Evsâf ı kal‘a i Kağızmân hâk i Azerbaycân;: : Nehr i Araz;'ın cânib i kıblesi umûmen kılâ‘ [u] büldânları Azerbaycân hudûdu add olunur. Zîrâ bu mahalle nehr i Araz cânib i garbda Bingöl yaylağından tulû‘ edüp niçe kılâ‘ [u] büleydelere râst gelüp cânib i şarka cereyân ederek Arpa çayıyla Ağrı dağı mahallinde nehr i Zengî'ye mahlût olur. Bu kal‘a i Kağızmân dahi Araz'ın karşu kıble tarafında olmağıla Azerbaycân hudûdundadır, ammâ Âl i Osmân'ın Kars eyâletidir. Enûşirvân'ın kızlarından bir duhter i pâkize ahterinin binâsı olmağıla anın ismiyle müsemmâ bir kal‘adır. Niçe mülûk destine girüp âhir Uzun Hasan Şâh destine, andan Şâh İsmâ‘îl destinden sene ( ) târîhinde Süleymân'a itâ‘at edüp Kars eyâletinde başka sancak beği tahtıdır. Beğinin hâsı kânûn üzre 200.000 akçedir. Ze‘âmet 9 ve timar 178, alaybeğisi ve çeribaşısı vardır. Cümle tokuz yüz asker olur ve yüz elli akçe kazâdır. Dizdârı ve üç yüz kal‘a neferâtları vardır. Vazîfe i mu‘ayyeneleri tuzlalarından hâsıl olur. Kal‘anın cânib i garbîsinde tuzla-yı azîm ve me‘âdin-i kavîdir ve değirman taşı ma‘deni vardır. Acem'e ve Erzurûm'a ve sâ’ir diyârlara seng i âsiyâb bu Kağızmân dağlarından gider. Ve yara taşı, cerrâhlar merhem i Süleymânî edüp yaraya ve bereye korlar, mücerrebdir. Ve kuyumcular böresi ve berber bileğisi ve sümüger taşı, ya‘nî kayağan taşı ma‘deni bu Kağızmân dağlarında hâsıl olup kal‘a neferâtlarına mahsûlü kânûn üzre aklâm kayd olunmuşdur. İki yerde altun ve gümüş ma‘denleri vardır. Ammâ hâsılı harcına kifâyet etmediğinden hâlâ mu‘attaldır. Ve'l-hâsıl cümle on bir me‘âdin vardır. Kal‘ası, sâhil i Araz'da bir bayır yüzünde Şeddâdî binâ yı metîn ve şekl i murabba‘ bir kal‘acıkdır. İçinde Süleymân Hân câmi‘i var. Ve cümle zîr ü bâlâsında yedi yüz hâne i muhtasarı vardır. Câmi‘leri ve hânı ve hammâmı ve esvâk-ı muhtasarı vardır. Bender şehir değildir, ancak serhaddir. Revân'ın cânib i garbîsinde nümâyân olan Ağrı dağı bu Kağızmân'a karîbdir kim memdûh ı âfâk kûhların birisi dahi bu cebel i Ağrı''dır. Terekeme Türkmânlarına yaylakdır. Ve bu Kağızmân Araz kenarında olmağıla âb [u] hevâsı sehl-i sevâhile karîb olup câ-be-câ bâğ u bâğçeleri vardır. Ve halûk ve halîm ve selîm ahâlîsi ve câ-be-câ mahbûbeleri vardır. Ekseriyyâ levendâtları Acem mânîsi teğannî ederler, hoş-âvâz ve hoş-tab‘ kimesneleri vardır. Bu şehre Kars a‘yânlarıyla {Kağızmân'a} dâhil oldukda beğinin dîvânına cümlemiz hâzır olup [325a] Kars kullarıyla Kağızmân kullarımız azîm mücâdeleleri geçüp Kağızmân ağaları yemîn billah edüp "Biz Acem kârbânına dest-dırâzlık etmedik. Ancak kânûnumuz üzre bâcımız alırız" deyü inkâr ile cevâp verüp hakîr destimizde olan buyurdı yı şerîfler ile Kağızmân ağalarından Hasan Ağa'yı ve Çalık Safer Ağa'yı ve yedi ağa dahi alup "inkâr etdiklerine göre isbât ı vücûd etsinler" deyü,
Cânib i Revân'a revâne olduğumuz menâzilleri beyân eder
Kars paşasından ve on bir ağavâtdan ve Kağızmân beğinden ve a‘yânlarından ücret i kadem hakîre bir kîse guruş ve iki Mahmûdî at ve iki Gürcî gulâmı alup Kağızmân'dan yine nehr i Araz'ı kelekler ile güzer edüp Kars hâkiyle 9 sâ‘at cânib i şarka gidüp,
