yeşert!
Peygamber (s.a.v.), "Allah'ın en büyük ve yüce ismi Kur'ân'ın üç sûresi; Bakara, Âl-i İmrân ve Tâhâ sûrelerinde geçmektedir" buyurmaktadır. 1223
Bu üç ayeti beraberce düşünelim:
1. "Allah, O'ndan başka ilah yoktur. O, Hayy'dir, Kayyûmdur."1224
2. "Elif, Lâm, Mim. Hayy ve Kayyûm olan Allah'tan başka ilah yoktur." 1225
3. "Bütün yüzler (insanlar), diri ve her şeye hakim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür." 1226
"Hayy" lügatta diri, canlı manasına gelir. Allah'ın sıfatlarından olup devamlı var olan, kesintiye uğramayan, varlığı ezeli ve ebedi olan demektir. "Kayyum" ise, bütün mahlukâtın idaresini bizzat yürüten, hepsini hesaba çeken demektir.
Enes b. Malik (r.a.) diyor ki:
"Resulullah (s.a.v.)'le beraber bir halkada oturuyordum. Bir adam da ayakta namaz kılıyordu. Rükû, secde yapıp teşehhüde oturdu ve dua ettiğinde duasında:
"Allah'ım! Senden niyazda bulunuyoruz. Bütün hamd Sanadır. Senden başka ilah yoktur. Sen nimeti bol bol veren yerin ve göğün yaratıcısısın. Ey Celal ve ikram sahibi Allah'ım! Ey diri, bütün mahlukâtın işlerini idare eden... Ancak sana tazarruda bulunuyoruz" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz:
"Andolsun ki Alah'ın en büyük ismi ile dua etti. Öyle ki Allah'a bununla dua edildiğinde o kimseye icabet eder. Bununla kendisinden bir şey istendiğinde atiyye ve ihsanda bulunur." 1227
El-Hayy ismi şerifi Kitab-ı Mûbin'de 5 kere geçmektedir. Üçü daha önce geçmişti. Diğer ikisi ise şunlardır:
4. "Ölümsüz ve daimi diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et." 1228
5. "O daima diridir. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur." 1229
Şu ayet-i kerimeleri de burada zikredebiliriz.
"Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacak.” 1230
Noksan sıfatlardan münezzeh olan Hayy, hayatının zevali yoktur. İnsan ve cinler ölümlüdür. Ancak Allah ölümsüz bakidir. 1231
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur." 1232
"Bütün yüzler (insanlar), diri ve her şeye hâkim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür. Zulüm yüklenen ise, gerçekten perişan olmuştur " 1233
el-Hayy ve el-Kayyûm Allah'ın iki ismidir, ikisinin bir arada zikredilmesi aralarında son derece ilgi olduğu içindir. Nitekim Cenab-ı Hak Kur'an'ın pek çok yerinde bu iki ismi birlikte zikretmiştir. Bu ilgi her ikisinin de kemal sıfatların tamamını ihtiva etmiş olmasıdır. "el-Hayy" tam olarak diri demektir. Bu isim, ilim, izzet, kudret, azamet, kibriya/büyüklük ve diğer mukaddes sıfatlar gibi Allah'a ait zatî sıfatları ihtiva eder.
el-Kayyûm ise kayyumluğu tam ve mükemmel olandır. el-Kayyûm'un iki anlamı vardır:
1- Varlığı kendi kendini kâim olan, var olmak için bir başkasına muhtaç olmayan, muazzam sıfatları olup bütün mahlûkatından müstağni olan (soyutlanan) dır.
