İnceleme: Bu rivayetlerin giriş ve sonundan anlaşıldığı üzere maksat Kurân ayetlerinin tefsir edilemez olduğu konusu değildir. İlk iki rivayette önce Basra halkı fakihlerinden olan Kutade’den, sonra da Irak halkı fakihi olan Ebu Hanife’den söz edilmiştir. Bu iki rivayetin zahiri ve onlarda mevcut olan karineler de göz önünde bulundurulduğunda Kutade ve Ebu Hanife’nin, Kurân’ın tüm ayetlerinin mefhumuna kâmilen vakıf olduklarını iddia ettikleri anlaşılmaktadır. İmam (a.s) onların bu büyük iddiasının reddi için birtakım sorular sorarak onların Kurân’daki bazı ayetlerin tefsirinden aciz kaldıklarını ispat yoluna gitmiştir. Eğer İmam (a.s), Kurân’ın genel olarak tefsirinin masum olmayanlar için imkânsız olduğunu ispat sadedinde bunu yapmış olsaydı bu istidlal tam bir delil olmazdı; hatta bu, Kutade ve Ebu Hanife’nin diğer ayetleri de anlamaktan aciz oldukları manasına gelmezdi. Hal böyle iken bununla bütün insanların Kurân’ın diğer ayetlerini anlamaktan aciz oldukları nasıl ispat edilebilir ki?! Mantıki bir ıstılah ile izah etmek gerekirse, cüzdeki bir olumsuzluk külli bir olumsuzluğun delili olamaz.
Üçüncü rivayet ise Kurân’ın zahir ve batını olmak üzere tümünü sadece Peygamberin (s.a.a) vasilerinin bildiğini vurgulamaktadır. Bu rivayetten Kurân’ın hiçbir bölümünü diğerlerinin bilmeyeceği anlamı çıkmaz. Öyleyse bu rivayetler bazı özel durumlara has olup, fetva verme ve Kurân’ın tüm ayetlerinin zahir ve batınına vakıf olma konusu hakkındadır. Yani söz konusu iddiayla uzaktan ve yakından hiç bir ilgisi yoktur.
Bu görüşe dayanak kabul edilen ayet ve rivayetlerin tümüne başka bir cevap ise Kurân’ı masum olmayanların da tefsir edebileceğine delalet eden çeşitli rivayetlerdir. Bu rivayetlerin gayri masumlar için tefsirin mümkün olduğuna yönelik güçlü delaletleri göz önünde bulundurulduğunda aksi görüşe dayanak teşkil eden rivayetler (eğer iddiayı ispat yeterliliği varsayılsa bile) tevil edilmeli ve zahirine aykırı manada yorumlanmalıdır.
Bu rivayetlerden birkaç örneğe dikkat edin:
“Ravi der ki: İmam Cafer-i Sadık’a (a.s) dedim ki: Ayağım kaydı ve düştüm. Tırnağım kırıldı. (Tedavi için) üzerine merhem sürdüm. Nasıl abdest almalıyım? İmam (a.s) buyurdu: Bu mesele ve benzerleri Allah’ın kitabından anlaşılmaktadır. “Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi.”191 O merhemin üzerine mesh et.”192
“Bu mesele ve benzerleri Allah’ın kitabından anlaşılmaktadır.” ifadesinden şu anlaşılmaktadır; bu hükmü İmamdan başkası da Allah’ın kitabından elde edebilir. Eğer aksi olsaydı İmam (a.s) şöyle buyurmalıydı: “Bu mesele ve benzerlerini Allah’ın kitabından ben anlarım.”
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu:
“Her kim Kurân’ın müteşâbihini onun muhkemine götürürse doğru yola hidayet edilmiş olur…”193
Bu rivayette bir çeşit tefsir olan müteşâbih ayetleri muhkem ayetlere döndürmek doğru yol olarak tanımlanmıştır. Eğer bunun tefsir oluşunda tereddüt olsa bile, bu rivayetin herkesin Kurân’ın müteşabih ayetlerini anlamak için muhkem ayetlerden istifade etmesinin caiz olduğuna delaleti inkâr edilemez.194 Zira bu rivayetin devamında İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Bizim rivayetlerimizde de Kurân’ın muhkem ve müteşâbihleri gibi muhkem ve müteşâbihler vardır. O halde bizim müteşabih rivayetlerimizi onların muhkem olanlarına götürün. (Muhkemlere götürmeden önce) müteşabihlerden yararlanmayın ki sapkınlığa düşersiniz.”
Hz. Ali’den (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:
“…Allah kelamını üç kısma ayırmıştır. Ondan bir kısmını hem âlim hem de cahil anlar; bir kısmı vardır ki onu ancak Allah’ın göğsünü İslam için açtıklarının arasından zihni saf, duygusu ince, teşhisi sahih olanlar anlar. Bir kısmını ise Allah, melekleri ve ilimde yüksek payeye ulaşmış olanlardan başkası anlamaz.”195
Bu rivayette de Kurân’dan iki bölümü “insanlar için anlaşılabilir” olarak tanımlanmıştır.
Tefsirin Teklif Açısından Cevazı
Önceki konulardan Kurân-ı Kerim tefsirinin Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamlarından (a.s) başkaları için de mümkün olduğu anlaşıldı. Bu bölümde ise şu konuyu inceleyeceğiz; acaba Kurân’ı Masumlar (a.s) dışındakilerin tefsir etmesi caiz midir ve onlar şer’i açıdan Kurân’ı tefsir etme hakkına sahipler midir?
Bazı müfessirler konuyu şöyle yorumlamışlardır: Sahih senetle Peygamberden (s.a.a) ve İmamlardan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Kurân’ı sahih rivayet ve Masumların (a.s) açık beyanı olmaksızın tefsir etmek caiz değildir.196
Bu söz “Şahsi reye dayalı tefsiri kınayan rivayetlerden” alıntı yapılmış gibi görünmekte ve kendi başına müstakil bir rivayet değildir. Zira bizim rivayet kaynaklarımızda bu mazmunda bir rivayet bulunmamaktadır.197
Dostları ilə paylaş: |