Evsâf ı kal‘a i Moğazbird;: Hâk i Gürcîstân'da Kars eyâleti hükmünde kânûn ı kadîm üzre mir i lîvâ tahtı idi. Niçe kerre kızılbaş istîlâ edüp ülkesi harâb u yebâb olmağıla hâlâ Kars nevâhîleridir. Kal‘asın İrân zemîn şâhları hânlarından Moğaz Hân binâsıdır. Ba‘dehû Akçakoyunlu destine, andan Şâh İsmâ‘îl destinden Süleymân Hân feth etmişdir. Hâkimi kal‘a dizdârıdır ve yüz elli neferâtı vardır ve niyâbetdir. Kal‘ası havâlesiz bir kaya üzre şekl i muhammes Şeddâdî taş binâ bir küçük kal‘a i ra‘nâdır. Lâkin küçük kal‘acıkdır. Cümle altı yüz kadar bâğlı ve bâğçeli ve taşra varoşlu hâneleri var. Câmi‘ ve hân ve hammâmı ve on aded dükkânı var. Gayrı imâret i âlîlerinden bir âsâr ı binâ yok bir serhaddir. Bu kal‘anın dibinden nehr i Arpaçayı cereyân eder. İbtidâ tulû‘ı Gürcîstân câniblerinden gelüp bu mahalden ubûr ederek Araz'a altı sâ‘at karîb yerde kend i Tekletî dibinde nehr i Araz'a mahlût olur, ab ı hayât Arpaçayı''dır. Ve bu Moğazbird, Acem'in Şorakil kal‘ası hâkiyle müşâdır. Lâkin Şorakil kal‘ası dest i Acem'de kalup cümle Şurakil nevâhîleri Kars hükmünde kalmışdır. Mabeyne-hümâsında mezkûr Arpaçayı hâlâ hâli üzre hudûddur. Bu nehrin karşu şark tarafı Acem'dir. Beri, garb tarafı Kars hâkidir.
Ve bu Moğazbird'in cânib i ( ) ensesinde bir menzilde kal‘a i Ani, Kars hükmünde bir püşte üzre çâr-kûşe harâb bir küçük kal‘adır. Enûşirvân binâsıdır, derler. Zîr i kal‘ada bir ma‘mûr kendi var, ze‘âmetdir, re‘âyâsı Ermenilerdir. Bu Ani kal‘asıyla Kars mâbeyninde iki Yahni dağı vardır, verâsında kal‘a i Kars'dır kim Ani kal‘ası harâbına mâbeyni bir konakdır. Bu Ani kal‘asın ubûr edüp çemenzâr vâsi‘ sahrâ içre 9 sâ‘atde,
Evsâf ı kal‘a i Zârşed, intihâ yı serhadd i Serâmed: İrân zemîn şâhları binâsıdır. Bunda hayli Acem zâr ı şedîd çekerek dendân ı tîğdan geçdikleriyçün bu kal‘aya Zârşed deyü nâm verirler. Hâlâ eyâlet i Kars'da sancak beği tahtıdır. Mîr i livâsının hâssı ( ) akçedir. Timarı ( ) ve ze‘âmeti ( ) alaybeğisi ve çeribaşısı vardır. Hîn i gazâda cümle bin iki yüz müsellah asker alır. Yüz elli akçe kazâdır. Müftî ve nakîbi yokdur. Dizdârı ve yüz elli neferâtı vardır. Kars kuluyla ma‘an vazîfe i mu‘ayyenelerin alırlar. Kal‘ası bir sahrâ yı ferah-fezâda bir püşte üzre Şeddâdî seng-binâ çâr-kûşe ve ma‘mûr kal‘a i ra‘nâdır. Ammâ ol kadar büyük değildir. Dâiren-mâdâr cirmi ma‘lûmum değildir. Cümle enderûn [u] bîrûnunda hâk i amber-i pâkli üç yüz hânelerdir.
Câmi‘î ve zâviyesi ve hammâmı ve hânı ve esvâk ı muhtasarı var. Kars'dan cânib i şarka Revân yolu üzre vâkı‘ olmuş bir konak yerdir ve âb [u] hevâsı gâyet latîfdir. Bu Zârşed kal‘asından yine cânib i şarka 9 sâ‘atde,
Kend i Talaş: Şâh ı Acem hâkinde revân hudûdudur. Andan kend i Karatay'ı geçüp 12 sâ‘atde cânib i şarka,
Menzil i Üçkilise: Kayser i Rûm binâsıdır, derler. İbret-nümâ bir deyr i bâlâ yı âcîbdir. Üç deyrin birinde cümle Ermeni kızları sâkin olur, birinde Rûmlar ve birinde Ermeniler sâkin olur. Üç kilise i mu‘azzamlardır. Diyâr ı Acem'de ma‘rûf ve mevsûf deyr i kadîm biri bu Üçkilisa'dır. Biri Nahşivân yolunda Yedikenîse'dir, amma bunda dahi ibret-nümâ âsâr ı garâ’ibler ve mutalsamât ı acâ’ibler ile mebnî bir deyr i kavîdir.
