Sitâyiş i mesâcid i muvahhidân ı şehr i Musul: Cümle ( ) aded mahalle mesâcidleridir. Cümleden kadîm ma‘bedgâh ı azîm Bağdâd kapusu dibinde Hazret i Ömer radıyallahu anh mescidi kârgîr kubbe i cibisdır.( ) ( ) ( ) ( )
Andan,
....................(1 satır boş)....................
Der-beyân ı medâris i âlimân: Cümle ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-ayân ı dârü'l-kurrâ i huffâzân: Cümle ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Dârü'l-hadîs i peygamberân: Hemûsu ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Mekteb i tıflân ı ebcedhân: Kamusu ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Tekye i dervîşân ı zîşân: Dükeli ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-vasf ı çeşme i âb ı revân: Küllîsi ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Sebîlhâne i cân-sitân: Bârîsi ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Esmâ i aded i mahalle i büldân: Hemesi ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Sitâyiş i sarây ı vüzerâ-yı a‘yân: Cümlesi ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Mihmânsarây ı kârbân: Cümleden Gümrükhâne, mükellef binâ-yı azîmdir, otuz yedi yük akçe emânetdir. Ba‘zı paşalar gümrük ile mutasarrıfdır.
Aded i hân ı hâcegiyân: Olancası ( ) hândır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Hân ı gurebâ-yı mücerredân: Hepsi ( ) aded odalardır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Çârsû-yı kapân ı bezzâzistân: Cümle ( ) aded dükkânçedir ve her hirefden mevcûddur. Ekseriyyâ dükkânlar Bekir Paşa evkâfı ve Çavuş Paşa evkâfı bezzâzistândır.
Cisr i azîm i imâristân: Emetâ ( ) aded cisirdir. Şat cisri ( ) aded kemer üzredir. İki başının sedleri Küçük Ahmed Paşa hayrâtıdır.
Reng i rûy ı eşkâl i insân: Halkının ekseriyyâ beşereleri asferü'l-levndirler ve ol kadar ten-dürüstlük ile meşhûr değillerdir ammâ şitâda tenperver olurlar.
Vasf-ı mahbûb u mahbûbân: Dilberânları ol kadar memdûh değildir. "Bülûğiyyetde div belâsı gibi tüğlü bir âdem olur, ammâ zenânesi mahbûbe olur." derler.
Der-zikr i eşrâf [u] a‘yân-ı kübbârân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-medh i ulemâ-yı hâzıkân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-zikr i mu‘allimân ı cerrâh ı fâsıdân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Mevsûf ı sulehâ-yı meşâyihân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-na‘t ı musannifîn i şâ‘irân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Müşerref olduğumuz ihvânân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Menâkıb ı mazanne i ehl i hâl i meczûbân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-fasl ı kaba-yı merd i meydân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-alem i libâs ı tâ’ife i nisvân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-vasf ı esmâ i râcilân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-zikr i nâmhâ-yı bintân ı zenân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-beyân ı esmâ i gulâm ı halka begûşân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-ayân ı nâmhâ-yı cevâriyân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Sitâyiş i ibret-nümâ-yı âbâdân: Yine Şatt cisridir. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Bî-medh i kenîse i râhib Mıkdısiyân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Medh i hevâ-yı hûb ı câvidân: Fasl ı rebî‘de hevâsı latîfdir. Bu eyyâmlarda hummâya mübtelâ olanlar halâs olur. Zîrâ bâd ı seher eser derler, ammâ görmedim.
Tetimme i bed-hevâ yı mezmûm: Eyyâm ı sayfda ısıtması ve zahîri çok olup nâr ı cahîm olur. Zîrâ cümle binâ seng i hârâdır. Harâret i şems te’sîr edüp şehir pür-âteş olur. [403a]
Sitâyiş i hammâm ı rûşenâ-yı gâsilân: Cümle ( ) aded hammâmdır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-medh i enhâr ı azîm i âb ı hayvân: Ahâlî i Musul cümle Şattu'l-Arab'dan nûş edüp hayât ı câvidân bulurlar. Vakt i seherde âbı hûbdur.
