Menzil i Zârçayırı: Batum sancağı ile Mikrilistân mâbeyninde bir çemenzâr [u] mahsûldârlı hâmûndır. Deryâ-misâl asker meks edüp cümle atların ol gice şikemleri tabl ı semengâna dönüp istirâhat etdiler. Andan ale's-sabâh asker i mûr, mâr-misâl ol menzilden kalkup Çoruğ nehri geçidinden Sefer Paşa Gürcîstân askeriyle geçüp Mikrilistân'ın Dadonya nâhiyesin nehb ü gârete başladı. Andan beri tarafda asker i İslâm ejder i heft-ser gibi Mikrilistân'a göz açdırmağa amân vermeyüp bu hâl i pür-melâli Mikril i la‘în ü racîm ve anîd i pelîd ve cünd i cünûb ı Yezîd kâfirler dağıstân ve çengelistâna yüz dutup karârları firâra mübeddel olup dâğları giydiler. Hemân Defterdârzâde efendimizin baş bayrağı alem i ejdehâ-peykerin yigirmi iki bölük başı bayraklarıyla iki bin iki yüz sarı sarıca arı, akûr-ı kelb i sarîh gibi Mikrilin sarp çengelistân içre becenelerine sarılup bir yaylım kurguşunlar serpüp becene içre mütehassın olan Mikriller dahi kudurmuş yılanlar gibi gıjgırup anlar dahi derûn ı beceneden kurşumlar serpüp tâ vakt i zuhra dek tarafeynden ceng i azîm olup âhir i kâr becene feth olup içinden yedi yüz ma‘dûd esîr i Mikril çıkup içinden pençe i âfitâb bâkireler ve mahbûb ı zamân gılmânlar ile ibtidâ sekbân ve sarıca askeri muğtenim oldular. Ancak guzâtdan yedi yiğit şehîd oldu. Ol gün bu mahalde ikâmet olunup dağlar içre sadâ yı Allah Allah evce peyveste olup gûyâ Mikrilistân'da rûz ı kıyâmet zemzemesi velvelesi olup rûz ı kıyâmetden bir nişân oldu. Ve himmet i Seydî Ahmed Paşa ile ol gün Bâkî Paşa dahi mâl ı ganâ’imle bây olup ordu yı İslâm;'a dâhil olunca sâ’ir guzât ı müslimîne dahi destûr olup gürûh gürûh olup vesîleler ile dağlara ve bellere ve becenelere düşdüler. Tâ kim kal‘a i Marava altına asker i İslâm varup hemân Mikril küffârı kal‘anın iki kanatlı kapusun küşâde kılup içerden pâ-bürehne ve ser-bürehne ve küffâr ı hîlekâr ı dûzah-karâr dal-tîğ ı Dahhâk olup cünd i şeyâtîn i la‘în esnâf ı hakkâk gibi asker i İslâmın vücûdların zeyl i hisârdan hakk etmeğe sa‘y ı belîğ etmeğe cidd ü cehd edüp üç buçuk sâ‘at keşâkeş, yaka çâk, savaş ı perhâş ederken Avnik kal‘ası Beği Alî Beğ ve Velî Beğ ve Nakışlı Bölükbaşı kal‘anın cânib i garbîsi tarafı hâlî iken üç bayrak yiğitler birer takrîb ile ve kemend i müstemendler ile ankebût-vâr resen-bâzânlar gibi taraf taraf şehbâzlar kal‘aya urûc edince kal‘anın burc [u] bârûları üzre ezânlar okutup kal‘a içinde olan küffâra kılıç urarak kal‘a kapusun kabza i tasarrufa alup taşra çıkan küffâr içeri giremeyüp cümlesi guzât ı müslimîn içre tu‘me i şemşîr oldular. Bakiyyetü's-seyfi esîr i kayd-bend oldular. Ve'l-hâsıl bu cengde kâmil yetmiş âdam şerbet i şehâdeti nûş edüp üç yüz kâfir esîr ve yedi yüz fecere katl olunup cesed i murdârları dâr ı bevârları önünde [332a] püşte püşte oldu. Ve cümle guzât ı müslimîn belağan-mâ-belâğ mâl ı ganâ’imle muğtenîm olup derûn ı kal‘ada olan zî-kıymet esbâb u eskâli ve bakır-âvânî ve bisâtları kal‘adan ıhrâc edüp cümle der-i dîvâr ı dârların harâb edüp sâ’ir binâların âteş ile tûrâb etdiler. Bu ceng i zafer-me’serde yedi yüz kadar Aznavur gavur esîr ve beş yüz mikdârı nisvân ı pür-isyan esîre ve iki yüz aded dûşîze i nâçîze ve üç yüz kadar nâ-şüküfte duhter i bed-ahter ve altı yüz mikdârı giysûdâr ı murdâr-gulâmları serdâr ı zafer-şi‘âra teslîm etdiler. Andan yine cânib i şimâle 12 sâ‘at gidüp nehb [u] gâret ederek tâ Gürcîstân hudûdunun mutî‘ [u] münkâd olan yerlerine dek varup esîr alup geldiler. Andan kalkup yine ormanlık içre çimşirlik dırahtistânın seyr ederek 9 sâ‘atde