Vâcibü's-seyr iberün biri "miron yağı" nâmıyla bir yağ bu deyrde hâsıl olur. Nebâtât u giyâhâtın vefreti hâkinde cümle ahşâbâtları bıtrîk ve kıssîsler cem‘ edüp bir kazan ı azîmi bir halıçe i harîr şekilli bir döşeme üstüne kazanı koyup germâ-germ âteş edüp üç sâ‘atde cümle giyâhâtlar pişüp halıçeye aslâ âteş te’sîr etmeyüp ke'l-evvel durur. Ba‘dehû mezbûr kazan üzre nebâtın yağı gelüp ol yağı cerre ve kumkumalara doldurup cemî‘î Firengistân ve cümle kâfiristâna teberrüken gönderüp anlardan bu deyre nezerâtlar gelir. Ol yağı cemî‘î emrâz ı muhtelifeye ve cemî‘î zahmdâr olanların zahmuna dürtüp şifâ bulurlar zu‘mına zâhib olmuşlar.
Acibe i diğer: Bu deyrin havlısında meydân ı muhabbet içre bir tâk i bâlâ altında bir mu‘allak kalın demir vardır. Hemân dâ’imâ mu‘allak durur. Bir cânibe şeş cihetden bir yire [325b] ittisâli yokdur. Hakkâ ki sihr i i‘câz bir musanna‘ nihânî kâr ı ibret-nümâdır. Cümle keferelerin zu‘m ı bâtıllarıyla Hazret i İsâ havâriyyûnu Şem‘ûn ı Safâ'nın kerâmetiyle mu‘allak durmuş ola. Ebleh müselmânlar dahi gördükde hayrân kalup i‘tikâd ederler. Zîrâ şiddet i rûzgâr bu hadîd amudcuğa isâbet etdikçe mütezelzil olur. Niçe Ehrimen âdamlar vaz‘ ı yed etmesinler deyü cânib-i etrâfına muhkem sunta dırahtından parmaklık çekmişler. Ammâ ma‘rifet i amûd ı hadîd, üstâd ı hukemâ yı bennâ yı kudemâ bu demir direciğin üstünde evvel ol tâkı binâ edüp tâkin ta zirve i âlîsi ortasına bir seng i azîm mıknatıs komuş ve bir mıknatıs taş ı kebîri dahi hendese üzre âlî mıknatısın aşağısı olan zemîne {komuş}, ba‘dehû bu demir direciği bu iki mıknatıs taşlarının mâbeynine vaz‘ edince iki seng i mıknatısın mâbeyninde mu‘allak kalmışdır. Yohsa ne kerâmet i havâriyyûn ı Şam'ûn ve ne tılısm ı Şemsûn'dır. Her gören engüşt-ber-dehen edüp valih [u] hayrân olur. Bu hakîr i pür-taksîr akl ı kâsırumla böyle mülâhaza etdim. İnşâallah mülâhazamızda sehv ü hatâ yokdur.
Ve bu deyrin beş yüz mikdârı papas ve ruhbânları vardır. Taraf ı Acem'den ve cânib i Âl i Osmân'dan her şeb beşer ve altışar yüz ad[ed] atlı gelüp meks edüp çul ve tobra çıkarmadan cümle râhibler mihmândârlık edüp şîr-i hurma ve kutr-ı nebât ı Hamavî ve Şâmî ta‘âm ı mâ-hazar getirüp şeb [u] rûz hizmet ederler, aceb âsitâne i Hazret i Mesîh'dir. Andan yine cânib i şarka düz sahrâ içre ( ) sâ‘atde nehr i azîm Araz ve nehr i Zengî'yi bir cisrden ubûr edüp def‘a i sânîde yine,
Evsâf ı Revân ı Azerbaycân;: Hamd i Hudâ Revân Hânı Takî Alî Hân hemşîresinin sûrundan Bakü kal‘asından gelüp doğru anların sarâyına mihmân olup ertesi Kars ağaları ve Kağızmân ağalarıyla hân dîvânına varup Karslı ve Kağızmânlı "Hânım! Bizi Erzurûm vezîrine hılâf ı inhâne arz edüp kârbân urdılar deyüp üzerimize Evliyâ Ağa'yı ne mübâşeret göstermişsiz, lâyık mıdır?" deyü mâbeynlerindeki güft [ü] gû tahrîr olunmaz. Âhiru'l-kelâm kal‘a ağaları bî-günâh çıkup iftirâ edenler kârbân halkı imiş. Anlar hod Erzurûm'da mâ-beyne muslıhîn girüp Takî Alî Hân cümle ağalara üç gün ziyâfet i uzmâ edüp hakîre yine beş tümen Abbâsî ve bir at ve paşaya bir katar tâvûsî maya devesiyle Revân pirinci ve serhad ağalarına dahi beşer onar pârçe ihsân edüp kal‘a i Revân'dan hân mektûblarıyla tekrâr
Erzurûm'a avdet etdiğimiz menâzilleri beyân eder
( ) ( ) ( ) ( ) Yedi yüz baş kârbân ile Revân'dan çıkup cânib i garba 5 sâ‘atde,
