Nisâ Sûresi 148-149 ....................................................... 213
148- Allah kötü sözün söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa
uğrayan başka. Allah işitendir, bilendir.
149- Bir iyiliği açığa vurur veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü
(açığa vurmayarak) affederseniz, (bilin ki) Allah da affedicidir, (her
şeye) güç yetirendir.
AYETLERIN AÇIKLAMASI
"Allah kötü sözün söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan
başka." Ragıp el-Isfahanî el-Müfredat adlı eserinde "el-cehr" maddesi
ile ilgili olarak şunları söyler: "Bir şeyin görme veya işitme organı
açısından aşırı bir şekilde zahir oluşu, açığa çıkışı 'cehere' fiiliyle
ifade edilir. Görme duyusunu baz alırsak; Araplar, 'reeytuhu
ciharen=onu açık bir şekilde gördüm.' derler. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
'Allah'ı açıkça görmedikçe sana inanmayız.' [Bakara,
55] 'Bize Allah'ı apaçık göster.' [Nisâ, 153]" Ragıp devamla şöyle
der: "Işitme duyusu açısından kelimenin kullanımına da şu ayeti
örnek gösterebiliriz: 'Aranızdan sözü gizleyen de, onu açık söyleyen
de... birdir.' [Ra'd, 10]" Müfredat'tan alınan alıntı burada son
buldu.
Kötü söz, beddua, birine onda olan ve olmayan ayıplar ve kötülüklerle
sövmek gibi insanı inciten, rahatsız eden sözler demektir.
Işte bunların hiçbirinin açıktan söylenmesini, açığa vurulmasını
yüce Allah sevmez. Bilindiği gibi yüce Allah, biz insanların veya bizimle
aynı duyguları paylaşan diğer canlıların sahip oldukları tür-
Nisâ Sûresi 148-149 ....................................................... 213
den bir sevgiden ve buğzdan (nefretten) münezzehtir. Ancak emir
ve yasak olguları, bizim açımızdan, doğamız gereği sevgi ve
buğzdan kaynaklandıkları için, isteme ve istememe yani emretme
ve yasaklamadan kinaye olarak sevgi ve buğz ifadeleri kullanılmıştır.
Dolayısıyla, "Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez."
ifadesi, haramlığı ve keraheti kapsayacak şekilde teşriî sevmemeden
kinayedir.
"Ancak haksızlıga ugrayan başka." ifadesi, munkatı (kopuk)
istis-nadır. Yani, haksızlığa uğrayan kimsenin, kendisine haksızlık
eden kimse hakkında, haksızlığıyla ilgili olarak kötü sözü açıkça
söylemesinin bir sakıncası yoktur. Bu, haksızlığa uğrayan kişinin
ancak haksızlık edenin zulmünü açıklayıcı, haksızlıkla ilgili kötülüğünü
ortaya çıkarıcı nitelikte kötü söz söyleyebileceğine ilişkin bir
karine konumundadır. Fakat, bunun ötesine geçerek haksızlık eden
kimsede olmayan kötülükleri saymak ya da yaptığı haksızlıkla
ilgisi olmayan başka şeylerden söz etmekle ilgili olarak ayette bunun
caiz olduğuna ilişkin bir kanıt yoktur.
Tefsir bilginleri, "kötü söz" ifadesi ile, neyin kastedildiği
hususunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazısına göre, bundan
maksat, bedduadır. Bazısı, haksızlık yapanın zulmünü ve tecavüzünü
zikretmektir, demişlerdir vs. Fakat bunların tümü de ayetin
mutlak ifadesinin kapsamı içindedir. Dolayısıyla genel ifadeyi,
bunlardan birine özgü kılmayı gerektirici bir durum söz konusu
değildir.
"Allah işitendir, bilendir." ifadesi, "Allah kötü sözün açıkça
söylenmesini sevmez." cümlesinden algılanan yasağı pekiştirir
mahiyettedir. Yani, zulme uğramış bir kimsenin dışındakilerin açıkça
kötü söz söylemeleri uygun düşmez. Çünkü Allah işitendir,
sözleri işitir; bilendir, söylenen sözleri bilir.
"Bir iyiliği açığa vurur veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü (açığa
vurmayarak) affederseniz, (bilin ki) Allah da affedicidir, (her şeye) güç
yetirendir." Bu ayet, önceki ayetle bir şekilde bağlantılıdır. Çünkü,
214............................................ El-Mîzân Fî Tefsîr-il Kur'ân – c.5
nimetleri bahşeden birinin insana yaptığı nimet bağışına karşılık
teşekkürün bir ifadesi olarak hayır sözünü açıktan söylenmesini,
kötü sözün ve zulmün affederek zalime karşı kötü sözü açıktan
söylenmemesini kapsamaktadır.