Sahrâ yı Boğdu; Selîm Hân ı Evvel, şehzâdeliği âleminde bu ferah-fezâya Tarabefzûn hâkimiyken gelüp meks etdüğü nehr i Zubad kenarında bir soffa i âlîsi vardır. Sâfî çimşir dırahtı hıyâbânıdır, anda meks edüp yine guzât ı muvahhidîn cânib i erba‘aya şebhûnlar salup nısfu'l-leyde Çarkacı Ketağaç Paşa kolundan iki dil tutulup serdâr Seydî Ahmed Paşa huzûrunda söyledip "Biz Mikril Beği Zaposho âdemleriyiz. Gönye kal‘asın Urus alup oturur mu, yohsa Osmânlı yine kal‘ayı alır mı, varup göresiz, deyü bizi gönderdiler. Emr Hudâ'nın işte giriftâr ı bend i esîr olduk. Emr sizindir" deyü şâfî haber verüp niçe ganâ’imli kuralar kulağızlayıp, anları Seydî Paşa vesîle eyleyüp önü sıra götürürdü. Ammâ bu iki dilin delâletine i‘timâd etmeyüp cümle asker i İslâm bir topdan pür-silâh âmâde olup cümle kemândârân şaşt-ber-kabza âmâde menâzil kat‘ ederek Tomris Hân ülkesine dâhil olduk. Meğer bu kabîle Ahıçka Vezîri Sefer Paşa'ya tâbî‘ler imiş. Anın ili vilâyeti gâret etmeden avdet olundukda Tomris Hân oğlu üç bin müsellah ve mükemmel giyimli gök demire gark olmuş eli sırıklı küheyl atlı Aznavur Gürcî şehbâzları ve iki bin piyâde çarık-pây tüfenk-endâz Gürcî dilâverleriyle gelüp giysûları fetîle fetîle olmuş kırk ve ellişer yaşında mutarraş ser-bürehne güzîde asker kim birbirine mugâyir kavm i acûbe-heykel âdemler ile alay gösterüp ordu yı İslâm'ın bir tarafında meks edüp Seydî Ahmed Paşa'ya hedâyâların arz eylediler. Meğer bu Tomris Hân oğlunun dilgîr olduğu ba‘zı Mikril aşîretlerinin vilâyetleri var imiş, asker i İslâm'a delîl olup yine
Gürcîstân ve Mikrilistân'ın bir cânibi nehb u gâret olunan kılâ‘ları beyân eder;
Nâhiye i Pernâk; ve nâhiye i Selsel ve nâhiye i Perkân ve nâhiye i Penâk ve nâhiye i Kümle ve nâhiye i Samarga ve kal‘a i Ahâr altında meks olunup üç gün üç gicede cümle âsî olan Gürcî ve Mikrilistân nevâhîleri nehb u gâret olup kal‘a i Ahâr itâ‘at etdi, be-dest i Sefer Paşa. Bir püşte üzre bir küçük kal‘a i müdevverdir. Enûşirvân oğlu Hürmüz-i tâcdâr binâsı imiş. Hûrde topları var ammâ ahâlîsi cengâver değildir. Lâkin hırsızlıkda semâ meleğinden per, felekden nücûm ı fer serîka etmeğe kâdir Gürcî kavmidir.
Bu bâlâda tahrîr olunan sekiz aded nevâhîler ve kılâ‘larda olan ceng-âşûbu ve evsâf ı metânet i kılâ‘ları mâ-vaka‘ı üzre birer birer temdîh eylesek tatvîl i kelâm olur. Ancak Mikrilistân'da iki yüz yetmiş pâre kurâ ve büleydeler nehb u gâret olunup cümle-i cümele guzât ı müslimîn destine giren tokuz bin üsârâ ve bu kadar mâ[l] ı ganâ’im ahz olunduğundan mâ‘adâ Gürcîstân hâkimi Sefer Paşa askerinde olan mâl ı ganâ’im bi-lâ-hâdd ü lâ-gâyet mâl ı firâvân ve üsârâ yı gılmân ı şebâblar idi. Hattâ Çarkacı Ketağaç Paşa kolunda iki aded nûr ı mübîn, melîhu'l-vech duhter i pâkîze-ahterler alındı kim vech i arzda misilleri diyâr ı Şâm'ın Havran'ında bile eyle hûrân çehre görülmemişdir. Seydî Ahmed Paşa bu iki aded kerîmeleri Ketağaç Paşa'dan biner guruşa alup yigirmi re’s duhterler ile Sultân İbrâhîm Hân'a hedâyâ gönderdi. Tâ bu mertebe âyet i min-âyâtillah kızlardı kim onların hakkında 1 nâzil olmuşdu.
