Ayetin mefhumuna nazır olan rivayetlerin kabul veya reddi;
Bazı ayetler hakkında o ayetin tefsiri veya tatbiki, açıklaması ya da nüzul şa’nı olan rivayetler nakledilmiştir. Fakat bu tür rivayetlerden istifade etmeden önce onların doğruluğu veya gerçeği yansıtması hususunda incelemede bulunmak gerekir. Burada rivayetlerin sahihini zayıf olanından ayırt etmede İslam âlimlerinin tavsiye ettikleri çeşitli ölçüleri kullanmak gerekmektedir. O ölçülerden birisi, tefsir kaideleri bahsinde de değinildiği gibi Kurân ayetlerinin manasına aykırı olmayışıdır. Allah’ın kelamını anlama karinelerinden birisi ayetlerin siyakıdır. Bazen söz konusu siyak, ayetlerle uyumsuz ve hatta muarız olabileceği gibi bazen de uyumlu ve birbirini destekler niteliktedir. Öyleyse siyakın karine oluşu dikkate alındığında bu rivayet kabul görülüp, reddedilebilir. Ancak muteber ve kati bir siyak olmaması veya rivayetteki açıklamanın dikkate alınmasıyla siyakın varlığına dair bir şüphe oluşursa durum değişir. Aşağıdaki örneklere dikkat ediniz:
“…Kullarımızdan, takvalı olanları mirasçı kılacağımız cennet işte budur. Biz (melekler) sadece senin Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde olan her şey, arkamızda olan her şey ve bu ikisinin arasında olan her şey O’nundur. Ve Rabbin asla unutkan değildir. O, göklerin, yerin ve ikisinin arasında olan her şeyin Rabbidir. O’na ibadet et ve O’nun ibadeti yolunda (zorluklara) sabret. O’na adaş birini biliyor musun? İnsan, “öldükten sonra gerçekten (kabirden) diri olarak çıkarılacak mıyım?!” der.”787
64 ve 65. ayetler bu mecmuadaki ayetlerin arasında mutarıza cümlesidir; zira diğer ayetlerle siyak açısından farklıdır. Bu yüzden müfessirler bu iki ayetin diğer ayetlerle irtibatına ilişkin çeşitli görüşler belirtmişlerdir. Bazıları “Cebrail dedi ki” cümlesini takdirde tutmuşlardır. Bazıları da bu iki ayetin, surenin başlarında geçen Cebrail’in sözüne “Ben senin Rabbinin elçisiyim…”788 matuf olduğunu söylemişlerdir. Bazıları bunun, muttakilerin cennete girdikleri sırada söyledikleri söz olduğunu dile getirmişlerdir. Elbette sözü geçen bu görüşlerin hiçbirisinin delili olmadığı açıktır. Allame Tabatabai bu iki ayetin siyakını dikkate alarak onun vahiy meleğinin sözü olduğuna inanmaktadır. Bu vesileyle İbn-i Abbas’tan nakledilen rivayet de789 teyit edilmektedir. Rivayet şöyledir: “Resulullah (s.a.a) Cebrail’in inişinin gecikmesinin sebebini sorunca o, Yüce Allah’tan şu vahiyle geldi: “Biz, ancak Rabbinin emriyle ineriz…”790
“Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler, işte onlar, takvalı olanlardır.”791
Ayette geçen “doğruyu getiren ve onu tasdik eden”den maksadın kim olduğu konusunda muhtelif rivayetler gelmiştir. Mecme’ul Beyan’da nakledilen bir rivayete göre “doğruyu getiren” Resul-i Ekrem’dir (s.a.a) ve “onu tasdik eden” ise Ali b. Ebutalib’dir.792 Ed-Durr’ul Mensur kitabında da bu görüş Ebu Hureyre’nin rivayeti ile zikredilmiştir.793 Bir başka rivayet ise “doğruyu getireni” Cebrail ve “onu tasdik edeni” de Peygamber Efendimiz (s.a.a) olarak bilmektedir.794 Allame Tabatabai, birinci rivayeti Kurân’ın akışı babından saymıştır. Zira ayetin sonunda şöyle geçmiştir: “Onlar muttakilerin ta kendisidir.” Rivayetin maksadı şudur: Peygamber (s.a.a) ve Emir’ul Müminin de (a.s) ayetin kapsamındadırlar ve hatta ayetin en büyük mısdakıdırlar. Diğer rivayeti ise tatbik babından saymıştır. Yani ravi, ayeti onlara tatbik etmiştir. Ancak ayetin siyakı sözü geçen rivayetle uyuşmamaktadır. Çünkü önceki ve sonraki ayetlerin tümünde Peygamberden (s.a.a), müminlerden ve muhaliflerden söz edilmiş, Cebrail hakkında hiçbir söz edilmemiştir. Bununla birlikte siyaktan ayrılması için ayeti mutarıza cümle sayamayız.795 Önceki üç ayette hitap Peygambere (s.a.a) yöneliktir:
“Kuşkusuz sen öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin katında (birbirinizle) çekişeceksiniz. Allah’a yalan isnat edenden ve kendisine geldiğinde doğruyu yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirler için cehennemde yer mi yok?”796
Söz konusu ayetin ardından ise şöyle gelmiştir:
“Diledikleri her şey, Rablerinin katında onlar için var. İşte bu, iyilerin mükâfatıdır.”797 Binaenaleyh zikri geçen ayetlerin siyakı dikkate alındığında “doğruyu getiren” ifadesinden maksadın Cebrail olduğu görüşü kabul edilir görünmemektedir.