Kend i Abdâllar: Yüz hâneli ve bâğ u bâğçeli kızılbaş kendidir. Hîn i fethde Kars hudûdu ifrâz olunmuşdur. Ammâ yine hâlâ Acem'e tâbi‘lerdir. Andan şimâle meyilli 4 sâ‘atde,
Menzil i kend i Abbârân: Beş yüz hâneli Gökdolak kavmi sâkinlerdir. Andan yine garba kûh ı giyâhât ve nebâtât içre ( ) sâ‘at gidüp,
Menzil i kend i Şarâbhane: Bir püşte üzre ziyâretgâhlı ve üç yüz hâneli ma‘mûr u âbâdân bâğı ve bâğçesi bî-hisâb Ermeni köyüdür ve Kars hudûdunda ze‘âmetdir. Andan yine garba çemenzâr mahsûllü deştler üzre dâmen i kûhlarda Murâd Hân'ın vîrân etdüğü kal‘aları temâşâ ederek 4 sâ‘atde,
Menzil i kend i Begim: Zamân ı kadîmde Uzun Hasan Şâh'ın duhter i pâkîze-ahteri kendi olduğundan ile'l-ân kend i Begim derler. Hâlâ Şâh kızlarına diyâr ı Acem'de begim derler. A‘yân [u] eşrâfa aka der[ler],
................ (1 satır boş) ................
Bu Begim kendi, Kars hükmünde üç yüz hâneli Ermeni ve Aznavûr Gürcî kavmleri dahi vardır, ammâ kadîm i eyyâmda şehr i azîm Timur ı bî-nûr harâb [u] yebâb etmiş, hâlâ Arpaçayı kenarında âsâr ı binâları zâhir ve bâhirdir. Ol binâlar içre yedi aded künbet i âlîler vardır. İçinde Akçakoyunlu pâdişâhlarından Meymendî Hân ve Avşar Hân ve Otağa Bây Hân ve Gündüz Bây Hân nâmân hân ı hânân ı şehinşâhânlar serîrler üzre kimi yatar ve kimi oturur, gûyâ hayâtdadırlar. Her şahsın seng i mezârlarında ve atebe i âlîlerinde ism [ü] resimleri ve sebeb i mevtleriyle târîhleri vardır. Ve bu şehr i harâbın cânib i selâsı yaylağ ı azîmlerdir. Andan yine cânib i garba sazlıklı ve bataklı yerleri ve ba‘zı mahalli çemenzâr vâdîleri ( ) sâ‘atde ubûr edüp,
Menzil i evsâf ı kal‘a i kadîm makâm ı Şurakir;: Sene ( ) târîhinde Hüseyn-i Baykara bu şehrin dibinden cereyân eden Arpaçayı'ndan ve hevâsından hazz edüp bu kal‘ayı Hakîm Şorakir'i ta‘lîmiyle ilm i hikmet üzre bu şehri imâr ederler. Andan Kara Yûsuf tasarrufunda iken Timur harâb eder. Andan yine imâr olup [326a] sene ( ) târîhinde Süleymân Hân kal‘a i Nahşivân üzre giderken tâlî‘a i asker olan Lala Kara Mustafâ Paşa harâb etmişdir, ammâ Timur harâb etdüği âsâr ı binâlar nehr i Arpaçay sâhilin dutmuş tâk i kisrâdan nişân verir âsâr ı binâlar ve azîm kıbâb ı âlîler var. Hatta Tuhfe i Tevârîh'de tahrîr etdüğü üzre ilm i mûsıkîde kitâb ı edvârda on iki makâm ve yigirmi dörd şu‘be ve yigirmi dörd usûl ve kırk sekiz terkîbden olan Şorakir şu‘besin Hakîm Şorakir bu şehr imâr olurken bulduğu içün ol şu‘benin ismine Şorakir; deyüp bu şehr ismiyle müsemmâ bir şu‘be i hoş-hevâdır. Hattâ bu şehrin sağîr u kebîri cümle ehl i zevk ü ehl i hevâ olup tarz ı Acemâne Şorakir'i ve araz-barî âğâzeleriyle muğanniyâtlar okurlar kim âdem safâsından mest [u] medhûş olur. Ammâ hâlâ bu şehr ol kadar ma‘mûr değildir. Kal‘ası harâbdır. Cümle üç yüz hânesi mestûr ı türâbdır. Ammâ nevâhîlerinin nısfı Arpaçayı karşusunda olmağıla Revân hükmündedir. Beri tarafı cümle Kars hükmünde vilâyet i âbâdân ve her cânibleri kurâ ve kûhistân ve binâ yı ma‘mûr [u] âbâdân ve imâret i hudûdesi firâvân bir ülke i Gürcîstân'dır. Araz âbının nehr i Zengî'nin cânib i şimâlisi kırk konak kûh ı Elburz'u aşup Bahr i Haraz'a varınca Dağıstân ile ma‘an Gürcîstân add olunur tâ cânib i garba, Erzurûm'a müntehî olur. Erzurûm, vilâyet i Erzeni'r-Rûm'dandır.