Andan yine bu mahallerde guzât ı müslimîn deşt [u] dâğ ve râğ u bâğ ve ırâğ u yakıni şeb [u] rûz nehb u gâret ederken Mikrilistân Hâkimi ( ) Beğ'in ammîzâdesi ( ) Beğ Malâzgird Beği ekrâdının altında giriftâr ı bend i esîr olup yüz baş esîr ve bin baş hayvânât ve niçe yük zerdeva ve niçe yük pârçe verüp halâs oldu. Hamd i Hudâ bu sefer i zafer-me‘serde bir esîr on guruşa ve bir sığır nîm guruşa ve bir gûsfend beş akçeye bey‘ [u] şirâ olundu. Ve bu mahalde Başaçık beğinden Serdâr Seydî Paşa'ya beş gulâm ve beş mahbûbe kız hedâyâ gelüp bu hakîre bir kız ve bir gulâm ihsân eyledi. Andan yine cânib i garba asâkir i İslâm ile mansûr ve muzaffer gidüp etrâf [u] eknâfı nehb u gâret ederek on bir sa‘atde nâhiye i ( ) gelüp anda bir [332b] sahrâ yı Dadanlı içre kal‘a i ( ) Mikril binâsıdır. Uzun Hasan Şâh harâb etmiş, hâlâ Mikril hudûdunda Batum sancağına müşâdır.
Andan kal‘a i Neçah, andan kal‘a i Merhur, andan Akçakal‘a, andan kal‘a i Çik, andan kal‘a i Penk, andan kal‘a i Aşurd ve Küçük Akçakal‘a. Bu kal‘alardan mâ‘ada niçe kılâ‘ ı metîneler dahi Gürcîstân ve Mikrilistân'dan mutî‘ [u] münkâd olup beğleri hedâyâlar ile Seydî Ahmed Paşa'ya gelüp mülâkât oldular. Bu mezkûr kılâ‘lar cebel i azîmler içre ve kimi püşte i âlîler üzre mebnî çengelistân ve sengistân yerlerde olmağıla ığmâz ı ayn ile güzer olunup lâkin civârlarında olan büleydeleri ve kurâ ve kasabâtları ve nâhiyeleri nehb ü gâret olunup ba‘zı kurâların harâb u yebâb etdiklerinden velvele i asâkir havfinden beğleri hedâyâlar ile gelüp ordu yı İslâm'ı ganîmet etdiler ve ba‘zı esîrleri girân-bahâ ile halâs etdiler.
Ve Yovane nevâhîleri yedi günde bî-bâk ve bî-pervâ avlandı kim yed i kudret ile mükehhal marâlî ve gazâlî gözlü mahbûb u mahbûbeler sayd [u] şikâr olundu kim her biri birer Mısır [u] Rûm harâcı değer. Andan kal‘a i Tegrek zeylinde meks olundukda derûn ı kal‘adan küffâr ı dûzah-karâr velvele i askeri görüp derûn ı kal‘ada olanlar bîm ü havf [u] haşyete düşüp hedâyâlar ile taşra çıkup emân istediler. Ba‘dehû emân verüp yahşî bâkireler ve mahbûb gulâmlar hedâyâları getirüp ığmâz ı ayn olundu. Anı ubûr edüp altı aded nâhiyeler dahi gâret olunup firâvân mâl ı ganâ’im alındı. Ammâ nevâhîlerin isimleri ma‘lûmım değildir. Bu nevâhilerin hâneleri harâb u tâlân ve halkı esîr i nâlân olup andan ubûr edüp on bir pâre kal‘alardan hedâyâlar gelüp ordu yı İslâm sağîr u kebîr üsârâ yı gûnâ-gûn ile ıskarça olup mâl ı ganâ’imi ve bakır-âvânî eşyâları asker i İslâm yüklenmede aciz-mânde oldular. Niçe gâzîler gerüye avdet edüp nehr i Çoruğ'a varup anda metâ‘ [u] mâl ı ganâ’imlerin Gönye kal‘asına, andan gemiyle Tarabefzûn'a götürüp girân-bahâ ile her metâ‘ın âkılâne fürûht edüp hamd i Hudâ sene ( ) târîhinde Azak gazâsına giderken Gönye kal‘asında meks edüp Mikrilistân'ın mutî‘ [u] münkâd olan yerlerine ticâret tarîkiyle Ketenci Ömer Paşa'nın kethüdâsı Hüseyin Ağa elçilik ile gitdikde ma‘an gidip Mikrilistân'ı seyr [ü] temâşâ etmişdik.
Elhamdülillah bir sâl i mübârekde feth [u] fütûhâtında bulunup, Mikrilistân kavminin lehçe i mahsûsaları üzre kelimât ı turrehâtların beyân eder:
Lisân ı ıstılâhât ı milel i rezîl, lisân ı Mikril i zelîl
Diyâr ı Gürcîstân on yedi fırka kavm i millet i Mesîhiyye'dir. Cümleden hasîb u nesîb geçinen Açıkbaş ve Dâdyân ve Şavşad ve Guril ve ( ) ( ) ( ). Ammâ bunların beyninde Mikril, pespâye, zelîl ve rezîl kavm i mezmûmdur kim elfâz ı mahsûsaları budur. Evvelâ:
Erti
1
|
jori
2
|
sumi
3
|
othi
4
|
hoti
5
|
pişkûy
6
|
işkûti
7
|
ruvu
8
|
çağur
9
|
vati
10
|
artiveti
11
|
koyal
ekmek
|
dâc hir
ateş
|
pûr
kalkan
|
üşhûri
koyun
|
dürfat
kuşak
|
dudi
baş
|
dişke
odun
|
çoğur
köpek
|
caho
sığır
|
kisin
buzağı
|
ecim
tuz
|
içhin
at
|
gac
domuz
|
küriti
eşek
|
tüt
ayı
|
kul
peynir
|
mercivân
yoğurd
|
fuc
zeker
|
çûr
ferec
|
hudi
taşak
|
vây
gel
|
çây
âdem
|
dâhôd
otur
|
melavlı
git[me]
|
tîne
kız
|
uçkum
yeyelim
|
vây çây
gel âdem
|
âşmurt
buraya
|
milavlı çây
gitme âdem
|
aşi murin vây mamad
pasta var gel baba
|
vây diyas
gel ana
|
arti ğaç uçkum
bir domuz yeyelim
|
çuğur diyâs kân miki şây hûd
kelbler ananı ve babanı ve seni yef‘allesin
|
Seyyâhlara bu gûne şütûmları dahi bilmek lâzımdır kim kendüye söğdükleri ma‘lûmu olup ol mahalde herkesle hüsn i ülfet edüp bir takrîb ile cânib i selâmete çıka.
teti yavû biçuvu hatme gağa biçuvu coho
dilerim Hak seni taş eylesin oğlan sığır
|
ve niki hodî açğıvâ diri girin ye ğaç açğıvâr biçu
seni kim s..diler, eşek mi domuz mu s..di, oğlan
|
vây cây denecir milavli şuhûri kûbâl uçkum
gel âdem yat gitme koyun ekmek yiyelim
|
vây cây dâhodi küli kübâl mercivân uçkum
gel âdem otur peynir ekmek yoğurd yiyelim
|
kad mûbrevendi dâme koça mamed eger çepeğu
dün beri, öp beni, babanın başiyçün olsun
|
[333a] Bu Mikrilistân'da niçe bin aşâ’ir [u] kabâ’iller vardır ve niçe gûne lisânlar vardır. Zîrâ azîm ülke i vâsi‘dir. Yetmiş aded mahsûlâtları vardır. Koyunu ve keçisi ve hınzırı ve dağlarında sığını ve karacası ve tablalısı çok olur ve küheylân atları vardır, ammâ cümle Tataristân'da ve Gürcîstân'da ve Mikrilistân'da aslâ eşek ve katır yokdur ve Mikril diyârında zerdeva çokdur. Ve sansar ve tilki ve yaban kedisi ve kur tavuğu çok olur. Buğday ve arpası azacık ekdiklerinden az olur ammâ lazudi ve pasta darısı çok olur. Kûh ı bâlâlarında balı ve cevzleri ve çimşîr dırahtları ve çam ve ardıçları firâvândır, ammâ servi ağacı nâdirdir. Ve bu Mikrilistân, Abaza ve Çerkes diyârının halkı gibi dağlar içre sâkin olup köyleri dâ’imâ sâbitedir, konup göçmezler. Bâğlı ve bâğçeli ve kenîseli ma‘mûr kal‘alı köyleri vardır. Zîrâ millet i kadîm ve diyâr ı azîmdir. Netîce i kelâ[m] yetmiş yedi günde Gönye'den ba‘de'l-feth bu Mikrilistân-ı Gürcîstân'ı deverân edüp mâh ı mezbûrun ( ) günü cânib i kıbleye Erzurûm tarafına cümle guzât ı müslimîn ile avdet edüp üçüncü günde
Nâhiye i Dadanlı'ya gelüp bu mahal Tortum sancâğı hâkiyle müşâ olup mutî‘ [u] münkâd nâhiyedir, bu mahalde emn [ü] emân olmağıla Ahıska Vezîri Sefer Paşa, Seydî Ahmed Paşa'dan me‘zûn olup niçe tuhaf ve tefârûk hedâyâlar verüp ve imâmı Mehemmed Efendi'yle Erzurûm Vezîri Mehemmed Paşa efendimize hedâyâlar gönderüp kendileri cümle eyâlet askeriyle ve Tomris Hân oğlu ve Elvend Hân oğlu ve Aleksandır Hân oğlu ve niçe yüz Gürcîstân beğleriyle cânib i Çıldır'a revâne olup çalı çırpı cıldır demeden Çıldır-ı cıldırra dek vâsıl oldu. Andan Seydî Ahmed Paşa asâkir i mansûr ile 14 sâ‘atde,