Der-zikr i çâh ı mâ ı hânedân: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-beyân ı âsiyâb ı dakîk i tahhân: Nehr i Şatt üzre gemilerle niçe değirmânları gezdirüp un öğüdüp menâfi‘ i kesîre ederler turfa nevâ‘îrlerdir kim vâcibü's-seyrdir.
Der-vasf ı ekâlîm i arz ı büldân: Ekâlîm i örfiyyenin ( ) bulunup arz ı beledi ( ) ( ) ve tûl ı nehârı ( ) sâ‘at ve ( ) derecedir.
Der-fasl ı tâli‘ i imâristân: Be-kavl i sâhib i usturlâb Monlâ Bahşî kavli üzre tâli‘ i imâreti burc ı kavsda ve beyt i nârîde bulunduğiyçün âteşdir.
Memdûhât ı sanâyi‘ât: Niçe bin elvân ma‘rifeti vardır ammâ beyâz Musul bezi gûyâ Hıtâyî kâğızdır. ( ) ( ) ( )
Kâr [u] kisb i râcilân: Halkının çoğu avâmdır ve bir sınıfı tüccârdır ve ekseriyyâsı ehl i hıref sâhib i kâr u erbâb ı kanâ‘atdir.
Der-medh i hubûbât ı mahsûlât: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-vasf ı dâr ı it‘âm ı imârât: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Memdûh ı ni‘met i me’kûlât: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Sitâyiş i me’kûlât ı külliyât: Derûn ı şehirde ancak yedi aded nahl i hurma vardır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Hayât ı cân-perver envâ‘ ı meşrûbât: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-aded i bâğavât ı İremezât: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-ayân ı teferrücgâh ı erbâb ı hâcât: ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Lehce i mahsûs ı ahâlî ıstılâhât: Bu şehr i Musul halkı gâyet tîz-fehm ü pâk-tabî‘at olduklarından ecdâdlarından berü cümlesi fesâhat üzre Kürd lisânının envâ‘ın bilirler ve zarâfet üzre lisân ı Fârisî tekellüm ederler ve belâğat üzre Mevâl Urbânı gibi Arabî kelimât ederler ve lisân ı Ermenî'[y]i râhibân ı Mıkdısî kadar bilirler ammâ kendülerinin lehceleri Kürd lisânına karîb olup, "Hey gözüm varmışıh. Bre cânım haradaydın?" deyü kelimât ederler.
Der-beyân ı ibret-nümâ-yı mutalsamât: Evvelâ Musul'a karîb bir çeşme-sâr vardır. Hazret i Yûnus'un mu‘cizesiyle ilâ hâze'l-ân Selsebîl-âsâ cereyân etmededir. Kaçan kim bir hâkim i zâlim ol ahâlî i Musul ol zâlimi ziyâfet takrîbiyle ol çeşme i mu‘cezeye götürüp nûş idince ol zâlim bi-emri Hudâ üç güne varmaz âhiret be-güzişt olur. Hâlâ ol çeşme i mücerreb cârîdir ammâ herkesin ma‘lûmu değildir. İllâ müsinn kimesneler mâbeyninde darb ı mesel olmuşdur kim bir âdem yamân olup bed-du‘âya sezâ olsa, ana nezâketle "Nûş etdiğin Musul çeşmesi ola!" derler, bilmeyen du‘â zann edüp "Hak râzî ola!" der. Ammâ el-ma‘nâ fî batnı'ş-şâ‘iri üzre "nûş etdiğin Musul çeşmesi ola"dan murâd der-akab fevt olasın demekdir.