Bu kal‘a i Şorakir'den yine cânib i garba beş sâ‘atde altı çay geçüp, cümlesi küçük sulardır, bazısı Gürcîstân'dan, ba‘zısı kal‘a-i Azgûr dağlarından gelüp bu fezâlardan ubûr edüp nehr i Araz'a rîzân olurlar. Ba‘zı yolları bataklı ve çemenzâr ve lâle‘ızâr yollardır, anları ubûr edüp,
Menzil i nâhiye i Geçdi: Bir nehirdir, ismi ma‘lûmum değildir. Sultân Murâd Hân Revân'a giderken bu çaydan geçüp serâperdesi zemîninde bir soffa binâ olunmuş, hâlâ âsârı zâhirdir. Kars a‘yânları cânib i erba‘asına ba‘zı şecer i müntehâlar diküp namazgâh etmişler. Hâlâ âyende vü revendelere mihmângâh ve bir çerâgâh soffadır. Andan yine garba ( ) sâ‘atde bir hâmûn ı mahsûldâr içre güzer ederek,
Menzil i karye i Bulanık: Kars zü‘amâlarından Çalık Sefer Ağa'nın serbest ze‘âmeti kurâsıdır kim üç yüz hâne i ma‘mûrdur. Andan yine cânib i garba ( ) sâ‘at gidüp diğer,
Kal‘a i Kars: Bir gice Dizdâr Alî Ağa'da mihmân olup ale's-sabâh cümle ehibbâ ve dûstân ile vedâlaşup yine cânib i garba mahsûldârlı sahrâlar içre ( ) sâ‘atde,
Menzil i karye i Düşkaya: Kars hudûdunda iki yüz hâneli ze‘âmet Ermeni köyüdür. Andan iniş ve yokuş evce ser çekmiş çamlı dırahtistân içre ve câ-be-câ çemenzâr şâhrâh ile ( ) sâ‘atde,
Menzil i Verîşân: Kars hudûdunda mâ-tekaddem sancak idi. Araz'ın karşu tarafında hudûdu Van eyâletinde Bâyezîd kal‘ası hudûduna tahrîr olunup hâlâ Kars alaybeğisi bu Verîşân'da sâkindir, üç yüz hâneli Ermeni karyesidir. Bu mahalden cânib i şimâle Ahıska iki menzildir. Andan yine garba sahrâ içre 4 sâ‘atde,
Menzil i kal‘a i Zeyn Hân: Kars hâkinde iki yüz hâneli ve dizdârı ve neferâtları ve câmi‘i vardır. Hân ve hammâmı ve kırk mikdârı dükkânı vardır. Âyende vü revende tüccârlardan bâc alırlar. Kars paşasının subaşılığıdır. Kal‘ası şekl i murabba‘ bir taş binâdır. Lâkin bânîsi ma‘lûmım değildir. Ahâlî i karye dahi bilmediler. Bir küçük kal‘adır ve gâyet akûr kavmi vadır. Andan yine taraf ı garba çamlı yollar ve beller aşup ( ) sâ‘atde,
Soğanlı Beli: Ne‘ûzü billah Rûm'da ve Arab ve Acem [ve] Belh [u] Buhârâ'da meşhûr ı âfâk bir beldir kim anı ubûr eden sevdâgerlerin ve gayrı serverlerin beli tâk olur, yüz bin mihnet ile anı aşup ( ) sâ‘atde mezkûr belin mâverâsında,
Menzil i kend i Kumadamı: Pasin sancağı hudûdunda yüz elli hâneli Araz kenarında Ermeni keferesi karyesidir. Bâğı ve bâğçesi yokdur. Andan yine garba sahrâ ile ( ) sâ‘atde menzil i karye i Pasin: Bir sahrâda üç yüz hâneli Ermenilerdir. Erzurûm'da Muharrir i Vilâyet Ca‘fer Efendi'nin ze‘âmetidir. Andan iki sâ‘atde nehr i Araz üzre ( ) göz Âl i Çobâniyândan Sultân Çoban cisri önünden geçüp düz sahrâ içre 3 sâ‘at gidüp,
Menzil i def‘a Hasankal‘ası: Mukaddemâ mevsûfdur.
