İnceleme: Zikredilen istidlal ayetteki “tevil” kelimesinin “tefsir” manasına gelmesi temeline dayanmaktadır. Tefsir ile tevilin farkı bölümünde yapılan açıklama göz önünde bulundurulduğunda bu ikisinin aynı anlama gelmediği açıktır. Dolayısıyla da ayetin istidlaline dayanarak iddia edilen Kurân’ı masumlardan başkasının anlamasının imkânsız olduğu görüşünün tutarsızlığı ortadadır.
b) Rivayetler
Kurân’ın tefsiri konusunda çeşitli beyanlarla ifade edilmiş birçok rivayet vardır. Bunlarda geçen bazı cümlelerin zahirinden Kurân’ı ancak Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) tanıyıp tefsir edebileceği anlaşılmaktadır. Bir rivayete göre İmam Muhammed Bakır (a.s), Kutade’den birkaç ayetin tefsirini sormuş ve o yanlış cevap verince İmam (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kurân’ı ancak ona muhatap olanlar tanır.”188
Başka bir rivayette de şöyle gelmiştir:
İmam (a.s), Ebu Hanife’ye “Irak halkına ne ile fetva veriyorsun?” diye sordu. O, “Allah’ın kitabı ve Resulullah’ın sünneti ile” diye cevap verdi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Acaba Kurân’ı tanıman gerektiği şekilde tanıyor musun; nasihini mensuhundan ayırt ediyor musun?” Ebu Hanife “Evet” dedi. Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: “İlimde derinlik iddiasında bulundun. Allah, kitabından sana bir harf (bile) miras bırakmamıştır.”189
Diğer farklı rivayetlerde de şöyle gelmiştir:
“Peygamber vasileri dışında hiç kimse Kurân’ın zahiri ve batını olmak üzere onun tümünü yanında bulundurduğunu iddia edemez.”190
Dostları ilə paylaş: |