İbret i mutalsam ı diğer: Şehr i Musul'un cenûbunda bir merhale ba‘îd Alî Hammâmı kurbünde âteşgede i Erdeşîr var idi. Hazret'in mevlûdüne gelince âteş i Nemrûd gibi yanardı. Leyle i mevlûd ı Nebî'de söndü ammâ hâlâ niçe kerre tılsımâtın te’sîriyle yanmışdır. Kimesne ol nâr ı rûşeni işgâl ve efrûhte etmez ve çerâğân oldukda niçe kerre yüz bin şererleri nücûm ı eflâk gibi zemîne zıyâ verir. Cümle halk ı kârbân anın şu‘lesinden cânib i erba‘aya bir günlük yol leyle i muzlimde rûşen gibi giderler. Hâlâ kâhîce zâhir olur. Hatta sene 1059 târîhinde Melek Ahmed Paşa efendimizle Bağdâd'dan ma‘zûl olup Alî Hammâmı mahallinden güzer ederken ol gice bu âteşgede çerâğânına râst gelüp sekiz sâ‘atde şu‘le i enver içre ubûr etdik. Niçe kimesne ma‘den i kibrîtdir ve niçeler ma‘den i neftdir dediler. Aslı âteşgede i Erdeşîr'dir kim tılsımât ı garîbdir.
....................(8 satır boş)....................[403b]
Der-fasl-ı tetimme-i şehrengîz-i külliyât-ı şehr-i Musul:
....................(14.5 satır boş)....................
Evsâf ı ziyâretgâh ı peygamberân ı ulu'l-azm ı mürselîn ve yalvac ı ser-tâc ı Resûl i mübîn ve ziyâretgâh ı evliyâ’i'l-ârifîn ve asfiyâ’i'l-vâsılîn
haccallahu ale'l-âlemîn, radıyallahu anhüm ecma‘în, kaddesenallahu bi-sırrıhi'l-mübîn, ista‘teb Billahi ve bihi'l-avn
Evvelâ Cenâb ı Rabbü'l-İzzet Hazret i Circîs'e kırk yaşında nübüvvet verüp Mekke i Mükerreme'yi tavaf edüp bilâd ı Rebî‘ kavmini îmâna da‘vet etmeğe me’mûr oldukda Hazret i Yahyâ dest i Yahûda'da şehîd olduğu sâ‘at {Circîs Nebî} Mekke i Mükerreme'den kat‘ ı menâzil ve tayy ı merâhil ederek şehr i Musul'a vâsıl olup ahâlîsini dîne da‘vet edüp aslâ îmân kabûl etmediklerinden mâ‘adâ Hazret i Circîs'i yedi kerre âteşe yakup külün göğe savururlardı. Gene Cenâb ı Bârî hayât verirdi, yine halkı dîne da‘vet ederdi. Âhir sehhârdır deyü bir münkir îmâna gelmediğinden Hazret i Circîs bu kavm i Rebî‘e hâtır-mânde olup Musul halkına bed-du‘â ederek menâzil kat‘ edüp diyâr ı Âmid kurbünde Meyyâfârıkîn şehrine gelüp anın dahi halkın îmâna da‘vet idince anlar dahi "Bre bu sehhâr bunda dahi geldi" deyü Hazret i Circîs'i kayd [ü] bend ile âteşe ilkâ edüp alâ mele’i'n-nâs âteş i sûzân içre tevhîd i Rabbü'l-İzze ederdi.
Andan Cenâb ı Bârî yârî kılup rîh ı sabâya emr edüp hâkister i Circîs'i bir yere rîh ı sabâ cem‘ edüp yine Hallâk ı Ezel gubâr ı Circîs'e hayât verüp yine şehr i Mifârıkîn kavmin îmâna da‘vet ederdi. Bu hâl üzre Hazret i Circîs'i yedi kerre dahi âteşe yakdılar ve yine Allah hayât verüp bir münkir îmâna gelmedi.