Andan yine garba ( ) sâ‘atde selâmetle sedd i Rûm, ya‘nî kal‘a i Erzurûm[a] dâhil olup paşa efendimizi Abdurrahmân Gâzî mesîregâhında bulup Revân hânının bir katar devesiyle pirincin ve gayrı hedâyâların ve hânın muhabbetnâme ve üç yüz baş kârbânı teslîm edüp Erzurûm içre hâne i bî-minnetimize sıhhat ile vâsıl olup yine gümrük kitâbeti hizmetimize me’mûr olup her şeb Defterdârzâde efendimizin şeref i sohbetiyle müşerref olup her şeb Hüseyn-i Baykara sohbetleri ederdik.
Ba‘dehû sene ( ) mâh ı ( ) günü Âsitâne i Sa‘âdet [326b] tarafından Sultân İbrâhîm Hânın hatt ı şerîfiyle Ser-bevvâbân Gemici Alî Ağa ve Sadrıa‘zam Telhîscisi Siyâvuş Ağa Sâlih Paşa emriyle mektûblar getirüp dîvân ı pâdişâhî olup kırâ’at olundukda mefhûm ı hatt ı hümâyûn ı sa‘âdet-makrûn budur kim "Erzurûm eyâletine mutasarrıf vezîrim Mehemmed Paşa edâmallahu iclâlehu hatt ı şerîfim vüsûl buldukda emr i şerîfimde tahrîr oluna[n] Erzurûm eyâleti askeriyle ve sâ’ir me’mûr olan eyâlet askeriyle kızılbaş ı evbâşın Revân kal‘ası kurbunda Kars sahrâlarında deryâ-misâl askerimle dernek ve cem‘iyyet i asâkir i evreng i sâhib ceng edüp âmâde olasın" deyü hatt ı şerîf ve emr i pâdişâhîler kırâ’at olunup Paşa hazretleri "düstûr ı mükerrem'im" deyü tuğrâ yı garrâya dest urup eyâlet i Erzurûm'a ve eyâlet i Mar‘aş'a ve eyâlet i Sivas'a yarlığ-ı belîğler ve kapucubaşıları;n gönderüp hakîre dahi Canca sancağı ve Tortum sancağına mutasarrıf Seydî Ahmed Paşa'ya gönderdi.
Erzurûm'dan emr i pâdişâhîler ile şehr i Bayburd ve Canca'ya ve İspir ve Tortum'a ve Akçakal‘a'ya ve gayrıya gitdiğimizi bildirir
Evvelâ Paşa efendimizden emr i pâdişâhîleri ve cümle kılâ‘ ağaları mektûbların alup tokuz aded salt hizmetkârlarımızla asker cem‘ine azîmet edüp Erzurûm'dan cânib i şimâla Erzurûm sahrâsı 2 sâ‘atde,
Menzil i karye i Kân İki yüz hâneli ma‘mûr Ermeni köyüdür. Andan yine şimâle Erzurûm sahrâsında 5 sâ‘atde,
Menzil i karye i Şeyh Umudum Sultân: Mukaddemâ Gürcîstân seyâhatinden geldiğimizde nehr i [Furat'ın] Çay başı olduğu ve azîzin merkad i pür-envârı evsâfı tahrîr olunmuşdur. Andan yine şimâle dere ve depeler ubûr edüp ( ) sâ‘atde,
Menzil i Gürcîboğazı cisri: Nehr i Furât üzre Sultân Uzun Hasan Şâh binâsı bir cisr i azîmdir. Abaza Paşa Erzurûm'da âsî iken bu cisr kurbunda kırk oda yeniçeriler der i devletden gelüp meks etdiklerinde Abaza Paşa haber alup yigirmi bin ceng-âver ve servere Kör Hazînedârı ve İpşir Beği serdâr edüp bu mahalde cümle yeniçerileri dendân ı tîğden geçirüp bir cân halâs olmamışdır. Hâlâ üstühânları cisr kurbunda püşte püşte yığılmışdır. Andan 6 sâ‘atde Gürcîstân boğazın geçüp ol mahalde,
Karye i Gürcîboğazı: Erzurûm hudûdunda iki yüz hâneli ze‘âmet Yarmeni karyesidir. Andan yine çemenzâr [u] lâle ızâr yerleri ubûr ederek 9 sâ‘atde,
Menzil i Dumlu Sultân: Ashâb ı güzînden bir ulu sultândır kim bir kubbe i pür-envârın içinde medfûndur, azîm ziyâretgâh [u] ibâdetgâh ı ünâs âsitânesi vardır.
