En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə90/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   86   87   88   89   90   91   92   93   ...   117
M. Pickthall (English)

O ye assembly of the jinn and, humankind! Came there not unto you messengers of your own who recounted unto you My tokens and warned you of the meeting of this your Day? They will say: We testify against ourselves. And the life of the world beguiled them. And they testify against themselves that they were disbelievers.

En’âm Suresi
131


ذَٰلِكَ

bu böyledir



أَنْ

çünkü


لَمْ يَكُنْ

değildir


رَبُّكَ

Rabbin


مُهْلِكَ

helak edici



الْقُرَىٰ

ülkeleri


بِظُلْمٍ

zulüm ile



وَأَهْلُهَا

halkı


غَافِلُونَ

habersiz iken














Türkçe Transcript (*)

Żâlike en lem yekun rabbuke muhlike-lkurâ bizulmin veehluhâ ġâfilûn(e)

Ali Bulaç Meali

Bu, halkı habersizken, Rabbinin ülkeleri zulüm ve helak edici olmadığındandır.

Edip Yüksel Meali

Bu böyledir. Rabbin, halkı habersiz bir durumda iken ülkeleri zulüm ile helak etmez.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Bu (şundan dolayıdır ki) Rabbin, halkı habersiz iken ülkeleri zulüm ile helak edici değildir.

Süleyman Ateş Meali

Bu böyledir, çünkü Rabbin, halkı habersiz iken ülkeleri zulüm ile helak edici değildir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sebep şudur: Rabbin, halkı habersiz bir haldeyken kentleri helâk edici değildir.

Yusuf Ali (English)

(The messengers were sent) thus, for thy Lord would not destroy for their wrong-doing men´s habitations whilst their occupants were unwarned.

M. Pickthall (English)

This is because thy Lard destroyeth not the townships arbitrarily while their people are unconscious (of the wrong they do).

En’âm Suresi
132


وَلِكُلٍّ

her birinin



دَرَجَاتٌ

dereceleri vardır



مِمَّا عَمِلُواۚ

yaptıkları işlere göre



وَمَا

değildir


رَبُّكَ

Rabbin


بِغَافِلٍ

habersiz


عَمَّا يَعْمَلُونَ

onların yaptıklarından




















Türkçe Transcript (*)

Velikullin deracâtun mimmâ ‘amilû(c) vemâ rabbuke biġâfilin ‘ammâ ya’melûn(e)

Ali Bulaç Meali

Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.

Edip Yüksel Meali

Yaptıklarına karşılık olarak her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yaptıklarından habersiz değil.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Her birinin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.

Süleyman Ateş Meali

Her birinin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Rabbin, onların yaptıklarından habersiz değildir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her birinin, yapıp ettiklerinden kaynaklanan dereceleri vardır. Rabbin onların işlediklerinden gafil değildir.

Yusuf Ali (English)

To all are degrees (or ranks)(954) according to their deeds: for thy Lord is not unmindful of anything that they do. *

M. Pickthall (English)

For all there will be ranks from what they did Thy Lord is not unaware of what they do.

En’âm Suresi
133


وَرَبُّكَ

Rabbin


الْغَنِيُّ

zengin


ذُو

sahibidir



الرَّحْمَةِۚ

rahmet


إِنْ يَشَأْ

dilerse


يُذْهِبْكُمْ

sizi götürür



وَيَسْتَخْلِفْ

yerinize getirir



مِنْ بَعْدِكُمْ

sizden sonra da



مَا يَشَاءُ

dilediğini



كَمَا

gibi


أَنْشَأَكُمْ

sizi yarattığı



مِنْ ذُرِّيَّةِ

soyundan


قَوْمٍ

bir topluluğun



آخَرِينَ

başka
















Türkçe Transcript (*)

Verabbuke-lġaniyyu żû-rrahmet(i)(c) in yeşe/ yużhibkum veyestaḣlif min ba’dikum mâ yeşâu kemâ enşeekum min żurriyyetikavmin âḣarîn(e)

Ali Bulaç Meali

Rabbin, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan rahmet sahibidir. Dilerse sizi giderir ve dilerse, sizi bir başka kavmin soyundan (inşa edip) var ettiği gibi yerinize bir başkasını getirir.

