Kaynak:ETKB/APKK/PFD, BOTAŞ, TPAO Not:Değerler 1990- 2001 yıllarında Cm3, 2002 yılından sonra ise Sm3 olarak alınmıştır.
1976 yılında kullanılmaya başlanan doğalgazın tüketimi, özellikle 1980’li yılların ortasından itibaren hızla artmıştır. 2003 yılında 21,4 milyar m3 ile toplam birincil enerji arzının % 23,2’sini doğalgaz oluşturmuş, toplam doğalgaz arzının ise % 58,3’ü elektrik santrallerinde tüketilmiştir. Doğalgazın nihai tüketimi de hızla artarak 2003 yılında 8,7 milyar m3’e ulaşmış ve toplam nihai tüketimin % 12,4’nü oluşturmuştur.
Ülkemizin uzun dönemli enerji politikalarından biride; “Doğunun zengin enerji kaynaklarının batı piyasalarına taşınmasında Türkiye’nin Enerji Koridoru işlevini üstlenmesi”dir. Aynı zamanda doğalgazın en önemli enerji kaynaklarımızdan biri haline geldiği açıktır. Bu kapsamda doğalgaz boru hatlarının güvenliği ile verimli işletilmesi önem arz etmektedir. Bilindiği üzere doğalgaz yakıtı; 6 sera gazlarından biri olan metanı min % 83 oranında, karbondioksiti ise max % 3 oranında içerir. Doğalgaz iletim ve dağıtımında kayıpların oluşmaması gerekmektedir. Bu amaç ile Botaş çalışmalar yapmaktadır;
Doğalgaz Boru Hattı Sisteminde, ölçümlemede sistem güvenliğinin sağlanması amacıyla resmi olarak 1995 yılının başından başlayarak Aylık Hareket Tablosu hazırlanmaya başlanmıştır. Hareket Tablosu’nun hazırlanmasıyla aylık bazda sistem balansına bakılmış ve sistemin kontrol altına alınması sağlanmıştır. Aylık olarak hazırlanan bu hareket tablolarına baz teşkil edecek günlük işletme raporları ile günlük bazda sistemde olası sapmalar kontrol edilmeye çalışılmıştır. Doğalgaz Boru Hattı Sistemi faturaya baz tüketim değerlerinin kontrol altına alınması ve ölçüm güvenliğinin sağlanması amacıyla, 16.Aralık.1996 tarihinde Ticari Güvenlik Esasları uygulamaya sokulmuştur. 4.Haziran.2001 tarihinde yenilenen Ticari Güvenlik Esasları’nın uygulamaya girmesi ile; sahadaki operatörden başlayarak, Kısım Amirliği ve Şube Ölçüm Değerlendirme Şefliği, faturaya baz değerlerin çıktığı noktalarda, gerekli kontrolleri yapmaktadır. Faturaya baz değerlerin çıktığı ölçüm sistemlerinde, ölçüm güvenliği sağlanmakta ve ilgili elemanlarca gerekli kontroller, insanlı istasyonlarda anlık olarak ve insansız istasyonlarda da, haftanın herhangi bir günü yapılmaktadır. Kalibrasyon çalışmaları, kalibrasyon ekipleri tarafından ayrıca yürütülmektedir.
02.05.2001 tarih ve 24390 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte, mevcut uygulamalarda yapılması gerekli değişiklikler belirlenmiştir. Buna göre; Ağustos 2001 tarihinden bu yana yeni inşa edilecek istasyonlarda bu uygulamaya başlanmıştır. Örneğin; ana iletim hattından direkt gaz kullanan müşteri istasyonlarında by – pass hattı yerine ölçüm hattının yedeği yapılması zorunlu hale getirilerek hem sistemin yedekli ve kontrollü çalışması sağlanmış, hem de olası kaçak gaz kullanımı engellenmiş bulunmaktadır. Ana hattan gaz kullanmayan, dağıtım hatlarından gaz alan ve 5000 Sm3/saat’in üzerinde gaz tüketecek olan müşteriler için by-pass hattı yerine yedek ölçüm hattı zorunlu hale getirilmiştir. Bu yeni uygulama ile, bu istasyonlardaki paralel ölçüm hatları, istenildiği durumda seri olarak çalıştırılabilir hale getirilmiştir. Bu durum, aynı zamanda ölçüm hatlarının doğruluğunu kontrol etmek için de kullanılmaktadır.
By–pass vanaları, ancak Botaş’ca yapılan mühürlerinin müşteriler tarafından habersiz kırılıp açılması suretiyle kaçak gaz kullanımına sebebiyet verebilmektedir. Halihazırda, haftada en az bir defa yapılan kontrollerde, by-pass vanasının % 100 kapalı konumda olduğu, by-pass vana koluna takılan zincirin gerginliği, zincir baklalarının kopartılıp kopartılmadığı, zincir-kilit mühürünün bozulup bozulmadığı kontrol edilmekte ve kontrol formu doldurularak kayıt altına alınmaktadır. Düzenli yapılan bu kontrollerle herhangi bir kaçak gaz kullanımı engellenmektedir.