Ba‘zı sâhib i sülûk kimesneler bu mahalle gelüp teberrüken i‘tikâfe girüp erba‘în çıkarırlar. Zîrâ nehr i Furât'ın başı bu âsitânede, bir yalçın kûh ı bülend vardır, bu nehrin mebde’ i tulû’u ol gâr ı azîmdir.
Bu mahalde bu âb ı nâbın lezzetinde lisân kâsırdır kim Cenâb ı Bârî sûre i Mürselât'da nass ı kâtı'la "mâ’en fürâtâ" deyü medh etmişdir. Cümle müfessirîn bu, mâ’ i Erzurûm'dur deyü müttefekun aleyhdir.
Ve Hazret i Risâlet-penâh Ebû Hüreyre hazretleri rivâyetiyle hadîs i sahîh buyururlar kim
1
Hadîs-i Sahîh'den ihrâc olunmuşdur. Bu nehr i Furât'a niçe nühûrlar mahlût olup kankı diyârlara uğraduğu bâlâda Erzurûm evsâfında tahrîr olunmuşdur. Terkîme bu mahalde ihtiyâc yokdur. Lâkin bu nehr i zülâle Erzurûm sancaklarından Kiğı nâm livânın kûhlarında me‘âdin i hadîd olup top güllesi dökerler, ol kûh ı bâlâlardan niçe yüz uyûn ı câriyeleri demir ma‘denlerine uğrayup andan âb ı zülâl i nehr i Furât'a mahlût olup sehl ta‘amına ve lezzetine halel verir. Ammâ mezkûr Dumlu Sultân Kayası'ndan tulû‘ edüp tâ Kiğı sancağına varınca âb ı hayâtdan nişân verir bir Kevser i ıllıyyîndir. Üç kerre hasta kimesne nûş etse bi-emrillah şifâ bulur. Anınçün ahâlî i Erzurûm cümle ten-dürüstdür.
Bu nehr i zülâl hâtıriyçün Dumlu Sultân, Hazret i Risâlet'den sonra bu nehre Cenâb ı İzzet'in nazarı ta‘alluk etmişdir, deyü bu nehrin matla‘ında Kayâsıralardan me’zûn olup sâkin olur. Niçe müddet bu âb ı nâbın safâsın sürüp nûş ederek bir gün ecel câmın nûş edüp dâr ı bekâya irtihâl eder. Kabr i şerîfi ulu âsitânedir. Ve karyesi iki yüz hâneli mü’min, muvahhid, müselmân köyüdür. Kasaba-misâl câmi‘i ve zâviyesi ve sûk ı muhtasarı vardır. Andan yine taraf ı şimâle ( ) sâ‘atde,
Evsâf ı Akçakal‘a;: Tortum sancağı hükmünde ve Gürcîstân hâkinde, Ulama Paşa Gürcîstân'ı kabza i teshîre almağiçün binâ etmişdir. Lâkin mürûr ı eyyâm ile kal‘ası harâbe mü‘eddî olup dizdârı ve neferâtları yokdur. Tortum şehrinin cânib i şimâline vâkı‘ olmuşdur.
Cümle altı yüz hâne ve câmi‘i ve sûk ı sultânîsi, def‘ i zarûret kadar vardır. [327a] Sene ( ) târîhinde Bâyezîd i Velî âlem i şehzâdeliğinde Tarabefzûn hâkimiyken bu kal‘a üzre gelüp cenginde usret çeküp ba‘de'l-feth kal‘asının ba‘zı yerlerin rahnedâr edüp cümle Gürcîlerin kılıçdan geçirmişdir. Andan mağrib cânibine 6 sâ‘atde gidüp
Menzil i karye i Savlu; Canca hâkinde yüz evli ze‘âmet köydür. Bir kûh ı bâlânın zirve i âlîsine vâkı‘ olmağıla bâğı ve bâğçesi yokdur. Amma darı mahsûlü çokdur. Andan yine taraf ı garba yedi sâ‘atde,
Evsâf ı kal‘a i Canca, ya‘ni Gümüşhâne;: Bu şehre dâhil olup doğru Gümüşhâne emînine varup andan mahkeme i şer‘ i Resûl i mübîne varup cümle a‘yân ı vilâyet cem‘ olup emr i pâdişâhîler kırâ’at olunup cümle "sem‘an ve tâ‘aten" deyüp cemî‘î pâdişâh kulları ve eli berâtlı, tekâlîfden mu‘âf müsellemleri dahi Revân derneğine âmâde olmağa bezl i ihtimâm etdiler. Hakîr hâne i emînde mihmân olup şehrin seyr ü temâşâsına mübâşeret etdik.