Âhir Circîs Nebî eydür: "İlâhî bunları bir ejderhâya yedirüp vilâyetlerin harâb eyle" deyüp bed-du‘â ederek gitmede. Cenâb ı Allah Van deryâsı sâhili şimâlinden Sübhân dağı içinden bir ejderhâ çıkarup cümle Mifârıkîn kavmin ekl edüp yine Sübhân dağına girüp bi-emri Hudâ ilâ hâze'l-ân mahpûs olup sadâsın istimâ‘ etdiğimiz bâlâda Van'dan Bitlîs hânı üzre sefere gitdiğimizde tahrîr olunmuşdur. Andan Hazret i Circîs yine şehr i Musul'a girince amân vermeyüp yine âteşe yakdılar ve yine Allah hayât verüp halkı îmâna da‘vet ederdi. Yine âteşe göyündürüp külün göğe savururlardı. Yine Hâkim i Mutlak hayât verir. Be-kavl i müfessirîn şehr i Mifârıkîn ile bu Musul'da Hazret i Circîs'i kırk kerre oda yakdılar yine hayât bulurdu. Âhir ı kâr sehhârdır deyü bıçağile zebh eyleyüp şehîd etdiler ve civâr ı [404a] rahmete gitdiler. Ve Musul kâfirleri dahi azâb ı elîm ile dâr ı nîrâna yetdiler. Hâlâ,
[Ziyaretgâh-ı] Hazret i Circîs aleyhi's-selâm: Musul şehri içinde ( ) ( ) mahalde câmi‘ i Kebîrinin minberi sağında medfûndur kim ziyâretgâh ı hâs u âmdır. Ve bu câmi‘in kıble pencereleri önünde merkad i Gâzî Hacı Paşa vardır ve kurbünde Sultân Murâd Hân ı Râbi‘in rûznâmeci İbrâhîm Efendi'si medfûndur. Ve dahi yine bunun kurbünde Serezli Gâzî Dervîş Paşa medfûndur ve yine bunlara karîb Doğancıbaşı Allâmî Ahmed Paşa medfûndur. Bu merâkıd ı pür-nûr âşiyânların seng i mezârı târîhleri var idi ammâ tahrîr olunmadı.
Ve dahi yine bu şehr i Musul içre Câmi‘u'n-Nûr'un haremi ferşi altında yetmiş aded mürsel peygamber medfûndur kim tevâtürle meşhûrdur. Ammâ niçe müverrihler cemî‘i peygamberânın kabr i şerîfleriyçün ihtilâfât ı kesîre etmişlerdir. İllâ Hazret i Risâlet-penâh ile Hazret i İbrâhîm Halîlullâh kabr i şerîfleriyçün müttefekun aleyhdirler. Zîrâ ehl i Medîne her sene kabr i Mutahhara i Resûlullâh'ı sicill i şer‘ i mübîne kayd edüp cümle arz ı mahzarlar ile Âl i Osmân pâdişâhına huccet i şer‘iyyesin gönderirler. Ve yine Kuds i şerîfde Halîlü'r-rahmânlı Hazret i İbrâhîm'in ve civârında olan enbiyâların kabr i münevverelerine bir zarar isâbet etmediğin sicille kayd edüp der i devlete arz ederler. Ammâ niçe müverrihînin merâkıd ı enbiyâ-yı ızâm içün ihtilâf etdikleri kable't-tûfân olan peygamberân içündür ammâ ba‘de't-tûfân gelen peygamberlerin kabr i şerîflerine bir zarar isâbet etmeyüp merkad i münevverelerinin kankı şehirde ve kûh-kende oldukların müverrihân ı selef ve müfessirîn i kable'l-elf tahrîr etmişlerdir. Ve sâ’ir milel müverrihleri dahi peygamberlerinin rûz-merre ahvâlleriyle sergüzeşt [ü] serencâm ı kabr i şerîflerin tahrîr etmişlerdir. Ve kavm i Urbân'a tevârihe ihtiyâc yokdur. Cümlesi eben an cedlerinden istimâ‘ etdikleri merâkıd ı peygamberânı anlar a‘lâ bilirler. Ve kavm i Tatar dahi tevârîhe ihtiyâcları yokdur. Cümle atalarından tavuşladıkların evlâd ı evlâda zabt etmişlerdir ve ulemâ-yı Tatar'ın müverrihleri her şey’i sıhhati üzre yahşı yazmışlardır. Zîrâ kavm i Tatar dahi millet i kadîmdir ve's-selâm.
