En’âm Suresi (6/165)



Yüklə 2,97 Mb.
səhifə41/117
tarix09.01.2022
ölçüsü2,97 Mb.
#95048
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   117
En’âm Suresi
66


وَكَذَّبَ

yalanladı



بِهِ

onu


قَوْمُكَ

kavmin


وَهُوَ

O


الْحَقُّۚ

gerçek iken



قُلْ

de ki


لَسْتُ

ben değilim



عَلَيْكُمْ

size


بِوَكِيلٍ

vekil













Türkçe Transcript (*)

Vekeżżebe bihi kavmuke vehuve-lhakk(u)(c)kul lestu ‘aleykum bivekîl(in)

Ali Bulaç Meali

Senin kavmin, O (Kur'an) hak iken onu yalanladı. De ki: 'Ben, üzerinize bir vekil değilim.'

Edip Yüksel Meali

Gerçek olmasına rağmen senin halkın bunu yalanladı. De ki: "Ben üzerinizde gözetici değilim."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı, halbuki o gerçektir . De ki: " Ben sizin vekiliniz değilim".

Süleyman Ateş Meali

O, gerçek iken kavmin onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim!"

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim."

Yusuf Ali (English)

But thy people reject this, though it is the truth. Say: "Not mine is the responsibility for arranging your affairs;(890) *

M. Pickthall (English)

Thy people (O Muhammad) have denied it, though it is the Truth. Say: I am not put in charge of you.

En’âm Suresi
67


لِكُلِّ

her


نَبَإٍ

haberin


مُسْتَقَرٌّۚ

gerçekleşeceği bir zaman vardır



وَسَوْفَ

yakında


تَعْلَمُونَ

bilirsiniz





Türkçe Transcript (*)

Likulli nebe-in mustekarr(un)(c) vesevfe ta’lemûn(e)

Ali Bulaç Meali

Her bir haber için 'kararlaştırılmış bir zaman (müstakar)' vardır. Siz de bileceksiniz.

Edip Yüksel Meali

Her bir haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır. İleride bilecekler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır, siz de onu yakında bileceksiniz.

Süleyman Ateş Meali

Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır. Yakında bilirsiniz.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her haberin gerçekleşeceği bir zaman/mekân vardır. Yakında bileceksiniz.

Yusuf Ali (English)

For every message is a limit of time, and soon shall ye know it."

M. Pickthall (English)

For every announcement there is a term, and ye will come to know.

En’âm Suresi
68


وَإِذَا

zaman


رَأَيْتَ

gördüğün


الَّذِينَ يَخُوضُونَ

(münasebetsizliğe) dalanları



فِي

hakkında


آيَاتِنَا

ayetlerimiz



فَأَعْرِضْ

yüz çevir



عَنْهُمْ

onlardan


حَتَّىٰ

kadar


يَخُوضُوا

onlar geçinceye



فِي حَدِيثٍ

bir söze


غَيْرِهِۚ

başka


وَإِمَّا

eğer


يُنْسِيَنَّكَ

sana (bunu) unutturursa



الشَّيْطَانُ

şeytan


فَلَا تَقْعُدْ

oturma


بَعْدَ

sonra


الذِّكْرَىٰ

hatırladıktan



مَعَ

beraber


الْقَوْمِ

topluluğuyla



الظَّالِمِينَ

zalimler
















Türkçe Transcript (*)

Ve-iżâ raeyte-lleżîne yaḣûdûne fî âyâtinâ fea’rid ‘anhum hattâ yaḣûdû fî hadîśin ġayrih(i)(c) ve-immâ yunsiyenneke-şşeytânu felâ tak’ud ba’de-żżikrâ me’a-lkavmi-zzâlimîn(e)

Ali Bulaç Meali

Ayetlerimiz konusunda 'alaylı tartışmalara dalanlar:' -onlar bir başka söze geçinceye kadaronlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma.

Edip Yüksel Meali

Ayet ve mucizelerimizle alay edenleri gördüğün vakit, başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra böyle zalim kimselerle birlikte oturma. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma.

Süleyman Ateş Meali

Ayetlerimiz hakkında (münasebetsizliğe) dalanları gördüğün zaman, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir; eğer şeytan sana (bunu) unutturursa hatırladıktan sonra (hemen kalk), o zalimler topluluğuyla beraber oturma!