“Senden önce hiçbir beşere ebedilik vermedik. Eğer sen ölürsen, onlar sanki ebedi mi kalacaklar?!”798
Ed-Durr’ul Mensur kitabında İbn-i Cureyh’ten şu rivayet nakledilmiştir: “Cebrail, Peygamberin (s.a.a) ölüm haberini getirdiğinde hazret buyurdu: Allah’ım, peki benden sonra ümmetim için kim kalacak (ve onlara yol gösterecek)? Bunun üzerine bu ayet indi.” Ancak bu ayetin öncesi ve sonrasındaki ayetlere baktığımızda (yukarıdaki noktadan farklı) başka bir husus anlaşılmaktadır. Zira buradaki ayetlerin siyakı kâfirleri azarlama ve onları serzeniş tonundadır. Onlar Peygamberi (s.a.a) kendi yaşantıları önünde bir engel olarak görüyorlar ve birbirlerine onun öleceğini vaat ediyorlardı. Yüce Allah onların cevabında Peygambere hitaben şunu buyurmuştur: “Sen öleceksin de onlar ebedi kalacak değiller!” Dolayısıyla sözü geçen rivayet yara aldığından ayeti anlamada referans alınmamalıdır.799
“Geride kalanlar (savaşa katılmayanlar), Peygamberden sonra (evlerinde) oturmalarına sevindiler; mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar ve “Sıcakta (savaş için) hareket etmeyin” dediler. De ki: “Anlasalar, cehennem ateşi (bundan) daha sıcaktır.” Artık yaptıkları işlere karşılık az gülsünler, çok ağlasınlar! Eğer Allah seni onlardan bir topluluğa geri döndürür de onlar da (başka bir savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Benimle beraber asla (savaşa) çıkmayacaksınız. Asla benimle beraber bir düşmanla savaşmayacaksınız. Siz ilk defa oturmaya razı oldunuz, şimdi de geride kalanlarla oturun.” Onlardan ölen birine asla namaz kılma ve (dua için) kabrinin kenarında durma. Şüphesiz, onlar Allah’ı ve Resulünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler.”800
Sünni ve Şia kaynaklarında geçen müteaddit rivayetlere göre Peygamber (s.a.a) Abdullah b. Ubey’in (meşhur münafık) cenaze törenine davet edildiğinde bunu kabul etti; gelip ona cenaze namazı kıldı ve hakkında dua etti. Bunun üzerine “Onlardan ölen birine asla namaz kılma!” ayeti nazil oldu.801
Zikri geçen ayetlerin nüzul sebebine dair gelen bu tür rivayetlerde Peygamberin (s.a.a) Abdullah b. Ubey’e namaz kılıp, onun hakkında dua ettiği anlaşılmaktadır. Oysaki yukarıdaki ayetler, Peygamber (s.a.a) henüz Tebük yolculuğundan dönmeden önce nazil olmuştur. “Eğer Allah seni onlardan bir topluluğa geri döndürür de…” cümlesi açık bir şekilde bu manaya delalet etmektedir. Söz konusu ayetler arasında siyak birliği de vardır. Binaenaleyh bu ayetler nazil olduğunda Hazret (s.a.a) Medine’de değildi. Münafıkların elebaşı olan Abdullah b. Ubey ise bu ayetlerin inişinden bir yıl sonra hastalanmış ve Hicretin dokuzuncu yılında ölmüştür. Bu noktalar da dikkate alındığında gelmiş olan rivayetlerin hiçbiri ayetin tefsirinde referans alınamaz.802
Dostları ilə paylaş: |