İşçi sınıfı ve Kürt ulusal hareketinde artan eylemlilik ve politizasyona karşın ve bu süreçlere paralel bir biçimde gençlik hareketinde yaşanan durgunluk, pek çok devrimci için bir “şaşkınlık”, giderek de “hayal kırıklığı”nın kaynağı olabildi. Tek başına bu hayal kırıklığı dahi, sözünü ettiğimiz tarihsel “illüzyon"un kuvveti hakkında fikir verebilmektedir.
Gençlik hareketindeki tıkanıklığın sınıfsal anlamını kavrayamayan tek tek devrimciler, basiretsiz “devrimci grupları”, tek tek gruplar ise kendi dışındaki “sekter”, “reformist”, “basiretsiz’’ grupları, bu tıkanıklığın baş “sorumlusu” olarak değerlendirdiler.
Yer yer bizim saflarımızda da etkisi görülebilen bu anlayış, aslında, sorunu tamamiyle tersten ele almaktadır. Çünkü, devrimci gruplardaki “basiretsizlik” ve “tıkanıklık”, genel olarak küçük-burjuva hareketteki ve özel olarak da öğrenci hareketindeki “sinme” ve “tıkanıklığın” nedeni değil, tam tersine bizzat onun sonucudur.
Geçmiş dönemlerde kitlesel aktivitesiyle devrimci demokrat hareketlerin temel kitle tabanı olan öğrenci gençliğin aktivitesindeki bu tıkanma, devrimci demokrat hareketlerin damarlarındaki kan dolaşımını zayıflatan ve onları hızla ve derin bir yaşam kaygısıyla “işçi sınıfı yönelimi”ne zorlayan temel unsurlardan biridir
Sorunun temel nedeninin yanlış kavranıp, doğal olarak çözüm önerilerinin de daha baştan işlevsiz olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Öyle ki; “grupçuluğun önlenmesi”, “öğrenci derneklerinin merkezileşmesi” vb. gibi, ya imkansız ya da önemli ölçüde gençlik hareketinin yükselmesiyle işlevsel olacak çözüm önerileri, “tıkanıklığı” aşabilmenin güncel yolu olarak gösterilebilmektedir.(97)
Grupçu-sekter yaklaşımları dizginleyebilmenin ve “derneklerin merkeziliğini” gerçekleştirebilmenin öğrenci hareketinin önündeki bazı engelleri kaldıracağı ve harekete nispi bir canlanma getireceği kesindir. Ne ki, iki sorunu unutmamak kaydıyla. Bir: Bu önerilerin gerçekleşmesi esasen öğrenci hareketindeki ilerlemeyle sıkıca bağlantılıdır. İki: Tüm bunlar yine de gençlik hareketinin “geçmiş şanlı günlerine dönmesi”ni sağlayamazlar.
Gençlik hareketinin işçi ve Kürt ulusal hareketindeki yükselişe karşın bir “durgunluk” yaşıyor olmasını kavramak, yukarıdaki iki unsurun anlamını kavramakla doğrudan bağlantılıdır. Birincisi; toplumda küçük-burjuva ve orta-burjuva unsurların önemli bir kesimi “sinmiş” ve politik olarak “ilgisizler” kategorisine, bir bölümü ise daha açık bir biçimde düzene entegre olmuşlardır. İkincisi; öğrenci gençliğin dışında onu etkileyen bir toplumsal hareketlilik bulunmakla birlikte, işçi hareketi bir politik odak olarak toplumsal gündeme girebilmekten henüz çok uzaktır. Bir politik odak olarak ortaya çıkamayan sınıfsal mücadelenin öğrenci hareketini yeterince sarsamadığı görülmektedir. Oysa; (gençlik hareketine katılmıyor olmalarının yarattığı yanıltıcı perde kalksa), bir politik odak olarak kendini ifade eden Kürt ulusal hareketinin, yankı ve yansısını aynı oranda gençlik içinde de yarattığını görmek zor olmayacaktır.
Sorunu anlamayı kolaylaştıracak bir üçüncü faktör ise, kendi dışındaki politik odakların yansısı olmaktan ziyade kendi dışını politik olarak etkilemeye çalışan bir gençlik hareketi döneminin artık kapanmış olmasıdır. Bu “tarihsel illüzyon” nedeninin ortadan kalkmış olması, öğrenci hareketini, kendini kendisi dışındaki sınıfsal-politik odaklara göre tanımlamaya zorluyor.
Tüm bu tarihsel-sınıfsal nedenlere, hala yoğun bir biçimde süren polis baskı ve terörü, PKK sempatizanı öğrencilerin hareketlilikte yer almayışı, kuşaklar arasında on yıllık önemli bir kesinti olması ve öğrenci gençlik hareketinin “gelenek” yaratma konusundaki dezavantajları, burjuvazinin devrimci öğrencilerle öğrenci kitlesini birbirinden yalıtma politikasının başarısı vb. nedenler eklendiğinde, öğrenci hareketindeki durgunluğun bugünkü(98)boyutlara ulaşması daha anlaşılır olacaktır.
***
Sorunun bu tarzda kavranışı, aynı zamanda (hala da önemli bir tartışma konusu olan) akademik mücadele ve siyasi mücadele konusunda da doğru bir tutuma sahip olmamızı kolaylaştıracaktır.
Öğrenci hareketinin “akademik mücadele”ye sıkıştığı ya da tersinden akademik mücadeleye yeterince önem verilmediği iddiaları da, öğrenci hareketindeki tıkanıklığı “anlamaya ve aşmaya dönük” olmakla birlikte, kapalı devre ve çözüm üretmeyen tartışmalardan biridir.
Son yılların öğrenci hareketinin öne çıkan özelliklerinden biri hareketin sürekli savunma ve var olma savaşı çizgisinde kalmasıdır. Öğrenci hareketi, dernekleşme faaliyeti ile canlılık kazandı; ne ki, çok uzun dönem faaliyetinin temel ekseni öğrenci derneklerini yasallaştırma ve meşrulaştırma çizgisini aşamadı. Polisin dernek faaliyetine yönelik fiili saldırılarına karşı koyma çabası içerisinde, devrimci öğrenci hareketi (reformizmin etkinliği ile ilk dönemlerde akademik sorunlara yapaylık sınırlarına varan ilgi bir yana), ne akademik sorunlarla ilgili mücadele, ne de genel politik propaganda ve ajitasyon faaliyeti yürütemedi. Hareketini kıtleselleştiremediği ölçüde ise, polis baskısını geriletme çabası içerisinde daha da daralıp geriledi.
Dolayısıyla, devrimci öğrenci hareketinin akademik sorunlara ilgisizliği kadar politik propaganda ve ajitasyon faaliyetinden uzaklığı da söz konusudur. Komünistler sorunu akademik mücadele mi, yoksa politik mücadele mi ikilemi içerisinde ele almazlar. Sorun komünistler açısından her zaman olduğu gibi bugün de politik propaganda ve ajitasyon ve bunu tamamlayan bir örgütlenme faaliyeti yürütmektir. Akademik sorunlar ve mücadele, politik propaganda ve ajitasyon faaliyetinin alternatifi değil, yalnızca bir unsurudur. Tüm bu nedenlerle, öğrenci hareketindeki tıkanıklığın nedenini “politik propaganda, ajitasyon ve mücadeleye tek yanlı önem verilirken, akademik sorunların önemsenmiyor(99)olmasında görmek”, ciddi bir sağ yanılgıdır.