Menzil i Yovana Deresi: Nâm mevzı‘a gelince cümle İspir ve Tortum ahâlîleri hedâyâlarıyla Seydî Ahmed Paşa'ya ve Bâkî Paşa'ya ve Ketağaç Paşa'ya gelüp pîşkeşlerin arz etdiler. Zîrâ bu mahal, Seydî Ahmed Paşa'nın sancâğı hâki hudûdudur. Andan ( ) sâ‘atde def‘a,
Kal‘a yı Tortum: Şehrine dâhil olurken cümle guzât ı müslimînin ellerinde ikişer üçer zencirler ile bağlı Gönye'ye istîlâ eden Kazak ı Aklar ve Mikril kâfirleri şikeste ve beste ubûr edüp cemî‘î a‘yân ı Tortum istikbâl i Seydî Ahmed Paşa'ya çıkup şâhrâhın yemîn [u] yesârında kat ender kat sağîr u kibâr "Gazânız mübârek ola" deyü hayr du‘â ederlerdi. Bu tertîb üzre cemî‘î guzât ı muvahhidîn mâl ı ganâ’imleriyle ubûr ederek Gâzî Seydî Ahmed Paşa, Sâm u Nerimân-vâr ser i sa‘âdetine Defterdârzâde Mehemmed Paşa'nın gönderdiği cığa telleri ve ablak otâğa sokup tapan divine atına altı pâre âlât ı polâd ı Nahşivânî yancığı urup bahr hotaslarıyla ol küheylân üzre süvâr olup başında kırmızı mukaddeminin sünnet üzre taylasân ı Muhammedî'sin sarkıdup kendü vücûdu gök demire müstağrak olup budluklar ve uyluklar ile gûyâ kendüleri ejder i heft-ser-misâl mehâbet ve salâbet üzre yemin ü yesârına selâm vererek güzer etdükçe tarafeynde olan ibâdullah "Aleyke avnullah ey gâzî, seyfullah" deyü hayr du‘alar ederlerdi. Bu mahalde kal‘adan dahi "safâ geldin" topları atılup şehr i Tortum-ı Dağıstânı güm güm gürleyüp alay ı azîm ile Seydî Paşa sarâyına dâhil olup sâ’ir guzât ı müslimîn ile Bâkî Paşa ve Ketağaç Paşa ve sekiz sancak beğleri askerleriyle hâricinde üç gün meks edüp ve dördüncü günü cümle cüyûş ile,
Erzurûm'a müteveccih olduğumuz konakları beyân eder
................ (2,5 satır boş) ................
Üçüncü günde bin elli yedi rûz ı Kâsım'ının evvelki günü hâk i Erzurûm'a kadem basup Gürcî Boğazı nâm mahalli ubûr edüp,
Menzil i karye i Umudum: Bundan cümle guzât ı zafer-me’ser alay ı azîm ile Erzurûm'a girecek mahalde Defterdârzâde efendimizin kethüdâsı Alî Ağa Paşa'nın cümle askeriyle ve cümle Revân derneğine cem‘ olan muhâfazacı asker ile Seydî Paşa'ya istikbâle çıkup bir tantana ve debdebe ve gulgule i azîm alay ile cümle üsârâlar dest-ber-kafa keşân-ber-keşân çekerek Erzurûm Vâlisi Mehemmed Paşa efendimizin otâğına Gümüşli Künbet nâm mahalde nüzûl edüp Paşa yı zî-şân "Gazân kutlu olsun" deyü Seydî Ahmed Paşa'ya otak kapusuna dek piyâde istikbâle çıkup birbirini bağrına basup Bâkî Paşa'yı soluna, Seydî Paşa'yı sağ cânibine alup meks etdiler. Ve Ketağaç Paşa ve sâ’ir mîr i livâlar dahi cümle paşanın dest-bûsiyle şerefyâb olup cemî‘î guzâta [333b] bir ziyâfet i âlî olmuşdur kim diller ile ta‘bîr olunmaz. Ba‘dehû cümle gâzîlere yüz yetmiş pâre zerdûz hil‘at i fâhireler ihsân olunup Seydî Paşa'ya ve Bâkî Paşa'ya ve Ketağaç Paşa'ya birer semmûr kürk ihsân olunup cümle guzât haymelerine mesrûr [u] şâdmân gidüp her mîr i livâdan gazâ mâlı hedâyâlar gelmeğe başladı. İbtidâ Seydî Paşa hedâyâsı gelüp ibtidâ yüz elli Kazak dilîri ve on bir Hatman ı Kazak ve Başsirke Kazak; ve iki yüz Mikril Kazak ve yüz elli gulâm ı nâresîde i mahbûb ı civân ve kırk vukıyye