İnsan ne zaruri ihtiyaçlarla ne de üst düzey insani ihtiyaçlarla güdülenir, insanı motive eden içindeki durumdur.
Güdüleme ne dıştan zorlamayla ne de içten gönüllü olarak sağlanabilir, insan ancak mantık yoluyla güdülenebilir.
5. İnsanı iyimser ve kötümser olarak değil tarafsız olarak değerlendirmek gerekir.
4.4. Sistem 1 - Sistem 4 Yaklaşımı
4.4. Sistem 1 - Sistem 4 Yaklaşımı
Rensis Likert ve arkadaşlarının geliştirdikleri örgütsel değişim programları organizasyonları X teorisine Y teorisine geçmelerine yardım etmeye, olgun olmayan davranışları olgun davranışlar yönünde özendirmeye yöneltmişti. Likert sistem 1 - Sistem 4 yaklaşımını sırasıyla inceleyelim.
Sistem 1: Yöneticileri astlarına güvenmezler, yöneticilere çok seyrek olarak karar verme sürecine katılma imkânı tanınmakla beraber kararların büyük bir kısmı ve amaçların saptanması en tepedeki önderler tarafından alınır.
Sistem 2: Kararların merkezden verilmesi ve yönetimin astlara güveninin az olması ile birlikte hizmetçi-efendisi arasındaki gibi bir güven anlayışına sahiptir.
Sistem 3: Yöneticilerin astlara güvenleri tam olmamakla beraber çoktur. Amaç, strateji ve politikaların düzenlenmesi ve kararlar, geniş ölçüde, yüksek yönetim kademeleri tarafından verilir.
Sistem 3: Yöneticilerin astlara güvenleri tam olmamakla beraber çoktur. Amaç, strateji ve politikaların düzenlenmesi ve kararlar, geniş ölçüde, yüksek yönetim kademeleri tarafından verilir.
Sistem 4: Yöneticiler birçok konuda astlarına güvenirler. Karar verme yetkisi organizasyona nispi olarak dağılmıştır. Haberleşme dikey boyutta değil yatay boyutta da yer alır.
4.5. Olgunlaşma Yaklaşımı
4.5. Olgunlaşma Yaklaşımı
Chris Argyris'in bu yaklaşımına olgun ve olgun olmayan kişi modeli olarak yer alır ve "kişiler geliştikçe olgun olmayan bir insan özelliğinden olgun insan özelliklerine doğru gelişirler" demektedir. Bu gelişme yedi halde olur.
1. İnsan pasif durumdadır ve her şeyi başkalarından bekler, bu aşamada aktif duruma geçer.
2. Sınırlı davranırken çok yönlü davranışı geçer.
3. Sınırlı davranış gösterirken değişik davranışlar gösterir.
4. İşe karşı yüzeysel ilgi yerine derin ilgi duymaya başlar.
5. Kısa dönem bakış açısı yerine uzun dönem bakış açısı sağlanır.
6. Astlık durumundan üstlük durumuna geçer.
7. Kendine duyarlıktan yoksunluk yerine kendine duyarlı olma özelliğine ulaşır.
4. Neoklasik Yönetim Teorisi İle İlgili Eleştiriler
4. Neoklasik Yönetim Teorisi İle İlgili Eleştiriler
Neo-klasik yönetim anlayışı yönetime birçok yeni kazanımlar, kavramlar getirmiş, ancak bu yönetim de bütün dikkatleri insan davranışında yoğunlaştırmasından dolayı, diğer alanların ihmaliyle hataya düşmüştür. Organizasyonu oluşturan unsurların kendi başlarına birer varlık oldukları görüşünden kurtulamamış, motivasyon konusuna gereğinden fazla ağırlık vermiştir. Nasıl klasik yönetim yaklaşımı, insanı resmi bir organizasyon yapısı içinde bir makine gibi görerek, hata yapmışsa, neoklasik yönetim yaklaşımı da bütün dikkatleri insan davranışları üzerinde toplamakla, aynı hatayı işlemiştir. Daha sonra gelen araştırmacılar, insan unsurunu esas almakla bütün işletme probleminin çözülemeyeceğini ispata çalışmışlar ve bu gelişmeler sonucunda modern yönetim yaklaşımı ortaya çıkmıştır.
5. Klasik Organizasyon Teorisi İle Neoklasik Organizasyon Teorisinin Kıyaslanışı
5. Klasik Organizasyon Teorisi İle Neoklasik Organizasyon Teorisinin Kıyaslanışı
Klasik Yönetim Anlayışı, “İnsansız Örgütler”; Neoklasik Yönetim Anlayışı, “Örgütsüz İnsanlar” temel varsayımı üzerine kuruludur. Klasik yönetim anlayışı 1930’lara kadar uygulanan tek teori olmuş ve en çok eleştiri alan yönü, insan unsurunu ikinci plana atmış olması, onun robot gibi davranabileceğini varsaymasıdır. Neoklasik yönetim yaklaşımı, bu eksikliği görmüş, organizasyonunun etkinliğini artırmak için insan davranışları ve ilişkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Klasik yönetim teorisi “etkinlik”, “düzen” ve “rasyonellik” kavramları çerçevesinde ve organizasyonun mekanik unsurları üzerinde durarak ve aynı zamanda bir sosyal sistem olan organizasyonların, önceden belirlenmiş ilke ve kurallara göre, aynen bir makine gibi işlemesi üzerine kurulmuştur. Klasik yönetim anlayışında organizasyon, amaçların gerçekleştirilmesi için belirli faaliyetler sonucu oluşturulan bir araç olarak görülür.
Klasik görüşte dikkatler, organizasyonların yapısı, düzen, biçimsel organizasyon, ekonomik faktörler ve objektif akılcılığa yöneltilmiştir. Neoklasik görüşte ise dikkatler, işteki sosyal faktörlere, biçimsel olmayan organizasyona ve insanların duygularına yönelir. Klasik yönetim düşüncesinin esasını bilimsel yönetimin oluşturmasına karşılık, neoklasik düşüncenin esası, insan ilişkileri yaklaşımına dayanır. Klasik teorinin kişisel olmayan yönetim yaklaşımı, en başta işçilerden gelen büyük bir tepki ile karşılaşması sonucu, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji gibi değişik alanları temsil eden yazarlar, neoklasik diğer ismiyle davranışsal yönetim yaklaşımını başlatmışlardır. Neoklasik yenitim teorisi, Klasik teorinin katı ve insan faktörünü dikkate almayan yapısına bir rahatlık vermek ve her insanı, performansını etkileyen duygular ve sosyal yönleri olan bir yapıda kabul etmek suretiyle yönetime uzun vadeli bir katkı sağlamıştır.