Edip Yüksel Meali

Rabbin Zengindir, Rahmet Sahibidir. Dilerse sizi götürür ve sizi başkaların soyundan nasıl getirmişse sizden sonra da yerinize dilediklerini yerleştirir

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Rabb'ın, hiçbir şeye muhtaç değildir, merhamet sahibidir. Sizi, başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, dilerse, sizi de yok edip, sizden sonra yerinize dilediğini getirir.

Süleyman Ateş Meali

Rabbin zengin, rahmet sahibidir. Dilerse sizi götürür, sizi nasıl başka bir topluluğun soyundan yarattı ise, sizden sonra da dilediğini (yaratıp) sizin yerinize getirir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Senin o Ganî Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin yerinize getirir.

Yusuf Ali (English)

Thy Lord is self-sufficient,(955) full of Mercy: if it were His will, He could destroy you, and in your place appoint whom He will as your successors, even as He raised you up from the posterity of other people. *

M. Pickthall (English)

Thy Lord is the Absolute, the Lord of Mercy. If He will, He can remove you and can cause what He will to follow after you, even as He raised you from the seed of other folk.

En’âm Suresi
134


إِنَّ

muhakkak


مَا تُوعَدُونَ

size söylenen uyarı



لَآتٍۖ

gelecektir



وَمَا

değilsiniz



أَنْتُمْ

siz


بِمُعْجِزِينَ

onu engelleyecek (aciz bırakan/AB)























Türkçe Transcript (*)

İnne mâ tû’adûne leât(in)(s) vemâ entum bimu’cizîn(e)

Ali Bulaç Meali

Hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir. Ve siz (bizi) aciz bırakacak değilsiniz.

Edip Yüksel Meali

Size söz verilenler elbette yerine gelecektir ve onun önüne geçemezsiniz.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Size vaad edilenler muhakkak gelecektir, siz, onun önüne geçemezsiniz.

Süleyman Ateş Meali

Size söylenen uyarı, muhakkak gelecektir, siz onu engelleyemezsiniz.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Size vaat edilen şeyler kesinlikle meydana gelecektir. Siz engel olamazsınız.

Yusuf Ali (English)

All that hath been(956) promised unto you will come to pass: nor can ye frustrate it (in the least bit). *

M. Pickthall (English)

Lo! that which ye are promised will surely come to pass, and ye cannot escape.

En’âm Suresi
135


قُلْ

de ki


يَا

Ey


قَوْمِ

kavmim


اعْمَلُوا

yapacağınızı yapın



عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ

gücünüz yettiğince



إِنِّي

ben de


عَامِلٌۖ

yapıyorum



فَسَوْفَ

yakında


تَعْلَمُونَ

bileceksiniz



مَنْ

kimin


تَكُونُ لَهُ

olacağını



عَاقِبَةُ

sonunun


الدَّارِۗ

bu yurdun



إِنَّهُ

şüphesiz


لَا يُفْلِحُ

iflah olmazlar



الظَّالِمُونَ

Zalimler










Türkçe Transcript (*)

Kul yâ kavmi-’melû ‘alâ mekânetikum innî ‘âmil(un)(s) fesevfe ta’lemûne men tekûnu lehu ‘âkibetu-ddâr(i)(k) innehu lâ yuflihu-zzâlimûn(e)

Ali Bulaç Meali

De ki: 'Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir.'

Edip Yüksel Meali

De ki: "Ey halkım, elinizden geleni yapın, ben de elimden geleni yapacağım. Yakında kimin nihai başarıya ulaştığını göreceksiniz!" Zalimler onmazlar.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

De ki: "Ey kavmim! Gücünüz yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapıyorum. Yakında (dünya) yurdunun sonunun kimin olduğunu bileceksiniz. Muhakkak zalimler kurtuluşa eremezler".

Süleyman Ateş Meali

De ki: "Ey kavmim, gücünüz yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapacağımı yapıyorum. Yakında (dünya) yurdu(nu)n sonunun kime aidolacağını bileceksiniz. Zalimler, asla onmazlar!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ey toplumum! Yapabileceğinizi yapın. Ben de yapıp ediyorum. Yakında yurdun sonunun kime ait olacağını bileceksiniz. Gerçek olan şu ki, zalimler kurtulamayacaklardır.


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   86   87   88   89   90   91   92   93   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin