(5) Ressamın yaptığı işten kendisinin hangi mertebede olduğunu düşünebiliriz.?
Ressam çok büyük bir san’atkâr. Neyi, nasıl, niçin yaptığını bilen Ârif kişi ve irfan ehli. Yapanı ve yaptıranı iyi bilen tevhit ehli olarak görüyorum. Bu tip kişi ister hayvân resmi çizsin, ister insân, ne yaparsa yapsın kendinden bilmeyip her şeyi Hakk’tan biliyor ve gelene de oradan cevap verip rengini boyuyor, içini dolduruyor.
(6) Diğer mertebelerin birinde olan kimseye yukarıdan nasıl ve neler çizgi çizilirdi?
Diğer mertebelerin birinde olan kimseye, “yukarından nasıl ve neler çizilirdi?” sorusuna cevap olarak deriz ki; Herkes kendi halinde birer ressam birer sanatçı. Çünkü her hareket eden canlı a’yân-ı sabitelerine göre yaşamakta ve yirmi saatinin her dakikasında hareket edip kader ve kazâlarını yaşayarak doldurmaktalar ve üzerlerinde en çok çalışan esmâ hangisiyse onun zâhiriyle yaşamakta ve senaryosunun oyuncusu olarak hayat filminin rolünü oynamakta. Rolünü oynayan aktörler de en iyi ben oynadım edasıyla filmin sonunda ücret ile mükâfat beklemektedirler. Hayatı hayallerle ve duygusallıkla, geçiren kimseler Allah’tan fazla bir şey beklemeden, Allah’tan ayrı bir hayat yaşayarak ömürlerini bitirirler ve sürekli aynı renkleri kullanıp aynı resimleri yaparak ben çok iyi ressamım derler.
Ne olacak benim hâlim diye Rabbine sordun mu?
“Rabbine dön!” hitabını duydun mu?
Nâtıkı hayvândan kabuğunu kır bu günden. Nâtıkı Kûr’ân olmaya bak. Aklı Maaşını bırakıp Aklı Küll-e gel de Cebrâîl yoldaşın olsun.
Sinde seyri sülûkunu tavaf eyle gayriyi koma orda.
Nuru Muhammedide Habib ol şefaat eyle bu günden
İnsân-ı Kâmil olup Ef’âl de, Esmâ da, Sıfatta ve Zatta âlemlere rahmet ol
(Ente Mevlânâ fersurnâ alel kavmin kâfirîn.)
Dostları ilə paylaş: |