Ayetlerin Tertibinin Tevkifi Oluşu
Surelerden ayetlerin iniş tertibine aykırı şekilde dizilmiş olan yerlerde Kurân âlimleri arasında ayetlerin mevcut tertibinin içtihada dayalı veya tevkifi oluşu konusunda görüş ayrılığı vardır. Yani acaba surelerdeki ayetlerin tanzimi Kurân’daki mevcut haliyle sahabenin içtihadı ve görüşü temeline göre mi dizilmiştir yoksa Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) vahye dayalı beyanına göre mi düzenlenmiştir? Her ne kadar bir grup onu içtihada dayalı saymış ve tevkifi oluşunu inkâr etmişse409 de birçok kişi onun tevkifi olduğuna inanmaktadır.410 Hatta bir grup kimse bunda icma olduğunu iddia etmişlerdir.411 Bu esasa göre şunu söylemek mümkündür: Her ne kadar surelerden bir kısmındaki ayetler dağınık ve tedrici olarak nazil olmuş ve bazı yerlerde iniş tertibine aykırı şekilde surelerin zımnında tanzim edilmişse de, onların tanziminin tevkifi olup, Resulullah’ın (s.a.a) emrine dayandığı dikkate alındığında kelime ve cümlelerin manalarının tayin ve tahdidine karine olacak siyak bu durumda tahakkuk edecektir. Ayetlerin inişindeki dağınıklığın ayetlerin iniş tertibine aykırı olması bir çelişki değildir. Zira ayetlerin dizilişinin tevkifi oluşu göz önünde bulundurulduğunda ayet ve cümlelerin iniş tertibine aykırı şekilde tanzim edilmiş olması bile onların bir arada inmesi hükmündedir ve onlardan hâsıl olacak siyak birlikte inmiş ayetlerin siyakı gibi muteber ve etkili sayılır. Sonuçta ayetlerin tertibinin tevkifi oluşu onların bir arada inmesinin yerine geçmiştir ve siyakın muteber oluşunda onun etkisini ifa etmektedir.412 Kurân-ı Kerim cümle ve ayetlerinin siyakının karine oluşu ve tefsirde bunlardan destek almak için sözü geçen şartın (bir arada nazil oluş) keşfine ihtiyaç yoktur. Fakat bu söz eksiktir; çünkü ayetlerin tertibinin tevkifi oluşunun daha önce de geçtiği gibi muteber bir delili yoktur. Onun sıhhat ve itibarı farz edilse bile muteber bir siyak oluşturamaz. Çünkü tevkifi diziliş, ancak tevkifi dizilişi emretme sebebinin ayetlerin siyak açısından irtibatlı olması halinde siyakın varlığına delil olabilir veya bu emir onun yeterli değil de gerekli şartlarından biri olduğunda geçerlidir; fakat bu iddia için kani edici bir delil bulunmamaktadır.
Buna dayanarak hatta ayetlerin tertibinin tevkifi olması durumunda bile cümle ve ayetlerdeki siyakın tahakkuku için nüzulde ittisal ve birliktelik şarttır. Ayet ve cümlelerin tefsirinde siyaktan yararlanabilmek için bu şartın sağlanmış olması da geçerliliğinde bakidir. Elbette eğer Kurân’ın mevcut tertibinin bir defada inişi ve levh-i mahfuzla mutabık olduğu, ancak tebliğ makamının hariçteki tenasüp ve şartların riayeti sebebiyle insanlara bu tertibe aykırı şekilde okunmasını gerektirdiği ispatlanırsa, mevcut tertibi tüm ayetlerin inişindeki irtibata delil saymak mümkün olabilir. Fakat bu (mevcut Kurân’ın tertibinin levh-i mahfuzla ve bir defada inişle mutabık oluşu) mümkün olmakla birlikte ispatına dair hiçbir muteber delil bulunmamaktadır.413
Şunu da hatırlatmakta yarar var: her ne kadar Kurân-ı Kerim cümlelerinin siyakının biri birine etkisinde ayet ve cümlelerin ittisalinin keşfi şart olsa da, cümlelerin birbirinin mefhumundaki tesirinde (bir konuşmacının tüm sözlerini toplayıp, tamamından onun maksadını anlamanın mümkün olması hasebiyle) bu şarta gerek yoktur. Zira daha önce de ifade edildiği gibi bu tesir bir konuşmacının dağınık cümlelerinde bile mevcuttur ve bu, bitişik olmayan karineler kabilindendir.
Dostları ilə paylaş: |