Ziyâretgâh ı Hazret i Yûnus Nebî ibn ( ) aleyhi's-selâm: Bi-kavl i Muhammed ibn İshâk ve be-kavl i Müfessir İbn Abbâs radıyallahu anhümâ, anların rivâyetleri üzre Hazret i Yûnus sûre i En‘âm'daki âyet i şerîfe fehvâsında mürsel peygamberdir. Tâyife i mülûk asrında ümmetlerinden rû-gerdân olup âlem i ticâretde Bahr i Sefîd sâhilinde Sayda şehrinde halkı dîne da‘vet edüp cümle İslâm ile müşerref olup niçe ümmetleriyle mağrib-zemîn ticâretine azîmet içün bir gemiye süvâr olup hikmet i Hudâ talattum ı deryâya uğrarlar. Âhir gemi temevvüc i deryâdan hafîf olsun içün kur‘a ile bir niçe âdemi deryâya atarlar. Bi-emri Hayy ı Kadîr kur‘a nasîbi Hazret i Yûnus'un tâli‘ine gelüp Yûnus Nebî'ye emân vermeyüp deryâya atarlar. Hemân ol mahalde bir nûn ı ibret-nümûn Hazret i Yûnus'u yudup gider. Ammâ ol Hallâk ı âlem Yûnus Nebî'nin du‘âsın kabûl etmeğiyçün Hazret i Yûnus'u balık karnına düşürdü. Zîrâ Hazret i Yûnus Musul şehri kavmine hâtır-mânde oldukda "İlâhî bu kavimden beni halâs edüp yedi deryâyı deverân idem." dimiş idi. Du‘âsı müstecâb olup Yûnus Nebî balık karnına girince fakîr neheng neye uğradığın bilmeyüp berk i hâtif gibi Akdeniz'in Sebte Boğazı'ndan taşra çıkup bahr i Muhît'den bahr i Alman'ı ve bahr i Moğolyan'ı ve bahr i Okyonus'u ve bahr i Girdâb'ı ve bahr i Kulzüm'u ve bahr i Ummân'ı ve bahr i Hürmüz'den nehr i Şatt'a girüp fakîr balık emr i Hak ile nehr i Şatt kenârında şehr i Musul'da cân havliyle kırkıncı günde Yûnus Nebî'yi neheng kayy edüp bi-emri Hudâ Yûnus Nebî üzre kabak yaprakları sâye salup Hazret i Yûnus uryân iken şiddet i hârdan selâmet olur. Ba‘zı müfessirîn sûre i ( ) 1 âyeti tefsîrinde ibtidâ kabak Hazret i Yûnus içün bu şehr i Musul'da halk oldu, derler ve mezkûr balık kırk gün Hazret i Yûnus ile üns i ülfet etdiğinden niçe sene Şatt nehri içre şinâverlik edüp her bâr Hazret i Yûnus'u ziyârete gelüp Hazret i Yûnus nûnına nafaka verirdi.
Hâlâ ol mâhîlere yûnus balığı derler. Akdeniz'de ve Karadeniz'de gâyet çokdur. Esmerü'l-levn bir gûne zararsız mâhîdir. Beher sene niçe bin yûnus balıkları Akdeniz'den bahr i Muhît'e andan bahr i Şatt'a girüp Musul'da Hazret i Yûnus'u ziyârete gelir mâhîlere çok râst gelmişlerdir.
Ba‘dehû Hazret i Yûnus Musul kavmin dîne da‘vet etdikde hamd ü senâ ile İslâma geldiklerinden ahâlî i Musul'a kavm i Humeydiyye derler. Şehr i Akra ve İmâdiyye ve Hakkarî ve Dühek ve Cezîre kavimlerine cümle Humeydiyye kavmi derler kim Hazret i Yûnus Nebî bu kavm i Humeydiyye'ye ba‘s olunmuşdur.