Evvelâ bu şehr i kadîm ibtidâ İskender i Zülkarneyn hakîmlerinden Filkôs ı Yunanî hakîmlerinden; ma‘âdin i sîmin hikmetle bulup İskender, âbâdân etmişdir. Andan dest i Gürcî'ye girmişdir. Andan Azerbaycân pâdişâhı Uzun Hasan destine girmişdir. Andan sene ( ) târîhinde Ebü'l-Feth Sultân Mehemmed, fâtîh i Kostantıniyye'dir, kim Sultân Hasan'ı Tercân sahrâsında yüz bin askeriyle kırup Hasan Şâh başlı başına cânın Azerbaycân'a atup anda cân verdiği mahalde Ebü'l-feth bu kal‘ayı ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâl ile feth etmişdir. Zîrâ mâl cândandır ve Canha'dandır.
Ol asrda bunda olan mâl ı firâvân ve âlât ı bisât-ı sîm-âvân bir diyârda yok idi. Ekseriyyâ ednâ yı civân-mer[d]in bir sofralık gümüş sahanları var idi. Zirâ gümüş ma‘denleri olduğundan hâlâ "Gümüşhâne" ismiyle müsemmâdır.
Ammâ Defterhâne i Âl i Osmân'da Canha tahrîr olunmuşdur. Hâlâ yetmiş yük akçe emânetdir. Anınçün cümle halkı Gümüşhânesi'nde işlemeğe me’mûr olmağun cemî‘î tekâlif i örfiyye i şâkkadan mu‘âf [u] müsellemlerdir. Hâlâ Âl i Osmân'ın kabza i tasarrufunda yetmiş aded kimi âtıl, kimi işler sîm i hâlis ma‘âdinleri vardır ammâ bundan a‘lâsı yokdur.
Evvelâ Anadolu hâkinde Kağızmân'da ve Hakkâri'de ve Bingöl'de ve Sincar'da ve Akra'da ve Mısır Asvanında ve Şâm'ın Cebelü'l-Lübnân'ında ve Ma‘ânoğlu dağında ve Merzifon Gümüş şehrinde ve niçe yerlerde vardır. Ammâ,
Rûmeli'nde olan gümüş ma‘denleri bunlardır kim zikr olunur
Bosna hudûdunda Sirebreniçse ve Üsküp kurbunda Kıratova'da ve Priştine kurbunda Novaborda'da ve Selânik kurbunda Sidirkapsi'de ve niçe yerlerde dahi ma‘âdinler vardır ammâ rakîk damarlardır. Ammâ bu Canha şehri gümüşhanesinin damarı bi-emrillahi Te‘âlâ yedi koldan kol kalınlığı damarlar ve cümlesi kurşumsuz hâlis gevherlerdir ve hâlâ bu şehr içre Emîn mahallesinde darbhânesi vardır. Lâkîn bu asrda mu‘attaldır. "Azze nasrahu duribe Canha" deyü râyiç akçesine hakîr yetişüp bir kaçına teberrüken mâlik olmışdık. Hâlâ yine bakıyyetü'r-râyic ba‘zı meskûk akçeleri vardır.
................ (5 satır boş) ................
Bu şehri temâm seyr [ü] temâşâ edüp emînden ve a‘yân ı vilâyetden üç yüz guruş ve bir sîm-âvân ı buhûrdân ve gülâbdân ve bir re’s küheylân at alup iki günde dağlar ve beller ve ma‘mûr kurâlar aşup,
Evsâf ı kal‘a i kadîm Bâyburd
Sene ( ) târîhinde Akçakoyunlu pâdişâhları kim Âl i Osmân'ın ecdâd ı ızâmlarıdır. Kaçan kim Mâhân diyârından Âl i Dânişmendiyân ile Rûm'a geldiklerinde bu memlekete ibtidâ kadem basup bu zemînde meks edüp tavattun ederler. Ve yaylaya çıkup konup göçerken bu mahalde bir kenz i azîm ve gümüşhane ma‘denin bulup bây olduklarından bu zemîne "Bây-yurd"dan galat Bâyburd derler. Hâlâ galat ı meşhûr evlâdır. Erzurûm hâkinde Uzun Hasan Şâh hükmünde iken sene ( ) târîhinde Ebü'l-feth Mehemmed Hân fethidir. Be-dest i Mahmûd Paşa yı atîk. Hâlâ Süleymân Hân tahrîri üzre Erzurûm vezîrinin hâss-ı hümâyûndan ifrâz olunan subaşılığıdır. Ve yüz elli akçe kazâdır ve cümle taht ı kazâsında ( ) aded âbâdân kurâ yı büldândır. Kadısına senevî altı kîse [327b] hâsıl olur. Kal‘a dizdârı ve ( ) aded neferâtları ve şeyhülislâmı ve nakibü'l-eşrâfı ve a‘yân [u] eşrâfı ve sipâh kethüdâyeri ve yeniçeri serdârı vardır.
Dostları ilə paylaş: |