2- Gökle ve yer ve bu ikisi arasındaki bütün yaratıklar O'nunla kâimdir. Varlıkları O'nun varlığına bağlıdır. Onları O yaratmış, yardım etmiş, varlıklarını devam ettirebilmeleri, iyilikleri ve ayakta kalabilmeleri için her şeyi onlara hazırlamıştır. Allah hiçbir şekilde onlara muhtaç değildir. Mahlukat ise her bakımdan O'na muhtaçtırlar. el-Hayy ve el-Kayyûm her türlü kemal sıfata sahip olandır. O, dilediğini mutlaka yapandır. 1234
Hay, diri demektir. Bunun zıddına meyyit denir ki, ölü dernektir, Mahlûkat içinde hayat sahibi olanların ötekilerinden, yâni taş ve toprak gibi hayâtı bulunmayanlardan daha kıymetli olduğunu görüyoruz. Çünkü hayat sahibi olan her mahlûk, bir bilgi ve faaliyet kaynağıdır. Bilgi ve faaliyet hayâtın izleridir. Fakat bu izler her hayat sahibinde müsavi değildir ve her hayâtın kıymeti bu izlerle ölçülür. 1235
Nebatat, Hayvanat Ve İnsandaki Hayat:
Allahu teâlâ hayat sahiplerine yaradılışlarındaki hikmete göre bir hayat vermiştir. Meselâ, otlar ve ağaçlar hayat sahibidir. Çünkü onlar da doğar, yer, içer, büyür, ürer ve nihayet ölür. Hallerine göre bilgileri de vardır. Bir âlete, bir vâsıtaya muhtaç olmadan kendilerine yarayanı, yaramayanı ayırdederler. Faaliyetleri vardır. Havada, suda, toprağın derinliklerinde, büyümesine, üremesine yarayan maddeleri arar bulur, kendilerine çeker, hazmeder. Bizim için türlü meyvalar, gıdalar, devalar ve daha binler çeşit faydalı şeyler hazırlarlar. Böyle olmakla beraber, kendi hayatlarından daha yüksek, daha kudretli bir hayat bulunduğundan haberleri yoktur. Halbuki hayvânattaki hayat daha üstündür. Çünkü hayvanlarda fazla olarak duygu da vardır, görür, işitir, hareket serbestliği vardır. Nebatat gibi olduğu yerde saplanıp kalmaz ve istediği yere gidebilir, yatar, kalkar... Otlar ve ağaçlardaki hayat bunlara bakarak eksik, zayıf ve sönüktür. Onun için hayvanât nebatata hâkimdir. Çiğner, koparır, yer... Ancak hayvanların üstünde daha üstün bir hayat var ki, Allahu. teâlâ Hazretleri bu şerefi de insanlara ihsan buyurmuştur, insanlardaki hayat bunlardan daha üstündür. Çünkü bunlarda saydığımız bütün vasıflar insanlarda da var. Fazla olarak insanlarda bir takım kuvvetler daha var ki, bunların hiç biri ötekilerinde yok. Meselâ, insan bir hayvan gibi sâdece görüp işitmekle kalmaz; aynı zamanda bunları düşünür, inceler, mukayese yapar, muhakeme eder, neticeler alır. Kaynayan suyun, kapağını fırlatmasından buhar kuvvetini keşfeder. Her işin önündeyken sonunu görür, ona göre vaziyet alır. İşte insanlardaki hayat, akıl ve hayâle sığmayacak kadar büyük hâdiseleri bilmeye ve onları başarıp meydana getirmeye elverişli bir kaynaktır. Bir hayat nerde, ötekilerindeki hayat nerede?.. Onun için insanlar yer yüzünün efendisidir. Demek ki, nebatatta görülen hayat, basit ve iptidaî bir hayattır. Hayvanattaki hayat daha üstün, insanlardaki hepsinden üstündür. Bu üstünlüğü te'min eden şey ise, hayat vasıflarının kuvvet ve kıymetidir.
Hayâtın iptidâi vasıfları, yemek, içmek, doğurup üretmektir. Hayâtın yüksek ve kıymetli vasıfları iptidaî vasıflarla beraber bilmek ve yapmaktır. Bu sebeptendir ki, hayatta insanlar bile müsavi olmayıp, bilgisi ve kudreti nisbetinde birbirinden üstündür. Şahıslar olsun, milletler olsun, en ileride bulunanlar, bilgisi ve kudreti en çok, en geniş olanlardır. Şu halde bir şey bilmiyen, bir şey yapamayan insanlar yaşıyor -değil, sürünüyor demektir 1236
Hakîki Hayat:
Allahu teâlâ'ya mahsustur. Allah'ın hayâtı, ilim ve irâdeye mebde olan ezelî bir sıfattır. Kayıtsız şartsız her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten, ekmel bir hayâttır. Onun için her şeyi görür, işitir, bilir, istediği gibi yapar. Yoksa şuursuz, kör, sağır bir kuvvet değildir. Dinsizler O'na öyle iftira ediyorlar. Böyle ise bu herifler, kendilerindeki şuurlu ve iradeli hayâtı nereden ve hangi membadan almışlardır? Bir eser, müessirinden daha üstün olabilir mi? Yaratılmış olan bir şeyde, kâmil bir hayat görüp dururken, onu yaratanda noksan, bilgisiz bir hayat kabul etmek bir hezeyandan başka birşey değildir. Allahu teâlâ ölmez, dâima hâzır ve nazırdır. Yaşayan mahlûkâtının hayâtını veren de O'dur. O olmasaydı hayattan zerre kadar eser görülmezdi. Hem O'nu ne gaflet basar, ne uyku. O dâima fenadan, zevalden, hatâdan münezzehtir. Her an Alîm, her an Habîr, her an Kaadir'dir. 1237
Kula Gereken Şey:
Her işini O'na ısmarlamak ve her hususta ancak O'na dayanıp güvenmektir. 1238
Dostları ilə paylaş: |