Ba‘dehû Akra halkın dîne da‘vet edüp bu hakîr [404b] Akra seyâhatin etdiğimizde Hazret i Yûnus'un menâkıbın Akra evsâfında gâyet mufassal tahrîr olunmuşdur, tekrârında âlem yokdur.
Ba‘dehû Hazret i Yûnus yine şehr i Musul'a gelüp 1 emrine imtisâlen huzûr ı Hakk'a gidüp Humeydiyye kavmi Yûnus Nebî'yi şehr i Musul'un şarkîsinde nehr i Şat aşrı cisir başında defn etdiler.
Ba‘dehû Hazret i Yûnus'u yudan mâhî dahi ol gün kendüyi Şatt'dan taşra pertâb edüp rûmâlîde edüp pür-potur olarak tâ Hazret i Yûnus kabrinin yanına varup fakîr nûn rûh teslîm edüp kavm i Humeydiyye mezkûr balığı Yûnus Nebî cenbinde defn ederler.
Ba‘dehû kavm i Humeydiyye Yûnus Nebî üzre müfîd ü muhtasar bir âsitâne binâ ederler:
Ba‘dehû Hicreti'n-Nebeviyye Hazret i Ömer bu şehr i Musul'u havâricîler destinden feth etdikde kabr i Hazret i Yûnus'u dahi tevsî‘ edüp bir câmi‘ i şerîf inşâ eder. Andan sonra selâtîn i mülûk i selefden Sultân ( ) ( ) câmi‘ i şerîfi müceddeden vâsi‘ edüp kabr i şerîf i Hazret i Yûnus'u câmi‘in mihrâbı solunda bir perdeli kapudan içeri girüp on bir ayak taş nerdübân ile enilir bir kabr i müzeyyen ve münevver etmişdir kim âdem derûn ı kubbeye girdikde cümle a‘zâsına lerze ârız olur. Andan ma‘lûmdur kim kabr i Hazret i Yûnus Nebî'dir, salavatullah ve selâmuh. Ve,
ziyâret i eş-Şeyh İzzeddîn ibn Alî ibn Muhammed ibn Muhammed ibn Abdülkerîm ibn Abdülvâhidü'ş-Şeybânî ibnü'l-Cezerî'dir: Kur’ân ı Azîm'e kırâat ı Hafz üzre manzûm Cezeriyye risâlesi bunlarındır kim Hummûs ı Nahşevânî bir te’lîfdir ve Şâfi‘î mezhebinde ulu sultândır. Sene 628 târîhinde 73 yaşında Musul hâricinde medfûndur.
....................(5 satır boş)....................
Bu şehr i Musul şehr i atîk olmağile niçe bin kibâr ı kümmelîn medfûnlardır kim lâyu‘ad ve lâyuhsâdır ammâ ma‘lûmumuz olan bunlardır kim dergâh ı mu‘allâlarına yüz sürüp birer Fâtiha'[y]ı ve Yâsîn i şerîf tilâvet edüp âşınâlık kisb etdiğimiz bu tahrîr olunan sultânlardır. Kuddise sırruh.