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ayetlerimiz hakkında lakırdıya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya değin onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğu ile oturma.

Yusuf Ali (English)

When thou seest men engaged in vain discourse about Our signs, turn away from them unless they turn to a different(891) theme. If Satan ever makes thee forget, then after recollection, sit not thou in the company of those who do wrong. *

M. Pickthall (English)

And when thou seest those who meddle with Our revelations, withdraw from them until they meddle with another topic. And if the devil cause thee to forget, sit not, after the remembrance, with the congregation of wrong doers.

En’âm Suresi
69


وَمَا

yoktur


عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ

korunanlara



مِنْ حِسَابِهِمْ

onların hesabından



مِنْ شَيْءٍ

bir sorumluluk



وَلَٰكِنْ

ama


ذِكْرَىٰ

bir hatırlatmak lazımdır



لَعَلَّهُمْ

belki


يَتَّقُونَ

korunurlar diye

















Türkçe Transcript (*)

Vemâ ‘alâ-lleżîne yettekûne min hisâbihim min şey-in velâkin żikrâ le’allehum yettekûn(e)

Ali Bulaç Meali

Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.

Edip Yüksel Meali

Erdemliler böylelerin hesabından sorumlu tutulmaz. Fakat, olur ki dinlerler diye hatırlatmak iyi olur.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatırlatmadır. Gerekir ki sakınırlar.

Süleyman Ateş Meali

Korunanlara, o(inanmaya)nların hesabından bir sorumluluk yoktur, ama belki (inanıp) korunurlar diye bir hatırlatmak lazımdır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah'tan korkanlarla onların hesabından bir şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar.

Yusuf Ali (English)

On their account no responsibility falls on the righteous,(892) but (their duty) is to remind them, that they may (learn to) fear Allah. *

M. Pickthall (English)

Those who ward off (evil) are not accountable for them in aught, but the Reminder (must be given them) that haply they (too) may ward off (evil).

En’âm Suresi
70


وَذَرِ

bırak


الَّذِينَ اتَّخَذُوا

yerine koyanları



دِينَهُمْ

dinlerini



لَعِبًا

oyun


وَلَهْوًا

ve eğlence



وَغَرَّتْهُمُ

ve aldattığı kimseleri



الْحَيَاةُ

hayatının



الدُّنْيَاۚ

dünya


وَذَكِّرْ

öğüt ver


بِهِ

o (Kur'an) ile



أَنْ تُبْسَلَ

helake gitmemesi için



نَفْسٌ

bir kişi


بِمَا

dolayı


كَسَبَتْ

kazandığından



لَيْسَ

olmaz


لَهَا

onun


مِنْ دُونِ

başka


اللَّهِ

Allah'tan



وَلِيٌّ

ne bir dostu



وَلَا شَفِيعٌ

ne de bir yardımcısı



وَإِنْ

eğer


تَعْدِلْ

verse de


كُلَّ

her türlü



عَدْلٍ

fidyeyi


لَا يُؤْخَذْ

kabul edilmez



مِنْهَاۗ

ondan


أُولَٰئِكَ

işte onlar



الَّذِينَ أُبْسِلُوا

helake uğramışlardır



بِمَا

dolayı


كَسَبُواۖ

kazandıklarından



لَهُمْ

onlar için vardır



شَرَابٌ

bir içki


مِنْ حَمِيمٍ

kaynar sudan



وَعَذَابٌ

ve bir azab



أَلِيمٌ

acı


بِمَا

dolayı


كَانُوا يَكْفُرُونَ

inkarlarından




















Türkçe Transcript (*)

Veżeri-lleżîne-tteḣażû dînehum la’iben velehven veġarrat-humu-lhayâtu-ddunyâ(c) veżekkir bihi en tubsele nefsun bimâ kesebet leyse lehâ min dûni(A)llâhi veliyyun velâ şefî’un ve-in ta’dil kulle ‘adlin lâ yu/ḣaż minhâ(k) ulâ-ike-lleżîne ubsilû bimâ kesebû(s) lehum şerâbun min hamîmin ve’ażâbun elîmun bimâ kânû yekfurûn(e)

Ali Bulaç Meali

Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır.


Yüklə 2,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   117




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin