***
Sümbül Efendi, gözlerini dervişlerin üzerinde gezdirdikten sonra sordu:
- Ey temiz canlı adamlar, söylediklerimi anlıyor musunuz? Hiç kimsede ses yok. Herkes başını eğmiş susuyordu. Her kelime esrar hazinesi gibi bir şeydi.
Sümbül Efendi, “Ya Adem üskun” tatbikatına geçti. Ölüden diriyi çıkartacak. Hepsini canlı Adem noktasına getirdi. Bu tatbikat Melekut aleminde meleklik irfaniyeti olurken Adem susuyor çünkü isim olarak da ismin manası olarak da bilmiyor. Adem (Musa) iç aleminde tasdikdedir. Burası daha Amaiyyet zevkinde Ehad (Elif - Direk) arkasındadır. Burası konuşmama yeridir. Susuyor ki gönül konuşacak.
“Ya” hitabına muhatab oldun. “Kelime” nin, seyrullahta “Beş” (5) hassı hususiyeti itibariyle, “Ademiyette – İbrahimiyette – Museviyette – İseviyette – Muhammediyette”
manalanmaları vardır. Her kelime esrar hazinesidir.
- “Ademiyette”, Rabbından aldığı kelime ile ettiği duada kelime sayısı on iki (12) dir.
- “İbrahimiyette”, kelimelerle (Can – Canan – Malı) ile imtihan edilmesi,
- “Museviyette”, Rabbı ile şecer/ağaç sağından kelimeleşmesi,
- “İseviyette”, Allahın kelimesi (Kelimetullah) (Ruhullah) beyanı,
- “Muhammediyette”, Kelamullah ki, (abd/kul) hakikati üzere (kul/de ki) denen…
Makam olarak, kendinden kendine, kendinin tayyib canlılığını tasdik etmektedir. O söylüyor. O söylediğine göre kendini tasdik ediyor.
Ses çıkmaması bulunduğu makamın Ademiyet mertebesinin inşasının gereğidir. Adem burda sükuttadır.
Dostları ilə paylaş: |