Ve şehr i Musul'un niçe gün temâşâsın edüp ve niçe ahvâllerine vâkıf oldukdan sonra Musul hâkini ( ) Paşa'dan Murtezâ Paşa kethudâsı karındaşımız ile me’zûn olup ve gûnâ-gûn ihsânlar alup
Şehr i Musul'dan Bağdâd'a gitdiğimiz konakları ayân u beyân eder
Evvelâ Musul'dan cânib i cenûba berr i beyâbânda gidüp 4 sâ‘atde,
Menzil i Alî Hammâmı: Hâk i Musul'da Şatt kenârında üç aded kubbe i âlîler ile mebnî germâblardır kim neftî-i kudretden suyu kaynar hammâmlardır. Diyâr ı Acem'de germâb derler. Lisân ı Ekrâd'da ( ) ( ), lisân ı Arab'da humme derler. Lisân ı Moğol'da ( ) ( ), lisân ı Etrâk'de kaynarca derler, Anadolu kavmi ılıca derler, Bursa Etrâkleri kaplıca derler, Rûmeli'nde bana derler ve bunlıca derler ve ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Hâsıl ı kelâm her lisânda birer gûne ismi vardır. Ve Rûm u Arab u Acem'de niçe yüz ılıcalara girüp seyr [ü] temâşâ etmişiz ammâ menâfi‘ cihetinde bu mertebe hâsiyetli germâb ı latîf görmedim. Yetmiş yedi gûne emrâz ı muhtelifeye dâ i devâ olduğundan mâ‘adâ Allahümme âfinâ burnu ve dudakları düşmüş fireng zahmetine mübtelâ olmuş kimesneler kırk gün girüp âb ı germâbında aç karnına nûş etse bi-emrillah vücûdu kırk günde dürr i beyz-âsâ olur. Zîrâ bizzât Hazret i Alî'nin nazargâhı olduğundan ve bir kubbe i havzını Hazret i Alî binâ etdiğinden Alî Hammâmı derler. Öbir kıbâblarını Âl i Abbâsiyân selâtînleri binâ etmişlerdir. Her sene cânib i etrâfında niçe bin kara çadırlı Kürd ve gûye i Türkman; u Urbân ve Acem i uryân gelüp meks edüp her bir milel kırk gün meks edüp cümle marîzleri dâ i devâ bulup giderler ammâ garâbet andadır kim bu germâbların havzları içre cümle zift döşenmişdir. Aslâ mermer ve ruhâm döşeli değildir. Zift ısıcak sudan eriyüp fenâ bulmak ihtimâli yokdur ve eyle suhûniyyet üzre sudur kim yumurta pişer ve koyun paçası ve kellesi ütülenir. Ve bu zemînin şehr i Şat aşrı karşusu ( ) hâkidir.
....................(1 satır boş)....................
Ve bu germâbdan yine cânib i cenûba çöl ile 8 sâ‘atde, [405a]
Menzil i Kargaçamı: Musul hâkinde Şat kenârında bir ma‘âdin i sun‘ ı Hudâ'dır kim Rûm u Arab u Acem'de misli yokdur. Şatt sâhilinde ve dahi ba‘îd yerde göl göl olup kara çam sakızları kaynar ammâ gâyet lezîzdir. Gûyâ mastaki sakızıdır ammâ esmerü'l-levndir. Ve bir gûne lezzeti vardır kim yeyenin dimâğın mu‘attar eder. Ve her sabâh birer miskâl isti‘mâl edenin vücûdunda safrâ ve sevdâ ve balğam ve sâ’ir ahlâtı cümle mahv edüp batn ı insânda olan solucanları cümle kırup tahtânî amel eder. Ve kuvvet i basarı ziyâde edüp dendân ı benî Âdemi dürdâne gibi pâk u mücellâ eder.
Ve şehr i Bağdâd u Basra hammâmlarının ferşi cümle bu siyâh sakız ile mefrûşdur. Bir ma‘âdin i Hallâk ı Ezel'dir kim bu kadar bin yıldan berü niçe bin bâr ı üştür ü ester taşıyup bir çiğnem sakız eksilmemişdir. Ve karga çamı nâmıyla meşhûr ı âfâk olmasının sebeb i tesmiyyesi oldur kim bu sakız ma‘deni göllerinin üzerine cemî‘i hûş ı tuyûr konsa cemî‘i murg ı zeyrekler cenâhlarından yapışup sayd olunduğiyçün karga çamı derler. Hatta bu mahalle Şakakî Kürdleri kara çadırlarıyla meks edüp bu kara sakızdan taşıyup diyâr diyâr götürüp kâr ederler.
