1) İrtibat-ı Suduri veya İnişteki İlinti
Bir konuşmacının sözlerinin toplanmış olduğu bir mecmuada bulunan cümlelerin birbiri ardınca gelişi ve onlar arasında düşünülen yakınlıktan elde edilecek siyak, ancak bu cümlelerin aynı düzende konuşmacıdan sadır olduğu durumda gerçeği yansıtır. Zira daha önce de ifade ettiğimiz gibi siyakın karine olma ölçütü, bilgili ve hekim bir konuşmacıdan manaları birbirine uymayan sözlerin sadır olmayacağı konusudur. Bu ölçütün ise ancak, birbirinin yanında bulunan cümlelerin konuşmacıdan çıktığı anda aynı tertip ve yakınlıkta bulunması durumunda geçerli olacağı açık bir durumdur. Başka bir değişle “irtibat-ı sudur/çıkış ilintisi” söz konusu olmalıdır. Cümleler arasında çıkış ilintisinin belli olmadığı yerlerde aslında cümleler siyakı olarak kastedilen şey yok demektir ve bu tür durumlarda kavram ve cümlelerin mefhumunu anlamada referans alınacak bitişik bir karineden söz edilemez. Elbette bir konuşmacının tek bir konu hakkındaki cümleleri (velev ki çıkış ilintisi bulunmasa, yani farklı oturumlarda sadır olsa bile) birbirinin mefhumunda etkilidir. Fakat bu tesir, siyakın etkisinden başka bir şeydir. Siyakın tesiri, muttasıl karinelerin tesiri kabilindendir. Oysaki dağınık cümlelerin tesiri, ayrık karinelerin tesiri türündendir. Ayrıca siyakın etkisi, dağınık cümlelerin tesirinden daha güçlüdür. Çünkü birbirinin siyakında sadır olmuş cümleler daha fazla münasebet gerektirmektedir. Bu açıklamalar dikkate alındığında şu sonuca varılmaktadır: Kurân-ı Kerim içerisinde geçen cümlelerin tefsiri konusunda eğer uzun-kısa tüm surelerin mevcut olan mushaftaki tertibine göre bir yerde ve birlikte nazil olduğu kanıtlanırsa bütün ayetlerde irtibat-ı suduri/iniş ilintisi ispatlanmış olur ve artık her ayetin teker teker iniş ilintisini incelemeye gerek kalmaz. Fakat eğer söz konusu tertip kanıtlanmazsa ve bazı yerlerde ayetlerin veya bir ayetteki cümlelerin iniş tertibine aykırı olarak mevcut Kurân’da yer aldığı ihtimali söz konusu olursa o zaman ayetler arasındaki iniş ilintisini ispat etmek gerekir. Çünkü bu durumda her ayet veya bu ayetlerdeki her cümle incelenmeli ve o ayetin veya cümlenin kendisinden önce ve sonraki ayet ve cümlelerle iniş ilintisi olup olmadığı tespit edilmelidir. Başka bir ifadeyle bu ayet veya cümlenin, önceki ve sonraki ayet ve cümlelerle birlikte inip inmediği, onlarla iniş bağı olup olmadığı incelenmelidir. Eğer irtibat-ı suduri ve nazil oluşta alakası varsa bu durumda müfessir cümle ve ayetlerin birbiri ardından gelişiyle oluşan siyakı işleme koyar. Cümle ve ayetlerin siyakı ve bunların karine oluşunu dikkate alarak ayetleri tefsir eder. Eğer irtibat-ı suduri ve nazil oluşta ilinti yoksa ayetleri anlamada siyaka itimat edilmez.
Dostları ilə paylaş: |