İyiyi açığa vurmak, onu görünür şekilde yapmaktır. Hakkeden
birine açıktan infak etmek gibi. Her maruf davranışı da bu kapsama
alabiliriz. Çünkü, bu tür davranışlarda din sözünün yüceltilmesi
ve insanların maruf davranışlara teşviki söz konusudur. Ya da sözlü
olarak açığa vurmaktır. Bir nimeti verene açıktan teşekkür etmek
ve sözlü olarak ondan iyilikle söz etmek gibi. Bu da kadirbilirliğin
ve nimet ehlini teşvik etmenin ifadesidir.
İyiliği gizlemek ise, maruf fiilleri gizlice yapmak demektir. Ki
riyadan iyice uzak ve ihlâsa iyice yakın olsun. Nitekim yüce Allah
bir ayette şöyle buyurmuştur: "Sadakaları açıktan verirseniz ne
güzel! Eger gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır
ve sizin günahlarınızdan bir kısmını kapatır." (Bakara, 271)
Kötülüğü affetmek, sözlü olarak onun üzerini örtmektir. Bir insanın
kendisine haksızlık edenin haksızlığından söz etmemesi,
onu insanlar arasında rencide etmemesi, açıktan açığa ona kötü
bir söz söylememesi gibi; fiilî olarak da ona, kötü bir karşılıkta bulunmaması,
caiz olmasına karşın ondan öç almamasıdır. Yüce Allah
zalimlerden öç almanın caiz olduğu hususunda şöyle buyurmuştur:
"Size zulmedene siz de zulmettigi kadarıyla karşılık verin.
Allah'tan korkun." (Bakara, 194)
"Allah affedicidir, (her şeye) güç yetirendir." ifadesi,
müsebbep yerine konulmuş sebep konumundadır. Bu açıdan ifadenin
takdirî açılımı şöyle olur: Eğer kötülüğü affederseniz, Allah'ın
kemal sıfatlarından biriyle sıfatlanmış olursunuz. -Kötülüğe karşılık
verme gücüne sahip olmakla beraber onu affetmek yani.- Çünkü
yüce Allah, her şeye gücü yeten olduğu hâlde affedicidir. Şu
hâlde bir ceza, ancak bazı koşulları itibariyle ceza olma niteliğini
kazanır. Iyiliği açıktan yapmak veya gizliden yapmak, yani her hâlükârda
iyilik etmek de ulu Allah'ın bir vasfıdır. Ayetin bu hususa i-
Nisâ Sûresi 148-149 .................................................... 215
lişkin bir işaret barındırıyor olması ihtimal dışı değildir.
AYETLERIN HADISLER IŞIĞINDA AÇIKLAMASI
Mecma-ul Beyan tefsirinde şöyle bir değerlendirmeye yer veriliyor:
"Yüce Allah, intikam amacıyla açıkça sövmeyi, kötü söz söylemeyi
sevmez. Ancak haksızlığa uğrayan hariç. Böyle bir kimsenin
dinde öç almanın caiz olduğu bir hususta, kendisine haksızlık
edenden öç almasında bir sakınca yoktur. Bu görüş, Imam Bâkır'-
dan (a.s) rivayet edilmiştir."
Tefsir-ul Ayyâşî'de Ebu'l Carud kanalıyla Imam Cafer Sadık'ın
(a.s) şöyle dediği rivayet edilir: "Kötü sözü açıkça söylemek, bir insanda
olan kötülükleri anlatmaktır." [c.1, s.283, h:297]
Tefsir-ul Kummî'de deniyor ki: "Bu ayetin tefsirine ilişkin bir diğer
hadis şöyledir: Bir adam yanına gelse, sende olmayan birtakım
iyiliklerden söz etse, seni övse, yapmadığın salih amelleri sıralasa,
sakın bunu kabul etme ve onu yalanla. Çünkü o sana zulüm etmiştir."
Tefsir-ul Ayyâşî'de müellif kendi rivayet zinciriyle Fadl b. Ebu
Kurra'dan, o da Imam Cafer Sadık'tan (a.s), "Allah, kötü sözün açıkça
söylenmesini sevmez; ancak haksızlıga ugrayan başka."
ayetiyle ilgili olarak şöyle rivayet eder: "Bir kimse bir topluluğu konuk
etse, ancak onları konuk ederken kötü davransa, o kimse
haksızlık etmiş olur. Dolayısıyla konukların onun aleyhinde konuşmalarının
bir sakıncası yoktur." [c.1, s.283, h:296]
Ben derim ki: Aynı hadis, Mecma-ul Beyan adlı tefsirde Imam
Sadık'tan (a.s) mürsel olarak [râviler zincirine yer vermeksizin] rivayet
edilmiştir. Ehlisünnet kaynaklarında da Mücahid'den rivayet
edilir. Bu rivayetler, ayetten de algıladığımız gibi, hükmün genelliğine
delâlet ederler.
216 ............................................ El-Mîzân Fî Tefsîr-il Kur'ân – c.5
Dostları ilə paylaş: |