sîm-âvân ve yüz aded duhter i pâkîze-ahter bintân ve bir katır ile zerdeva ve sansar postu ve yedi görüge zırh ve niçe zî-kıymet eşyâlar hedâyası geldi. Ba‘dehû Ahıçka Paşası Sefer Paşa hedâyâları bî-hisab geldi. Ba‘dehû Bâkî Paşa hedâyâsı geldi. Ba‘dehû Ketağaç Paşa tuhefâtı gelüp paşa sürûr [u] şâdmânından cümle pîşkeşleri cemî‘î kapucubaşılarına ve a‘yân ı vilâyete ve pes-pâye tevâbi‘ [u] levâhıkına bezl edüp cümle tevâbi‘ini mesrûr [u] handân edüp kendiler dahi şâdân oldu. Ammâ günden güne şiddet i şitâ müştedd olup cümle haymeleri kar basdı ve asâkirin kuvvet [ü] gümânları yasdı, deyü müşâvere olup Revân derneğine zamân kalmayup şimden gerü rûz ı kasımı sicl edüp Erzurûm'da meştadır, deyü sâ’ir eyâlet mîr i livâlarına destûr verilüp herkes vatan ı aslîlerine revâne olup cânib i Revân'a revân olmadan ferâğat olunup yine Gümüşlü Künbet nâm mahalde serâperdeler ile meks olunup hikmet i Hüda hevâlar küşâde olup şeb [u] rûz zevk u safâya meşgûl olduk. Meğer Paşa efendimiz bu hakîre sehl dilgîr olmuş. Hakîr Seydî Ahmed Paşa'ya ricâ edüp ol dahi bir mahalde hakiri hüsn i ta‘bîr ile paşadan ricâ edüp "Emr i şerîfiniz ile bize hizmete geldikde hakîr Evliyâ Çelebi'yi Gönye istıhlâsına götürdüğümüz cürm ise afv eylemeniz ricâ ederiz. Zîrâ Gönye fethinde ibtidâ ezân ı Muhammedî'yi Evliyâ Çelebi okuyup niçe kerre guzât ı müslimîni cenge terğîb içün gülbâng i Muhammedîler çeküp bir seyyâh ı âlem ve nedîm i âdem hâfız ı Kelâmullah ve mücâhid i fî-sebîlillah kulunuzdur, cürm bizimdir, afv eylesin" deyü latîfe-âmîz güft [u] gûlar edüp bizi Paşadan ricâ etdikde paşa efendimiz eydür "Ânın cürmü afv olunmaz. Zirâ biz anı sancakbeğlerinin Revân derneğine gönderdik. Ol me’mûr olmaduğu yere gider. Anın cürmü sekiz sâ‘atde bir hatm i şerîf indirirse afv olunur. Ve illâ ana ta‘zîr i lisân cerâhâtü's-sinândan eşedd lâzımdır" dedikde dest-bûs edüp Bismillah ile tûl ı nehârda tokuz sâ‘atden ziyâdecede bir hatm i şerîf edüp tekrâr zemîn-bûs edüp bir semmûr pâçası kürk ve bir sîm zeynli raht ile sâfinâtü'l-ciyâd misillü bir kula at ve bir kat esvâb ve iki pençe i âfitâb Gürcî gulâm ı mehtâb-âsâ çaker i bâkir ihsân edüp Erzurûm eyâletinin bî-namâz hizmetin dahi ihsân edüp şeb [u] rûz zevk u şevke meşgûl olduk. Hikmet i Hudâ her izzet [u] sürûrun sonu nâ-kâmlık imiş ve her günün âkıbeti telh-kâmlık imiş. Âdet i mukarrere i nâ-fercâm idüğüne şübhe yokdur. Hikmet i İlâh işbu bin elli ( ) senesinin mâh ı ( ) günü Âsitâne tarafından Tatar Alaş ulaklığile gelüp "Vezîr i a‘zam Sâlih Paşa'yı Sultân İbrâhîm Hân bi-gayr i hakkın katl edüp Tezkireci Ahmed Paşa vezîria‘zam oldu" deyince Paşa müte’ellim olup aslâ bir ferd i âferîdeye haber etmeyüp şeb [u] rûz sâz [u] sözü sohbetin bozmayup eyâlet i Erzurûm'da olan bekâyâlara mukayyed oldu. Zîrâ Sâlih Paşa, bizim paşanın pederi Mustafâ Paşa'nın gulâm ı hâssalarından idi kim mahsûsan Paşa efendimize eyâlet i Erzurûm'ı anlar ihsân etdi. Ve Hezârpâre Ahmed Paşa, Kara Mustafâ Paşa'nın baş tezkireciliğinden berü bizim Defterdârzâde efendimizin adüvv i cânı idi. Bu ahvâli bir kimseye keşf i râz etmeyüp Seydî Paşa ve Bâkî Paşa ve Ketağaç Paşa ve Deli Dilâver Paşa ile serâperdelerinde şeb [u] rûz Hüseyn-i Baykarâ meclisleri olup sâz [u] söz fasılları olmada idi.
