3. Aynı şekilde huzûra getirilen eser daha da yaşlanmış (PÎR) padişah tarafından yine, “çok uzun olmuş, biraz daha kısaltın,” diye îkâz edilmiş. Bunun üzerine “padişahın ceddi” itibâriyle olan çalışma tek cilde (Vahdet) indirilmiş. Böylece (ÖLDÜRDÜLER);
4. Neticede irâdeye uyanlar arzu edilip de râzı olunan rızâ üzre, tek bir sahife (Vâhid-ül Ehad) üzerine yazdıkları, padişahı memnun etmiş. Yazılan, “DOĞDULAR, YAŞADILAR, ÖLDÜRDÜLER, ÖLDÜLER,” ifâdesi idi.
Bu yazıda görüldüğü gibi ilk baştaki “padişahın ceddi” itibâriyle olan ifâde yoktu. Ancak padişahın râzı olup, kabul ettiği ve hemen aka-binde ölmesi, (ÖLDÜLER); şeklinde îzâh edilebilir. Böylece, Efendimiz için lütfedilen “Cevâmi’ü’l Kelîm”, yani (Cemi’ül Kelîm) (az söz ile çok şey anlatma) hakîkati yerini bulmuştur.
Yukarıda ifâde ettiğimiz üzere denebilir ki, Efendi Babamız’dan “Mânâ-yı Makam-ı Pîriyet” olarak zuhûr eden tenezzülat irfân olunma muhabbetinin aslîyeti itibâriyle mertebe ve makamlar olarak tanım-lamadır. Böylece makam “Kâmil İnsan” hakîkatı olarak, kendi kemâlliği içinde de (DOĞDULAR, YAŞADILAR, ÖLDÜRDÜLER, ÖLDÜLER) tatbîkatında dâim kemâlâttan kemâlâta kâmillik zevkindedir, diyebiliriz. Allah-u Â’lem.
Neticede gelinen noktanın “Cevâmi’ü’l Kelîm”, tatbîkatı olarak Kelime-i Tevhîd ve Kelime-i Risâlet hakîkatidir, diyebiliriz.
Kısaca tekrarlarsak, padişah atası itibâriyle tanım kazanmak ister. Ehil vazifeliler (esmâ) hizmete koşarlar. Padişahı memnun edecek bir şey ortaya koymak üzere yarışırlar.
Neticede, (Dört aşama) sonunda, padişahın memnun olduğu (DOĞDULAR, YAŞADILAR, ÖLDÜRDÜLER, ÖLDÜLER) yazısına, âdeta (Kelime-i Tevhîd ve Kelime-i Risâlet) ulaşırlar.
Dostları ilə paylaş: |