Bir gice bu mahalde bir hay huy kopdu. Meğer bir arslan ı Yezîdî, Şakakî Yezîdîlerinin bir câmûs ı mefretin kovarak sakız gölüne câmûs gark olur. Esed i Yezîdî dahi akîb i câmûsa düşüp kovarak arslan dahi sakız ma‘deni içre gark olup câmûsu pençesiyle reşh urup var kuvvet i bâzûsıyla câmûsu gölden taşra atmış ammâ câmûsun bir kolunu pençesiyle söküp silküp ayırmış ve câmûs kenâr ı gölde kalmış ammâ arslan dahi câmûsu sakızdan taşra atdığı zorundan beli kırılup sakız ma‘deni içre kalmış. Ale's-sabâh temâşâsına vardık, fakîr arslan sakız ma‘deni dâmına giriftâr olup bar bar bâğırır ve çar çar çağırır. Paşalı fetâlarından bir yiğit arslana bir kurguşum urup {esed} mürd oldu.
Ve bu ma‘dende nice ceyran u erneb ve gâv ı beyâbânî ve hımâr ı berrî ve niçe bin gurâb ı vahşî gark olduğundan Kargaçamı derler. Ma‘mûr [u] âbâdândan pür-nişândır ammâ hâlâ harâb [u] virândır. Ve mesken i Ekrâd ı Şakakîyândır. Ve bu Kargaçamı nâm mahallin cânib i garbîsi çölünde bir hayli mesâfe i ba‘îde yerde bir azîm katran gölü vardır. Anda dahi niçe bin zî-rûh kısmı gark olur. Bu katrandan dahi niçe bin deve yükü kara katranı vilâyet vilâyet taşırlar. Bu dahi ma‘âdin i azîmdir kim vâcibü's-seyrdir.
....................(3 satır boş)....................
Andan yine cânib i cenûba çöl ile 7 sâ‘atde,
Menzil i Toprakkal‘a: ( ) hâkinde nehr i Şatt kenârında bir toprak yığılı bayır üzre bir harâb kal‘a olduğundan Toprak hisâr derler. Bânîsi Me’mûn Halîfe'dir. Şehrezûl hâkinden beri tarafa geçenlere ârâmgâh olmağiçün binâ olunup ol asırda âbâdân imiş, Timur Hân harâb etmişdir. Hâlâ âbâdânî Benî Sehvân Urbânı kara haymeleriyle sâkin olurlar. Bu kavm i kabîle dahi kabâ’il i Mavâl'dan add olunur. Yedi bin aded güzîde fârisü'l-hayl-i Fârisî, fesâhat u belâğat sâhibî Urbân ı uryânlardır. Ammâ bunlarda olan devâbât makûlesi câmûs u cemel ve bakar u ganem ve teys ü küheylân atlar bir Urbân'da yokdur ve mahbûb u mahbûbeleri gâyet çokdur. Ve zirâ‘atları cümle darıdır ve bükler içre çemenzâr ve alefzâr yeri gâyet çokdur.
....................(2 satır boş)....................
Ve yine bu mahalden taraf ı cenûba 7 sâ‘at çölistân içre,
Menzil i Acısu: Tikrit sancağı hâkinde Şatt'dan ba‘îd çölistân içre harâb u yebâb bir mahaldir kim Şakakî Kürdleri haymeleriyle kışlarlar. Varan kârbân halkı ve sâ’ir âyende vü revendegân hayme vü hargâhlarıyla meks ederler. Sâhibü'l-hayrâtlar niçe yerlere çâh ı mâlar hafr etmişler ammâ bi-emri İlâh suları sehel nemekîn olduğundan acı sudurlar ammâ bir menzilde nehr i Şatt karîbdir ammâ Şatt dolaşık cereyân etdiğinden bu mahalle çölden gelinir ve Toprakkal‘a'dan murâd edinen iki günlük Şatt suyun develeriyle taşırlar ammâ bu mahallin garbında karîb yerde ormanlar ve büklük dereler çemenzâr u hıyâbân yerleri vardır. Cümle Ekrâd ı uryân ile memlûdur.
....................(2 satır boş)....................
Andan yine semt i cenûba çöl ile 5 sâ‘atde, [405b]
Dostları ilə paylaş: |