Ahvâl i haseb [ü] neseb i Defterdârzâde Mehemmed Paşa ve hikâye i udhıka i yâğ u bâlî Ketenci Ömer Paşazâde Bâkî Paşa ve kahramân ı zemân Seydî Ahmed Paşa ve Gürcî Çalık Deli Dilâver Paşa ve Çerkes Ketağaç Paşa
İşbu sene bin elli altı ve elli yedi senesinin içinde bu mezkûr vezîrler bir yerde ibtidâ Kürdistân'da Şuşik kal‘ası gazâsında bulunup feth [u] fütûhâtlar eylediler. Ve Revân derneği cem‘iyyeti ve Gürcîstân ve Mikrilistân nehb u gâretinde niçe yüzaklıkları edüp niçe şebhûnlar edüp husûsan Gönye kal‘asının istihlâsına sebeb olup Mikrilistân'ı mutî‘ [u] münkât edüp cümlesi bir yirde cem‘ olduklarında mâbeynlerinde âlem i ağyârdan bî-haber iken etdikleri şakaları ve yâğ u bâlî evzâ‘ [u] etvârları âdem görse [334a] "bunlar dîvânedir", deyü hükm ederler.
Evvelâ cümleden biri; Ketenci Ömer Paşazâde Urfa'dan ma‘zûl Erzurûm'da dernek muhâfazasında iken etdüğü şûh-ı şengülliği budur kim; pâk, pâkize, müte‘azzım ve muhteşem ve müdebbir ve âkıbet-endîş, lâubâlî, âyine-vâr mücellâ, dil i uşşâk gibi pür-safâ ve küşâde-meşreb bir âdemdir. Kendüden ba‘zı evzâ‘ı görülürdü kim ol ahvâl i garîbeler zencîr-keş mecnûn-ı Melâmiyyûndan sâdır olmazdı. Hattâ Gönye gazâsından geldikden sonra cümle vüzerâ ve mîr i mîrânlar ve ümerâlar ile sımât ı Muhammedî başında ta‘âm yerken Seydî Ahmed Paşa ile Bâkî Paşa esnâ yı kelâmda azğaşup bu kadar huzzâr ı meclis var iken ta‘âmı bırakup yaka yakaya gelüp, "Kalk Evliyâ! Biz iki paşa güleş ederiz. Bizi salavâtla. Aç karnına bir eyi gürüş edüp sonra ta‘âm yiyelim" deyince hemen hakîr nola deyüp "Şast ber-kabza, çekilmiş yay oku gibi hâzırum", deyüp sofra başından ayak üzre kalkup "Allah, Allah! Hâce i âlem, seyyid i kâ’inât ve mefhar i mevcûdât ber-cemâl i kemâl Muhammed Mustafâ-râ salavât. Engürü'de er yatır, Rûm'da, Sarı Saltık, tan giyer ve tumman çeker. Pîrimiz Hazret i Mahmûd, pîr i yâr-ı velî aşkına iki vezîrdir. İkisinin dahi dutduğun Allah öğer, dîn [u] imân ile gide" deyüp bu iki zor-âver ve vezîr i dilâvereyn-i servereyn-i hünervereyn-i vali i mihtereynler birbirleriyle koç koç gağ olup keşân-ber-keşân yaka çâk rûyları otâğ içre hâk yaka yakaya olup pehlivân-âsâ küşte-gîrlik edüp Bâkî Paşa zeber-dest ve pîl-ten bir dilâver ü server u zor-âver olmağıla Seydî Paşa'yı zorına dutup Seydî Paşa'ya galebe sadedinde iken iki hamle mâbeynden hatâ geçüp Seydî Paşa dahi gayret i akrân çeküp var kuvveti bâzûya getirüp yan başı hânesinden dağ pâresi-misâl Bâkî Paşa'yı sımmât ı Muhammedî içine eyle atdı kim yetmiş aded zî-kıymet Mertebânî ve fağfûr çinî, çin-ender-çîn kırk pâre iken cümle hurd ı haşhâş-misâl niçe bin pâre olup her pâresi gûş-vâr ve mısır pâresi gibi oldu. Bu kadar mümessek ni‘met i nefîse içre iki vezîr ni‘met ile mülemma‘ olup cümle ni‘met sarhoş kusmuğuna dönüp üstleri ve başları ve aşları ve işleri harâb [u] yebâb olup vezîr iken vizir olup zerve olup bî-meze işkembe çorbası oldular. Cümle huzzâr ı meclis, mîr i mirân, ümerâ ve a‘yânlar vâlih [u] hayrân [u] cey‘ân olup herkes haymelerine gitmek sadedinde iken sâhib i hayme Defterdârzâde Mehemmed Paşa efendimiz "Tiz gayrı ta‘âm" deyüp der-‘akab yine gayrı yire elli aded sîm i hâlis suhûnlar ile sükkerî ter ü tâze ta‘âmlar gelüp bu iki vezîre birer kat libas i fâhireler ihsân etdikde Bâkî Paşa "Ben yenildim, karnım doydu" deyü ta‘âm yimeyüp gidince ol sâhib i kerem Defterdârzâde Mehemmed Paşa efendimiz on altı aded gümüş sahanlar ile ve cümle sofra âvânı ve gümüş sinisiyle ve kâseler ve peşkîr ve leğen-ibrikle çâşnigîrbaşına teslîm edüp Bâkî Paşa'nın otâğına gönderdi. Ve on iki sahan ve cümle alât-ı sîm-âvâniyle Seydî Ahmed Paşa'nın otâğına gönderüp "Cümlesin karındaşım Bâkî Paşa'ya ve Seydî Paşa'ya hibe eyledim" deyü çâşnigîrbaşına tenbîh eyledi ve akîbince Çukâdar Behlül Ağa ile Seydî Paşa'ya bir semmûr ve Silâhdâr Filibeli Mehemmed Ağa ile Bâkî Paşa'ya birer semmûr kürk gönderüp "Sakının, birer şey verirse alman. Yohsa kelleniz tenlerinizden cüdâ ederim" deyü tenbîh buyurdular. Cümle huzzâr ı meclis Defterdârzâde'nin keremkârlığına âlem i hayretde kaldılar. Bu keremi meğer Ca‘fer i Bermekkî ve Hâtem i Tâyyî etmiş ola.