Doğal gaz boru hattı sistemimiz yukarıda bahsedilen çalışmalar kapsamında kontrol altında tutulmakta ve teknolojilerdeki yeni gelişmeleri elimizdeki koşullar çerçevesinde takip ederek, sistem sürekli yenilenmeye çalışılmaktadır.
Diğer taraftan, konu ile ilgili olarak, Kuruluşumuzda Entegre Yönetim Sistemi Yeniden Yapılandırma Projesi II. Faz çalışmaları kapsamında doğal gazın iletimi ve dağıtımı faaliyetlerini sürdüren birimlerinde TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) Standardını kurma çalışmalarına başlanmıştır. ÇYS uygulamaları paralelinde baca gazı emisyon ölçümleri düzenli olarak yapılacak, çöp sahaları ve arıtma tesislerinden kaynaklanabilecek zararlı gazların ölçümleri ve kontrolleri yine anılan standardın gereklilikleri doğrultusunda göz önünde bulundurulacaktır.
1.2- Yenilenebilir Enerji Kaynakları
A- Jeotermal Potansiyeli ve CO2 Emisyonu Azalmasına Etkisi
Türkiye, jeotermal potansiyel açısından dünyanın 7. ülkesidir. Türkiye’de 40 °C’nin üzerinde bugün için bilinen 170 adet jeotermal saha bulunmaktadır. Mevcut jeotermal kuyu ve kaynaklara göre ispatlanmış jeotermal kapasite 3.315 MWt’ dir. Ülkemizde bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucu kesinleşen potansiyel elektrik üretimi için 2000 MWe (16 Milyar kWh/yıl), ısıtma için ise 31.500 MWt’dir. Türkiye, jeotermal potansiyeli ile toplam elektrik enerjisi ihtiyacının % 5’ine kadar, ısıtmada ısı enerjisi ihtiyacının % 30’una kadar karşılayabilecektir.
Jeotermal potansiyelimiz elektrik üretimi, şehir ısıtma, soğutma, sera ısıtma, termal tesis ısıtma, kaplıca amaçlı kullanımı, kimyasal maddeler üretimi, sanayide v.b. uygulamalarda değerlendirilebilir. Ülkemizde bulunan 170 jeotermal alanın 160 tanesi merkezi ısıtmaya, 10 tanesi ise elektrik üretimine uygundur.
Jeotermal enerjiden elektrik üretimi Türkiye’de kurulu gücü 20 MW olan Denizli-Kızıldere Santrali’nden gerçekleştirilmektedir. 2003 yılı üretimi 89 GWh olarak gerçekleşmiştir. Şu anda Türkiye’de 13 adet şehir bazındaki ısıtma ve 635 dönümlük jeotermal sera ısıtması ile toplam 65.000 konut eşdeğeri olmak üzere 750 MW kurulu güce karşılık gelen jeotermal ısıtma yapılmaktadır. Termal turizm ile birlikte toplam jeotermal elektrik dışı kullanımın enerji karşılığı ise 1.077 MWe’dir.
Bazı Jeotermal kaynaklarımızın yerleşim birimlerine uzaklığı ve küçük yerleşim birimleri civarında olmaları nedeniyle 5 Milyon konut eşdeğeri ısı potansiyelinin yaklaşık 1 Milyon konutu bugünün şartlarına göre ısıtma amaçlı olarak değerlendirilebilecektir. Ancak jeotermal sahalara yakın bölgelerde sera ısıtması, endüstriyel kullanım, kaplıca amaçlı kullanım, kimyasal madde üretimi, balık çiftlikleri vb. kullanımları uygulamak mümkündür. Jeotermal potansiyelimiz tam olarak kullanıldığı zaman elde edilebilecek CO2 emisyon azalım değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Jeotermal enerji ile yapılan ısıtma, elektrik üretimi vb. gibi uygulamalarda, hiçbir atık çevreye ve atmosfere atılmamaktadır.
Tablo-32: Jeotermal Enerjinin CO2 Emisyonu Azaltımına Etkisi
Jeotermal Merkezi Isıtma
|
CO2 Emisyonu Azalımı
|
Ocak Ayı Motorlu Taşıt Eksoz Gazı Eşdeğeri
|
Mevcut 65 Bin Konut Eşdeğeri
| 630 Bin ton/yıl |
377 Bin Motorlu Taşıt
|
Bugünkü Teknik ve Ekonomik Şartlarda Uygulanabilir
1 Milyon Konut Eşdeğeri
|
8 Milyon ton/yıl
|
5 Milyon Motorlu Taşıt
|
Toplam Isı Potansiyeli
5 Milyon Konut Eşdeğeri
|
48 Milyon ton/yıl
|
30 Milyon Motorlu Taşıt
|
Dostları ilə paylaş: |