Ammâ Seydî Paşa Erzurûm'un şiddet i şitâsında, kar at sînebendinde, ol dipi ve boranda kâse kâse bâde ile ıssı kahveyi mahlût edüp nûş edüp sarhoş olurlardı. Ol rûz ı zemherîrde Bâkî Paşa ve Seydî Paşa ser-bürehne ata binüp Erzurûm'un Gümüşlü Künbet meydânında ve Nasûh Paşa oğlunun cirid meydânında cirid oynarken kellelerinden ve hil‘atlerinin girîbânlarından dûdları çıkup arak-âlûd olarak cirîd oynayup cirid urdukları âdem 1 emrine itâ‘at edüp yeri dâr ı hâmûşân olurdu. Seydî Paşa gâyetü'l-gâye fârisü'l-hayl cündî ve silâhşör ve tîr-endâz çâpük ve şehbâz idi.
Ammâ Bâkî Paşa Husrevânî kûp-misâl sâhib i şikem idi. Ammâ bu dahi silâhşör ve cündî idi. Lâkin kendüye değme bir at tahammül edemezdi. Ammâ yine çâpük süvâr, sebük-rûh [334b] idi kim gûyâ rûh ı Mesîh idi. Ve mudhıkâne şütür-kürbe-gûne evzâ‘ [u] etvârları hadden efzûn idi. Ammâ gâzî ve mücâhidû fî-sebîlillahdır. Hattâ kendüleri Kars hâkimiyken Revân hânları ve Acem Sultânları ve Gürcîstân beğleri elinden ve dilinden zâr ı zebûn olmuşlardı. Hattâ bir kerre nısfu'l-leylde kal‘a i Karsdan üç yüz yiğit ile gâ’ib olup üç günden sonra Gürcîstân'ın âsî olan yerlerinden üç yüz esîr i mûğ-bece gılmân [u] bintânlar ile sâlimîn ve gânimîn kal‘a i Kars'a dâhil oldu. Böyle bir Rüstem-resân, Sam-akrân ı zamândır. Bu Bâkî Paşa'nın Seydî Ahmed Paşa ile Şuşik kal‘ası cenginde etdiklerini ne Sâm u Nerimân ve ne Zâl ı Köstehem etmemişdir. Gerçi bu gûne şütür-kürbe etvârları var idi ammâ re‘âyâ vü berâyâya adl [u] insâfı adl i Ömer-misâl idi. Ve ilm u fazîletde gûyâ musannif ve mü‘ellif Teftazânî hazretleri idi. Sehâ ve keremi Hâtem i Tay'da yok idi. Bu hasletler ile kimesnede ola "el-İlmu ve'l-mâlu yesturâni kulle aybin"2 mazmûnunca cümle evzâ‘ u etvâr-ı ahlâk ı zemîmesin ilm ü sehâ setr eder. Husûsan şecâ‘ati ile cihân-ârâ bir er [ü] server idi. Ammâ bu gûne şütür-kürbe şakaları tenhâsında sikadan olan nüdemâları beyninde ederdi. Yohsa dîvân ı pâdişâhîde ol kadar metânet üzre kelimât edüp müte‘azzımâne hareket ederdi kim fesâhat ve belâğat ile kelimât ederken bir ferdin mudhikâne kelâmına tebessüm etmeyüp dendânın kimse görmüş değildi. Hulâsa i kelâm Bâkî Paşa'nın hilkati böyle idi. Âyet: 3.
Dostları ilə paylaş: |